• 1427
    herşeyini kaybetmiş bir takımın heyecanlı rakibine karşı kafası rahat çıkıp kazandığı maç oldu.

    galatasaray o kadar heyecan yaptı ki futbolcular asla kendisi gibi oynamadı. bölüm bölüm analiz edelim.

    1)fenerbahçe maça önde pres ile başladı ve 20 dakika boyunca djiku atılana kadar buna devam etti. aslında bu durum devam etseydi bizim işimize gelirdi. çünkü geriden uzun paslar attığımızda açık veriyorlardı ama ciddi bir kontraatak yakalayamadık.

    2)djiku atıldıktan sonra 10 kişi kalan fenerbahçe oyun planını değiştidi ve geriye yaslandı. okan hoca'nın galatasaray'ında iki senedir geriye yaslanmaya karşı bir zaaf var. hatta aynı sorun fatih terim'de daha feci vardı. yani 5 yıldır galatasaray'da böyle kronik bir sorun var.

    10 kişi kalan fenerbahçe takımı ikiye ayırarak önde presi akıllıca devam ettirdi. fred ve batshuayi'nin olumlu presleri geriden oyun kurmamızı engelledi ve topu olumlu kullanamadık.

    topu geriden çıkarırken torreira çok yalnız kaldı. baskıyı kırması gereken kerem demirbay ve mertens ortada yoktu.

    mertens, icardi, ziyech gibi tecrübeli futbolcular bu durumu değiştiremedi. bence çok heyecan yaptılar.
  • 1428
    tamam, sinirlendik, kudurduk ama geçti gitti. çemkirmelerin, sövgülerin dozu epeyce kaçtı. artık sakin olup bu maçta ne yaşandığıyla ilgili sağlıklı tespitler yapmak lazım.

    maçın kırmızı karta kadar olan, yani 21 dakikalık ilk bölümünü sakin kafayla tekrar izledim. geçtim şovmen futbolcu eskilerini, teknik-taktik yorumcularının analizlerinin bile ne kadar abuk subuk, ne kadar skor odaklı olduğunu fark ettim. güya en saha içini konuşan adamlar bile hocanın, futbolcuların, camianın fb'yi küçümsediğini, hazırlık yapmadığını söyleyecek kadar olaydan kopuklar. - kırmızı karta kadar olan bölümden bahsediyorum -

    neymiş, fb/iso kartal öyle dahiyane plan yapmış ki gs kitlenmiş falan filan. yaptıkları tek şey tam saha 1'e 1 baskı. yani taktik deha denilen şey herkesi biriyle eşleştirip onun başından ayrılma, demek. peki işe yaradı mı, birkaç kez. dünyada bunu hangi takıma yapsan 20 dakikada birkaç kez top kaparsın zaten. en tehlikeli olanları da kerem demirbay lakaytlığından kaynaklanan iki top kaybımız. karşılaştığımız şey birkaç cılız şut oldu. sadece 1 tane şimanski'nin az farkla giden şutu var. bu süreçte fb'lilerin vücut dili ve aksiyonları aşırı motive oldukları, bu nedenle telaşlı, ve harcadıkları pres eforundan dolayı bitiricilik yapabilecek enerjilerinin tükendiğiydi. ve bu presleri delindiğinde faullerle, ortamı gererek ataklarımızı savuşturma gibi niyetleri vardı, aldıkları talimat bu yöndeydi ve çok belliydi.

    karşılık olarak sakin kalmaya ve ısrarla gerek uzun gerek kısa kendi oyunumuzu oynamaya çalıştık. arda kardeşler'in kötü hakemliği buralarda devreye girdi. barış'ın osayi tarafından saniyelerce kündeye getirilmesine kart çıkarmazken gidip alakasız ve sonu kendiliğinden tatlıya bağlanmış ufak atışmaya kart çıkartıp berbat bir hakem olduğunu bir kez daha ispatladı. mesajı şuydu: oyun içinde bol bol birbirinize faul yapıp maçı durdurabilirsiniz ama kavga edip benim otoriteme tehdit oluşturursanız affetmem. fb'nin bire bir baskı için enerjisinin azaldığı, geçişler bulmaya başladığımız ve oyunun lehimize dönmeye başladığı dakikalara gelmiştik. tekrar söylüyorum, yorumcuların dahiyane bulduğu bire bir baskı aslında bizim işimize gelecekti artık. ve djiku oyunda o kadar atıl durumdaydı ki kart gördüğü sert hareketi ve ikinci sarısına neden olan pozisyon iso'nun hurra planının ne kadar zayıf ve sürdürülemez olduğunu gösteriyordu. djiku atıl durumdaydı çünkü 1'e 1 baskıda kontrol etmesi gereken alan epey fazlaydı ve torreira'yı takip etmekte çok zorlanıyordu. ayağına top değmedi neredeyse.

    işte o pozisyon ve djiku'nun atılması görünenin aksine bize zarar, fb'ye yarar sağladı. oyunu ele almaya başladığımız ve fb'yi geri koşturmaya başladığımız sekanslar başlamıştı. zayıf karnı bulmuştuk aslında. ama 10 kişi kalınca planı arkaya yaslanma olarak güncelledi dahi iso. kimin aklına gelirdi ki? üstelik düşmeye başlayan dirençlerini ve enerjilerini daha ekonomik kullanacaklardı artık. atıl durumda bulunan ve tek faydası bir şekilde saha dışına alınmak olacak djiku da çıkmıştı. kötü hakemliğin dengeyi 10 kişi kalan takım lehine yeniden düzenleyeceğini, artı olarak mağduriyet psikolojisinin ekstra direnç katacağını hepimiz biliyoruz. bjk geçen sene 10 kişiyle kadıköy'de 4 atmıştı fb'ye.

    kırmızı kart pozisyonuna da parantezi açayım. o anda da kararı ağır buldum. faulse de değilse de içime hiç sinmedi ikinci sarı. faul değilse de torreira'ya kızmam, yapması gerekeni yaptı der geçerim. umut vadeden net atakta barış'ı yere yatıran osayi'ye kart çıkarmayan arda, bu pozisyonda tereddütsüz çıkararak maçın içine etti ama. yukarıda dediğim gibi sarılı ve kötü önlibero djiku, bizim için olmayan djiku'dan daha değerliydi oyunun dengesi açısından. maçın kalanında galip geleceğimize 1 saniye bile inanmadım kırmızıdan sonra.

    maçın geri kalanındaki oyunu okuma, değişiklikler şu bu filan eleştirilebilir, orası ayrı konu ama maçın bitişinden beri yok "gs hazırlık yapmadı, yok çalışmadı, kibir, laubalilik (kdb hariç), küçümsedik" gibi yorumlar saçma sapan şeyler. baş altı ya da orta seviye anadolu takımlarına bile maçın ilk 20'sinde daha fazla pozisyon verdiğimiz en az 5 maç sayarım size. fb o kadar efora, prese, dahi (!) planına rağmen birkaç uzaktan şut dışında hiçbir şey üretemedi. sonunda da iyice olayı gurur meselesine çevirip maçı tuttu. yoksa maç başı planımızdaki sakin kalma, uzun-kısa-geçiş çeşitli varyantlarımızın hepsini usul usul deneyip maçı 2-3 farklı kazanacak bir noktaya doğru götürüyorduk. maçın içine etti hakem. hem de fb'yi 10 kişi bırakarak aslında onların ekmeğine yağ sürerek.

    inanmayan açsın ilk 20 dakikayı tekrar izlesin.
  • 1429
    6 yıldır teneke dışında tek bir kupası dahi olmayan, her kulvarda ve finalde kafasına küsküyü yiyen, galatasarayımız tarafından bu süreçte defalarca şamarlanan küçük fenerbahçe için gayet sevinilesi bir sonuçla bitmiştir. bu kadar abartmaları, kenetlenmeleri ve bu kadar konuşmaları tutunacak tek dal olarak uzattığımız bu maçın sonucudur. elbette şişirecekler, büyütecekler, kabaracaklar. çünkü ellerinde başka hiçbir şey yok. tek başarısı galatasarayı yenmek olan takım ve tek başarısı rahmi koçun yediği patateste bir vitamin olmak olan mevcut başkanlarının, herkesin duyunca titrediği o soyadının gücünü bile elinden aldık. hayattaki tek başarısının dahi tadını çıkaramayacak kıvama getirdik.

    maç boyu ve sonu yaşanan tüm ahlaksızlıklar galatasaray’dan hiçbir şey götürmeyeceği ve zarar veremeyeceği gibi; mayası nefret ve kavgayla, zifte dönmüş fenerbahçeyi asla ve asla başarıya taşıyamayacaktır.

    galatasaray, kişilerin elinde oyuncak olmadığı gibi camianın kültür ve hedeflerini taşıyamayan kim varsa üstünü çizmeyi her zaman bilmiştir. bu camia’da böyle seviyesizlikler göremezsiniz.

    yalan yok, bu maçın sonucuna çok kızdık, üzüldük. şimdi artık tarihimizin mayası olan “ortada bir kupa varsa galatasaray onun talibi değil, sahibidir” sözünü tekrar tekrar hatırlayıp, ayağa kalkıp yaşanan bunca seviyesizliğe verilecek en iyi cevap olan şampiyonluk ipini göğüslemektir.
  • 1430
    maç öncesi genellikte herkes sanchez - nelsson tandemi görmek istiyordu hoca istenileni verdi. hatta çoğu kişi sanchez - demirbaylı sol taraf kuruyordu.

    tüm hafta boyunca `sosyal medyası, maç önü analizcisi el ele vererek sanchez - demirbaylı kadro kurdu`. nedeni ne?

    abdülkerim son haftalarda kötü oynuyormuş. rakibini döndürüyormuş… sanchez, `fred’in plaseyle kaçırdığı topta batshuayi’yi döndürmedi mi?`

    bu şu demek oluyor ben oyunu tek fazlı düşünüyorum kafamda. kimse pres yendiğinde sol stoperden topu kim çıkaracak diye düşünmüyor mesela. sol bek’in oyun kuramıyorken, sağ stoperin kuramıyorken sen gidiyorsun birde en iyi oyun kuran sol stoperini keserken, diğer en iyi oyun kuran stoperin sanchez’i ters ayaklı yerde oynatıyorsun.

    çoğu kişi hep tek taraflı düşündü. sanchez topu karşılar adamı döndürmez… bakın hepsi defans odaklı. bu yüzden oyunu tek fazlı düşünmüş oluyorsunuz. galatasaray pres yediğinde sol stoperde davinson `nasıl oyun kuracak?oyun sıkıştığındabarış alper’e kim uzun top atacak?hat kıran pasları kim atıp` fener’in ön alan presini kıracak diye düşünen var mıydı?

    geçen hafta içi maç önü analizimde kurduğum galatasaray kadrosunu şöyle iliştireyim de daha rahat konuşayım. beni skor yorumcularından sanmayın: https://gss.gs/Aiy.png

    çünkü şimdi bakıyorum herkes apo-berkan oynamalıydıya dönmüş. yahu kardeşim 1 hafta boyuncu sanchez - demirbay diye bağırmadınız mı?

    bakın her zaman oyuncular tutmaz. apo-berkanda rezil oynayabilirdi. fakat sorunun başı popülizm ve oyunu tek taraflı mantığa sığdırma.

    gelelim demirbay konusuna. maç öncesi lospolloshermanos ile konuşurken ısrarla apo-berkan en mantıklı seçenek demiştim. o da bana sanchez - berkan bekliyorum çünkü daha dirençli oluruz demişti. ben ise oyunun `sol tarafında kalan oyunculardan en az 1 tanesinin oyun kurucu olması gerektiğini` eğer sanchez oynarsa bu yüzden demirbay’ın oynaması gerektiğini söylemiştim. fakat bunu dedikten sonra benim en son tercih edeceğim şeylerden biri bu demiştim çünkü `ben orta sahada berkanla karşılama yapıp ön alan presine karşı geriden oyun kurabilen sol ayaklı abdülkerim’i `defalarca tercih ederim.

    yahu maçın tek pozisyonu sanchez’in top sürerek aldığı frikikte geldi. hani abdülkerim’in her 5 dakikada bir zevkine yaptığı top sürerek defanstan çıkma işi. ki karagümrük maçında bu şekilde icardiye asist yapıyordu.

    ayrıca berkan hat kırıcı dripling yapabilecek bir oyuncuydu ve oyun sıkıştığında bunlardan faydalanabilirdik. aynı zamanda berkan ön alan presinide driplingleriyle kırabilirdi.

    şuan herkes neden bu kadar kötü oynadık? galatasaray şampiyonluk maçında atak bile yapamaz mı yahu? diye kendine soruyor ya…

    ilk önce kendinize şunu sorun. ben neden önce fenerbahçe’yi karşılamayı düşündüm? ben neden sadece savunma odaklı tercih yaptım? neden sırf savunma önceliğini düşünüp sanchez’i kadroya koydum diye düşünün…

    galatasaray’ın şampiyonluk maçında düşünmesi gereken ve her zaman düşündüğü ilk şey ben nasıl karşı kaleye gidebilirim olmalıdır. bu yarın pazarspor ile oynasakta aynı fenerbahçe ile oynasakta aynı.

    ama bu demek değil ki defansif önlem almayacağız. defansif önlemi berkan’ı orta sahaya koyarak aldık zaten…

    sözün özü, koskoca 1 hafta taraftarından yorumcusuna herkesin beklediği sanchez’in stoper başladığı ve kaleye isabetli şut dahi çekemediğimiz maç olmuştur.

    umuyorum ki özellikle irfan hocam sosyal medyadaki , youtubedaki taraftar yorumlarına kulağını kapatıyordur.
  • 1432
    yazmak için iyice sakinleşmeyi bekledim. yoksa o sinirle neler yazabileceğimi ben de bilmiyorum.

    mağlubiyetin ilk sorumlusu dursun özbek yönetimidir. arda kardeşlerin atanmasından tut sahada olan her türlü rezaletin hesabı kendilerine yazılır.

    ikinci sorumlu erden timurdur. şampiyonluk gündeminden alıp tamamen erden timur kalacak mı gidecek mi sorusuna döndü bütün camia. konsantrasyon kaybının en büyük sorumlusu yaptığı basın toplantısı ve verdiği cevaplarla kendisidir.

    üçüncü sorumlu okan buruktur. geçen sene fener maçına tüm takım sarhoş çıkabilirdi. çünkü şampiyonduk. ama daha bitmemiş bir mücadele için 2 gün izin vermeler, takımı iyi hazırlayamamalar, oyuna çok geç ve hatalı müdahaleleri. hiç yakışmadı okan hocaya ki maçtan önce en büyük güvencem oydu.

    dördüncü sorumlu taraftardır. mert hakana gereğinden fazla önem verip boşu boşuna gerildiler. zaten şampiyon olduk havasındaydı çoğu taraftar. hatta büyük kısmı 7-0 olur diyordu. sonuçta rakibi boğamadığımız tam tersine boğulduğumuz bir maç oldu.

    beşinci sorumlu oyuncular. icardi ve demirbay başta olmak üzere ciddiyet yoktu maçta. o hırs, o adanmışlık olmayınca basan koşan fener 10 kişi yendi bizi. icardi çok büyük hayal kırıklığı oldu maçta. adam terlemedi bile. kimse kusura bakmasın icardiyi sevmek başka, icardinin oynadığı o futbola benzemeyen şeyi savunmak başka. adam bütün maç 10 kişi oynattı bizi.

    altıncı sorumlu hakem. yine aleyhimize olabilecek herşeyi yaptı. son dakikada keremin pozisyonunda var çağırabilir diye maçı hemen bitirdi. suç onda değil ama, suç bu şey maça atanırken florya arazisinin kavgasına düşen yönetimde.

    hayırlı mağlubiyet falan denmiş. böyle hayırlı mağlubiyet olmaz. 1 senenin emeğinin verildiği mağlubiyete hayırlı denmez. olsa olsa rezillik denir.

    teknik ekip, oyuncular 1 sene boyunca çok ciddi emek verdiler. gerçekten bu şampiyonluğu çok hak ettik. umarım 26.5.2024 konya galatasaray maçında bir hata yapmayız ve şampiyon oluruz da bu maç sadece anılarımızda tatsız bir olay olarak kalır.
  • 1435
    bu maçla ilgili en büyük sorun rakibin 10 kişi kalmış olması aslında. 10 kişi fb'ye isabetli şut bile atamadık lafı can acıtıyor doğal olarak. farklı galibiyet beklediğimiz maçta bu maçtaki oyunla berabere kalsaydık yine buruk olacaktı içimiz. ki şanssız bir golle yenildik bu daha çok üzdü. takım taraftara bir galibiyet hediye etmeliydi. ve kendilerini ispatlamalıydı.

    ancak deniyor ki 10 kişi kalmış rakibe diş geçiremedik. tam tersine 10 kişi kalmaları bizim zararımıza oldu. maç başladığında fb önde yoğun baskıyla ve sertlikle başladı. hakemin de desteğiyle bizi bağladılar. ancak bunu doksan dakika yapamazlardı. ki biz hakimiyeti yavaş yavaş elimize almak üzereydik. fb'nin baskısı zayıflamaya başlamıştı. djiku'nun ikinci sarısı gibi pozisyonları bol bol bulacaktık. çünkü rakip sahaya yayılıyordu 11'e 11 iken. ve istediğimiz alanları bulacaktık. ama ne zaman 10 kişi kaldılar o zaman kendi sahalarındaki alanı kapatmayı düşündüler. ilk maçtaki gibi. ve maalesef biz böyle takımları geçmekte zorlanıyoruz. ne biz kaleye isabet ettirebildik ne de onlar. derken 70. dakikada yine dışarı çıkan, isabetsiz bir vuruşu bu sefer içeri atan biz olduk ve golü biz yedik.

    ikinci sarı kart pozisyonunda herkes ayağa basmaya odaklandı ama orada sonradan ortaya çıkan yakınlaşmış bir açıda djiku'nun kaval kemiğinin altı ile torreira'nın kaval kemiğinin altı temas ediyor. ve torreira düşüyor. sarı kartın sebebi ise potansiyel tehlikeli atağı kestiği gerekçesiyle verildi. ki djiku'nun ilk sarı kartının kırmızıya yakın bir kart olması gerektiğini de unutmayalım. lafım ona hem hakemi hem bizi yendiklerini söylüyorlar bu pozisyonlara odaklanıp. ama maçın geneline bakıldığında hakem epey fb lehine kararlar verdi. bize yapılan net faullerde bile bizim yaptığımızı dedi. yediğimiz golde de muslera'ya çağlar'ın yaptığı bir temas var. kaleciler kendi alanlarında dokunulmazdır. muslera üzerine gelen topa gitmek için ekstra adım atmak zorunda kaldı fbli oyuncu yüzünden.

    bizim oyuncular istekli olsaydı yine de yenerdik. bizi fb'den daha çok zorlayan anadolu takımları oldu. fb takımı benim gözümde hala ufak takım. diğerlerinden biraz daha kaliteli oyunculara sahip olan bir anadolu takımı. o kadar.
  • 1436
    camiada derin bir yara açan maç. şampiyon olsak bile sol framede uzun bir süre bu maçı göreceğiz. herkesin derdi kötü ve sinik futbol. oynayarak kaybetsek hiç sorun değildi. okan hoca bu maça iş kazası dedi, ancak mesele çok daha derin. takımdaki hiç kimsede istek, arzu, coşku yoktu. inşallah kazasız belasız şampiyon olup kadroda sağlam bir revizyona gidebiliriz.

    en nihayetinde bu maçın da üstünden zaman geçecek ve transfer dönemi artık yeni bir sayfa açılmış olacak.
  • 1438
    fatih terim'in önceden dediği '50 maç yenilelim ama sonunda şampiyon olalım' dediği maçlardan birisidir. sezon başından beri final maçlarında kopenhag, prag ve fenerbahçe maçında içimiz çok acıdı. ilk ikisini unuttuk sonuçta futbolun içinde kaybtmekte var. fakat kendini bilmezlerin stadımızda sevinip üstüne görevlimizi darp etmelerini ben sindiremedim. özellikle bir karaktersiz var ismi lazım değil, ona o sevinci yaşatmamamız lazımdı.

    bunların en büyük sorumlusu dursun aydın özbek yönetimidir. sezon başından beri cıvık hareketleriyle işi bu noktalara getirdi. senin avrupa maçların varken takımı nasıl beksiz bırakabilirsin ? senin en büyük rakibin her hafta penaltılarla son dakika hakem ittirmesiyle buralara kadar gelirken nasıl sessiz kalabilirsin ? bunların üstüne suyun karşı tarafından laf yiyorsun ve hiç bir sesin çıkmıyor. en çok bunu sindiremiyorum. galatasaray yönetimi inşaatçıların elinde paspas olmuştur. bu saatten sonra ne erden timur ne dursun aydın özbek umrumda değil. bundan sonra gelecek yönetim hakkımızı sonuna kadar savunsun ve takımı başarıya götüren çalışkan oyuncular transfer etsin, aynı hataları yapmasın istiyorum.

    teknik ekip ve takım olarak reaksiyon veremediğimiz maçtır.
  • 1439
    sezon tamamlanana kadar olumsuz etkisinden sıyrılmamız gereken maç. büyük bir düşüş tokat gibi yüzümüze çarptı ama kısa zaman sonra şampiyonluk maçımız var. şampiyonlar ligi istiyorsak, yeni bir macera için hayal kuruyorsak konsantrasyonumuzu burada takılı bırakmamalıyız ve hemen toparlayıp yola devam etmeliyiz. şampiyon olup sonrasında en detaylı şekilde hataları yeniden inceleriz, sorgularız, ama vakit yok şuan buraya takılmaya. sonra sekiz numara da getiririz, yedek forvet de getiririz, bilet devretmeyi de konuşuruz, sağ beki de konuşuruz, beklenti altında kalanları da yollarız buralarda.
  • 1440
    2 gün üzüldük bitti. bugünden itibaren odağımız şampiyonluk.

    bu maçta taraftarı üzen şey de mağlubiyet değil, berbat futboldu. herkesin odaklandığı konu da bu. bu maçtan ileriki seneler için hem taraftar, hem yönetim, hem futbolcular hem de teknik heyet ders çıkaracaktır.
    iddaa ediyorum; bu mağlubiyet, konya'da bir kaza yaşamaz isek, önümüzdeki senelerde bize pozitif bir şekilde geri dönecek.

    şu maç bugün tekrar oynansa, ne takım bu kadar donuk oynar, ne teknik heyet bu kadar pasif kalırdı. bayern'e 70 dakika maç 0-0 bitsin diye dua ettirten takım bu halde oynayamaz. istede de yapamazdı, basiretler bağlandı, bir mucize oldu. seneye eminim, kopenhag, prag eşleşmeleri ve bu maç hafızalarda olacak. bu maçları koparmak ve istenen sonucu almak için özel hazırlanılacak. ben oyuncusundan, teknik heyetine, herkese çok güveniyorum.

    bu maçı yıllar sonra çocuklarımıza "ayaklarınız yere bassın, bakın biz böyle bir sezonda böyle bir maç yaşamıştık" diye örnek verip geçeceğiz.
  • 1441
    bütün hafta bu maçı kaybedersek yıkılırım kendimi camdan atarım bilmem ne diye dolaştım ortalıkta lakin maç bittiğinde gram yıkılma olmadı bende. şampiyonluğa daha çok kitlendiğimi fark ettim. benim bu maça dair sinirimi bozan tek şey, 19/19 yapan takımın hocasına, sezonu buralara getiren topçularına bizzat kendi taraftarı tarafından dil uzatılması. yada konya macini kazansan nolur bu maçı kaybettin diye boş yapan beyinsizlerin türemesi. onun dışında, isterse fener 15-0 yensin. şampiyon olalım da dert değil. sezonu; tüm sene ittirilerek, hissiyatımsılarla bugünleri gören ve bu derbinin sonunda hala şampiyonluk ümidini son haftaya taşıyabilen yüzsüz ananasçıların üstünde kapattigimiz sürece benim için herkes başarılıdır.
    ha, gücüme giden tek şey stadimizda kutlama yapmalarından ziyade stadyum gorevlimize saldirmalari. o hacı olacak elemanın oğlunun saha ortasında cirit atması. bu herifleri tutuklatmayan yönetimin, sokakta gördüğü gibi üzerine saldırmayan veya adresini ifsalayip sağa sola yaymayan ultraslan'ın hiçbir ferdine bir taraftar olarak -zerre kadar varsa- hakkımı helal etmiyorum.
  • 1442
    kopenhag ve prag'dan sonra yine beksiz çıkıp kaybettigimiz kaçıncı maç. bu defa da sağ bekin ikame oyuncudan oluşuyor. şunu hala anlamadı yönetim: ülkemiz ligi o kadar kalitesiz ki uydur kaydir pozisyonlara armtadigin oyuncularla bile 3 puana gidebiliyorsun bir sekilde. ama ligin en kuvvetli ikinci takimina bu sökmez. avrupalı rakiplerine de sökmedigi gibi. icardi'nin düzgün bir yedeginin olmaması, kuvvetli bir 8 numaranın bulunmamasi da buna etken. fred bizde olsaydi torreira önünde, mart veya nisan ortasi açik ara şampiyonduk, avrupa'da da ilerlemistik buyuk ihtimal.
    prag ve kopenhag maçlarında hatta bayern munich eşleşmelerinde oldugu gibi yine aslinda eksik cikip mağdur oldugumuz maçtır.
    buna rağmen biraz ciddiyet ve fizik üstünlukle alirdik puanimizi. ferdi'yi barış'la, samuel'i zaha ile bloke etsek bitmişti mevzu buyuk ihtimal. hic ziyech ilk 11 maçi değildi. cook yazik oldu. sonrasinda sefere çikmis gibi mal mal dolanan ali koç gazını atmış oldu boşveein. haftaya şampiyonluğu bize verdiğinde o laflarini yedirmiş olacagiz.
  • 1443
    üzülüp bitmesi gereken bir maç ama bitmiyor. neden? cevabı belli kişiliksiz futbol. olayda hakem hatası olsa ne bileyim bala g.te bir gol olsa falan sinirleniriz,üzülürüz, geçer. aga ben hiç ihanete uğramadım ama yani bu hissiyattan kötü olabilir mi bilmiyorum. belki çok pamuksu bir hayat yaşadım. sanmıyorum da yani... bu kadar kalbimin kırıldığı bu kadar çaresiz kaldığım bir durum hatırlamıyorum. hayatımın bu kadar orta yerine galatasaray'ı koymamı sorgulattı bu maç bana, belki de kendi açımdan hayırlı oldu. her gün sözlüğe giren her gün twitter youtube haber kovalayan ben saldım gitti. zaten 3-5 açıklamaya bakıyorum, ruh yok. icardi diye neremize sokacağımız şaşırdığımız adam, yürüdüğü bir maçın arkasında story falan paylaşabiliyor. derdim olmayan tek şey fenerlilerin bizimle uğraşması, vallahi bu konuda gram sıkıntık yok. sonsuza kadar hakları hatta mhy'nin de sonuna kadar hakkı. insanı gerçekten yaralayan sevdiğinin vurduğu darbeymiş...
  • 1447
    ben bu karşılaşmanın sonucunun; fenerbahçe başkanlık seçimini etkileyebileceğini, olası bir 3-0'lık galatasaray galibiyetiyle aziz yıldırım'ın şansının %50'yi zorlayacağını düşünüyordum.

    ancak skordan ziyade, galatasaray yönetiminin aciz tavrı bizim seçimleri etkileyebilir gibi duruyor artık. maçtan önce bence %75-25 gibi bir oranla favoriydi dursun özbek. şu anda durum %60-40'a kadar gelmiş olabilir.
  • 1448
    2 maç kala 6 puan önde şampi. modunda çıktığımız maç. hepimiz önemli görüyorduk bu maçı, yalan yok ama bu maç fark 6 puan olduğunda sezonun en kritik maçı olmaktan çıkmıştı. yok çıkmamıştı desek de yalandan konsantrasyon desek de çıkmıştı. maç öncesi 3 atarız 5 atarız diyenler, maç öncesi derin gs kostümüyle ayinli festival görüntüleri, maç öncesi yapılan koreografinin mesajının yanlışlığı, fener 10 kişi kaldığında oluşan 1 puan nasıl olsa cepte hissiyatı, taraftarın sadece mert hakan'la uğraşıp onların tuzağına düşmesi, maç gerginleştikçe gerginliğin fener'e yarıyor olması bizim konsantrasyon eksikliğimizin örneklerindendi. bu maç bu haliyle adeta şampiyonluk maçı olmaktan çıkmış, kafalarda zaten şampiyon olunmuş, maç sadece prestij ve gurur maçına dönüşmüştü. prestij ve gurur maçı olması da 6 puan geride olan fener'i daha çok konsantre eder hale gelmişti. bu psikolojik faktörlerin üzerine taktik ve fiziksel durumumuzun rakibimizden geride olması da bu hezimeti kaçınılmaz hale getirdi.

    unutmak da ölüm gibi yeri geldiğinde büyük bir nimet. bu mağlubiyete büyük anlamlar yüklersek 99 puan toplayan takımı tek bir maçtan yargılar hale gelirsiniz. şu takıma yapılan eleştiriler tarihte 70 puan toplayan takımlara yapılmadı. tarihin hiçbir yerinde ortalama 75 dakikada 1 gol katkısı veren müstakbel gol kralı bu kadar eleştirilmedi. her şeyi bu kadar abartmayın. bu takımın nasıl bir yoldan gelip ne gibi engellerle karşılaşıp hala şampiyonluğa da çok yakın olduğunu her birimizin farkına varması lazım. unutun bu maçı, seneye yine şımarırsak yine bu maçı hatırlatırız. bir sürü faktörün bir araya gelip hezimet yaşadığımız şu maçın üzerinden camianın sinerjisini bozmak isteyenlere fırsat vermeyin. biz galatasaray'ız, biz aldığımız kupaya bakarız. bu maçın hesabını da intikamını da ileride alırız merak etmeyin. ama önce şampiyon olalım. artık sözde değil özde konsantrasyon lütfen!
  • 1449
    öyle ya da böyle kalemize şut atamayan takıma karşı dışarı çıkan topta kale çizgisinde rakibe asist yaparak gol yediğimiz maç.

    kötü oynadık ama skoru veren yine kendimiziz, köhn dokunmasa dışarı çıkacaktı top.

    bizim feneri şöyle yenebildiğimiz bir maç yok, crespo’nun gol attığı maçta da benzeri olmuştu.

    bir lafım da tribünlere, her kornerde mert hakan’a falan su şişesi atmakla onlara değil bize zarar verdiler. oyuna konsantre olmalı herkes, rakipteki herhangi birine değil.

    düşüşler hatalardan ders alındığı ve sana kaybettirmediği sürece çok değerlidir o yüzden umarım hatalarımızdan ders alarak çıkarız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın