kendilerini ''yeniçeriler'' olarak tanımlayan bir taraftar grubunun önünde oynanan maç.
2-2 bitmiştir.
219
melo gittikten sonra pamuk helvaya dönen orta sahamıza yeniden hayat veren tolga ciğerciyi mumla aradığımız maç
222
hiç umut vermeyen maç. adamlar daha çok istiyor, daha çok diriler. musa çağıran her yerde. galatasaray da iyi diyebileceğim oyuncu yok yani. yine bireysel yetenekler ile attık golü. takım savunması yerlerde, savunmadaki oyuncularımız rezalet. 1 puan çok büyük kar bana göre.
224
galatasaray'ın bu sezon ki en büyük sorununun bu maçta artarak devam ettiği acı bir şekilde görülüyor; sahanın bütününe yansıyan sertlik sorunu. sadece 1-2 oyuncu değil takımın tamamına yansımış durumda. rakip takımlar elini kolunu sallayarak atak geliştiriyor. rakip oyuncular bu şekilde rahat hareket ederken yanlarında çoğunlukla galatasaraylı oyuncu ya da oyuncular bulunuyor ama gereken sertlikte müdahale yapılmıyor. sadece, yasak savma anlamında yanında refakat ediliyor.
98
sonucu ne olursa olsun besiktas'la puan farkinin acilmayacak olmasi guzel. bizim elimizde olan bir sey degildi bu durum. mac oncesi 0 puan yazilacak mac varsa kadikoy deplasmanindan sonra osmanlispor deplasmanidir. bizim topculardan hicbir beklentim yok. mucadele dahi goremeyecegiz. usumesinler cok, kiyamam :(
114
ne demiş yunan filozof sokrates, havaya girersen galatasaray çakar sana. tam da öyle bir maç. o kadar yücelttiler ki osmanlıspor'u bu mübalağa altından kesinlikle kalkamayacaktır.
ilk mesaj atan arkadaşa digitürk dilediğin yerde izle ile maçı vericem. geçen sefer daha önce alan arkadaş yine ilk mesajı attığı için şifreyi veremedim. o yüzden daha önceden rogerfederer ve elmanderilic adli arkadaşa verdiğim için çekilişe dahil değillerdir.
edit: ripcity adlı arkadaşa verilmiştir.
226
gölge orta saha ile oynadığımız maç. istisnası yok. bomboş bir orta saha. temas yok, pozisyon almak yok. falan filan. bunun haricinde, bruma'nın ve yasin'in adam kovalamak yerine pozisyon almayı öğrenmesi lazım.
gerçi, bizim oyuncular ayakta durabilmek için önce bir debeleniyorlar. zemin tabii. onun için çok fazla pozisyon hatası da oluyor, olmuyor değil.
48
hakkinda kazanacagimiza dair tek bir entry bile girilmemis mac an itibariyle. beyler, kendimize gelelim. burasi galatasaray sozluk. duydunuz, degil mi? galatasaray!
73
beşiktaş'ın mağlubiyetinden sonra kazanmanın farz olduğu maç.
sezonun kırılma noktalarından olabilir gibi geliyor.
319
azicik mücadele edin de 1 puana sevinelim. umutlanalim. nerdee! bu ezik futbol alınan 1 puanı bastırıyor.
74
takımı kilit maçlara iyi hazırlayamayan bir teknik ekip var. genelde sıkıntılı gözüken maçlar hep beklenen sonuçlar ile bitiyor, berabere kalırsak kesinlikle başarısızlık olur. doğru dürüst futbol oynayan bir takımı henüz yenemedik. tabii 2-0 geriye düşerek geri dönersek beraberliğe sevinip emin adımlarla şampiyonluğa koşarız.
237
hüseyin göçek'in gözünün önündeki sarı kartı atladığı(!) maçtır.
75
karamanoğulları ruhuyla kazanmamız gereken şampiyonluk yolunda önemli maç.
101
misafir takim tribununden bilet alip da gitmeyecek olan varsa bilete talip oldugum mac. yesillendirin.
321
daha hafta başından tahmin edildiği biten maç. hatta ben skorerde osmanlıspor oynamıştım. sonra içim elvermedi, üst oynadım. sezon başında elimizde sinan, podolski, bruma gibi oyuncular vardı. mesela bağırdık burda niasse veya benzeri bir adam alalım diye. niye? çünkü o zaman liverpool'un, dordmund'un oynadığı futbolun düşük kalitelisini oynayabilirdik. osmanlıspor onu yapıyor şu anda.
hızlı atağa çıkan, çabuk kaleye giden oyuncularla oynuyor. podolski'nin takımda yarattığı fark ortada. peki biz ne yaptık. eren derdiyok ve kolbeinn'i aldık. daha en baştan bu adamlara karşıydım. peki maliyetleri? 4,2 milyon eu +3 futbolcu eren derdiyok ve ikisine de 2'şer milyon eu'dan fazla yıllık garanti ücret.
emre çolak'ı kaybetmeyecektin. al sana taş gibi hücum hattı.
peki defans ve orta alana kimleri aldın? tolga, serdar aziz, de jong... adamların ligin ilk devresinde oynadıkları maç sayısı oynamadıklarından fazla. neden? çünkü özellikle tolga ve serdar sakatlıklarıyla ünlü adamlar. ikisi de fena değil, istikrarlı olsalar işimizi görürler ama değiller işte. zayıf kalıyorsun. bir takım anlayışı oturtamıyorsun.
sonuç? dirençsiz bir galatasaray. sorun teknik direktör mü? bence değil. bence kadromuz sorun. bu kadro dinamizmi, mücadeleyi yakalamadığı sürece benzer maçları oynamaya mecbur. geçen sezon her maç bu maçta oynadığımız oyunu oynuyorduk. osmanlıspor ligin kalburüstü takımlarından. superlig'de kendi sahasında benzer duruma düşüremeyeceği takım yok.
bence 1 puan kadro karakterimize bakınca bu maçtan son derece tatminkar. hele bu futbolla...
29
misafir takım a-blokta olacağım. ayrılan yere bakıldığında belli ki osmanlı bize deplasman yaşatmak istiyor. görelim...
sabri yine yara-kürek preslere başladı. sağ kanat kara delik olmak üzere.
322
rezillik. utanç.
22
gaziantep o kadar pozisyonu kaçırdı ama "o" takım kaçırmaz. bir tane atarsa çok iyi kontra top oynuyorlar iki, üç derken kevgire çevirirler hiç affetmezler. bence tolga ve de jong aynı anda sahada olmalı. selçuk illa oynayacaksa orta sahayı 3'leyelim. ileride de sneijder, bruma ve forvet (eren veya poldi) oynasın.
131
bruma bıraktı yasin attı.
133
gooooooool. golun yarısı sneijder. yasin ile öne geciyoruz.
241
selçukyüzünden kontra yedik. ulan o nasıl bir pas?
242
sabri ile eşleşen adamın kafa topunu gol atmama gibi bir durumu yok, rakipler de doğal olarak bunu görüyor, bunun üzerine oynuyor. carole desen kanadını kapatmayı bile akıl edemiyor. orta saha yok, forvet yok gibi. riekerink'in diğer kötü antrenörlerden tek farklı iyi niyetli oluşu.