amerika açık'ta
roger federer'in son kez final oynadığı maçtır. bu maç da öyle bir maçtır ki bir sonraki gün marketing dersine boynum bükük gitmeme sebep olmuştur.
finale gelene kadar roger federer set kaybetmemişti fakat finalde
novak djokovic 3-1 ile şampiyonluğa ulaşmıştı. federer'in, 11'i djokovic'in 2. servisinde olmak üzere toplamda 23 tane bulduğu servis kırma puanından yalnızca 4'ünü değerlendirebilmesi (djokovic'in 2. servisine kaldığı servis kırma puanlarında durum daha dramatikti. federer yalnızca 1'ini değerlendirebilmişti: 1/11) bile 2011-2019 yılları arasındaki djokovic maçlarındaki basiretsizliğini bir kere daha gözler önüne sermişti. her nasıl
2019 wimbledon finalinde kaybettiği setler de dahil daha iyi oynayan taraf kendisi gözükmüşse bu maçta da özellikle 2. seti kazandıktan sonra 3. sette yine daha iyi olan kendisiydi ama kritik puanlarda djokovic öne çıkmıştı. toplam kazanılan puanlarda da djokovic maçı 3-1 kazanmasına rağmen yalnızca 2 puan (147-145) önde idi.
federer'in yarattığı en büyük hayal kırıklıkları arasında ilk üçe hatta belki ilk beşe bile girmeyecek bir maç, bir finaldi ama yine de amerika açık'taki son finali olması ve son yıllarda amerika açık'ın zemini konusunda ciddi problem yaşayıp çeyrek finalden öteye gidememesi, yaşı dolayısıyla muhtemelen önümüzdeki yıl(lar)da gidemeyecek olması bu maç için herkeste 'ah be!' etkisi yaratmış olmalı.