• 140
    (bkz: fatih terim/#3208239)

    ilgili entrynin başında "fatih hoca'ya kendi kardeşime beslediğimden daha yoğun hisler besliyorum" diye bir cümle kurmuş yazar. entrynin devamını okumaya gerek duymadım. o noktadan sonra ne yazılmış olursa olsun ciddiye almaya değmez benim için.

    bu cümleyi bizzat fatih terim'e kursa fatih terim "kardeşim dışarı çık bi hava al, bu kadar abartma, sadece futbol" der. bu tarz bir fanatiz kişi, kurum, ideoloji fark etmeksizin sağlıklı bir yanı olduğunu düşünemiyorum.
  • 144
    (bkz: #2896402)
    edebi yanı kuvvetli bir entry girmiş.
    kendisi gs.to (gerçek olan yani 2000'li yıllarda ki hali) forumlarında yazan yücel karaca abimiz mi acaba merak ettim.
    neyse kendisine bunu ayrıca sorarım ama bundan yıllar önce yazdığı bir entry bir kesim galatasaray taraftarının aylardır mağrur ve mağduru oynayarak sergilediği "en has taraftar biziz siz büyük resmi görmüyorsunuz, anlayamazsınızzz" goygoyuna malzeme olmuş.

    buraları karışır muhtemelen ama rica edeceğim tarih biliminin kuralları ile ilerleyelim.
    olaylar içerisinde bulunulan zaman dilimine göre değerlendirilir. yukarıda referana verdiğim entry'de bu şekilde değerlendirilsin. böyle geçmişten olaylar referans gösterilecekse çıkar birileride yıldırım demirören ile fatih terim'in yanyana gülüşmeli fotoğraflarını koyar altına günümüz ile ilgili yorumlar yapar.

    ne çok seviyoruz algı işlerini.
  • 133
    (bkz: #3083244)

    entry'sine sonuna kadar katıldığım yazar. şimdi bazı
    arkadaşlar diyecek ki ' ya ama hiç mi elestirmeyeceğiz' , 'eleştiri olmadan gelişim olmaz, hocayı elestirmeyenler hocaya en büyük kötülüğü yapıyor ' vesaire.

    cevap ise şu:

    evet elestireceğiz ama nasıl ? mesela siz sosyal yaşantınızda 15 yaşında bir ergenin kafasına göre sizi elestirmesini yapıcı bulur musunuz? bence hayır çünkü elestiri önemlidir evet ama öncelikle bunu yapabilecek yeterli olgunluğa,kapasiteye, tecrübeye sahip olunması gerekir yoksa o yapıcı değil yıkıcı elestiri olur ve sadece baş ağrıtır. yani sorun eleştiri yapılması değil sorun elestiri önemlidir mottosunu kalkan olarak kullanıp niteliksiz ve şuursuzca eleştiri yapılması.

    bu olay genelde şu şekilde ilerliyor; takımla ilgili eğreti duran bir şey vardır ve herkesin dikkatini çeker mesela e.akbaba'nın aldığı süreler mesela keremin oyuna geç girmesi falan. insanlar doğal olarak bu neden böyle diye geçirir içinden sonra ise yol ikiye ayrılır ve kimisi bu kararları alan kişinin arka plandaki fikrini saha içi sebepler, takım içi dinamikler gibi etkenleri değerlendirmeye katarak anlamlandırmaya çalışır ve 'bu böyle olmalı' demek yerine ' böylesi daha makul sanki ', ' böyle olsa daha iyi olmaz mı ' çizgisinde kendi bilgisizliğini de hesaba katarak düzgün bir üslupla eleştiri yapar kimisi ise bu eğreti duruma basit bir çözüm bulur :

    inat !! evlatçılık!! bilmem kime kafayı taktı !! ego !!

    bu sosyal medyanın hastalığı malesef ve sözlükte de bolca var benim gs sözlük yazarlarından ricam sadece fatih hoca değil herhangi bir profesyonelle ilgili eleştiri yapacaksak, en sert eleştiride bile yazımızın içerisinde şikayetçi olduğumuz şeyle ilgili mantıksal bir süreç, sebep-sonuç ilişkisi olsun ki elestirinin değeri öne çıksın yıpratıcı niteliksizliği değil.
  • 117
    galatasaray sözlük vasıtasıyla tanıdığım kalemi en güçlü yazarlardan. her ne kadar yazdığı onlarca yazısını yıllar önce silmiş olsa da vakti zamanında okumaktan en çok keyif aldığım yazılar şahsına aittir.

    yazın çok önemli bir sanat. gelecek nesillere aktarılması da bir o kadar değerli. keşke onca emek vererek kalem aldığı o güzel yazılarını herkes okuyabilseydi.
  • 136
    (bkz: #3208239)
    bir kısım hariç içten ve nitelikli bir yazı kaleme almış yazar.

    ama fatih terim' in eleştirilmediğini düşünen kesime yaptığı açıklamada yazının içeriğiyle tezat bir örnekleme vermekte ve eleştirdiği tayfanın hitabet ve üslubunun aynısını kullanmaktadır.

    kuş sesleri ve rüzgar uğultusu arasında yaptığım huzurlu bir doğa yürüyüşünde, ayağım çamura batmış gibi hissettim ve duraksadım o kısımda. yürüyüşü de ayağım çamurlu bitirmek zorunda kaldım.

    eline sağlık yine de güzeldi.
  • 131
    (bkz: #3083244)
    harika bir yazı kaleme alan, ellerine sağlık dediğim yazar.

    --- alıntı ---

    ama hafta içi o florya'da neler oluyor, antrenmanda hangi futbolcu hangi performansı gösteriyor, emre akbaba'yı kaybetmekle kazanmak arasındaki farkın grup psikolojisine etkisi nedir, hoca hangi kısa, orta ve uzun vadeli saiklerle bu kadar ısrar ediyor, bilmiyorum. bilmediğimi bildiğim için de sadece fatih terim veya futbol hakkında değil, uzmanlık gerektiren herhangi bir dal ve o dalda uzmanlığını kanıtlamış insanlar hakkında konuşurken ahkam kesmeyip temkinli davranmaya çalışıyorum.

    --- alıntı ---
    harika bir tespit, üstelik her bireyin anlayabileceği şekliyle.
  • 132
    (bkz: fatih terim/#3083244)

    kalemine hayranım, daha çok yazsın.

    refere entry'sinin içeriğine katılmakla birlikte ilave etmek isterim; galatasaray taraftarını diğer taraftar gruplarından ayıran temel özellik, fatih terim'i dahi eleştirebilme haddine sahip oluşudur. fatih hoca her ne kadar bizler için lütufsa, galatasaray taraftarının bu "kendince yanlış gördüğünü eleştirebilme" tasarrufu da fatih hoca için bir lütuftur.

    fatih hocayı eleştiriniz. fatih hocanın doğru eleştirilerden beslendiğine adım gibi eminim zira yalnızca kendi düşüncülerinin dikine giden bir adam olsaydı fatih terim olmazdı, olamazdı.
  • 40
    bu yazar arkadaşımız çok takip ettiğim birisi değildi. ilk geldiği zamanlar 1-2 yazısını okumuştum. o zamanlar scoutgs'nin transfer haberlerini sözlüğe taşıyordu. olacak olmayacak tartışmaları olduğu zamanlar gidip onları savunuyordu. ben de transfer gündemini sözlükten takip ettiğim için, onun yazılarını da okuyordum.

    sonra transfer dönemi kapanınca, transfer döneminde yazdığı sağduyulu yazılardan dolayı, kendisinin yazılarını takip etmeye başladım. çok damardan gelmişti.* ee buraya da arada bir stres atmak için girdiğimiz için, kaldıramam ben bu kadar damarı demiştim. özelden konuştuğum birkaç arkadaş, güzel yazıyor, okumaya değer demişti.

    sonra bir yazısına daha bakıyordum ki, o an halet-i ruhiye'min o yazıyı kaldıramayacağını farkettim. yani şimdi ne diyeyim bilemiyorum, seveni çok olduğu için de saygı duyuyorum kendisine. ben beğenmesem bile, saygı duymasını bilirim insanların tercihine. ki kendisine de saygı duyuyorum her zaman.

    sözlükte uzun yazıları okumayı her zaman sevmişimdir. tarzını belli eden adamlar vardır ya hep, ykaraca da onlardan birisi olmuştur benim gözümde. yazının ilk 2-3 cümlesini okuduğumda, gidip rumuzuna bakardım, ykaraca yazmış, neyse derdim, güzeldir ama benim kaldırabileceğim bir yazı değil diye es geçmeye başladım bir yerden sonra.

    hepi topu sözlükte okuduğum belki 10 yazısı vardır, o uzun soluklu olanlardan. o yüzden, çok fazla bir şey diyemem ama, ne bileyim ben okuyamıyordum. bana sürekli gelip linkini yolluyorlardı yazılarının. tamam diyordum, arkadaşlarım beğendiği için de on numara verip geçiyordum okumadan.

    belki tarzlarımız farklıydı, belki dünyalarımız farklıydı, bilemiyorum. yani şimdi düşünüyorum. hagi'nin gelişiyle ilgili bir yazı yazmak istese, metni şu olurdu sanırım;

    ----
    gözyaşlarımı tutturamadığım bir ağustos sabahıydı transferini öğrendiğimde ... o yazki çocuksu huzursuzluklarım ve hayallerime yeni bir raptiye gibi sokulmuştun sen hagi... şimdi ise o zamanları hatırlayıp galatasaray'ına bunu yapanlara nasıl tokat atacağını merakle bekleyeceğim.
    ---

    ben hagi'nin geldiği günü hatırlıyorum futbolcu olarak. fenerli bir arkadaşım koşa koşa gelmişti, "lan olm hagi'yi almışsınız." demişti. ben de inanmamıştım doğal olarak, " isim benzerliğidir amk" demiştim. o da bana cevaben " he ya, bence de isim benzerliğidir amk, gel lan maç yapak." demişti.

    yani demek istediğim, tarzlarımız, hayata bakışlarımız farklı olsa da, seveni vardır, okuyanı vardır, beğeneni vardır. yanlış anlamasın kimse, ben beğenmiyorum demiyorum ama bana göre değil diyorum. burada olması lazımdı, okuyanı çoktu, keşke gitmeseydi diyorum.

    bugün veda yazısı yazmış. veda yazısını okudum. aklına bir şüphe düşmüş, birisi kulağına su kaçırmış. nedir, kimdir, ne demiştir bilmiyorum da, burası sanal ortam kardeşim. burada hakkında yazılanları, iyi veya kötü ciddiye alma. burada yapılan yorumlar, seni pohpohlayanlar, sana yol gösterenler ya da seni yerenler gerçek hayatta sana yardım etmez, edemez. gerçek hayatta belki hayatına bile girmez. buralarda yapılan muhabbetler burada kalır. seni öven de buradadır, seni yeren de.

    ben çok giden gördüm. buradan sürekli görüştüğüm insanlar da var. onlar da sözlüğü bıraktı. gideceksen, kimseye bir açıklama yapmana gerek yok. varsa beğenmediğin bir şey, sessizce gidersin. ben hiç tanımadım ama, kumandan hüsamettin diye birisinden bahsederler hep, adam birisine mesaj atarak, hadi eyvallah demiş. o günden beri nerde olduğu ne yaptığı belli değil.

    ama varsa yazmak istediğin bir şey, burası senin mekanın. ama burada şöhret olmak, pohpohlanmak seni değiştirmesin. anladığım kadarıyla derdin de biraz o. ben değişir miyim diye düşünüyorsun. o zaman senin de sevdiğin şekilde cevap vereyim ben;

    "karakterinize şöhretinizden daha fazla önem verin , çünkü karakteriniz aslında ne iseniz odur , oysa şöhretiniz insanlar sizi ne sanıyorsa odur."
  • 66
    o kadar yazısını okudum, maşallah hepsi de muhteşem. hep merak ettim; acaba normal hayatta nasıl davranıyor ? bu sene hangi maçtı hatırlamıyorum ilk olarak zirvede gördüm kendisini, yazdığı yazılar gibi bir adam. * * resmen kendisini yansıtıyor yazılarında. siyah pardesüyle gelir kışları maça; maç esnasında o yakalar hafif kalkar havaya. adam bildiğin yazar tadında takılıyor hayatta. bu arada sen yazarsan biz neyiz ak ?
  • 129
    harika bir adam. harika bir yazar.
    yıllarca konulara aynı bakış açısıyla bakıp farklı şekilde yorumladıktan sonra geçenlerde açıldım. beni rakıya davet etti. sanırım caga kısmını cagla yani "çağla" diye okudu. reis erkeğim ben. döşü kıllılardan.

    hayata yeni sayfa açıyormuş, yeni sayfada herşey gönlünce olsun, bizleri de unutma, 2020'de beni 1 entry ile geçmişsin, 2021'de ben seni geçersem uçak bileti+konaklama+yemek+gezme tozma+club+pub karşılıcak mısın?

    2020 en beğenilenler listesine 4 entry sokmuş güzel yazar. 2021'de de bizi entryleriyle beslemesi dileğiyle.
    o esnada ykaraca: https://gss.gs/A0d.jpg

    2020 yılı en beğenilen entryler istatistiği: (bkz: #3051163)
  • 38
    bir kez daha anlaşılmıştır ki maşallah dediğimiz bir ay yaşamıyor.

    forumlarda, sözlüklerde bilumum sanal ortamlarda insanların içine giriyor bu gitmek durumu. gideyim, gidiyorum, gideceğim.

    nedir arkadaş anlamıyorum ki. nereye gidiyorsunuz yani?

    yazmayacağım demek ayrı şey, gidiyorum demek ayrı şey.

    ama işte romantiklere uğruyor bu haller. yapacak bir şey yok.

    *
  • 65
    sözlükte tektir. gerçekten okurken ne okudugumu, hangi platformda olduğumu unutuyorum. yazının son cümlesine geliyorum, sağ köşede altta ykaraca yazıyor.. o zaman diyorum ki, hey gidi beyinbedava hayatın anlamını görmede, anlamada sana yardımcı olan birçok şeyin ve senin bu takımı tutmana sebep birçok şeyin yanında; böyle bir yazarla aynı takımı tutuyor olman senin için ne büyük bir şans. tuttuğun takıma bu yazıları yazan bir adamla aynı platformda olduğun için hakikaten çok şanslısın.

    kendisine olan sempatimin en büyük sebeplerinden biri de, benden önceki 89 entryde kendisi hakkında kötü bir şey yazılmamasıdır. takdir ediyorum.

    aynı takımı tutmaya, aynı sevdaya gönül vermeye devam edelim, diyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın