• 463
    bu sezona çok kötü başlayan koç. sadece aktif sezon başlangıcı itibarıyla değil hem de, yaz transfer dönemiyle birlikte süregelen bir düşük performans sorunu var.

    bazı şeyleri anlamakta zorluk çekiyorum. böyle donanımlı, kariyerli spor adamları bazı konularda nasıl kocaman kocaman hatalar yapabiliyor, şaşırıyorum. obradovic de tıpkı fatih terim gibi transfer döneminde kadro mühendisliği noktasında çuvalladı "bana kalırsa". avrupa basketbolu demek pick and roll demek olsa da özellikle geçtiğimiz sezonla birlikte ergin ataman'ın oyuna yeni bir soluk getirmesi kıta avrupa'sında bazı şeylerin değişmesine sebep oldu. obradovic gibi yugoslav ekolü çıkışlı koçların oyunlarını üzerine kurduğu set odaklı pick and roll planını delik deşik eden bu yeni formatın ismi pace and space denen mantalite. golden state warriors'ın nba'e damga vurmasını sağlayan bu mantalite, öngörülmesi oldukça zor olan, ball handling'i kuvvetli şutör kısaları oyunun odağı yapan bir düşünceyi baz alır. verimli isolation'lar ve etkili transition'lar esastır. işte, obradovic'in yıllar boyu euroleague'i parmağında oynatmasını sağlayan oyun planının panzehiri olan bu oyun fikri artık birçok takım için başarıya giden yolda öncelikli tercih olacak (en azından birkaç sezon için).

    bunun ne ilgisi var obradovic'in yanlış (?) kadro mühendisliğiyle?

    euroleague takımları transfer döneminde fellik fellik ball handling'i güçlü şutör kısalara hatta uzunlara yönelirken, obradovic bildiğinden şaşmadı ve old school olarak tabir edilen isimlerle yola devam etti. zorunluluktan kadroya dahil edilen vladimir stimac'ın modern basketbolda yeri yok. takımın bir saha içi lideri* zaten var iken ikincisini* kadroya dahil etmek bir noktada başarılı olan düzeni dağıtır ki dağıtıyor da. de colo ismi büyük vitrin, kabul de eee? bu şuna benziyor; sağ kanadında eski dinamizminden eser kalmayan bir sofiane feghouli'nin olduğu takıma aynı profildeki ryan babel'i sol kanat olarak transfer etmek (içim yanıyor amk). de colo her ne kadar pace and space'e kısmen uygun sayılabilecek bir guard olsa da alametifarikası başkadır. sonracıma, önce cska moskova'da ardından da zalgiris kaunas'ta beklenini zerre veremeyen, şutuna asla güvenemeyeceğiniz bir leo westermann hamlesi; adamı savunma uzmanı sanan tipler vardı yazın, götümle bile gülmem hani buna, o derece. ne düşünerek transfer edildi acaba merak ediyorum. yeni eklentiler arasında yalnızca derrick williams ciddi iyi bir transferdi, "bence".

    yapılan transferler dışında obradovic'in her geçen yıl 1 sene yaş alan 37'lik bobby dixon'la kontrat yenilemesi komediydi. bunun dışında bazı oyunculardaki doymuşluk o kadar bariz ki, 29101923 (tarihe dikkat, kıps) km uzaktan seçilebiliyor neredeyse.

    bu, işin kadro mühendisliği tarafı idi. gelelim koçun kendisini güncellemesi detayına.

    ergin hoca neden çok başarılı oldu geçtiğimiz sezon? çünkü adam basketbolun avrupa'daki en iyisine karşı bir çözüm bulmak zorundaydı. araştırdı, denedi, izledi, yenildi vs. ve en güçlü rakibini alt edecek olan yapıyı kurdu. kurulan yapı doğru olunca da başarı geldi. bir anlamda ergin hoca, obradovic sayesinde kendisini geliştirdi. işte obradovic'in bu yaz yapmadığı şey tam olarak bu oldu, güncellemedi zeljko'yu. artık oyun planına ve oyuncuların delicesine inandığından mıdır yoksa "ben en iyisini bilirim" tavrından mıdır bilemem. o değil de, tanıdık geldi mi? :(

    obradovic'in fenerbahçe beko'yla son yılı. açıkçası sözleşmesini uzatmayacağını düşünüyorum. ali koç da obradovic sonrası muhtemelen sarunas jasikevicius'ın önüne bol sıfırlı bir kontrat koyar. bu benim öngörüm elbette, aksi de mümkün. ha yalnız şu var; saras, zalgiris'teki kenar yönetimi çığırtkanlığını, oyuncu fırçalamalarını fb beko'da da devam ettirmeye niyetlenirse (olası?) çok eğleniriz.

    son olarak; geçtiğimiz sezon "sakatlıklar olmoso şampuan olordok" diyor ya bu tayfa, ikiyüzlülüklerini yerim ben onların. ulan, aslında yabancı olan ahmad al-dwairi* ve bobby dixon ikilisi sırf "verilen hak geri alınmaz" hukuki dayanağı sebebiyle yerli statüsünde oynuyor. baştan +2 ile öndesiniz zaten. bir zahmet de bir iki sakatınız oluversin anasını satayım. bilmem kaç kişilik rotasyonla oynamışlar sezon sonunu da bu yüzden istediklerini elde edememişler. ya bi' siktirin gidin usta, anadolu efes sadece 8* kişilik oyuncu rotasyonuyla içinizden geçti içinizden. anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

    çuvallamaya devam etmen dileğiyle patlıcan morunun en çok yakıştığı adam.
  • 482
    15 kasım 2019 cska moskova fenerbahçe basketbol maçında aldığı bir molada takıma "iyi çocuklarsınız iyi sporcularsınız ama hepinizi s*keyim" diyen adam. hırsını alamadı iki üç kere tekrar etti, kaç kere daha söylemem gerekiyor gibi ancak kavga anında söyenebilecek mantıksızlıkta bir ifade daha ekledi. datome'ye ayrıca mı sinirlendi, kafasını kaldırınca ilk onu gördüğü için mi diline geldi bilemem fuck you gigi datome diye kişisel olarak bir daha küfretti. yetmedi bir de sol arkasında duran melih mahmutoğlu'na dönüp "yine odaya girip kapıyı mı kapayalım" gibilerinden birşeyler söyledi. sevgili basınımızın ve camiasının çok güzel hasıraltı ettiği şekilde obradovic daha önce melih mahmutoğlu'na bir molada tokat atmıştı, daha da öncesinde soyunma odasında o dönemin genç oyuncularına saldırdığı haberleri çıkmıştı malum...

    ismail şenol başta olmak üzere bein sport servisi lafı geveleyip soğutmaya çalışıyor. spor hesapları galiz küfürü "hepinizi s*ktirin gidin" dedi diye çevirerek saptırmaya çalışıyor. fanatizmden/popülizmden uzak duran, güya bu konularda çok hassas pek çok spor gazetecimiz de "hayatımda bundan garip mola görmedim" tarzı yuvarlak cümlelerden ötesini kurmuyor.

    çok değil 5 ay önce kulaklığını takıp benchte hiç ayağa kalkmadan final maçını bitirmek zorunda bıraktıkları ergin ataman'a dakikalarca küfredip "taraftarı tahrik etti" diye kendilerini haklı göstermeye çalışanlar, ergin ataman'a gergin diye lakap takan sözüm ona basketbol ulemaları, osuruktan provokatörlük destanları yazanlar, böyle teröristler türk basketbolunu geriye götürüyor diye utanmadan demeç verenler...

    hepsi ya susuyor, ya işin içinden çıkamayıp küfürle millete sataşıyorlar, ya "ben olsam daha fazla küfrederdim az bile demiş" ayağına yatarak hocayı savunuyor, ya da "hoca 4-5 maç kaybetti diye takımdan göndertmeyiz" gibi alakası olmayan argümanlarla konuyu dağıtmaya çalışıyor.

    bu adam sporcularına, hem de tüm avrupa'nın izlediğini bildiği bir ortamda galiz küfürler savurdu. öyle ima, hakaret, el-kol hareketi, itiraz falan değil. bilerek, isteyerek galiz şekilde küfretti. hem de defalarca yaptı bunu, kaç kere daha söyleyeyim derseniz o kadar söyleyeceğim diyecek kadar yaptı.. yetmedi daha önce dövdüğü bir sporcusunu "yine döveyim mi seni onu mu istiyorsun" diye tehdit etti. reji olaya uyanıp diğer takım benchine döndüğü için gerisini bilemiyoruz, başka kim bilir neler söyledi...

    oktay mahmuti'nin dediği gibi "pardon, bakarmısın. rica etsem şu ribaundu alır mısın?" diye takım yönetmek mümkün değil. o anda reaksiyon alman gerekir, bağırman gerekebilir, hatta o an ağır gelecek laflar bile edebilirsin. amaç sporcuları ya da takımı uyandırmak, harekete geçirmek, çeki düzen vermektir. bunlar kabul edilebilir, hatta işin doğasında olan şeyler...

    ancak bunun bir sınırı var. bu sınırı geçtiğin yerde fiziki şiddet ve küfür gelir. bu adam defalarca küfretti bahsi geçen molada. yetmedi fiziki şiddete dair tehditler savurdu. kim bilir belki de takım içeri girdiğinde daha neler yaşandı. bunun adı hocalık değil, motivasyon hiç değil... öyle maç siniriyle falan da kolay kolay açıklanabilecek bir durum değil. bunu bir kere yapmış olmakla yüz kere yapmış olmak arasında da bir fark yoktur. daha doğrusu eylemin niteliğini değiştirmez.

    ama elbette öyle olmayacak. konu ergin ataman olunca, fatih terim olunca destanlar yazan basın ve sosyal medya sus pus oturacak. küfüre karşı rengine bakmadan aynı hassasiyetteyim diyen ismail şenol'un hassasiyet tartısı yine bozulacak. yanında programa çıkardığı basketbolcu eskileri yine bu işe kılıflar uyduracak, "bu da birşey mi bizim zamanımızda neler oluyordu" gibilerinden hikayeler bile bezenir belki... spor medyamızın saygın kalabilen kısıtlı üyeleri de "bu fanatizm batağına batmayalım" diyerek uzak duracak bu konudan...

    günün sonunda belki çok bunalırlarsa "yaptıysa yaptı ne yapalım idam mı edelim" gibi über bir cümleyle olayı kabullenecek ve konu kapanıp gidecek...

    burası türkiye...
  • 479
    15 kasım 2019 cska moskova fenerbahçe basketbol maçında verdiği görüntüyle medyanın özellikle spor medyasının ne kadar ikiyüzlü olduğunu tekrar gösteren fb koç'u. sanırsın memleket yıllarca muasır medeniyetler seviyesindeydi de fatih terim'in bazı hal ve hareketleri yakışık almamıştı, ergin hocanın oyuncusuna olan tavrı kabul edilemezdi. o günlerde darağçları kuran çok bilmişler kendisinin oyuncu tokatlaması veya dümdüz sövmesi karşısında kafalarını kıçlarına gömmüş durumda.
  • 491
    takımı euroleague'de 5 -10 gidiyor ama twitter'da ya da ekşi'de hiç gündemde obra istifa sesleri yükselmiyor çünkü yalı çocuğu gibi troll besleyen rakipler yok karşısında. sloukas, de colo, datome, kalinic, williams gibi sağlam maaşlar alan oyunculara rağmen lig sonuncusu zenit'e kendi sahasında maç verdiler.

    ergin ataman da kimya bozma da gerçek bir galatasaraylı.
  • 499
    dev egoist. dün akşam* maç sonunda öyle bir demeç vermiş ki, şirazesinin komple kaydığını gözler önüne sermiş bizzat kendisi. jan vesely yokken, yeni transfer malcolm thomas'ın lisans sorunu sebebiyle maçta forma giyemeyeceği kesinleşmişken, rakipte avrupa basketbolunun en iyi uzunlarından biri olan bojan dubljevic faktörü malumken, ribauntlarda ezim ezim ezileceğin ayan beyan ortadayken ego yapıp joffrey lauvergne'i kadroya almıyor, üstüne "jolo'nun herhangi bir sakatlığı yok, tamamen benim kararımdı" açıklamanla sıvıyorsun, vallahi pes. 30 milyon $ (evet 30 milyon, üstüne basa basa bunu yazmaya devam edeceğim zira çok zevkli) bütçesi olan takım kendisi için bir anlamda ölüm kalım maçı manasına da gelen karşılaşmaya tek pivotla** çıkıyor ve bu durum tamamen koç tercihi, sirk gibi.

    ek olsun; fb beko'nun performansını yeterli görmeyip kontratını devam ettirmediği vladimir stimac, kızılyıldız'ın deplasmanda zenit'i tokatladığı mücadelede pota dibinde takımını sırtlayan adamdı. ha bir de, jelko'nun bilinçli bir şekilde önlem almadığı dubljevic var ya, hafta mvp'si oldu.*

    bir 3'lük kaçırdı diye melih mahmutoğlu'nu maç boyunca bir daha parkeye sürmeyen, bizzat kendisinin transfer ettirdiği leo westermann'ı kesinlikle düşünmeyen bir jelko. ağır sıçışlarda.
  • 489
    bütçe verilince iyi koç bunu kabul etmek lazım, ayrıca ağırlığını/lobisini yıllarca hakemler ve federasyonlar üzerinde iyi kullandı ama şovmenin teki. kendi oyuncusunu tokatlar, kendi oyuncusuna milyonların önünde küfür eder.

    bu adama verilen bütçeler bir ettore messina bir ergin ataman'a verilmiş olsa aynı başarıları hatta daha fazlasını onlar da kazanırdı.
  • 337
    duyduğum en komik şey ''yüksek bütçelerde çalşıyor'' argümanı. ulan canım kardeşim en iyisi olduğu için en iyi bütçeli takımlarda çalışıyor.

    futbolda guardiola, mourinho, ancelotti gibi adamları düşük bütçede görebiliyor musun? az biraz mantık lütfen.

    hele şu ''ataman'in tirnagi olamaz'' cümlesini ergin hocanın kendisine okutsan kaba etiyle gülme krizine girer.
App Store'dan indirin Google Play'den alın