• 84
    böyle mutlu bir haftanın içerisinde biraz moral bozacak ama avrupa kupalarında özellikle de yeni sistemde 16-24. sıraları alıp play-off oynamanın takımımız için büyük bir başarı olacağını, onun dışındaki herhangi bir sonuçta da takıma ve hocaya yüklenilmemesi gerektiğini düşünüyorum. bunun sebebi ise takımın veya hocanın yetersiz olması değil; türkiye'deki saçma sapan yabancı sınırlaması ne yazık ki. avrupa futbolu fiziğe ve -bu net olarak bizim yöneticilerimizin de eksikliği- birlikte uzun süreler oynayıp takım uyumunu sağlamaya dayanıyor son yıllarda. en büyük takımlar bile transfer sezonunda kadrosunu baştan aşağı değiştirmiyor. real madrid mesela. kadroyu gençleştirirken aynı zamanda kroos ve modriç'i de kadroda tutarak takımın oynama alışkanlıklarını bir anda komple değiştirmiyor, tanıdık yüzlerden katkı almaya devam ediyor. bizde ise durum böyle olamıyor. yerli oyuncularımızdan fiziken avrupa takımları ile başa çıkabilecek onların temposuna ayak uydurabilecek bir tek barış alper biraz da abdülkerim var ki abdülkerim de hız olarak değil güç olarak ayakta kalabilir. takımın fiziken herkesten üstün bir diğer oyuncusunu (bkz: sacha boey)'i çok güzel bir paraya sattık ama sonucunda onun yerine oynayan kaan ayhan'ın bir geç müdahalesi bizi avrupa liginden etti. ligde harika oynuyor olsa da. yine kerem demirbay'ın temposuzluğu bize gol yedirdi sparta prag karşısında ve turdan olduk. bu oyuncular lig için harika oyuncular ama avrupada fiziken geri kalıyorlar. onların yerine yabancı koyalım desek bu sefer yabancı sınırına takılıyoruz. fiziken avrupada fark yaratabilecek yerli oyuncu sayısı ise çok az ve almak istesek çok fazla rakibimiz oluyor. hal böyle olunca illaki bir iki mevkide eksik kalıyoruz fiziksel olarak ve avrupa takımları bunu çok kolay cezalandırıyorlar. aldığımız yabancılar da yetenek olarak fark yaratan isimler ancak çoğu buraya fiziksel olarak düşüşteyken geliyorlar. bir yerden sonra yetenek de kurtarmamaya başlıyor. yabancı sınırlaması olmasa iki yetenekli ama fiziği düşüşte olan oyuncuyu bir fizikli güçlü oyuncuyla eşleyip maç içerisinde değişikliklerle durumu kotarabilirsin ama bizde bu sınırlama yüzünden yabancı oyuncunun ikamesi de yerli olmak zorunda. hal böyleyken yapabileceğimiz yegane şey; az ama öz yıldız transferi ve genç yerli, yabancı potansiyeli olan oyuncuları takıma monte ederek bir yapı oluşturmak. şuanda bunun için elimizde güzel bir temel var. oyuncularımız büyük çoğunluğu 3 sene daha fiziksel olarak avrupa ile yarışabilir seviyede. bunun üzerine ufak eklemeler yaparak 3 yıl içerisinde avrupada finale en azından yaklaşabilecek bir takım kurmak, daha da önemlisi turnuvanın gediklisi olarak süper ligde ikinci olanın da şampiyonlar ligine gidebileceği bir duruma gelmek kendi adıma en güzel senaryo olur. bunu türkiye'de başarabilen tek kişinin fatih terim, başarabilen tek takımın 96-00 galatasaray olması yine yapabileceğimize dair inancımı yükseltiyor. okan buruk'a da bu gözle bakıyorum açıkçası. fatih terim'i geçmesi gereken yer burası. illa kupa almalı demiyorum ama bizi yine rakiplerin karşılaşmak istemeyeceği bir takım haline getirebilirse benim gözümde fatih terim'in önüne geçmiş olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın