• 294
    akıllara meşhur bir hikayeyi getiren yazar.
    --- alıntı ---

    arjantinli ünlü golfçü robert de vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı.
    bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı.
    kadının anlattığı öykü de vincenzoyu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. çeki kadının eline sıkıştırırken de ona; "umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi.
    ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneğinin bir görevlisi yanına gelerek; "otoparktaki görevli çocuklar geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunuzu söylediler bana" dedi. de vincenzo, evet anlamında başını salladı. "evet" dedi.
    görevli, "size bir haberim var. o kadın bir sahtekardır. üstelik hasta bir çocuğu da yok. sizi fena halde kandırmış arkadaşım."de vincenzo; "yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?" dedi. "hayır, yok" dedi görevli. "işte" dedi, vincenzo "bu, bu hafta duyduğum en iyi haber".

    --- alıntı ---
  • 362
    hatırlanmak istenmeyecek pilot yazar.

    bu ilgi budalası hıyar kanserim deyip bir de güya tedavi almayı reddettiğini söyledi. sözlükten birçok yazarın kendisini ikna çalışmalarını da kıs kıs gülerek izledi muhtemelen. yetmedi bir de intihar ettiği söylentisi yayıldı. başlık altı rahmet dilekleriyle doldu tabi. 2-3 hafta sonra gerçek ortaya çıkınca da pilot edildi. bilmeyen genç nesiller için özet geçmiş olalım.
  • 153
    hastalığını yanlış bilmiyorsam lenfomaydı. ve adını görünce sol framede, daha bugun bir kaç saat önce bir arkadasımla yaptıgım konusma aklıma geldi.

    arkadasımın eniştesi de 28 yaşındaydı ve evre 3 hodgkin lenfoma tanısı almıştı bundan 4 ay önce. açıkcası kötü sonuçlanma riski yüksek olarak adlandırılan bir evredir üç ve hastalık yayılmıştı karın içi organlara da. ama bahsettiğim abimiz 28 yaşındaydı ve pes etmedi. kendisine çok iyi baktı, cevresinden gördüğü destekle hiç bırakmadı kendisini ve bugün aldığımız haberle hastalığının tam remisyona girdiğini öğrendik. 4 ay önce bugünlerde duydukları haberler ile sarsılan arkadaşım ve ailesi bugün pes etmemenin haklı mutluluğunu yaşıyor.

    hastalığının evresini ve tipini bilmemekle birlikte yaş itibariyle lenfomayla savaşabilecek, onu devirebilecek güçte olduğunu hiç aklından çıkarmamalı. ben capcanlı bir örneğini daha yeni gördüğüm için yazma gereği duydum buraya, okuyorsa hep anlatılan bu başarma hikayelerinin hikaye değil %100 gerçek olduğunu bir kez daha duysun görsün hissetsin diye. işte daha bugün benim yanıbaşımda bir kişi tutunuverdi hayata tekrar çok şükür. sen de bunu yapabilirsin, yapacaksın da!

    air kaynana bilmiyorum okuyor musun bu satırları; ama bu hastalık güçlü kuvvetli inatçı ve genç bir aslanı yıkamaz öyle, yaz bunu aklına!

    senin de güzel haberlerini buradan duyacağımıza eminim. biz bitti demeden bitmez çünkü hiç birşey:)
  • 307
    normalde bir şey yazmayacaktım. fakat konuyla ilgili birçok yazardan mesaj alınca bir yazı yazma gereği duydum. hem içimdekileri dökeyim hem de konuyu bilemeyenleri aydınlatayım ki artık bu konu burada kapansın diye.

    öncelikle olaya iyi tarafından bakmalıyız; en azından arkadaşımız ölmemiş. dün ölmediğini söyleyen arkadaşına da söylediğim şey buydu. çünkü ilk etapta aklıma sadece bu gelmişti.

    fakat şoku atlatıp biraz düşününce insanı üzen ve sinirlendiren birkaç konu var:

    en başında yakalandığı yalanını söylediği hastalıktan daha büyük bir hastalığa sahipmiş kendisi. ve bu konuda da tedaviye ihtiyacı olduğu çok açık. umarım en azından bu konuda! tedaviyi reddetmez.

    kendisinin troll, yaptığı olayın da trollemek olarak nitelendirilmesini doğru bulmuyorum. zira trolleme vakalarında en azından bir zeka parıltısı olur. "ben ölümcül bir hastalığa yakalandım, tedavi olmayı reddediyorum, zaten hayattan yoruldum, ölmek istiyorum" deyip, daha sonra kuzeninin ağzından "aşırı dozda uyuşturucudan intihar etti. başımız sağolsun :(" şeklinde yazılar yazıp kurduğu bu kurmacanın adı trollemek değildir bana kalırsa.

    oysa hasta olduğunu söylediğinde yüzlerce insan kendisi için bir şeyler yapmaya çabaladı o dönem. çoğuna bizzat şahit oldum. annesinin kanseri nasıl yendiğini anlatan ve bu konudaki tecbrübesiyle kendisine her türlü yardımcı olabileceğini söyleyen yazarlardan tut da, en yakınını kanserden kaybeden fakat türkiye'de çok yakın doktor tanıdıkları olan ve kendisine her şekilde yardım edebileceğini ileten insanlar vardı. sözlükte yazar olmamasına rağmen sözlük hesabına mail atarak kendisine her türlü yardımda bulunabileceklerini söyleyen onlarca insan oldu. bir doktor arkadaş bile mail atmıştı hatta konuyla ilgili... hepsinin duygularıyla oynadı yani bu arkadaş, hepsinin hakkına girdi.

    ben o dönem kendisiyle de, kendisini sözlük ve twitter'da yakından tanıyan arkadaşlarıyla da mesajlaştım. arkadaşları hastalığını doğruladı. hatta telefon numarasını bile alıp defalarca ulaşmaya çalıştım fakat telefonlarıma cevap vermedi.

    daha sonra tedavi olmaya ikna olduğunu ve tedaviye başlayacağını söyledi. hatta benden başlığını kapatmamı rica etti. ben de ricasını yerine getirdim. kendisine gösterilen ilgiye çok şaşırmıştı ve tedavi olmayı tamamen aklına koymuştu. bunu söyledikten sonra zaten kendisini daha fazla bunaltmaya gerek yoktu. fakat ne ilgintir ki kısa bir süre sonra da intihar haberi geldi.

    bu olayın üzerinden bir seneyi aşkın bir zaman geçtikten sonra kendisi tanıyan arkadaşları kendisinin intihar etmediğini, dahası hastalığa da yakalanmadığını ve tüm her şeyin bir kurmacadan ibaret olduğunu söylediler. bu kişi yakın arkadaşlarına da yalan söylemiş yani. her şeyden öte arkadaşları o dönem hastalığını nasıl doğrulayabildiler anlamıyorum. onları da kandırdıysa eğer bu nasıl bir arkadaşlık ki bu kadar hassas ve ciddi bir konuda yakın arkadaşlara bile yalan söylenebiliyor. bizi, yani kendisi tanımayanları bir kenara bıraktım.

    ben bu yalana inananların aptal yerine konulduklarını düşünmüyorum. bana göre bir insana inanmak ve üzülmek aptallık değildir. fakat bundan sonra bu olayı yaşamış insanlar, bir başkası "ben hastayım" dediğimde muhtemelen ilk düşündükleri şey "acaba doğru mu söylüyor" olacak. tolga gibi art niyetli ve sorumsuz insanların bu tarz hareketleri ister istemez insanların yardımlaşma ve güven duygusunu zedeliyor.

    ben kişisel olarak o dönem tolga'nın yalan söylemesinden ve ona inanmamdan dolayı hiçbir rahatsızlık ya da üzüntü duymuyorum. hatta bugün sağlığıyla ilgili başka bir konuda yardıma ihtiyacı olursa yine aynı şekilde elimden geldiğince kendisine yardımcı olmak isterim. fakat benim şahsen bu olayla ilgili sindiremediğim tek bir şey var; o da adının bir seneden fazla hako'yla, gökşin'le*, fatih abi'yle*, özgür'le* ve rengin abi'yle* aynı listede yer alması. sanki onların hatırları incitilmiş gibi hissettim. sanki onlara karşı bir kötülük yapılmış gibi hissettim. olayı öğrenir öğrenmez de adını ölümsüz yazarlar listesinden kaldırıp kendisini sözlükten uzaklaştırdım...

    son olarak dün geceden bu geceye geçen yaklaşık 24 saatlik sürede gördük ki, kendisinin ölmediğini bilen arkadaşlarının sayısı hiç de az değilmiş. ve bir çoğu da ölmediğini olaydan birkaç gün veya birkaç hafta sonra öğrenmişler. bu zamana kadar neden sustuklarını bilemiyorum. tüm bu yaşananları herkesin kendi vicdanına bırakıyorum. fakat asıl merak ettiğim konu; bir sene sonra noldu da açıklama gereği duydular. tolga neden onlar için bir sene sonra kötü arkadaş oldu? oysa sıcağı sıcağına o zaman paylaşalardı konu bu kadar yankı uyandırmazdı. bu sahtekar arkadaşın isminin ölümsüz yazarlar listesindeki o güzel insanların arasında yer almasına ve insanların başlığında üzüntülerini dile getirmelerine bir seneden fazla bir süre nasıl sessiz kalabildiler cidden anlamıyorum. en azından isimlerini vermeden bile bunu söyleyebilirlerdi.

    muhtemelen bu bir sene zarfında bu arkadaş kendisi hakkında yazılanları okuyup okuyup gülmüştür. zira bu tip insanların istedikleri de budur: ilgi çekmek ve konuşulmak. şu an bile bu kadar konuşulması kendisinin hoşuna gidiyordur muhtemelen. bu sebeple herkesten rica ediyorum, bu hasta arkadaşın isteklerine hizmet etmeyelim. yani artık konuyu kapatıp kendisiyle ilgili tek bir kelime konuşmayalım. bu tarz insanların tedavi edilmeleri gerekiyor. tedavi olmadıkları sürece de konuşulmaya değer bulmuyorum.

    en başta söylediğimi tekrar ederek yazımı bitireyim; nolursa olsun hasta olmamış olması ve intihar etmemiş olması sevindirici. bu his kendisine karşı değil, her şeyden öte bir insana karşı duyulan ve insanların ne yaparsa yapsın yıkamayacakları en insani his çünkü.

    şimdi biraz gerçeklerle başbaşa kalalım. galatasaraylıyız çünkü biz (bkz: #1595010)
  • 216
    tedavi olmayacağım dediği gün sabaha kadar konuştuk. hiç bir şekilde ikna olmadı tedavi olmaya. dedim başkan yapma böyle bak aileni düşün umrunda değildi. sevgilini, sevdiğini düşün o da umrunda değildi. sanki kafasında bu hayatı bitirmiş. bunu en güzel şekilde bitirmek istiyordu. o gün uyumadım en son ikna oldu. tek başıma da olsa tedavi olacağım dedi. sanki yeni bir insan doğmuş gibi öyle sevindim. sonra ara ara takıldım. -başkan ölmüyoruz dimi yaşayacağız ? -yaşayacağız başkan.

    bayram dolayısıyla internetten uzak kaldım. normalde twitterda yazdıklarını görmemeye imkan yoktu mutlaka görürdüm. dün sözlükten ve üniversiteden arkadaşım aradı. dedi ki tolga intihar etmiş, ölmüş. ben ki hiç muhabbet etmediğim sadece sima olarak bildiğim insanların vefatına bile çok şaşırırım. tolga'nın haberine hiç şaşırmadım. çünkü ölmeyi bu kadar isteyen daha önce başka hiç kimseyle tanışmamıştım. yapma ya diyebildim sadece. uyuşturucu kullanacak bir insan değildi.bir yerde yüksek dozla intihar edenlerin mutlu öldüğünü okumuştum. belki bunun için bu yolu tercih etti.

    senin seçimin buydu saygı duyuyorum. belki kendince sonuna kadar haklı sebeplerin vardı ama çok üzdün be başkan. ulan ne bok işin var öteki tarafta lig tv bile yok diye takılmıştım. emin ol bu dünyadan daha kötü olamaz demiştin. o yüzden umarım oralarda rahat edersin kardeşim. umarım orada huzuru bulursun. az çok hepimiz bu hayatın mutluluklarını ,acılarını tadıp sonra ister istemez ''gidiyorum elveda'' şarkısını söyleyeceğiz. öyleyse gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun.

    isteyerek ölen kişi ile istemeden ölen insan
    arasında,temelden,kökten bir fark vardır:-

    ilki, herşeyin ötesine geçmiş olmakla, huzurludur;
    ötekiyse, hiçbirşeyi çözememiş olmakla, huzursuz...

    "bitmeyen sükunlu gece" ile "kabir azabı"
    arasındaki fark da bu farkta yatsa gerek...

    nilgün marmara
  • 68
    "23 yaşındayım ve tam da yeni bir hayat kurmaya çalışırken; ailemi, arkadaşlarımı bırakıp, sevdiğim kızdan vazgeçip kısacası hayatımı terk ederek geldiğim italya’da 3 gün önce lenf kanseri olduğumu öğrendim. yaşamak için bir sebep göremediğim için –bunu açıklama uzun ve zor ama maalesef böyle hissediyorum.- tedavi olmamayı seçtim ve 3 gündür en fazla 1-2 ay yaşayacağımın farkında olarak, öleceğimi bilerek, her saniyemi bu gerçekle yüzleşerek geçiriyorum. içimde kocaman bir boşluk var. hayatımdaki en hissiz dönemi yaşıyorum. an geliyor iğrenç hayatım –ailemle işleri bir türlü yoluna koyamadığım, bana sahip çıkacak çekip çevirecek bir kız bulamadığım, 3-5 tane iyi arkadaş, 0 dost barındıran, boktan bir eğitim içeren, mesleki olarak bir umudumun olmadığı, mutsuzluk okyanusunun tam ortasındaki bir adada mahsur kaldığım, tutunacak bir şeyimin olmadığı- aklıma geliyor ve öleceğime sevinir gibi oluyorum. sonra öleceğim, iyi kötü her şeyin biteceğini fark ediyorum içim bir tuhaf oluyor, korkmuyorum ama içimdeki boşluğun daha da karardığını, büyüdüğünü fark ediyorum. keşke korksam da bu simsiyah boşlukla ölmeyi beklemesem."

    https://eksisozluk.com/entry/35943451

    kardeşim , galatasaray sozluge geldim geleli tanıdığım kardeşim.tanışmamız 4 yıl önce bir yaz msn üzerinde açılan sözlük grubu üzerinden oldu.o sıralar çoğumuz üniversiteye yeni başlamış yada üniversiteye hazırlanıyordu şimdi bazılarımız mezun oldu bazılarımız üniversitelere girdi. kardeşimin 1 haftadır kanser olduğunu öğrendim , ki bu kardeşim yeni bir sayfa açmak için italya'ya gitti türkiye'de şansı bir türlü yaver gitmediği için.ancak orada anasını siktiğimin kanser denilen hastalığına yakalandığını öğrendi , italya'da ki doktor 2. aşamada olduğunu ama kurtulma ihtimalinin çok fazla olduğunu söyledi.bu umut için bile kardeşim izmir'e geri döndü bizi üzmemek için, bizim ona olan güvenimizi kırmamak için.ama türkiye'de doktora gittiğinde kanserin 3. aşamaya geldiğini ve çoğu organlarına çoktan yayıldığını öğrendi umutlarımız bitti be sözlük.bu nasıl kahpe hayattır be sözlük , kardeşim ölüyor ve benim içimden hiç bir şey gelmiyor,ellerim bağlı çaresizlik çok kötü.

    edit : allah belanı versin tolga...bugun galatasaray şampiyon oldu ama , sen sevinme ulan ayı.
  • 116
    bak güzel kardeşim, bak sarı kırmızı gönül vermiş kardeşim. galatasaray lafının olduğu her yerde umut vardır demedik mi?
    biz en ufak bir engelde vazgeçip, korkan bir kulübün taraftarı değiliz. biz zorlukların takımıyız.
    2 senedir ne engeller çıkardılar bizi durdurmak için ama biz yıldık mı? hayır. sonucunda 2 şampiyonluk geldi.
    ergin ataman o kadar sakattan sonra yıldı mı? hayır. sonucunda şampiyonluk geldi.

    sen nasıl oluyor da hemen vazgeçiyorsun. unutma! sen büyük galatasaray'ın taraftarısın.

    seni fatih terim'in lafıyla başbaşa bırakıyorum.

    "kaybetmekten korkma! birşeyi kazanmak için, bazı şeyleri kaybetmelisin ve unutma; kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin"

    (bkz: fatih terim)

    http://u.goal.com/263300/263305_heroa.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın