• 111
    arenada 3-2 kazandığımız beşiktaş maçı öncesinde johan elmander çok formdaydı. bu maçtan önce sakatlanmış ve hafta içi antremanlara takımla çıkamamıştı. sürekli takip ediyordum. cuma günü ilk kez takımla çalışmış pazar günü sahaya çıkıp 2 golle maçı almıştı. biri direkten giren muazzam bir gol diğeri ise 90+ da gelen galibiyet golü. peki ben bunları neden mi anlattım ? 4 ocak 2015 beşiktaş-galatasaray maçıyla ne alakası mı var ?

    (bkz: wesley sneijder)
  • 297
    bjk taraftarının top her burak yılmaz'a geldiğinde düş düş diye tezahürat yaptığı ve burak yılmaz'ın son dakikada gol atınca bjk taraftarına sus çektiği maç. bugün o burak'a bjk taraftarı tapıyor. şimdilik.

    benim fenerli arkadaş daha zevkli olur diye bu maçı beşiktaşlıların arasında izlemeye gitmişti. maç bitimi eve döndüğünde sus işareti yaparak girmişti içeri.* maçta gülmemek için kendimi zor tuttum, yaptıklarına inanamazsın demişti. veli kavlak atılınca bayrak sopasıyla televizyona vurmuş herifin teki.

    not: melo'nun da boş geçmediği bir başka bjk maçıdır.
  • 34
    burnumuz bu şekilde havada olduğu sürece kazanma şansımızın günden güne azaldığı maç.

    son maçta dahi o "süper" dediğimiz galatasaray'ın verdiği pozisyonları gördük, sıfır hatayla ilk yarıyı kapatan hakeme ağlayan galatasaray taraftarını gördük, kendi evinde rakibinden daha az topla oynayan galatasaray'ı gördükten sonra yine bir şekilde kazandığımız için gözümüze tekrar perde indirdik.

    şu takım 2 maç oynamıştır sezon başından bu yana. bunlardan biri de konyaspor maçıydı.

    beşiktaş ise lig başından bu yana ister kabul edin ister kabul etmeyin lig, avrupa ayırt etmeksizin olumlu futbol oynuyor ve ligin en başındaki takım. yani işin kötü yanı olumlu futbolunu genelde skora da yansıtıyor.

    biz ise tersi, olumsuz futbol oynamamıza rağmen hala 2. sıradayız.

    kesinlikle bir favori varsa o da rakiptir. çünkü taraftarını da arkasına alacak.

    umarım kazanan iyi futbolla biz oluruz. artık kötü futbol görmek istemiyorum.
  • 264
    bugün kötü maçlar serimize bir tanesini daha ekledik. ama sonuçta fırtınada gemi sağ salim limana yaklaştırıldı. devre arası umarım toparlanmamız için gerekli çalışmalar yapılır.

    saha ve hava şartları futbolcuların oyundan zevk almalarını engelledi. spikerlerin maç sunumları insanın psikolojisini çok etkiliyor. bugün spikerler bu konuya çok değinmedi. futbolcuların taç atışları gibi pozisyonlarda yağan şiddetli yağmurdan suratlarını nasıl buruşturduklarını gördük. olimpiyat stadı'nda futbol oynamanın ne denli işkence olduğunu zaten biliyoruz.

    bunun dışında takımın mıymıy oyununa geri dönmüş durumda. hamza hoca'nın ilk geldiğindeki o tempo kaybolmuş durumda. ilk yarım saat defansta sağ, sol, geri pasları seyrettik. insan seyrederken ne yapacaklarını bilmiyorlar diye düşünmekten kendini geri alamıyor. o ona, o ona pas veriyor ama biri de alıp iki pas yapıp, bir dribling yapıp topu ileri taşımıyor. kazayla ceza sahasına geldiğimizde aynı sorun baş gösteriyor ve kimse ceza sahası içine girmiyor ya da topu yollamıyor. futbol zekası olan tek adam sneijder. emre çolak'ın da tekniği var. ara ara saman alevi gibi parlıyor. onun dışında topu ileri taşıyıp, yaratıcılık konusunda kimsede galatasaray forması taşıma özelliğini göremiyoruz.

    10 kişi kalan rakip takım bastırdıkça bastırdı. kaç kere rakipten fazla adamla ceza sahasına gittik ama saçma sapan işler yapıp pozisyonları harcadık. pozisyonların çoğunu tehlikeli hale bile getiremedik. böyle bir şey olamaz. pas vereceği yerde şut çeken, şut çekeceği yerde pas veren, sağda bomboş 2 adam varken, solda ofsaytta olan adama pas veren futbolcularımız 2. golü atıp fişi çekemediler. bizi de tv karşısında strese soktular.

    takımın her şeyden önce bir planı yok. bu maç için hamza hoca'ya, takımın oyuncularına övgüleri gördükçe açıkçası şaşırıyorum. sabri'ye övgüler var; adamın bir ortalaması vardı, hiç bişi yapmasa koşar didinirdi. bunu görmemek için kör olmak gerekirdi. bugün sabri özellikle ilk yarı çok çok kötüydü. olay orta yapamaması değil. adamını kaçırıyor, basit pası atamıyor, boştaki yerine baskı altındakine top atıyor, orta açacakken geri dönüyor vs. bunca senedir izlerim bu derece şaşırttığını hatırlamam. selçuk hamza hoca'yla çıkışa geçti deniyor. diyecek bir şey bulamıyorum. umut ve burak aynen devam ediyor. deli deli koşular, kaymalar, düşmeler, el kol atıp gereksiz fauller vs. beni heyecanladırmayan adam rakibi nasıl korkutacak bilemiyorum. ayrıca sağ beki serkan kurtuluş olan bir takımı, bu yoldan nasıl dağıtamaz bir takım anlayamıyorum. iyi olan defansta semih - şecu ikilisiydi. birkaç hata dışında konsantrasyonlarını yitirmediler. telles elinden geleni yapıyor ama az biraz hareketli, güçlü bir kanat gelince dağılıyor. burada takım oyunu araya girmeli. mesela önündeki veya yanındaki adam kademeye girmeli telles'e yardım etmeli. ama olmuyor. yine olmadı. hamit birkaç pas hatası yaptı ki real madrid'de oynamış bir futbolcunun bu hataları yapmasını akıl almıyor.

    sonuç olarak en azından istikrarlı bir kadroyu sahaya sürmenin avantajını yaşadık. devre arası oturun dersinize çalışın. bu takım bu kadar kötü dönemde bu kadar iyi bir pozisyonda bitiriyorsa ilk yarıyı heba etmeyin elinize geçen şansı.
  • 282
    kötü oynuyorduk. felipe melo golden 30 saniye önce veli kavlak ile dirsek kavgasına girdi, tabi melo profesyonel, kavlak gerizekalı. kavlak iyice sinirlenince melo'yu kaçırdı, melo arka direkte yazdı. kavlak kırmızıyı gördü. açıkcası golden sonra da güzel bir futbol oynamadık, hatta gökhan töre'nin direkten dönen topu yürekleri ağza getirdi, o zamanlarda akıyordu.
    sonrası malum, qral maçı bitirdi.
  • 78
    1 – tespit: bjk, bizim sevmediğimiz türden bir takım. yani agresif, saldırgan, atletik kapasitesi ve fitness seviyesi bizden üstte, önde basan, rahatsız eden, döndürmemeye rahat pas yaptırmamaya rakibi yıldırmaya odaklı kısaca top rakipteyken bozmaya uğraşan bir takım. bu sezon oynadığımız eskişehir, mersin hatta bunların çok üstünde yer alan dortmund ve anderlecht dahil, takımlara karşı çok zorlandık. bir türlü top tutamadık, sürekli pas hataları yaptık, çıkarken top kaybedip kontra yedik, geriden bir türlü pasla çıkamadık vs…. kısacası çözüm üretemedik, cevap veremedik.
    2 – teşhis: bu tarz bir oyuna cevap verme şansımız kısa vadede maalesef yok. bu oyuna orta/uzun vadede ancak 2 şekilde cevap verebilirsin: atletik kapasiteni en az rakip seviyesine kadar çıkarıp onun kadar koşup ikili mücadelelerde kora kor ezilmeden mücadele ederek ve pas kaliteni artırarak.
    bu ikisini de kısa vadede yapma şansın yok. neden? bu eksikliklerin adresi: oyuncu kalitesi, oyuncu tipi/yaşı, kadro mühendisliği, takımın toplam kondisyon seviyesi, takım sevk ve idaresi, pas ve yardımlaşma ve pas opsiyonları yaratma odaklı en az 500 idman eksikliği (yani doğru metodolojiyle uygulanmış sayısız idmanlar silsilesi: zaman) vs… bunların bazıları olsa misal: pas opsiyonu yaratabilecek oyuncu grubun yoktur veya takımın kondüsyonu; yaş ortalaması, oyuncu tipi, atletik eksikliklerden ötürü yetersizdir ancak takım içinden bazı oyuncuların topla dripling yapma ve adam eksilterek presi kırma gibi ekstra bir vasfı vardır ve o şekilde üstüne baskı ile gelen rakibin presini kırıp kendine boş alan yaratabilirsin. bizde buna benzer belki chejdou, emre, bruma'yı sayabiliriz. normal şartlarda; beşiktaş’a oranla daha yaşlı, ağır, yavaş ve atletik olarak eksik oyuncu grubu ile bu maçı almamız veya bu maçtan özellikle ilk 30 dakikasından sağ çıkmamız imkansız. o zaman ne yapmamız lazım?
    3 – tedavi/çözüm: tek çözüm oyuna akıl, zeka ve taktik katmak. üstümüzde aptalca saldıracağı aşikar olan beşiktaş'ı ancak ve ancak şu şartlarda akılla yenebiliriz. buna göre:

    maçın taktiği (clubber lang vs rocky): maçın başında (ilk 20-25 dakika) olabildiğince oyunu kendi yarı sahanda kabul et. tempoyu düşür. tansiyonu yükseltecek hareketlerden, sertlikten, sert müdahalelerden uzak dur. yere düşeni kaldır. centilmen ol. top rakipteyken öndeki burak/umut ile göstermelik pres yap ama asla takımın yerleşimini bozacak şekilde takımı açma. kısaca boşluk bırakma, töre’yi kademeli savun. çalım yediğinde hemen kademeye gir. top sendeyken (burası çok kritik) asla ama asla topu geriden pasla kurmaya çalışma. kaleci dahil mutlaka topu olabildiğince kenarlara veya uzağa vursun. oyunu geriden pasla kurmaya çalıştığın anda kaybetme riskin %100 ve kesin kontra atak yersin. sebebini yukarıda açıkladım. kısacası bekle ve sabırlı ol. topu geriden uzun vurduğun anda ise tüm orta saha elemanlarına topun gittiği bölgede yoğunlaşmalarını ve sekenleri toplamaları talimatını ver. bu senin rakip kaleye gitme taktiğin. ama merak etme maç ilerledikçe rakip sahaya istediğin gibi pasla inebilecek ve orada varyasyon yapabileceksin. bırak terlesin boş yere yorulsunlar. gaza gelsinler. clubber lang / rocky maçı gibi. özetle, bu maçı bir şl maçı deplasmanı oynarmış gibi kabul et ve öyle oyna.

    formasyon: sahanın zemininin kötü oluşu ve ağırlığı, hava şartları da göz önünde bulundurulduğunda; bu maçı pasla değil mücadele ederek ve savaşarak kazanabilirsin. onun için orta saha da 1 kişi fazla olmak gerekiyor. 4-5-1 sistemi ile oynamalıyız bu maçı. ortada 3 oyuncu olmalı. bjk’de atiba olmayacak. onun yerine oğuzhan-veli ile oynarlarsa; biz melo-emre-selçuk ile oradaki savaşı kazanabiliriz. bu da bize maçı getirir. ama yok 4-4-2 ile çıkarsak ve emre sağda başlarsa; melo hep geriye yani derine kaçtığı için orta sahada selçuk tek başına kalır ve kaybederiz. kompak ve biribirimize yakın oynarsak rakibin baskısını kırarız. üstelik emre çolak’ın ortada oynadığında topu daha iyi kullandığı, 1 çalımla rakibin presini kırıp takıma alan açtığı da aşikar. emre-selçuk ikilisinin arkalarında melo hem sosa’yı kontrol edecek hem de emniyet supabı olarak o boşluğu dolduracak. ayrıca bu şekilde kanatlarda oynayacak olan oyuncular da daha rahat ileri – geri gidebilecek.

    kadro/oyuncu seçimi: defansta bence semih’in yerine kesinlikle hakan balta oynamalı. semih çok ama çok kötü. çok formsuz!!! hava topu alamıyor, ikili mücadelelerde zayıf, adamını hep unutuyor, kaçırıyor, yerini kaybediyor. çok net konsantrasyon eksikliği yaşıyor. hakan ise çok formda. oyunu her zaman aklıyla oynar, çok temiz bir sol ayağı var ve sol stoper için gayet iyi. chejdou-hakan tandemi olmalı. bekler aynı şekilde sabri ve alex. defansın önünde melo, onların önünde sol iç emre sağ iç selçuk. öndeki 3’lü bence sürekli değişken ve hareketli snayder – burak – umut. devamlı koşacak, basacak. olcan, bruma, hamit, pandev maçın gidişatına göre oyuna girebilir.

    bu şekilde bir oyunla maçın ilerleyen dakikalarında maç bize gelecektir. yeter ki maçın başında gol yemeyelim. beşiktaş'ı haftalardır izliyorum. maçların ikinci yarılarını çok zorlanarak kazanıyorlar. biliç maçın başında saldırtmasa bile takım saldıracak ve biz istediğimizi alacağız. yeter ki sakin, sabırlı ve akıllı oynayalım.
  • 101
    - kedimizle
    - sağda sabri solda telles'le
    - sol iç stopere cuk oturan balta-chedjou tandemiyle
    - risk almaktan çekinmeyen selçuk ve geldiği günden beri bir tane kötü derbi performansı olmayan melo'yla
    - ''free role''ü açık ve ''creating chance'' ratingleri 20'lere yaslanan sneijder ve çolak'ımızla
    - pedro ve ersan'a doksan dakika basacak umut'la
    - ve son maçlarda adeta küçük bir lewandowski'ye dönen burak yılmaz'la

    puan alamama ihtimalimizin bulunmadığı maçtır efendim. eyyorlamam bu kadar.
  • 43
    düğümü bizim orta sahamız olan maçtır. selçuk biraz kıpırdanırsa, melo ile birlikte beşiktaş orta sahasını domine edebilirler. defansif anlamda katacakları bir tarafa, muhtemelen yabancı sınırından dolayı bruma'yı oynatamayacağımız için, ikisinin sneijder'e yakın oynaması, alan ve pas opsiyonu oluşturmaları, ve şınoyu beşiktaş orta sahasına karşı tek başına bırakmamaları çok önemli. beşiktaş çok koşan bir ekip, bizden fazla efor sarfediyorlar, ancak biz daha yetenekliyiz. ilk yarıda öne geçmemiz halinde saldıracaklar ve bize çok boş alan bırakacaklardır. hele hele ikinci yarıya önde girersek dağılmaya meyilli beşiktaş defansını olcan ve brumayla ezip geçebiliriz. tek isteğim zemini güzel bir sahada oynanması, kötü zemin teknik olarak değil de efor olarak öne çıkan beşiktaşa üstünlük sağlar. ayrıca sol bekte telles oynarsa gökhan töre'ye çok dikkat etmesi lazım. özellikle olcay gökhan töre'yi savunma arkasına iyi kaçırıyor, o savunma arkasına atılan toplar bizi çok zor durumlarda bırakabilir. beşiktaşın defansından daha iyi bir defansımız var ama bu yine de bizi bozamayacakları anlamına gelmez. ben takımdan dengeli ve maçın önemini bilen bir oyun sergilemelerini bekliyorum. eğer o önemi kavrayıp ona göre efor sarfedersek beşiktaş'ın karşımızda tutunması ancak şansla mümkün olabilir.

    ne kadar sayıp sövsek de burak yılmaz bu maç kilit adamlardan biri olabilir. zamansız atacağı bir gol bizi 3 puana, beşiktaş'ı da ağır kaosa sürükleyebilir. tabi demba ba faktörünü unutmamak lazım, sırtı dönük top saklayabilen forvetler her zaman semih-chedjou tandemine sıkıntı çıkarıyor. semih'in düşük formunu göz önünde bulundurursak hakan balta'yı bu maçta semih yerine tandemde düşünebiliriz. elbette yine belirtiyorum, savunma tandemimiz ağır adamlardan oluşuyor, semih-chedjou-hakan üçlüsünün tamamı yavaş oyuncular, dolayısıyla maça ağırlığımızı koyduğumuz dakikalarda savunmamızın öne çıkması hızlı beşiktaş hücumlarında başımıza iş açabilir. buna tek çözüm önerimde ilk parağrafta belirttiğim orta sahamızın baskınlığıdır. melo zaten bildiğimiz performansını gösterecektir ondan eminim, ancak selçuk'ta bu maçta ikili mücadelelere korkmadan girer ve ayakta kalırsa, set hücumu yaparken kaptırdığımız toplarda etkili presle savunmamızın yerleşmesi için bize zaman kazandırırsa önemli bir avantaj elde etmiş oluruz.

    biraz karışık yazdım kafamdakileri, elbette hamza hoca her şeyi ölçüp biçiyordur, ondan daha iyi bilecek değilim. son bir ekleme, şimdiden buraya yazıyorum, beşiktaş bizden daha genç ve daha fazla koşan bir takım, dolaısıyla maçta belirli zaman dilimlerinde biz iyi futbol oynayacağız muhtemelen. kalan dilimlerde daha baskın bir beşiktaş izleyebiliriz. o yüzden bu başlığa maç başladıktan sonra "efsane kötü oynuyoruz" tarzı entryler girilebilir. sakin olalım, beşiktaşın oyundan düştüğü anlarda ağırlığımızı koyup maçı kazanacağımızı düşünüyorum.

    her şartta kazanıp yola devam etmemiz gereken maçtır.
  • 262
    türkiye'de futbol rutinlerinin pek değişmediğini gösteren maç olmuştur.

    - beşiktaş 3-4 maç kazanır.
    - şampiyonluk havasına girer
    - "o sene bu sene" diyip herkese atarlanır
    - galatasaray derbisi olur
    - galatasaray koyar geçer
    - hakemlerden şikayet etmeye başlarlar
    - mağduruz derler
    - şerefli ikincilikler lölölö

    hiçbir şekilde derbiyi andırmayan bir maçtı. ne zemin futbol oynamaya müsait, ne taraftar etkisi hissediliyor, ne yayıncı kuruluş işini doğru düzgün yapabiliyor ne de oynanan oyunun kalitesi vardı. alıştık gerçi buna. futbol diye saçma sapan bir şey izliyoruz. sahada emek veren, hakkını inkar edemeyeceğimiz futbolcular var elbet ama yine de çok değil, 2-3 sezon öncesinin heyecanını ve kalitesini yakalayamayan bir maç oldu. yine de geleneği bozmadık, havaya giren beşiktaş'ı tokatlayıp uyardık.
  • 147
    futbol bu , maçta olabilecek üç ihtimali ele alıp şöyle bir genel değerlendirme yapayım :
    - maç berabere biterse tinerciler sevinecektir malum mevsim atmosfer ne olursa olsun yerleştirdiğimiz için beraberliğe hayır demezler en azından rüyadan şimdilik uyanmayacaklardır.

    - kazanırsak , ki ben buna inanıyorum tinerciler ; eyyam , şike , zalad , tff , mhk vs vs tüm ağlama ifadeleri havada ucuşur. ( izlemesi çok eğlenceli oluyor. )sonrası zaten bildiğiniz gibi şerefli ikincilikler , sevinmek için sevmedikler alır başını gider.

    - kaybedersek , onu bende bilmiyorum ne zamandır kaybetmediğimiz için unuttum hep birlikte görürüz.

    not : kaç gündür wesley uzaktan atacak gibi bir his oluşuyor içimde , sneijder gol atar bahsine girmeyi düşünüyorum.
  • 129
    beşiktaş'ın lig basından beri sadece ilk 25 dakika top oynadıgını düşünürsek ilk golün onlardan gelecegini tahmin etmek pek zor degil. bizim de 2. yarının basında gol bulacagımızı sanıyorum ve macın 1-1 bitecegi tahminim var. tabiki maça hava ve hakem cüneyt cakır da etki edecek. ne olursa olursa kaybetmeyelim bu macı. sneijder ise oynarsa eger, aman sakatlıktan yeni cıktım triplerinde oynarsa hiç oynamasın. bu mac koşmamayı kaldıramaz. normalde en cok kosanlardandır wesley ama bu mactan kendisinden 38 decere ateste oynayan elmander hırsı bekliyorum. galatasaray'ımız için hayırlısı olsun.

    (bkz: o hamit oynamasın)
  • 134
    bugün günlerden:

    --- alıntı ---

    "gümbür gümbür alev alev geldiğimiz maç. olimpiyat stadı tarihi günlerinden birini yaşayacak, beşiktaş burak yılmaz tarafından çalınan puanlarının intikamını alacak. drogba'nızla sneijder'inizle gelin, fernandes'imizle oğuzhan'ımızla bekliyoruz ulan!"

    --- alıntı ---

    kaynak: https://eksisozluk.com/entry/36427738
App Store'dan indirin Google Play'den alın