• 1
    ulke futbolunda kotu sonuclar alindigi zaman en son suclanmasi gereken adamlardir. ozellikle turk milli futbol takimi icin konusucak olursak. futbolcu havuzu bellidir. artik 5 yasindaki cocuk bile biliyor kimin nerde oynadigini. kimin gelliseme gostererek milli takima goz kirptigini. futbol ekolu olan ulkeler icin zaten sablonda bellidir milli takim icin. futbolculari bu sablonlarda yerlerine yerlestirmekse cocuk oyuncagi zaten. maca 3 gun kala takimi toplayip ne gibi bir taktik teknik sey olusturulabir olusturulsa bile nasil bir refleks kazandirilabilir ki gelistirilen taktik icin.

    eger ulke futbolun iyiye gidiyorsa bu zaten milli takima yansir. milli takimin hocasinin isi degildir ulke futboluna katkida bulunmak veya bir futbol ekolu yaratmasini beklemek insafsizliktir.

    kulup takiminda teknik direktorun takima katkisi yuzde 80 ise milli takimda yuzde 30 dur.

    sen sike yap, alt yapiya yatirim yapma, liginde afedersin yarrak gibi futbol oynansin,gotu boklu arda en buyuk starin olsun, futbolcularin kendini hic gelistirmesin, yeterli tesis yapma, secmelerde torpil isler, avrupanin en dusuk seyirci ortalamasiyla oyna, genclere takimlarda hic sans verme ve 100 senedir ortaya bir futbol ekolu koyma ondan sonra butun gunahlarini 1 sene once ulkeye gelmis elin holladalisina yik sen rahatla ne guzel istanbul.

    ayiptir gunahtir.
  • 3
    real madrid sonrasında türkiye'de geçireceği yaklaşık 2-3 yılın ardından, tercihen sarı-kırmızı olarak, hamit altıntop'un tek aday olması gerekmektedir. farklı takımlar, farklı ulusal ligler, farklı avrupa kupaları, farklı mevkiler, yüksek oyun zekası, inanılmaz olgunluk, karizma... ne çetecilik, ne çekememezlik, ne paragözlük, ne kapris, ne vazgeçme, ne popülarite hastalığı... yardımcı antrenörlük, anadolu takımları, ikinci lig değil... doğrudan a milli takım.
  • 7
    yabancı futbolcu karşıtlığının göreve gelmenin ilk kuralı olduğu pozisyon. zira fatih terim'den sonra göreve gelen her teknik direktörün ağzına dolanan bir 'yabancı sayısı fazlalığı'. kendilerine ozan muhammed kabak'ın bu sınırlama içinde doğup şampiyonlar ligi'nde boy göstererek avrupa'ya transfer olduğu gerçeğini taze bir örnek olarak hatırlatmak isterim.

    (bkz: mircea lucescu)
    (bkz: şenol güneş)
  • 8
    bu göreve gelen kişilere 'yukarılardan' ciddi telkin ve baskıların yapıldığına artık eminim.

    fatih terim takımı zor şartlara rağmen euro 2016'ya götürürken arda burak ikilisiyle yaşadığı olayda 'geri adım arttırılmış' halde çıkmıştı kameralar karşısına.

    burada ahımız var hocam tayfa hiç takmamışti ama benim içime oturmuştu terim'i orada çaresiz görmek.

    milli forma uğruna, bayrak uğruna işi iyice büyütmek istemediğine eminim ama o 2016ya giden kadro 100% terim kadrosu değildi.
    kadroya aldım ama gönlüme almadım zaten bunun en net açıklamasıydi.

    terim sonrası gelen lucescu tek derdi oymuş gibi her uzatılan mikrofona yabancı sınırı düşürülmeli açıklaması yapıyordu. sahi, lucescu'nun ilk düşüneceği şey yabancı sınırı mi olurdu mesela ukrayna td'si olsa? luce akıllı adam, burada kendisine bunak sıfatını taktık bu yabancı sınırı muhabbeti nedeniyle ama luce akıllı, kendisine telkin ve edileni yapıyordu sadece.
    nitekim kötü sonuçların da etkisiyle luce gönderildi, kendisi en az terim kadar maaş ve tazminat aldı ama hickimse konuşmadı, o apayrı bir tartışma konusu.

    sonrasında gelen bsy filozof bjk başındayken yabancı sınırlamasına olumsuz baktığını, yerli oyuncu üretimi ve kullanımı konusunda sıkıntılar olduğunu ama bunun yabancı sınırıyla değil başka yollarla çözülmesi gerektiğini ifade eden açıklamaları var.

    bugün ise o da her hıyar diyene tuzlukla koşuyor.

    milli takım, yeni jenerasyonumuz parıl parıl parlamasına rağmen leş gibi kokuyor. bu leş ortamdan kurtulmak, soz konusu goreve gelen kişileri yalnizca futbol üzerinden konuşmak dileğiyle.
  • 9
    bence genç birsi olup uzun süre takımda kalmalı. sürekli teknik direktör değiştiriyoruz, bu doğru düzgün bir oyun olanımızın olmasını da engelliyor. ayrıyeten altyapı takımlarının da a milli takım ile aynı oyun planında oynaması gerekiyor. teknik direktörün altyapılar ile de ilgilenmesi gerek bence. en son abdullah avcı ile bunu denedik, ama sonuç oldukça kötü olmuştu.
  • 10
    sistem görmüş, avrupa görmüş, eğitimlerini tamamlamış biri olmalı. mümkünse türk olmalı. kendisine uzun vadeli görev verilmeli, sabredilmeli.

    bir de mümkünse makul bir maaşı olmalı, senede çıktığı maç sayısı belli. hatta maç başı ücretli olmalı. tazminatı olmamalı.

    bu koltukta oturmaya hevesli adaylara da bir kaç kelam etmek gerek;

    ey milli takım teknik direktörlüğüne aday olan kişi... yeri gelince meslektaşlarınız demeç veriyor ya; "bu maçı şehit polisimiz için, ...'da şehit olan askerlerimiz için kazanacağız" diyorsunuz ya, o işler öyle maç sonu maç önü ropörtajlarında hamaset yapmakla yürümüyor. madem vatanınızı milletinizi bu kadar seviyorsunuz ya da bunu madem gösterişle belirtmeyi seviyorsunuz, yani illa sevdiğinizi göstereceksiniz ya... maç başı cüzi ücret alarak gösterin de vatanını kim seviyor kim sevmiyor görelim. milli takım teknik direktörlüğü paraları cukkalama gelirken ayrı giderken ayrı söğüşleme yeri olmamalı. milli takım prim verme mecrası olmaktan çıkarılmalı.
  • 14
    talibi olduğum makamdır.

    "sayın" şenol güneş 3.2 milyon euro (anlık kur itibarı ile 31.648.000 tl) maaş alıyor. ben bunun aylık 48 bin lirasına çalışmaya fitim.

    hani rıdvan dilmen asgari ücret dedikten sonra "8 bin lira ile geçinmeye çalışanlar var" falan diyor ya, ben anlamadım.

    ulan bu futbol güruhunu zaten 300 nesli bir araya gelse yiyemeyeceği kadar zengin ettik. misal şenol güneş, kazandığı parayı trabzon'daki yaylalara sersen hacim olarak en az 40 yayla kapatır, en az. be bilader neyin derdindesiniz?

    ülkenin hayrına çalışmak için 30 milyon tl'den fazla para kazanıyorsun, ülkenin hayrına da çalışamıyorsun.

    neyse, ekonomisi beni bağlamıyor. mecliste gensoru versinler, şenol kovulunca tazminatını falan takip etsinler nereye vermiş ne yapmış bana ne.

    dünya üzerindeki en kolay spor mesleğini sorsalar futbol milli takım teknik direktörlüğü derim. net. yaptığın şey evinden maç izliyorsun, bir kaç ayda bir iyi futbolcuları topluyorsun 2-3 maç üst üste yapıp dağılıyorsun. mesleğin güzelliğine gel. maaş dengesi yok, transfer için uğraşmak yok. hiç bir şey yok. topluyorsun, maç yaptırıyorsun ve dağıtıyorsun. bu kadar.

    soruyorum: bunun için şenol güneş denilen beyefendinin engin futbol bilgisine ne ihtiyacımız var?

    dünya üçüncüsü olmuşmuş da bilmem neymiş. elindeki kadroya ve kazanarak gittiğin rakiplerine bir bak bakalım. elindeki kadrodaki neredeyse her oyuncu dünya çapında ün kazanmıştı zaten senden önce.

    beşiktaş'ta 2 sezon üst üste şampiyonmuş. ligde kim vardı da kiminle rekabet etti acaba o şampiyonluklarda? bütün oyun planı "soldan caner sağdan gökhan orta kessin" olan bir adam. maç boyu 40 orta yaptırdı, birisi vurdu attı şampiyon oldu. ya da talisca'nın ekstra performansıyla.

    başka?

    ha bir de şikeli sezonda trabzon ile oynadığı başarısı var.

    allah herkese şenol güneş şansı nasip etsin. gerçekten. elle tutulur hiç bir artın olmamasına rağmen 30 milyon tl'den fazla para alıyorsun, paraya bak. 1 milyon tl'yi bir arada eline almayan insanların sayısının alanlardan daha fazla olduğu bir toplumda hem bu parayı alacaksın hem de hollanda'dan 6 tane yiyip maç sonu gelip bana şunu söyleyeceksin:

    "düzen böyle mi, şeytanlık mı var, başka bir şey mi var? bilmiyorum ki."

    düzen mi? şeytanlık mı?

    şenol uyan uyan 30 milyon tl para ödüyoruz sana sen futbol maçında 6 yemişsin gelip bize düzen müzen konuşuyorsun neyin düzeni ya? neyin düzeni abi? karar alacakmış da sonra açıklayacakmış da. utanması olan adam maç 5 olduğunda içeri gider istifa mektubunu yazmaya başlar neyin kararı ya?

    vallahi talibim abi bu koltuğa. ciddiyim. nasıl olsa sallıyorsun yapıştır "dış mihraklar" diye başla. trend bu zaten. nasıl olsa tutuyor, millet yiyor yapıştır abi, kim ne bakacak senin elindeki kadro tarihin en iyi jenerasyonlarından biriymiş sen patates olmuşsun falan geç ya. bizim millet okumaz, araştırmaz, incelemez. bizim millete "dış mihrak" de, dünyayı kurtaran adamdan önde gelirsin.

    o da bir şey bilmiyor, ben de bir şey bilmiyorum. bari az para alırım. duy sesimi nihat özdemir, ulaş bana.
  • 15
    işin neredeyse tamamının maç izlemek, rapor tutmak ve scouting raporları neticesinde 23 erkek seçip kavga etmeden en fazla 2 hafta süren kamp sürecini tamamlamalarını sağlamaya çalışmak olan meslek kolu.

    kulüp takımı çalıştırmaktan çok farklıdır, kulüp sezonu sürerken deli gibi maç izlemeyi, şehir şehir, ülke ülke gezip kadroya aday futbolcuları yerinde izlemeyi gerektirir, futbolu çok sevmeyen adam için eziyet gibi meslektir. zaten işin kökü bu kadar, kimse milli takım hocasından yılda 3 kez toplam bir ay bile idman yapamadığı yaklaşık 40 kişilik geniş bir oyuncu havuzundan belli bir oyun sistemi yaratmasını, bir ekol üretmesini beklemiyor, uzun vadeli işler onlar. milli takım ekol üretirse 12 yaşındaki çocuk ona göre çıkmalı altyapıdan, hollanda'da 10 yaşındaki çocuk bile farkında total futbol'un ne olduğunun, bizde yemez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın