• 228
    kaliteli gençleri vardır ya da yoktur pek umurumda değil nasıl olsa o gençlere a takımda maça çıkma fırsatını veremedikten sonra hiçbir şey olmayacak zaten. sürekli altyapıdan genç çıkaralım niye bu kadar para veriyoruz kafasındaki casanovalara da sormak istiyorum sen kaç tane gence fırsat veriyorsun da böyle bir hakkı kendinde arıyorsun. altyapıya 10 15 milyon gibi aşırı paralar gömmek de saçma. altyapıya niye o kadar para gömülür ki abi? zaten bizim teknik üst yapımız , antrenman sahalarımız vs hepsi belli, napacaksın altyapıya futbolcuların beynine yetenekler sokan, futbolcuyu modifiye eden makineler mi alacaksın? altyapıya tek yapabileceğin futboldan anlayan, ikili ilişkileri iyi olup da oyuncu gelişimi konusunda uzman, maaşlı antrenörler atamak ve bir de gençler çapında türkiye'deki her amatör ligi takip edebilecek oyuncudan anlayan adamlardan oluşan bir ekip kurmak. o kadar paranın altyapıda işi yok çünkü zaten genelde altyapıdan iyi oyuncu çıkaran takımlar oyuncu transferi gibi bazı konularda yetersizlikleri olan takımlardır o yetersizliklerini kapamak için daha önceden almış olduğu az yetenekli oyuncuları genç yaşta takıma adapte edip tecrübelenmesi sağlar. arda da aynı şekilde çıkmadı mı mesela?
  • 230
    aslında olması gereken şudur,

    örnek veriyorum tarık çamdal transferi meselesi, tarık çamdal sadece bir örnek. burada aslında olması gereken, tarık çamdal'ın veya küçük yaşta potansiyeli olan futbolcu gençleri alt yapıda top koşturtup, 1 sezon da a takımda 10-15 maç yaptırıp o sene eskişehir gibi,bursaspor gibi, futbolcu alırken illalah getirten kulüplere kiralaması gerekirken, tam tersi bu 2 kulüp 1 sezon birşeyler oynadı diye ( hiç izlemedim kendisini bizim maçlarda top oynadıysa bile hatırlamıyorum çamdal'ı ) bize 5milyon euro ya kakalıyorlar. ne oynayacak bu çamdal ? ne kadar oynayacak.

    mesela bruma, yok mu hiç brumaya benzeyen bir türk ? ciddi anlamda wonderkid bu çocuk, top oynamayı biliyor, çalım atabiliyor asist yapabiliyor, bir son vuruşu eksik e oda olmayacak şey değil. yok mu yani bruma gibi bir türk mesela ? türkiye dışında da mı yok türk olupta ? bruma örnek tabi.

    bir tarık çamdal çıkartamıyoruz mu abi biz ? ne oynuyor ki bu cocuk ta bir tarık çamdal yaratamıyoruz ? al bi 18-20 yaş arasında bir cocuğu akıllı olsun ama zeki yani, 1 sene bas kondüsyonu 1 senede sadece futbolu öğret. ertesi sene de götür kampa olmaz mı yani bi tarık çamdal ? hadi bruma potansiyeli var çocugun futbol için doğmuş diyebilirsinde, çamdalın neyi var lan ? olmuyo mu bu işler böyle ? sıradan bir futbolcu değil mi bu çamdal ? onuda mı çıkartamıyoruz yav. ayıp bize be.
  • 231
    avrupa'dan altyapı hocası getirmedikçe bi gıdım ilerleyemez. hep üstyapıya transfer yapılıyor ama asıl altyapıya transfer lazım.

    sen eski futbolcuları boş kalmasınlar diye altyapıya hoca yaparsan bi bok olmaz. eğitimci ithal edeceksin. getirdiğin hocanın bütün işi oyuncu yetiştirmek olacak. oyuncu, teknik direktör transfer ediyorsun altyapı hocasına gelince yok. hatta getirdiğin hocaya yetiştirdiği oyuncunun satışından falan komisyon vereceksin.

    bi daha söyleyeyim avrupadan hoca getireceksin. sadece altyapı hocası olacak o da.

    en olmadı gidin kardeşim spor meslek yüksekokullarına. başarılı öğrencileri avrupa takımlarına staj içşn gönderin. masrafları kulüp karşılasın. adamlar eğitim alsın orada gelip burada çalışsınlar.
  • 236
    üzerinde ciddi ciddi uğraşılandır.
    almanya'daki proje çok önemli. bana göre mevcut alt yapımız da futbolcu gelişiminde uzman yabancı hocalarla desteklenmeli.
    ancak kabul etmek lazım ki bizim türk insanı bu tarz meyvesini en erken 6-7 senede verecek yatırımları iş olarak görmez ve de sevmez. yarın yönetim la massia'yı kursa florya'ya, peşpeşe alınacak 3 mağlubiyet sonrasında tüm muhalefet ve taraftar ipini çekmek için fırsat kollar.

    malesef üretmeyi sevmiyoruz.
    üretime yapılan yatırımı önemsemiyoruz.
    bizim için önemli olan şey ithal arabaya binip, italyan makarnası yemek... o yüzden de modern çağın sömürgelerindeniz.
  • 238
    nasıl faydalanmamız gerektiğini kulüp olarak yeniden sorgulamamız gereken oluşum. "diego dur allahını seversen zaten ortalık karışık" demeyin. galatasaray u19 takımı 2 gün önce anderlecht u19 takımını 3-0 mağlup etti. real madrid'i falan yenmiş olsak büyük olay değil fakat belçika futbolundaki gelişim malumunuz, anderlecht de altyapıdan beslenen bir takım. demek ki yeni jenerasyonumuz boş değil.

    bizim, altyapıdan a takıma yükselen futbolcuyu kariyerinin sonuna kadar beslemek gibi bir misyonumuz var. tamam hepsi galatasaray'ın çocuğu, evlatlarımız falan filan ama o kadar da evladımız olmamaları gerekiyor. bu zihniyet yüzünden yeni bir futbolcuya şans vermeden önce 20-30 kere düşünüyoruz, zaten genel olarak da şans vermiyoruz.

    bu işin piri olan büyük takımlar şöyle bir yol izliyor:

    - her sene altyapıdan 3 futbolcu a takım kadrosuna alınır.
    - bu futbolculara 1-2 maç değil sezon boyunca şans verilir.
    - sezon sonunda potansiyeline göre bu futbolcular ya a takımda tutulur, ya kiralanır ya da kapı önüne koyulur. potansiyel görülen futbolcunun önü boşaltılarak kadroda şişkinliğin önüne geçilir.
    - sonraki sezon altyapıdan 3 futbolcu daha yükseltilir.

    barcelona, dün akşam oynanan şampiyonlar ligi maçında*, geçen sene türkiye'de kimsenin ismini dahi bilmediği 3 genç futbolcuya ilk 11'de şans verdi. anderlecht'te 17 yaşındaki tielemans banko oynuyor. real madrid bile "dur lan bizde de şöyle bir yetenek varmış" diyerek jese'ye şans veriyor. ki isteseler o mevkiye ibrahimovic'le van persie'yi alıp falcao'yu yedek bırakabilirler. bu kulüplere kıyasla kaybedecek daha fazla şeyimiz olmadığına göre aynı riskleri, hatta daha fazlasını biz de alabiliriz. üstelik yabancı sınırı yüzünden yerli piyasası 5 milyon'dan başladığı için bu olay bizim için daha büyük önem arz ediyor.
  • 239
    engin baytar ve yiğit gökoğlan abileriyle takılıp para sallamalı aptal muhabbetlere giren niteliksiz oluşum. he tabi çocuktur bunlar hata yapar hem biz o yaşlarda neler neler yapmadık ki ama yok, gerçekten bu durumu kabul etmek istemiyorum. bugün göz yumarsak meşru kılmış oluruz ve ardı arkası kesilmez. milletin a takıma yükseldiği, şampiyonlar ligi maçına çıktığı yaşlarda bizimkiler apaçi gibi arabaya tıkışıp engin ve yiğit abileriyle avm avm geziyorlar, para sallamalı video çekmeli salak salak geyikler yapıyorlar, sonra da neymiş efendim aslında çok iyi çocuklarmış, şuymuş buymuş. hadiyin oradan, engin baytar ve yiğit gökoğlan'ın lüks arabada para saçmalı videosuna ortak olan, sonra da instagram'dan altına "yakışır abime :)))" ve "para var huzur var :)))" türü şeyler yazan adamlardan bir cacık olmaz. at hepsini çöpe, bu kadar da sinirliyim. tam bir balık baştan kokar durumu. ya da kılavuzu karga olanın mı demeliydim... istisnai durumlar dışında bizden kafadan 50 sene daha doğru düzgün adam çıkmaz, altyapımız var diye takılalım duralım. gencecik beyinleri bu kadro dışı kalmış, kokuşmuş, görgüsüz ve hazırcı zihniyete yem edelim... yazıklar olsun hepinize.

    http://instagram.com/engba5

    aman ne sempatik :))) tam bir kolej havası :)))
  • 240
    engin baytar'ın para atmalı videosu tek başına gündem meşgul edecek tepki toplayacak bir hareket ama insanlar aralarında da şakalaşsınlar izin verelim de. tabi bunu paylaşması bence hoş değil. üstelik gerçekten de yata yata kazanırken.

    örneğin geçtiğimiz günlerde disiplinsiz hareketlerinden dolayı nolan smith kadro dışı bırakıldı, genç takımla çalışacağı açıklandı. ben disiplinsiz oyuncunun a2 takımla idman yapmasını doğru bulmuyorum. gençlere örnek olmak bir kenera yoldan çıkaracak şımarık adamları niye gençlerin arasına gönderiyoruz? kaldı ki buna layık da değiller. engin'in genç takımla çalışması ne derece doğru? 'bi süper lige-büyük takıma kapağı atalım uzun kontrat da yaptık mı gelsin paralar oh' diye düşünmezler mi gençler?

    mesela hamit'in sakatlık sonrası genç takımla antrenman yapması vakit geçirmesi çok güzel, hamit karakter olarak örnek bir oyuncu.

    sorunlu oyuncunun a2'ye gönderilmesini ilginç buluyorum.
  • 241
    mali olarak iyi olsak da kötü olsak da sarılmamız gerekendir. çünkü real madrid gibi gareth bale, cristiano ronaldo alamayacağımıza göre en azından onlarla yarışabilecek futbolcuları yetiştirebilmeyi denemeliyiz. verdiğim örnekler çok uç fakat hedef bu olmalı.

    altyapıdaki hedefimiz de şampiyonluk olmamalı. amaç kupa kazanmak değil, kupa kazandıracak futbolcular yetiştirmek olmalı.

    altyapıdaki taktik eğitimimiz kusursuz olmalı ve her futbolcuya pozisyonlarının gereğini öğretmeliyiz. dolayısıyla, roberto mancini geldiği zaman selçuk inan'ın doğası şaşmasın.

    altyapıdaki hocaları ahbap-çavuş ilişkisiyle atamamalıyız.* almanlar gibi yapıp en iyi hocalarımızı altyapı hocamız yapmalıyız. futbolcu yetiştirmeyi bilmediğimiz için altyapı sorumlumuzu ve hocamızı yurtdışından ihraç edip, onların planlarına programlarına sadık kalarak çalışabilmelerini sağlamalıyız. ve altyapı hocası ile a takım hocasının paralel çalışabileceği ortamı yaratabilmeliyiz.

    altyapıdan çıkan futbolcularımız kiralayabileceğimiz avrupa ülkesi takımı bulmalıyız.*
  • 242
    yabancılara teslim edilip, gelen yabancıların aynı kendi ülkelerindeki gibi çalışma ortamı sağlanmadığı sürece bi cacık olmayacak olan altyapıdır. 4 kasım 2014 borussia dortmund galatasaray maçında iskeletini altyapısından sağlayan dortmund takımı galatasaray'dan tam bir oyuncu daha fazla koşarak maçı tamamladı. bu fiziki eğitim altyapılarından itibaren adamlara aşılanıyor her yaş grubunda üstelik. teknik eğitimleri de güçlü fiziklerinin üstüne tamamlandığında modern futbolun tüm gerekliliklerini sağlayabilen takımları oluşturan oyuncular ortaya çıkıyor. bizde de bülent ünder-müfit'le 10 yılda bir arda, semih çıkıyor. avrupalılarla kafa kafaya geldiğimizde nasıl ezildiğimizi görüyoruz.
  • 245
    sistemsizdir, tipki ulkenin ve kulubun geri kalanlari gibi.

    ona buna emanet etmekle olacak is degildir.

    birak sporu, doktor ol, ogretmen ol denen ulkede yabanci calisan en fazla bir sene ugrasir.

    cag disidir.

    calismalarinin hicbiri bilimsel degildir.

    hedefi altyapidan a takima oyuncu gondermektir.

    hedefi altyapida "elit sporcu" yetistirmek degildir.

    futbol degil top tepici yetistirir.

    profesyonellige hazirlamaz, topa vurmayi ogretir.
  • 246
    yetenek olarak birinci sınıf oyunculara sahip olan, ancak yeteri kadar şans tanımadığımız yer.

    en son çıkardığımız ve adam akıllı takımda oynatabildiğimiz üç oyuncu; sabri sarıoğlu, arda turan ve semih kaya. zorlarsak uğur uçar da buna dahil olabilir. onun durumu apayrı, ona bizzat değineceğim.

    arda zaten uluslararası bir yetenek. mental anlamda biraz geri ama, kabul edelim. mental anlamda geri kalmasında belki de memleketteki herkesin payı var.

    semih zaten canımız ciğerimiz, geleceğin kaptanı. fakat ilk oynadığı o malum kayserispor deplasmanı ile şimdiki hali arasında belirgin bir fark olması lazımken, değil kendini geliştirmek, ben geriye bile gittiğini hissediyorum. en büyük eksik, kendisini geliştirmesi konusunda yeterli desteği veremeyen biz galatasaray kulübünde.

    sabri sarıoğlu, bu adamın zaten normal olduğundan bile emin değilim. 17-18 yaşındayken gelecekte uluslararası çapta bir orta saha oyuncusu olması normal karşılanacak iken şu an herkesin taşak oğlanı muamelesi yaptığı kişi. bunun karakteriyle alakası var tabi, yetenek olarak bence o kadar da değil. sadece kendisi onu kullanamıyor. yine bunda da bizim eksiğimiz var.

    bakın son 10-11 senede çıkartabildiğimiz adamlar bunlar. geldikleri noktalar da, aşağı yukarı gelebilecekleri yerlerde az çok belli. galatasaray alt yapısı türkiye'nin en iyisidir diye bir safsata çıkmıştı. bu mu en iyisi? tamam iyi olduğu aşikar, ancak memleketin en iyi altyapısı ortalama 4 senede bir oyuncu çıkartabiliyorsa burada bir sorun var, ya memlekette, ya da gerçekten 'en iyi'lik konusunda.

    alt yapıdan oyuncu çıkartabilmek meziyettir, evet, galatasaray da bunu iyi yapanlardan. ancak biraz da bunun kadar bu oyuncuları mental, psikolojik ve baskıyla mücadele açısından da yetiştirmek mühim. bakın yoksa ekseriyeti alman olan gurbetçi oyuncularımızdan bir eksikleri yok, onları a takıma hazırlayamayan, gelişimleri için optimum şekilde mücadele vermeyen kulüplerdir esas sorumlu. mesut özil schalke'de yetişmeyip, werder bremen'de semirmese, bizim memlekette zonguldakspor altyapısında futbola başlayıp galatasaray/fenerbahçe/beşiktaş/bursaspor/veyahut memleketimin herhangi bir takımından çıksa real madrid görebilecek zekaya ve kendi yeteneğini çıkartabilecek konuma ulaşabilir miydi? elbette hayır.

    genç futbolcu mıknatıs gibidir, nereye çekersen oraya gelir. sen bunları 17-18 yaşında şişirir, en iyisi olacak, geleceğin messi'si, zidane'ı olacak derken, aynı zamanda messi ve zidane'ın gençliğinde izlediği yolları oyuncuya aktarmazsan değil zidane, en fazla olsa olsa ümit özat, takoz recep olur.

    uğur'u söylemek istiyorum. uğur, gerek altyapıda oynarkenki, gerek a takıma çıktığı ilk zamanlardan beri memleketin yıllarca hasretini çektiği sağ bek olayını dindirebilecek bir kardeşimizdi. allah var gerçekten yetenekli, zinde ve akıllıydı. ama ne oldu, malum soğan tarlasında, eski kasaplardan, bizim de eski oyuncumuz batista tarafından dizi paramparça edildi.

    uğur çok ağır bir sakatlık sonucu yanlış hatırlamıyorsam 1.5-2 sene sonra sahalara döndü, hatta ali sami yen'de bir sezon kapanışında son 5-10 dakika ya oynadı ya oynamadı. bu oyuncunun sakatlık ertesinde rehabilitasyon sürecini takip süreci nasıl gelişti? oyuncu sakatlığının kaba halini atlattıktan sonra* hafif idmanlara başlarken ona özel olarak hem psikolojik hem de teknik bir koç temin edilebildi mi? form düzeyi açısından kendini düzelttiğinde 1.5 senedir oynamadığı yerde neyi yapıp yapmaması gerektiğini ufak da olsa hatırlatacak anekdotlar aktarıldı mı kendisine? her ağır sakatlıktan çıkan futbolcu ikili mücadelelere korka korka girer, bunu aşması için gereken zihinsel destek kendisine sağlandı mı? ve en önemlisi, ona sabredebildik mi?

    ben bunların hiçbirinin yapıldığına inanmıyorum. en fazla olduysa kendisiyle hocaları konuşmuş, gaz vermişlerdir. bu da gördüğümüz üzere işe yaramamış. yoksa her yaş kategorisinde parmakla gösterilen bir oyuncu nasıl bu kadar sıradan bir oyuncuya dönüşebilir? zira bunun mantıklı bir açıklaması yok yok yok!

    şimdi en son avrupa'ya salih'i gönderdik. yetenek olarak belki de roma'da kendi yaşıtlarının en iyisi. peki aynı soruyu mental ve psikolojik açıdan sorayım size;

    salih yaşıtlarıyla aynı mantaliteye sahip mi?

    bunun yanıtını verebilecek durumu gelmek en büyük iş.

    haa şu da var, ben de öyle bir şey biliyormuşum gibi konuşuyorum da, bakmayın ben de işin üslubunu, raconunu bilmiyorum. iş aslında bunu söyleyip yakınmakta da değil, bunun çaresini bulabilmekte.
  • 248
    herkesin bildiği bir şeyi yeniden ortaya koyalım. galatasaray türkiye'nin en büyük spor kulübüdür. avrupa arenasında da b sınıfı dediğimiz adı bilinen esamesi okunan ara ara kafasını gösteren bir kulüp. hedef avrupa'nın a sınıfı kulüplerinden birisi olmak.

    futbol piyasası hepinizin malumu özellikle son dönemde arap sermayesinin piyasaya girişi ile müthiş bir enflasyon mevcut. sermaye olmadan ayakta kalabilen kulüplerin aklıma gelenlerinden bir kaçına bakacak olursak.

    bayern munich:dünya çapında merchandising gelirleri, müthiş bir stadı ve harika tesisleri bulunmakta.
    borussia dortmund:yerel çapta çok yoğun taraftar desteği, ulusal çapta merchandising gelirleri çok iyi bir stad ve çok iyi idman ve alt yapı tesisleri.
    fc porto:çok iyi stad. yoğun olmayan taraftar desteği. ulusal çapta merchandising. dünya çapında müthiş scout ağı.
    arsenal:müthiş stad. dünya çapında iyi merchandising. yoğun taraftar desteği. dünya çapında gözlem ağı.
    manchester united:müthiş stadyum. çok yoğun taraftar desteği. dünya çapında muhteşem merchandising. harika tesisler.
    fc barcelona:dünya çapında merchandising. yoğun taraftar desteği. harika tesisler. dünya çapında gözlem ağı.
    real madrid:müthiş stad ve tesisler. dünya çapında merchandising. çok yoğun taraftar desteği.

    avrupa'nın a sınıfı kulüpleri arasında yer alan ve dışarıdan sermaye alan chelsea, manchester city, psg, monaco gibi gibi ekiplerle her alanda mücadele etmeye çalışan (özellikle transfer piyasası) kulüpler bunlar. buradan görüyoruz ki önümüze az sayıda model çıkıyor. bunlara bakarsak eğer.

    1-çok büyük merchandising gelirleri ile büyük finansal güç olarak kalmak: real madrid, bayern münich ve manchester united bu grubun başını çekiyor. yüzde yüz olmasa da kesişim kümesine arsenal ve barcelona'yı da koyabiliriz.

    galatasaray açısından bu politikayı incelediğimizde avrupa ile gerek euro-tl paritesindeki fark gerekse dünya'nın her yerinden para kazanabilen bir kulüp olmak için popülerite ve başarı ile geçer. bu da kaliteli oyuncularla bu da büyük finansal güçle bu da taraftar desteği ile olur. herşeyin dışında ben bu politikayı piramidin tepesi olarak görüyorum. biz henüz oraların kulübü değiliz.

    2-dünya çapında gözlem ağı ile potansiyelli oyuncuları kulübe kazandırmak: bu grubun ana temsilcileri porto, arsenal ve barcelona. barcelona kulüp olarak özel durumdan ve kültüründen kaynaklı çok daha küçük yaşlara inerek bu işi teenage seviyesinde (13-19) yapıyor. malum hepimizin adını ezberlediği la masia kültürü onlar için çok önemli. arsenal ingiltere'de çalışma vizesi olduğundan ayrıca başarı çıtası yukarıda olan bir kulüp olduğu için avrupalı ve potansiyellerini az çok alt yaş kategorilerinde ispat etmiş isimleri kadrosuna katıyor. bu arada alt yaş gruplarına ise yine potansiyelli oyuncuları katmayı ihmal etmiyorlar. porto ise ulaşması daha zor olan ve avrupa futbolu ile entegrasyonu konusunda soru işareti olan bir bölgeden güney amerikadan ihracat yapmakta. burada hem portekiz liginin görece kalitesinin daha düşük olması hem kulüp üzerindeki baskı veya başarı çıtasının diğerlerine göre aşağıda olması genç oyuncuların çok daha az baskı altında portekiz liginden avrupa piyasasına geçişlerini sağlamakta.

    galatasaray açısından bu politikaya bakarsak eğer iyi bir seçenek gibi duruyor ama galatasaray'da yerelde çok büyük olmasa sonuçları çok yıkıcı olan bir rekabete sahip. yani ligde ikinci olmak teknik direktörü koltuğundan edebiliyor. bu oyuncuların kendilerini geliştirebilmesi için kadro istikrarı şart. x oyuncusu bir maçta yedirdiği gol ile idam sehpasına oturtulabiliyor. taraftar desteği ne dortmund ne bayern ne liverpool kadar yoğun olmasa da sanki öyleymiş gibi bir algı var. tabi ki üstüne bir de kulüplerimizdeki malum vizyonsuzluk var. eline bir başarı sebebiyle kaynak geçtiklerinde hemen ilk politikaya doğru yöneliş mevcut. yüksek üne sahip futbolcular ve harcanan büyük paraların kulübe merchandising olarak döneceğini sanan yöneticiler hala baş aktörler bu filmde. bu yöntemin önündeki önemli engellerden birisi de yabancı sınırı galatasaray bu politika çerçevesinde bruma ve telles transferlerini yaptı. ben her ne kadar eleştirsem ve eksik bulsam da bu iki hamleyi destekliyorum.

    3-tesisleşme paralelinde öz kaynağına yönelik alt yapı hamlesi: örnek kulüp olarak dortmund listede ama buna komple alman modeli de diyebilirsiniz. model essasında basit ve çok faydalı hem kulüp taşınmaz olarak önemli değerler kazanıyor (alt yapı ve idman tesisleri) hem de maliyeti düşük şekilde alt yapıdan oyuncu çıkışı sağlanıyor. bu modelin bence en önemli vazgeçilmezi tesis ve antrenör. çünkü alt yaş kategorilerinde bir oyuncu bir oyuncudan ne kadar ileri ya da ne kadar geri olabilir? bu modelde verilecek eğitim ve sağlanacak çok iyi fiziki koşullar ile alt yapınızdaki her oyuncunun seviyesini artırabilirsiniz.

    galatasaray açısından bence örnek alınması gereken model budur. şaşalı transferlerden önce kulübün öncelikli projelendirmesi gereken konu da budur. çok değerli florya arazisi kullanılarak daha ucuz bir yerde çok geniş bir alana günümüzün bütün imkanlarını kullanarak yapılacak bir tesis ve başına da dünya çapında bir isim getirerek bu işi yapabilir galatasaray. düşünsenize alt yapıdaki oyuncularınızın standardının yükseldiğini her yıl bir yekta kurtuluş geliyor zaten alt yapıdan.

    bu yapı içinde hatta genel alt yapı hamleleri için de genel problem büyük kulüplerimiz açısından yaratılan suni başarı çıtaları. hem alt yapı hamleleri yapılıp hem iyi sonuçlar alınabilir. kötü sonuçlar alınsa bile alt yapı hamlesinin kazancı asla gözardı edilmemeli. iyi sonuçlardan kastım her yıl şampiyonluk değil ama medyamızın yarattığı, yöneticilerin çanak tuttuğu algı bu malesef.

    bunların dışında bunu türkiye'de yapabilecek tek kulüp galatasaray, trabzonspor'da ne o sabır beşiktaş'ta ne kaynak fenerbahçe'de de o vizyon yok. galatasaray için ise beni korkutan kulüp zor durumda kalmadıkça kimsenin dönüp alt yapıya bakmaması. işler ne zaman iyi gitse biz çok büyük kulübüz diyip boyumuzdan büyük işlere kalkışıyoruz. halbuki önce boyumuzu uzatmalıyız. bu da tesis, alt yapı ve sağlıklı finansal yapı ile olur.
  • 249
    tff coca-cola gelişim liglerinde 5 takımı mücadele etmektedir. 2014-2015 sezonunda işler genel olarak iyi gidiyor diyebiliriz:

    u19 elit liginde 26 puanla yedinci (burada bursaspor ambargosu var)
    u17 liginde 36 puanla birinci (beşiktaş ikinci, fenerbahçe dördüncü)
    u16 liginde 35 puanla birinci (fenerbahçe ikinci, beşiktaş üçüncü)
    u15 liginde 35 puanla birinci (beşiktaş beşinci, fenerbahçe altıncı)
    u14 liginde ise 32 puanla ikinci (lider fenerbahçe, beşiktaş üçüncü) sırada bulunuyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın