• 1001
    son 10 yıldaki transferleri. yani inanılır gibi degil ercan taner.

    2009-2010
    yabancılar: leo franco, abdul kader keita, elano blumer, lucas neill, jo, giovani dos santos
    yerliler: gökhan zan, mustafa sarp, caner erkin, ufuk ceylan

    2008-2009
    yabancılar: morgan de sanctis, harry kewell, milan baros, fernando meira
    yerliler: ferdi elmas, yaser yıldız, serkan kurtuluş, alparslan erdem

    2007-2008
    yabancılar: cassio lincoln, tobias linderoth, shabani nonda, ahmet barusso, ismael bouzid
    yerliler: servet çetin, hakan balta, serkan çalık, barış özbek, emre güngör, volkan yaman, orkun usak
    (gbkz:
    2006-2007)
    yabancılar: junichi ınamoto, marcelo carrusca
    yerliler: okan buruk, mehmet topal, tolga seyhan

    2005-2006
    yabancılar: marek heinz, sasa ılic
    yerliler: emre aşık, yalçın ayhan, altan aksoy

    2004-2005
    yabancılar: flavio conceicao, alioum saidou, stjepan tomas, richard kingston, franck ribery, rigobert song
    yerliler: hasan kabze, fevzi elmas, hakan yakın

    2003-2004
    yabancılar: frank de boer, daniel tözser, ovidiu petre, gabriel tamas, florin bratu, cesar prates
    yerliler: hakan şükür, orhan ak, ömer erdoğan, necati ateş, murat erdoğan, emrah umut

    2002-2003
    yabancılar: klodian duro, haim revivo, jorge felipe, ali lukunku, christian correa, sergio almaguer, muhammed adama sarr, abel xavier
    yerliler: aykut erçetin, elvir baliç, cihan haspolatlı, abdullah ercan, suat usta, volkan arslan, mehmet polat, hakan ünsal, ümit davala, volkan glatt

    2001-2002
    yabancılar: faryd mondragon, jersson amur gonzalez diaz, mbo mpenza, pavel horvath, robert spehar, radu niculescu, andres fleurquin, joao batista, sebastien perez, gustavo victoria
    yerliler: ayhan akman, berkant göktan, ümit karan, sergen yalçın

    2000-2001
    yabancılar: mario jardel
    yerliler: bülent akın, emre aşık,serkan aykut, arif erdem, murat sözkesen, vedat inceefe

    edit: ntvspor.net'ten alınmıstır.
  • 1002
    ara transfer döneminde heyecan, sevinç, üzüntü, stres adına ne varsa yaşatan takım.

    büyük takımlar yıldız transferler yaparlar, uefa.com'a manşet olurlar, dış basında yankı yaparlar, taraftar sevinçten havalara uçar, kulübün resmi sitesinden uçağın geliş saati falan açıklanır, atatürk havalimanı stadyuma döner, meşaleler, tezahüratlar diz boyu... her şey güzeldir, herkes mutludur. transferi gerçekleştirilen yıldız futbolcu korumalar ve kulüp yöneticisi eşliğinde pasaport kontrolünden çıkar, dış hatlar terminalinin kapısına doğru ilerler ki o mahşeri kalabalığı görür karşısında. dünyanın çoğu yerinde göremeyeceği bir tablo vardır karşısında. anlık bir şok yaşar ve araca doğru ilerler kafile. o esnada polis ablukası yetişir imdatlarına. kalabalığı yararak yıldız transferin ilerlemesini sağlar.

    o üzeri kapalı alan daha bir yankılanır yapılan tezahüratlarla, meşaleler yakılmıştır ve göz gözü görmüyordur. nefes almak bile güçleşir kimi zaman. taksiciler kornalarına basarlar bir yandan. futbolcu daha bir heyecanlanmıştır ve gördüğü manzara gerçekten tarifsizdir. hatta ilk kez basın karşısında konuşuyorken o klişe cümleler dökülür ağzından:

    - çok büyük bir kulübe geldiğimin farkındaydım ama havalimanında gördüklerim beni çok etkiledi. burası gerçekten çok büyük bir kulüp, türkler çok sıcakkanlı insanlar. taraftarımıza layık olmaya çalışacağım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım.

    evet, bu şekilde karşılanan futbolcuların %90'ı benzer cümleler kurarlar. buraya kadar anlattıklarımız hep bilindik şeyler. dün de oldu, bugün de oluyor, yarında olacak. galatasaray taraftarı da yapıyor bunu, fenerbahçelisi de , beşiktaşlısı da. aslında güzel bir olay, karşı değilim. gelen insanın kafasındaki ilk izlenim aslında çok önemli. geldiği takımın büyüklüğünü ve olayın ciddiyetini anlaması açısından bu tarz bir karşılama aslında abartı değil. benim bugüne kadar galatasaray transferleri içerisinde en abartılı bulduğum karşılama lincoln için oldu. tamam, büyük beklentilerle gelen bir oyuncuydu. oynadığı birçok maçta nefeslerimiz kesti belki ama hatırlayanlar varsa ultraslan resmen çığırdan çıktı o gün. umarım o tip bir sahneyi başka bir karşılamada görmeyiz. ben şahsen sıkı bir galatasaray taraftarı olarak o sahnelerden hiç haz etmemiştim.

    bugün yine müthiş bir transfer var. yine havalimanına gidenler olacak. umarım korktuğum sahneler yaşanmaz. gerçi havanın soğuk olması epey etkileyecektir giden kişi sayını ama… gencecik bir yetenek geliyor yine premier lig'den: "giovani dos santos" kim ne derse desin büyük başarıdır haldun üstünel ve galatasaray adına. yarım sezonluğuna kiralık gelse de heyecanlandırmıştır herkesi. ara transfer döneminde yapılan işlerin en büyüğünü haldun üstünel çıkardı. önceki senelerde sezon başında bile bu kadar sükseli transferler bir arada yapılmadı. o yüzden haldun üstünel’e kadar teşekkür etsek yetmiyor gibi sanki.

    şimdi gözler rijkaard’a çevrildi. elinde muhteşem bir kadro, birbirinden yetenekli gençler var. defans hattı biraz daha belirgin olsa da orta saha ve hücum hattı gerçekten hem zor hem güzel bir hal aldı. kimin oynayıp kimin takımdan gideceği belli değil. bir yanda nonda, diğer yanda sihirbazımız dady cool’umuz kewell. gönlüm hiç razı değil ikisinin de gitmesine. aykut biraz daha güven veriyor olsa gözümü kırpmadan leo franco’yu gönderirim takımdan. tabi bunun için de biraz beklemek gerek çünkü önünde gökhan zan gibi istikrarsız ve güven vermeyen bir adam oynadı. servet tam adapte olamadı, geçen seneki performansından eser yok. bu sene ben de takımı tam olarak izleyemedim ama gördüğüm kadarıyla bizim esas sorunumuz geri dörtlüde. takım bir şekilde gol atıyor ama gol yemeden edemiyor. bazen kaleci hatası bazen defans hatası. ikinci yarı itibariyle maçları da yakından takip edecek olmamdan dolayı daha net yorumlar yapabileceğim artık.

    leo franco’nun kaldığını ve gidecek isimlerin nonda ve kewell olduğunu varsayarsak önümüze daha net bir tablo çıkıyor. kewell henüz sözleşme yenilemedi ve birkaç sürecek bir sakatlığı var. yönetim sezon sonundan başlayan bir sözleşme istiyor kewell’dan. sakatsın sana para vermeyiz diyorlar. aynı yönetim 2,5 senedir linderoth gibi bir adama sabretti ama kewell’a birkaç ay sabredemiyor. taraftarın en çok sevdiği futbolcuların başında bu adam. hatta kendi adıma söyleyebilirim ki en sevdiğim futbolcudur galatasaray takımında. çoğu zaman arda ile yarışır benim gözümde, ki geçtiği zamanlar da olmuştur.

    forvet hattına yapılan jo transferi, baroş’un sakat olması, ve bugün yapılan bir diğer transfer dos santos. jo avrupa maçlarında yok, baroş sakat. dos santos’un yanında oynayacak isim aslında belli: nonda. işte bu yüzden gönderilmesi en muhtemel isim kewell. ama gönderilmesini en son isteyeceğimiz isim de kendisi. ne olacak tam bir muamma, birkaç gün içerisinde belli olacak. ya çok sevineceğiz, ya çok üzüleceğiz. sevinirsek kimin gittiği önemli olmayacak. biliyoruz ki kewell kaldıktan sonra gerisi önemli değil. ama üzülürsek bu kesinlikle kewell için olacak, giden başka bir isim için değil.

    o yüzden daha önce eşi benzeri olmayan bir veda yapılmalı kewell’a eğer gönderilecekse. nasıl karışılıyorsak gelirken, giderken de öyle uğurlamalıyız dady cool’u. karamsar bir tablo çizmiş olabilirim ama durum bana göre böyle.

    http://vincasports.blogspot.com/...nde-galatasaray.html
  • 1011
    transfere doymayan takımımız, gazetelerde yeni bir golcü alacağı iddaa edilen takımımız.

    şimdi ajdar'dan geliyor: "herkesi yedin, beni de mi yicen?"

    abi daha kimi alacağız forvete. hücum hattına bak arda, caner, keita, dos santos, jo, nonda, elano. 7 tane üst düzey adam, çoğu şampiyonlar ligi ekibinde yok bu kadar zengin hücum hattı. daha baros ve kewell yok. gerek yok forvete falan oynat nonda'yı zorla gol attırır zaten arkasındaki adamlar, en olmadı koy keita'yı ya da dos santos'u-avrupa'da-bol bol savunma arkası koşu yapsınlar arda ve elano yeterince besler onları.

    fakat bu kadar kaliteli hücum oyuncularıyla sabri-neill-servet-hakan gibi avrupa'nın 5 büyük ligi'nde de oynayabilecek kapasiteye sahip adamları bağlayan oyuncular barış, ayhan, mehmet topal, mustafa sarp. mustafa sarp, barış ve ayhan zaten tam kapasiteyle oynayan oyuncular, bilekleri yumuşak değil, pas yetenekleri sınırlı, görev adamları. mehmet topal da geçen sezon yaşadığı sakatlığın ardından 2007-2008 sezonun ikinci yarısındaki ve 2008-2009 sezonun ilk yarısındaki formundan uzakta. bu şartlar göz önüne alındığında orta sahadaki 3'lümüz türkiye ligi'ndeki rakiplerimizden zayıfken ve yumuşakken buraya transfer yapılması şarttır. bunu da herkes söylüyor. bu yüzden diyeceğim şudur ki rijkaard mehmet topal'ı kazanmak ve onu eski formuna ulaştırmak için gerekirse puan kayıplarını göze alıp oynatmalıdır sadece ve sadece bu şartla avrupa standartlarında bir orta sahamız olur. tabi bunun da yetmeyeceği açık, elano ve arda ikilisi de takım savunmasında görevlerini yaparak alan savunmasını ve dar alandaki presleri aksatmamalıdır. ****

    neyse bir de ali turan gelir ve emre güngör gönderilirse tandemdeki derinlik de artar.

    hacı onu bırak da, nolcak bu türk futbolunun ön libero yetiştirememe sorunsalı?
  • 1017
    ilk 11'i şöyle şekillenmiştir:

    turkcell super lig:

    ________leo franco________
    ______neill____servet_____
    _uğur_____________hakan_
    ______barış___elano______
    _______arda turan________
    keita______________giovani
    ________jo alves_________

    euro cup:

    ________leo franco________
    ______neill____servet_____
    _uğur_____________hakan_
    _____barış____mustafa_____
    _________elano___________
    arda_______________giovani
    _____abdul kader keita_____

    sabri, baros ve kewell'ın uzun süreli sakatlıkları, jo alves'in ise avrupa'da oynayamayışı sebebiyle benim aklıma gelen en uygun kadrolar bunlar. tabi bunlara ilaveten kulübedeki caner erkin kozu da elde mevcut. aslında bunu yazmamın asıl sebebi şuydu:

    kaledeki leo franco her iki kadroda da biraz sakil duruyor, ayrıca her iki kadro da 6 yabancı içeriyor; yani kurallar dahilinde. farz edelim ki ufuk ceylan yükselişini sezon sonuna kadar devam ettirdi, leo franco'dan ise umudumuz kesildi ve yolladık. açılan yabancı kontenjanının box to box bir oyuncu için kullanılması fikri çoğunluk tarafından benimseniyor, fakat bence eldeki elano blumer bu tanıma tamamen uygun, barış özbek ise henüz 23 yaşında olduğundan, frank rijkaard'ın elinde bu hale gelebilir.

    kadrolara dikkatli bakılırsa görülecektir ki, alternatifi olmayan tek futbolcu hakan balta. galatasaray futbol takımı an itibarı ile sadece 1.5 adet sol bek muhteva etmektedir.** hakan balta son maçlarda hücuma baya katkıda bulunduysa da, çoğunluk pek bindirme yapmamasından şikayetçi. caner erkin tam tersi; hücumdan çok geç dönerek alanını boş bırakıyor, ilk yarının son 4 maçında ciddi tehlikeler yaşandı sol taraftan.

    hasılı, "son olarak, bir adet keliteli sol bek eklentisine ihtiyaç duyan takım." şeklinde tanımlanabilir...
  • 1020
    nonda'ya da elveda denmesiyle iki sene oncesinin teknik direktorsuz şampiyon takımı kimliğinden iyiden iyiye sıyrılmıştır, son hamlelerle birlikte endüstriyel futbol denen şeyin gereklerine uyma yolunda adım adım ilerlemektedir.
    fakat geçen sene de yıldızlar topluluğu dediğimiz, dereyi görmeden paçaları sıvatan takımı düşündükce korkmuyor da değilim.yıllarca uefa kupasıyla zafer sarhoşu olmuş, gelecegi planlamaktan aciz kalmış bir yönetime ve ezeli rakibin kadro kalitesinin çok altında kalmış takımlara alışmış, fakir ama gururlu taraftar psikolojisi olsa gerek bu.yine de o takımın herseye rağmen elde ettigi şampiyonlukların tadı bambaskaydi.evet belki o zamanlar rijkaard yoktu, oturtmaya calistigi bir sistemi de.sahada gördüğümüz tamamen günü kurtarma amaçlı bir kaos futboluydu; ama hissettiğimiz bir galatasaray ruhu vardı.takım olma olgusuydu sezon boyu yapılan haksızlıklara edilen isyanın meyvelerini toplatan; 16 dakikanın sonunda monragon'a, hasan sas'a gözyaşları dokturen.bu yüzden los galacticos'u kurmakla isin biteceğini sanan real madrid değil, takım olabilmeyi başaran yıldızları barındıran barcelona'dir tarihe geçecek olan.hatta takım ruhunu kaybetme korkusudur bizlere kewell'i bu denli sevdiren.
    umarım devre arası oynanan bu tehlikeli kumarla takımda değişen isimler o ruha engel olmaz ve kazanan galatasaray olur.
  • 1025
    aynı gün içerisinde kovaladığı lig lideri takım 2-1 önde olduğu maçı saldırıp 5-1'e getirirken birkaç saat sonra değil türkiye'nin, şu anda avrupa'nın en kötü takımına karşı 2-1 zor kazanan takımdır. sorun maçın 2-1 bitmesi değildir. asıl sorun galatasaray takımının skor 2-1 ve henüz dakika 70 iken forvetini çıkarıp yerine stoper sokması, elano gibi bir oyuncusunu çıkarıp ayhan'ı sokması (u: bu değişikliğin asıl inanılması zor tarafı 1-1 iken yapılmaya çalışılması ama tam ayhan girecekken gol olmasıdır), kalecisinin değişiklik hakkı olmayan bir ortamda zaman geçirerek sarı kart yemesi ve ardından idiot gibi hakemi alkışlamasıdır.

    maç sonrası hocasına, saçma sapan klişe sorular yerine biraz da bu konular sorulmalıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın