• 26901
    iyi antrenman yapmadığı çok belli olan canımız kadar sevdiğimiz takımımız. çift forvet oynuyormuşuz, 4-3-3 oynuyormuşuz, 4-4-2 oynuyormuşuz falan filan, isterse 0-0-10 oynayalım isterse 10-0-0 oynayalım ne farkeder. biz hiçbirşey oynamıyoruz. bizim oynadığımız futbol değil. bizim bir taktiğimiz yok. futbolcularımız tel tel dökülüyor. beğenmediğimiz zamalek’ ten geldiği formuyla 3 hafta şov yaptı mustafa mohammed sonra o da formdan düştü. fiziği, tekniği, oyun bilgisi, pozisyon bilgisi, koşu mesafeleri artan 1 tane oyuncumuz var sene başından beri o da taylan. teknik heyetimiz baştan aşağıya vasat bile değil. ne takıma ne de bireysel olarak futbolculara hiçbirşey veremiyor. dişimizden tırnağımızdan arttırıp takımımıza destek olmaya çalışıyoruz taraftar olarak biz ama 3 senedir izlediğimiz leş futbol. senede 20 milyon tl para alan adam bize daha çok şey izletmek zorunda kimse kusura bakmasın. ben yarından itibaren takımın başında başka bir teknik ekip görmek istiyorum. bu sezonu zaten kaybettik bari önümüzde ki seneleri kurtaralım. bıkkınlık geldi kabız futbolundan. defans bireysel hata yapmış, hakem hata yapmış, aslında pozisyon bulmuşuz falan filan yeter artık. fatih hoca artık galatasaray’a zarar veriyor. galatasaray senin egona kurban edilecek bir takım değil.
  • 26902
    https://twitter.com/.../1372990909575536641

    rizespor denen asalak utanmaz 3 kuruşluk değeri bile olmayan adi heriflerin* maskarası olmuş takımım. bu kepazeliğe sebep olan kim varsa şapkayı koyup düşünmesi lazım ne yapıyoruz, niye bizi sevenleri üzüyoruz diye. gerçi bunu da yapacaklarını sanmıyorum ama neyse.

    biz bıktık artık bu parçalı bulutlu futboldan. bu takım koca sezonda 7-8 maç çok iyi oynuyor ve diyoruz ki bu takım olmuş. bu süre zarfında hayati galibiyetler de alıyor. ama ne oluyorsa sonrasında fabrika ayarlarına dönüyor takım.

    modern futbolda artık pas oyununun yeri olduğunu düşünmüyorum ben. neden ısrarla hâlâ yan pas-geri pas deniyor bu takım anlamıyorum. tamam futbolda pas da önemli bir olgu fakat geri kalanı yapamadıktan sonra pasın hiçbir anlamı kalmıyor. zaten gol atması zor bir takımken, üstüne üstlük kolay gol yiyen bir takıma dönüştük. her maç sözlükte sol frame'de comeback başlığını görmekten gına geldi artık. şu ısrar yüzünden doğru düzgün pozisyona da giremiyoruz. girdiğimizde de gol bulursak 70 dakika yaslanıyoruz. koskoca galatasaray'ın oynayacağı futbol bu mudur?

    bir de son sözüm rizespor camiasına: o balonlar er ya da geç sizin uygun bir tarafınıza girecek. galatasaray ile uğraşanın akıbetinin ne olduğunu siz de yaşayarak öğreneceksiniz.

    bunlara da bu tweet'i attıran takımıma da helâl olsun diyorum. inşallah bu gece mutlu uyursunuz. çünkü biz uyuyamayacağız.
  • 26903
    (bkz: 19 mart 2021 galatasaray çaykur rizespor maçı)

    son haftalarda oynadığı rezalet futboluna bir yenisini daha ekleyerek çaykur rizespor'a kaybeden takım.

    sorun bugünün sorunu değil, kasımpaşa maçından beridir devam eden, etebo ve luyindama'nın 11'e girmesiyle zemin falan derken hem oynayan düzenli 11'i hemde sistemi değiştirdik.

    galatasaray ligin ilk devresinde bariz eksiklikleri olan ve oynamaya çalıştığı pas futbolunun bir yerden sonra bazı oyuncularda ki bireysel yeteneksizlik nedeniyle tıkanan bir takımdı, ama kilidi açtığında hem gol yemesi çok zor olan bir takım ve ikinci golü yürüte yürüte bulan bir takımdı izlemesi de büyük zevkti.

    ve transfer döneminde doğru isimlerle bu oyunun daha da gelişmesini ve tıkanan maçları çözmesi için onyekuru gibi yedlin gibi gedson gibi oyuncular alındı, hepsinin ortak özelliği sprinter olmaları ve pas futbolunundan hadi gedson 'u çıkardım uzak olmaları idi.

    ilk yarıda şu 11'le oynuyorduk:

    okan
    omar, donk, marcao, saracchi
    taylan
    belhanda emre
    feghouili arda
    diagne

    bu kadroya muslera,arda yerine, onyekuru, diagne yerine mohammed, omar yerine mecburen yedlin ile gayet başarılı bir şekilde devam edebilirdik.

    ama biz sezonun ortasında hiç çalışılmamış bir sisteme döndük, hızlı geçiş oyunu.

    linnes yerine yedlin, donk yerine luyindama, taylan yerine etebo, belhanda yerine gedson feghouli yerine babel veya arda gibi birbiriyle tamamen uyumsuz pas futbolundan uzak ne oynadığı belli olmayan sık posizyon veren ve az posizyona giren bir takıma dönüştük.

    taylan dinlemesi lazım dedik, linnes kötü dedik, belhanda formsuz dedik, kerem genç dedik, donk umursamaz dedik, ömer mücadeleci dedik ve 2 ay önce dar kadrosuna rağmen takır takır top oynayan ve transferlerden önce evinde oynadığı 2 maçı 6-1 ve 6-0 gibi skorlarla kazanan takımı, ligin düşme mücadelesi veren ve belli husumetin olduğu takıma 4-3 yenilecek ve liderin 8 puan arkasına düşecek bir takıma evirdik.

    evet zemin bir faktör ama deplasmanda yendiğimiz kayserispor maçında luyindama'nın hatasında henrique golü atsa bugün ve sivas maçında olan hikayenin aynısını yaşayacak ve o maçtanda galibiyet alamayacaktık, ben değil istatistik söylüyor bunu geriye düştüğü hiçbir maçı kazanamayan bir takım galatasaray.

    kusura bakmayın ama geriye düşünce bu kadar sinen, aceleci değişikliklerle her seferinde orta sahayı boşaltıp her geri düştüğümüz maçı, maçın son 5 dakikası gibi oynarsak olacağı buydu, daha doğrusu olması gereken ya da olmamız gereken konumda, evimizde düştüğümüz bu halimizde çok normal.

    beşiktaş'ın ne fenerbahçe'den ne galatasaray'dan iyi kadrosu vardı, onlardan kötü de değil ama işler kötü giderken bir sisteme geçitler ve hala o sistemle oynuyorlar ilk 11'i say deseler ezbere sayarsın şampiyonluğun önemli faktörlerinden biride budur ama hem biz hem fenerbahçe neredeyse sezon bitecek ne bir sistem ne sabit 11 oturtamadığı için beşiktaş'a bir şampiyonluk daha hediye edecekler.

    bunun sorumlusu her kim ise hoca da dahil yazıklar olsun, başka da sözüm yok.
  • 26905
    defansın önüne etebo-taylan ikilisi, onların önüne de gedson'u koyarsın. kanatlara da feghouli ile onyekuru'yu koyarsın, kerem ile oğulcan da bu ikiliyle değişmeli oynar hatta. ileride de muhammed. her ne kadar defansta sıkıntılar yaşasak da donk-marcao ikilisiyle idare edilebilir.

    arda, babel, akbaba, luyindama gibi oyuncularda ısrar etmenin bir anlamı yok.
  • 26906
    19 mart 2021 galatasaray çaykur rizespor maçıyla birlikte arka arkaya ikinci sezonda şampiyonluğu elinin tersiyle itmiş, doğru giden hiçbir şeyi olmayan takım.

    48 saat önce bu sorunlara ucundan değindiğimizde belli başlı yazarlar tarafından topa tutuluyorduk maalesef fakat durum bu, bu takımla ilgili doğru giden hiçbir şey yok. makas açıldı lafını eleştirel olarak kullananları engellediğini söyleyen bir yazar arkadaş da vardı hatta, muhtemelen benim bu yazımı görmüyordur bile.

    arkadaşlar, fatih terim'i eleştirirken kimse galatasaray efsanesi olmadığını, geçmişte çok güzel başarılar yaşatmadığını iddia etmedi burada. hatta açın okuyun neler yazmışım hakkında, nasıl sevgi besliyormuşum görmüş olursunuz. her yerde görüyorum, fatih terim'e dil uzatanın dilini kesmek için koşan bir grup var. eleştiri olmayan yerde diktatörlük olur, keyfi yönetim olur, ağalık olur, rahatlık olur. eminim fatih hoca eleştirilmemeyi istemiyordur fakat kraldan çok kralcılar herkesi bastırmaya çalışmaktan geri kalmadı, kalmıyor. galatasaray kültürünü biat kültürüyle karıştırmayın.

    fatih hoca kariyerinde oynattığı açık ara en kötü futbolu oynatıyor, elindeki takım ne olursa olsun. istikrarlı yaptığı tek şey de bu, kötü oyun. ha bir de kendisi hariç her şeye ve herkese bahane bulmakta istikrarlı. onun dışında kadro seçimi istikrarsız, takım temposu istikrarsız, diziliş istikrarsız, oyuncu tipleri istikrarsız, oyun planı istikrarsız vs... 2017-18'de ligin yarısından sonra takımı müthiş motive edip toparlaması ve 2018-19'daki son haftalarda başlayan galibiyet serisiyle gelen şampiyonluk elbette güzeldi, fakat iyi oyun var mıydı? kimse gelip yarım sezon forveti yoktu, kendi takımı değildi diye anlatmasın bana. son iki sezonu hiç konuşmaya gerek yok zaten, ocak transfer döneminden sonra yapılan birkaç maçlık seriler ve ardından olmayacak yerde darmadağın olduğumuz rezalet sonuçlar.

    hoca mı peki tek sorun? kesinlikle hayır.

    yönetim çok ayrı bir sorun. zeminin sürekli bozuk olmasından tutun 4 ay forvetsiz kalmamıza kadar yönetimin hatalı olduğu o kadar çok nokta var ki. zamanında yapılmayan transferler, sürekli bir kavga gürültü ortamı, mali istikrarsızlıklar, şube yapısındaki bozukluklar, susulacak zamanda konuşup konuşulacak zamanda susmalar vs... yusuf günay'ın mı mevzularını yazacaksın, abdurrahim albayrak'ın mı yazacaksın, mustafa cengiz'in mi yoksa hepsinin mi?

    oyuncu grubu da çok ayrı sorun. ümitli olduğumuz, varlığı rahat hissettiren kaç tane oyuncumuz var ki? falcao, babel, feghouli, akbaba gibi cismi gitmiş ismi kalmış milyonluk oyuncular bir tarafta; gedson, saracchi, onyekuru*, etobo gibi kiralık oyuncular bir tarafta; donk, arda gibi son demlerinde iyi kötü faydalanırız diye bulunanlar bir tarafta; linnes, şener, fatih, halil gibi ne işe yaradıkları belirsizler bir tarafta; emre taşdemir, omar, falcao, oğulcan (ceza) gibi sakatlıkla boğuşanlar bir tarafta... marcao, luyindama (son maçlarda sürekli bizi yaksalar da), muslera, mostafa mohamed, taylan. güvenebileceğimiz, üzerinden yapılanabileceğimiz oyuncu sayımız 5. gerisinin tamamı maaşı uygunsa yan parça olur, kiralıksa da bonservisini almaya gücümüz yetmez. nasıl sürdürülecek bu yapılanma? her sene 1 tane güvenilir parça ekleye ekleye 10 senede mi yapılanacağız? kim isyan eder bu takımda, kim neden takımdaşlık güder, kim kaybedilen maçtan sonraki idmana sonraki rakibi parçalama hedefiyle çıkar?

    hadi eskiden 40-50 bin kişiyle sami yen'e çıktığımızda rakipleri boğabiliyorduk, atmosferin etkisiyle daha rahat kazanıyorduk. özellikle ligin son düzlüğünde sami yen atmosferinde 3 puanı 11 tane sokaktan gelen galatasaraylı da almasını bilirdi. şimdi seyirci de yok, oradan da puan gelmiyor. gelmeyince de son umutlar tükeniyor, sonuç böyle oluyor.

    ekonomik sıkıntılar var evet, ama kesinlikle başarısızlığa bahane değil. bizim 3-4 tane futbolcuya ödediğimiz paraya millet neler yapıyor ona bakmak lazım. falcao+babel+feghouli+belhanda+emre akbaba... bizi içeride dışarıda ayağında döndürecek ne takımlar kuruluyor sadece bu beşliye verilen yıllık maaş ile. makas açıldı ama zihinlerde açıldı. herkes futbol ortamından şikayetçi, biz de şikayetçiyiz. hocamız şikayetçi olduğumuz düzenin her hafta altına odun atıyor, başkanımız ayrı öyle. taraftar da buna arka çıkıyor.

    taraftar olarak her hafta devam edelim 28 hafta önce şunun şu pozisyonda penaltı verilmemişti, 4 sene önce şu pozisyonu var incelememişti demeye. fenerlilerle dalga geçiliyor bazen, herkes size düşman sanıyorsunuz denilerek. buyrun fatih hoca'nın açıklamalarını okuyun. hoca bilmiyor mu böyle bir saçmalığın olmadığını, olmayacağını. kolaya kaçıyor hoca da yöneticiler de, biz başarısızız demek yerine her hafta yolla tüm sorumluluğu bir hayali düşmana. taraftarlara da alıştırdılar bunu, ufak tefek çatlak sesler dışında kimse itiraz etmiyor, herkes zannediyor ki türkiye'de futbol tuttuğu takıma karşı oynanıyor. işini iyi yapmayan herkes sözde hakemden, düzenden rahatsızsa ben orada sorunu öncelikli olarak hakemde bulmam.

    fatih hocayla veya fatih hocasız, ne zaman ki tek işimiz iyi futbol oynamak ve anamızın liginde değil avrupa standartlarında mücadele etmek olursa yeniden eski günlerimize döneriz. yoksa 2 sene galatasaray şampiyon olur 2 sene diğeri 2 sene öteki. türkiye'de türkiye ligi şampiyonluğu mu tükenecek, sonsuza kadar döner durur 3 büyüklerin arasında. galatasaray hep öncü olmuştur, yine öncü olup bu bataklığa dönmüş işten yüzünü başarıya çevireceğine inanıyorum.

    maaş bütçesi düşürülmeli, isim transferinden vazgeçilmeli, teknik heyetten yönetime, altyapıdan as kadroya tanıdık olduğu için değil işini iyi yaptığı için insanlar getirilmeli, ölümüne biatçı tayfa aklını başına toplamalı. yoksa giden şampiyonluklar değil, galatasaray olacak. şampiyon olmak mevzu değil, galatasaray yine şampiyon olur. gidecek diye bahsettiğim galatasaray tüm futbol dünyasında kendini tanıtmış, kendine özgü rekabetçi ve uluslararası kazanmaya odaklı bir kültüre sahip olan galatasaray...
  • 26908
    sahaya çıkan 11 kişiden en az 7-8 tanesi bireysel hataları ya da performansları nedeniyle eleştiriliyorsa sorunlar bireysel değil kollektiftir.

    bir maç kaybediyoruz maşallah biri diyor luyindama yüzünden, biri diyor yedlin yüzünden, biri marcao diyor biri saracchi, gedson şöyle sıçtı, etobo böyle sıvadı.. ben maçı izlerken tekli değil üçlü koltukta izledim belki benim de hatam vardır bu yenilgilerde..

    kadrosunda 28 kişi var bunların 25 tanesi mevcut hoca döneminde transfer edilmiş. bu oyuncular gökten düşmediğine göre alış sürecinden başlayıp, antrene edilmesi, bireysel performans, gelişim, disiplin hepsi teknik ekibin sorumluluğundadır. ffp dönemine göre gayet iyi kadromuz var ve gayet de ciddi paralar harcandı. kadroya laf eden taş olur rakibimiz bjk welinton’la nskala’yla, altyapı bebeleriyle, 40 yaşında yedeği olmayan atiba’yla şampiyonluğa koşuyor. bizde çok kiralık oyuncu var diye yönetime sallayanlar var, bak beşiktaş da rosier, ghezzal, montero kiralıklarla oynuyor. zamanında kiralık talisca ve abou’yla cl grubundan çıktı adamlar. biz luce ile adı sanı duyulmamış yarısı kiralık oyuncularla çeyrek final kapısından döndük. bunlar bahane değil yani geçiniz.

    oyun planı, organizasyonu çok zayıf olan kadro ve oyun istikrarı olmayan bir takımız. paslaşırken birbirini anlayan, verkaça giren ikili oyun yapan oyuncularımız bile yok. böyle takımda bireysel hata olmasın da kimde olsun. orta sahan sürekli boş, pasör oyuncun yok sonra niye top kaptırıp gol yiyoruz diye her maç söyleniyorsun. bu kadar basit şeyleri görmekten aciz olamayız.
  • 26910
    bazen taraftar olmak, şampiyon olmak için 14 sene beklemeyi, takımdaki oyuncular kötü olsa da desteklemeye çalışmayı bilmeyi, kırmızı kart gören tugay’ı ve uğur’u maçtan sonra çağırıp alkışlamayı, falcao formda dönünce, döndü sistemimizi bozdu diye eleştirmemeyi, fatih hocaya nefret kusmamayı, takıma sevgi duymayı, aidiyet hissetmeyi gerektirir.

    futbol ne yazık ki şirazesi kaymış, özünü paraya satmış da olsa hala dünyanın en güzel oyunu. ben çocukken altıparmak sokak aralarında gol attığımda prekaziii diye bağırmaktan duyduğum mutluluk için, bu sene olmadı seneye belki derken hissettiğim ümit için. italya’dan döndüğünde sevindiğim hakan için, hep minnettar kalacağım. iyi ki bu garip ülkenin takımısın, iyi ki varsın galatasaray. maçlar, sezonlar geçer; kimi iyi kimi kötü, seri yaparsak şampiyonuz, haftaya tökezlersek lig bizim için biter, bize yine galatasaray kalır.
  • 26911
    bu sezon kaybettiği puanların çoğu sebebi kadrosunun güçsüzlüğü değil taktik hatalar olan takımımız. mesela falcao küsmesin diye çift forvet çıkıyoruz ama mecburen ona top taşıyacak orta yapacak kanat oyuncuları yedek kalıyor. mustafa muhammed'inde falcao yüzünden ayarı bozuluyor, nerde duracağını bilemiyor. birde akbaba 10 numara olarak oynayınca kanatsız kuşa dönüyoruz. önde 3 forvet var ama kanat oyuncusu yok. orta saha/forvet bağlantısı kopuyor.
    söylemekten dilimde tüy bitti, bizim en büyük sıkıntımız topu rakip cezaalanına yeterince götürememek. çakma pas oyunumuzda top stoper/orta sahalar arasında gidip gidip geliyor. sen ortayla, driplingle, verkaçla, kontraatakla, duran topla/kornerle o topu 30 sefer bi yolla bakalım cezaalanına, bak bakalım neler oluyor.
    bize en uygun diziliş; dörtlü defans/tek ön libero/çift 8 numara/ sağaçık/solaçık/mostafa.
  • 26912
    defans göbeği her an hata yapabilecek oyunculardan kurulu olan takım. sağ ve sol bek oyuncularının da ciddi pozisyon alma sorunu var.

    orta saha ve hücum oyuncuları aslında bu lig için oldukça yeterli, ama teknik kadro tarafından verimli kullanılamıyor.

    sonuç olarak avrupa için belki yeterli olmayan bir kadroya sahibiz, ama ligimizde rahat şampiyon olmalıydık. yazık oluyor.
  • 26913
    şampiyonluğa inanmayan, konsantrasyonu sadece lafta olan ve bunu sahaya yansıtamayan bir kadro ve hiçbir heyecanı kalmamış, başarıya doymuş ve hep geçmişteki başarılarının ekmeğini yiyen, sürekli etrafa ego pompalayan, her puan kaybı sonrasında sorunu hep hakem ve oyuncu hatalarına yükleyen, asla kendi tercihlerini sorgulamayan, içi geçmiş bir teknik direktör ve onun ağzının içine bakan, ona hatalarını söyleyemeyen bir teknik heyetle başarıyı yakalamak neredeyse imkansız bir şey.
  • 26915
    etobosundan mostafasına luyindamasından muslerasına hepsi gerçekten kaliteli futbolcular. kenarda bu çarkları çalıştıramayan bir teknik direktör olduğu için her maç bireysel hata izliyoruz. açın herhangi bir galatasaray maçını bu sezon içinden, hepsi bireysel hatalarla dolu çünkü tamamen doğaçlama oynuyoruz. bana defanstan çıkarken çalışılmış ezbere seriliğinde yapılan bir hucüm gösterin son iki senede. yada baskıyı kırıp kontra atağa çıktığımız 20 pozisyon gösterin 70 maçta. bütün bireysel hatalar kötü taktik ve kötü sistemden kaynaklı. futbolcular o kadar özgüvensiz ve ne yapacağından bihaber ki en iyi oynadığımız maçlar bile bireysel hata dolu. devamlı bir ikili mücadele, devamlı bir savaş var sahanın içinde. bu kadar yüksek eforlu oyunla nasıl pas futbolu oynayacaksın? bu kadar yüksek efora rağmen rakipler pozisyona rahat giriyorlar çünkü sahadaki kaosta topu kapsak bile ne yapacağımızı bilmiyoruz kimse korkmuyor topu kapmamızdan rahat rahat üstümüze geliyorlar. sonra oyuncular hata yapıyorlar, ya bu kadar plansız bir oyunla ancak bu kadar olur kimse kusura bakmasın.

    bir kez daha yazıyorum galatasaray defans yapmayı ayrı, önde baskı kurmayı ayrı bilmiyor. baskıyla rakibi boğup hataya zorlayamıyor, faul yapmadan yada ikili mücadeleye girmeden top kapamıyor. alan paylaşımları, adam paylaşımları gerçekten komik ki nihayetinde gerek kanattan gerek ortadan çok rahat deliniyor galatasaray savunması. takım farketmeksizin her maç, defans oyuncularımız, orta saha ve forvetlerle sürekli bir mücadele halinde. sanki antreman senaryosu gibi her atak acaba marcao yada luyindama hata yapacakmı diye izliyoruz çünkü bu adamlar devamlı top kapmak zorunda kalıyor. top 3.-4. bölgeye o kadar kolay ve çok geliyor ki sonun birinden biri patlıyor stoperlerin.

    galatasaray topu kolay kazanamadığı gibi, galatasarayın top kapmasının da hiç bir manası yok. öyle komik sahneler var ki maç içinde, aynı topa giren 3 futbolcu mu istersin, topu kaptıktan sonra nereye atayım diye saniyelerce düşünen futbolcu mu istersin, atağın yarısında muslereya kadar dönen toplar mı.. bir pres yapıyoruz evlere şenlik. biz pres yaparken rakip pas isabeti heralde %90 üzerine çıkıyordur. hataya zorlayan değil hep hataya zorlananız, bu düşük tempo top çevirirkende böyle, kontra atak yerkende böyle, atağa çıkarkende böyle, set hucümü yaparkende.. elinde onyekuru kerem gedson gibi gerçekten çabuk ve hızlı futbolcular var ama kontra atak yapamıyorsun. yani bu üçlüden hiç birine mi alan yaratamıyoruz rakiplerin hepsi mi kusursuz defans yapıyor yada hiç kontra yemiyorlar..

    ligin en iyi sol kanadı henry, üstelik bu sene gerçekten futbolunun üstüne koymus olarak döndü takımımıza. hiç boş alan yaratamıyoruz maçlarda kendisine. her top onyekuruya, 2 kişiyi geçipte atarsa şahane yoksa saçma salak eleştiriler. ki çoğu maç o iki kişiyi geçiyor ama o kadar kalabalıkta topla buluşuyor ki ya 3.sü topa müdahale ediyor yada şut kalabalıktan biri tarafından bloklanıyor. kanat forvet olarak tam bir kaos makinesi. ceza sahası civarında. doğru dürüst müdahele edemiyorsun ayakları seri, iyi alan kapatmazsan sıyrılıp gole gidebiliyor ve arkaya atılacak iyi bir ara pasıyla çok kolay kaleye gidebiliyor çünkü hem çabuk hem hızlı. ama biz bu adamı oynatamıyoruz, alan zaman yaratamıyoruz. çünkü oynadığımız bir taktik yok, sistem yok. o kadar kötü bir futbol oynuyoruz ki oyuncuların mevcut defolarının üzerine yenileri ekleniyor. guardiola öncesi ve sonrası sterling hikayesine çok benzetiyorum, bence hala futbolunun üzerine koyabileceği potansiyeli var.

    luyindama sakatlıktan iyi dönmedi doğru, muhtemelen iyi bir yaz kampına ihtiyaç duyuyordur. ama ta beşiktaş maçından beri söylüyorum, galatasaray ve rakip arasındaki maçlar, karşı takım ve stoperlerimiz arasında geçiyor. çünkü terim takım halinde defans yaptıramıyor. bütün defansif müdahaleler stoperlerde. pasla çıkmak istiyor ama bunu yapabilecek varyasyonları çalıştırıp bir sisteme dönüştüremiyor. luyindama top çıkaramıyor!, nası çıkarsın? bu kadar doğaçlama futbolla xavi bile çıkaramayabilir. luyindama saatli bomba, evet öyle ama en kalitelisinden. sen bu adamın özgüvenini kırarsan, kötü futbolla momentumu yakalamasına engel olursan sana sadece zenci servet olur. bu takımın ana stoperini rotasyona çevirirsen olacağı bu ne özgüven kalır, ne motivasyon, ne de performans.

    gedson evet hazır değil, zamana ihtiyacı var hem mental hem fiziksel olarak bu bariz. ama bu futbolcu hangi amaçla sahada? yani gedsonun orta sahadaki rolü ne? top kapmak mı? alan kapatmak mı? kreatif pas atmak mı? kanatlara doğru dripling mi? gezici pas istasyonu olmak mı? topu dikine ileri taşımak mı? geriden oyun kurmak mı? yani gedsondan ne isteniyor da yapamıyor ben anlamadım. yapması istenen birşey yok gibi.

    babel mesela en çok eleştiri alanlardan, ki ne istendiği de belli. sırtı dönük top al deniyor, yada 33ünden sonra “target man”olmaya karar verdi heralde. tamam bu adam top indiriyor bu konuda iyi, arkadaşlarına duvar da oluyor nispeten. e devamında hiç bir aksiyon yok, yani indirilen top nasıl çalışılmışsa artık hiç tehlikeli olamıyor. yani b planı babel top indirsin fikir olarak mevcut ama uygulamada hiçbir ezber yok yine. kaleyi gördümü şutlarıyla tehlikede yaratıyor ama doğru dürüst bu özelliğine uygun pozisyonda yaratamıyoruz genelde bireysel çabasıyla şut çıkarıyor. buna da pek çalışmıyoruz muhtemelen.

    arda turan futbolcu değil, en azından artık değil. bu kondisyon fizikle bu vasat lig bile 3 gömlek fazla kendisine. halı sahadaki teknik ama göbekli dayılar profilindeki futbolcu 90lardaki futbolda bile zorlanmaya başlamıştı, yıl oldu 2021. ne diye bu kadar kavga çıktı bu futbolcu eskisi için? ne kazandı galatasaray? adam abartmıyorum 10 dakikalık kondisyona sahip değil, durarak oynamak zorunda her maç ikişer dakikalık periyodlar halinde. maç boyunca 10 üzerinden 7lik 2 hareket yapacak diye 10 kişi oynamaya çalışıyoruz. üstelik 10 kişi olduğumuzun bilincine varamadan. adamın bulunduğu bölge bir kere hücuma kapanıyor ta ki maçtaki 2 olumlu hareketinden birini yapana kadar. savunma kısmında gerçekten çok çabalıyor ama koşamadığı sahneler koştuklarından çok daha fazla.sonra bu iki hareketi övme yarışına giriyorlar ve ”kaptan” romantikliği zırvasına maruz kalıyoruz. hem taraftarı hem yönetimle terimin arasını böldü, gerçekten yılın en kötü transferi. terime futbol anlamında suç bulmadığım ama kendi getirdiği içinde zaten asıl suçlu olduğu paradox yaratan transferimiz.

    kerem bambaşka bir konu. tam momentumunu yakalamış havaya girme ivmesindeyken her seferinde 10 dakika oynadı şu çocuk. kopan maçlarda bile süre alamadı hep 10 -15 dakika.hiç futbolunun üstüne koyma şansı tanınmadı. şimdide resmen,bakın oynayamıyor demek adına her şıkıştığında takım bok gibi oynarken sahaya sürüyor. eksikleri yok mu keremin, dolu. ama zaten kanatta formsuzluk yaşayan dolu futbolcun varken neden ivmesini yukarı çevirmiş olana sırtını dönersin gerçekten anlayamıyorum. sırf arda oynayacak diye ziyan oldu çocuk. top kontrol edemiyor yada yanlış oynuyor diye eleştiriliyor ama kendisi yerine oynayanlarla topun kontrol edileceği pozisyonlara dahi giremiyoruz.

    mostafanın yüzündeki gülümsemeye ne oldu? yani ne var şu floryada bu kadar her futbolcunun performansını düşürecek. taylan hariç ki ,onunda antremanda futbol oynamayı öğrenmesi bir istisna *, her futbolcunun performansı düşüyor. kondisyonlar yerlerde, futbol yine öyle.. lige fırtına gibi başlayan adamı kameraman bile bulamıyor sahada. kötü oynadığımız maçta bile her pozisyonun içinde olan adam gitti, asla sırıtmayan kazma ikizi geldi. hoca var larin gibi tahta bacaklı mevkisi bile belli olmayan kazamaya 13 gol attırır, hoca var 6da 6 ile başlayan forveti futbola küstürür.

    galatasaray futbol takımı terim’in hiçbir şekilde içinde bulunmadığı bir yapılanmaya girmek zorundadır. ne başkan ne sportif direktör olarak galatasaraya faydası olmaz artık bu bitip tükenen ilişkinin. ffp bitiyorken avrupalı modern bi genç hocayla anlaşılmalı ve aşçısından, çaycısına, masöründen, kondisyonerine komple şekilde takıma paket halinde kazandırılmalıdır.
  • 26916
    kesinlikle kötü bir kadrosu olmayan takımdır. bu takımdaki tek eksik defansif bir orta sahadır ama düz defansif topçuyu da hoca istemedi zaten. buna rağmen doğru bir kadroyu çıkardığımızda iyi top oynadığımız zamanlar da oldu.

    ne zaman bu takım iyi oynamaya kalksa hoca çomak soktu anlamsız bir şekilde. neticesi de bu işte. artık günümüz futbolunu takip eden bir teknik direktörle anlaşması şart olan takımdır.
  • 26917
    sezonun geri kalanını bu ilk 11 ile oynaması gerektiğini düşündüğüm takım. maksimumu bu kadro verebilir.

    ------------------------------------nando-------------------------------------

    yedlin-------------------donk-----------marcao---------------------saracchi

    -----------------------------------taylan--------------------------------------

    kerem---------------feghouli---------------e.kılınç----------------onyekuru

    ---------------------------------mohamed------------------------------------
  • 26919
    kadrosu kötü değildir.
    kaybedilen maç sonrası tek tek oyuncuları eleştirmek asıl nedene inmemektir.
    asıl değinmek istediğim konu ise bu takıma gelen hiçbir oyuncu kendini oyun olarak yükseltemiyor. taylan hariç.
    oyuncular değil oyun yanlış. onları hataya zorlayan, olmadık anda olmadık yükler veren oyunumuz yanlış.
    11'imizden herhangi bir oyuncuyu alıp bjk'ye koysak inanın çok başka bir futbol oynar.
    bu muydu bizde aptal futbolu oynayan futbolcu deyip gıptayla izleriz.
  • 26920
    bu takımın çok değişik bir huyu var.

    eğer ilk golü yememişse, skor olarak öndeyse, rakip isterse otuz tane atak yapsın bir şekilde gol yememeyi başarıyor. fakat eğer ilk golü yiyorsa, o maçta beraberliği dahi yakalasa rakibin öyle çok baskısı olmasa dahi bir şekilde gol yemeye devam ediyor. acayip bir özellik ya.

    söyle koca bir sezonu düşünün, çok enteresan değil mi? ilk golü yemediği maçlarda on kat daha fazla baskı yese de gol yemeyen takım, maçın ilk golünü kalesinde görünce maç içinde sürekli bir hatalar sarmalına giriyor.
  • 26922
    maalesef oyun adına sahaya bir şey koyamayan takım. kalan 10 maçı alırsak her şey olur ama biz o 10 maçı alabilir miyiz bilemiyorum. fenerbahçe' nin oyunu yok diye dolanırken aynı duruma düşmek çok üzücü.
    ve belki çok absürd kaçabilir ama falcao'nun dönüşü bence oyun sistemimizi olumsuz şekilde etkiledi. muhammed'in tek forvet oynadığı maçlarda daha ne oynadığını bilen bir takım gibiydik.
  • 26923
    son yılların en iyi sağ bekini yılbaşında kaybettik. (bkz: omar elabdellaoui)*

    her şeye rağmen en iyi merkez orta sahamızı ve en golcü ikinci oyuncumuzu üst üste kaybedilen 5 puan sonrası gönderdik. (bkz: younes belhanda)*

    takımın en golcü ve en çok pozisyona giren oyuncusunu derbi* sonrası biletini kestik. (bkz: mbaye diagne)

    umut vadeden bazen 10luk bazen 3lük oynayan bir forvet geldi.(bkz: mostafa mohamed ahmed)

    ve çitlembik geri geldi. (bkz: henry onyekuru)*

    diğer gelen gidenleri kaale bile almıyorum. bildiğin gereksiz oğlu gereksiz transferler. maddi ve manevi zarardan başka bir şey değil. hocanın ve taraftarın doymak bilmez transfer hastalığından.

    şimdi asıl soru şu: 12 eylül 2020 galatasaray gaziantep fk maçı'yla sezona süper bir skor ve süper bir oyunla giren galatasaray futbol takımı bu kadar tantana ve bu kadar gönder getir* ve bu kadar değişiklikle daha iyi bir takım mı oldu? söyleyin ey hakim bey bu da mı gol değil, bu da mı ofsayt?
  • 26925
    kendi evindeki bireysel hatalarla verdiği puanlar, doğrudan zeminle alakalı. zeminin kötü olması, futbolcunun topa vuruş şiddetini de ister istemez etkiliyor. zemin kötü olunca, daha düşük ya da daha güçlü vuruşlara sebep oluyor; bu nedenle de bireysel hatalar ön plana çıkıyor. biz zaten oyunu rakip sahaya yığdığımız için en ufak bir hatada rakibi ceza sahamıza sokuyoruz. rakibin aynı zeminde oynamasının bir önemi yok; çünkü rakipler her zaman topu bize bırakıyor.

    sahada oynanan oyunu her zaman eleştirebiliriz; ancak zemin kötü olduğu sürece oyunu konuşmak da anlamsız. son maçında 3 gol atmış bir takımın yediği 4 golün üçü bireysel hatadan kaynaklıysa, oyun, eleştiri listesinde ilk sıralarda olamaz.

    (bkz: 19 mart 2021 galatasaray çaykur rizespor maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın