747
maça gitmeden önce bütün galatasaray taraftarı gibi bende de çevremde de acayip büyük bir heyecan ve son yıllarda fenerbahçe maçlarından önce hissetmediğimiz kadar büyük bir umut vardı. bunu boşa çıkarmayan oyuncularımıza, teknik kadromuza, taraftarlarımız çok teşekkürler öncelikle. camia olarak bunu hak ediyorduk uzun zamandır.
açıkçası maç öncesi biraz tedirginlik de olmadı değil bende. maçın başlamasına az bir süre kalmıştı ama tribünlerde ne bir tezahürat ne bir hareketlilik vardı. malum böyle maçları kazanmak için sahadaki ve tribündeki azim gerekli. takım iyi oynadığı zaman zaten sorun yok ama iyi oynamazlarsa da taraftar bir itici güç olmalı. işte bu ikincisinden çok çekiniyordum ama boşa çıktı çekincelerim ilk dakikadan itibaren. hem takım deli gibi bastı, top yaptı, hem de taraftar tezahürat yaptı, rakip takımı ıslıkladı.
maç öncesi kadroyu görünce şaşırmadım desem yalan olur. daha önceki maçlarda 2 forvet oynadığımızda, tek forvet üçlü orta sahaya göre daha fazla verim aldığımızı görmemiştim. orta sahada top tutmak, pas yapmak açısından ayhan'la başlamamız gerektiğini düşünüyordum ama fatih terim iyi ki aynı fikirde değildi benimle. çünkü aykut kocaman'ın çıkarttığı anadolu takımı dizilişi kadar, elmander ve baros'un ileride yaptığı pres de bunalttı fenerbahçe'yi ve kendi sahalarına gömdü. onun dışında emre çolak'la başlamak da hiç düşünmeyeceğim bir şeydi ama terim muhtemelen riera'nın sönük oyunu ve takımdaki yaratıcı oyuncu eksikliği nedeniyle onunla başladı. hocasının yüzünü de kara çıkartmadı emre.
teknik taktik konuşmaya pek gerek yok, zaten çok da anlamam o işlerden. ama bu kadar iyi bir galatasaray görmedim ben sahada 3 4 senedir. daha önümüzde yol var ama taş gibi takım oluyoruz o belli. eksikler tamamlanınca türkiye ligi az gelicek bize çok eminim.
sahadakilerin, tribündekilerin, televizyon radyo başındakilerin hepsinin yüreğine sağlık. mükemmel bir geceydi galatasaray için.
açıkçası maç öncesi biraz tedirginlik de olmadı değil bende. maçın başlamasına az bir süre kalmıştı ama tribünlerde ne bir tezahürat ne bir hareketlilik vardı. malum böyle maçları kazanmak için sahadaki ve tribündeki azim gerekli. takım iyi oynadığı zaman zaten sorun yok ama iyi oynamazlarsa da taraftar bir itici güç olmalı. işte bu ikincisinden çok çekiniyordum ama boşa çıktı çekincelerim ilk dakikadan itibaren. hem takım deli gibi bastı, top yaptı, hem de taraftar tezahürat yaptı, rakip takımı ıslıkladı.
maç öncesi kadroyu görünce şaşırmadım desem yalan olur. daha önceki maçlarda 2 forvet oynadığımızda, tek forvet üçlü orta sahaya göre daha fazla verim aldığımızı görmemiştim. orta sahada top tutmak, pas yapmak açısından ayhan'la başlamamız gerektiğini düşünüyordum ama fatih terim iyi ki aynı fikirde değildi benimle. çünkü aykut kocaman'ın çıkarttığı anadolu takımı dizilişi kadar, elmander ve baros'un ileride yaptığı pres de bunalttı fenerbahçe'yi ve kendi sahalarına gömdü. onun dışında emre çolak'la başlamak da hiç düşünmeyeceğim bir şeydi ama terim muhtemelen riera'nın sönük oyunu ve takımdaki yaratıcı oyuncu eksikliği nedeniyle onunla başladı. hocasının yüzünü de kara çıkartmadı emre.
teknik taktik konuşmaya pek gerek yok, zaten çok da anlamam o işlerden. ama bu kadar iyi bir galatasaray görmedim ben sahada 3 4 senedir. daha önümüzde yol var ama taş gibi takım oluyoruz o belli. eksikler tamamlanınca türkiye ligi az gelicek bize çok eminim.
sahadakilerin, tribündekilerin, televizyon radyo başındakilerin hepsinin yüreğine sağlık. mükemmel bir geceydi galatasaray için.