257
2005-2006 sezonu finali yeniden tecelli etsin, aziz yıldırım ve christoph daum yine bir dünya kupası öncesi son maçta şampiyonluk kaybetsin diye büyük bir heyecanla ve stresle takip ettiğim, sonunda istediğimi aldığım adrenalin dolu maç.
tabi aslında bir galatasaraylı olarak bu maçta fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesini istememin temel motivasyonu fenerbahçe'nin şampiyonluk sayısında öne geçip en fazla şampiyon olan türk takımı ünvanını ele geçirmesinin önüne geçmekti. o tarihte fenerbahçe 17, galatasaray 17 şampiyonluktaydı.
ikinci motivasyonum, süper lig tarihinde 4 takım dışında hiçbir zaman şampiyon çıkmayacak inancının (ki bu inanç çok güçlü bir inançtı) yıkılması ve benim beşinci şampiyonu görüp tarihi bir ana tanıklık etmek istememdi.
üçüncü motivasyonum aziz yıldırım'ı hiç sevmememdi. bu maç için "korkmayın, asın bayrakları, denizli maçı 100 yılda bir olur" diye böbürlenip hatalarından hiç ders almayan o antipatik adam hak ettiği yenilgiyi bir kez daha tatmalıydı. çünkü sürekli fenerbahçe'nin kollandığı bir düzen oluşturmaya çalışıp basın aracılığı ile galatasaray'a saldırarak türk futbolunda holiganizmi ve kutuplaşmayı tetikliyordu.
madem biz yarıştan kopmuştuk, bari bursaspor'un şampiyonluğunu görelim de ilerde çocuklara, torunlara anlatırız diye düşünüyordum.
fenerbahçe, daum ve yıldırım kaybeden damgasını çok derinleştirdiler bu maçta. şenol güneş ve trabzonspor 1996'nın acısını biraz hafiflettiler kendilerince.
ama bence bu maç bıraktığı derin izlerle, 3 temmuz 2011'de ayyuka çıkacak 2010-11 sezonu şike ve teşvik olaylarına yol açarak türk futbolunu başka bir yola soktu. onu da belirtmeden geçmeyeyim.
tabi aslında bir galatasaraylı olarak bu maçta fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesini istememin temel motivasyonu fenerbahçe'nin şampiyonluk sayısında öne geçip en fazla şampiyon olan türk takımı ünvanını ele geçirmesinin önüne geçmekti. o tarihte fenerbahçe 17, galatasaray 17 şampiyonluktaydı.
ikinci motivasyonum, süper lig tarihinde 4 takım dışında hiçbir zaman şampiyon çıkmayacak inancının (ki bu inanç çok güçlü bir inançtı) yıkılması ve benim beşinci şampiyonu görüp tarihi bir ana tanıklık etmek istememdi.
üçüncü motivasyonum aziz yıldırım'ı hiç sevmememdi. bu maç için "korkmayın, asın bayrakları, denizli maçı 100 yılda bir olur" diye böbürlenip hatalarından hiç ders almayan o antipatik adam hak ettiği yenilgiyi bir kez daha tatmalıydı. çünkü sürekli fenerbahçe'nin kollandığı bir düzen oluşturmaya çalışıp basın aracılığı ile galatasaray'a saldırarak türk futbolunda holiganizmi ve kutuplaşmayı tetikliyordu.
madem biz yarıştan kopmuştuk, bari bursaspor'un şampiyonluğunu görelim de ilerde çocuklara, torunlara anlatırız diye düşünüyordum.
fenerbahçe, daum ve yıldırım kaybeden damgasını çok derinleştirdiler bu maçta. şenol güneş ve trabzonspor 1996'nın acısını biraz hafiflettiler kendilerince.
ama bence bu maç bıraktığı derin izlerle, 3 temmuz 2011'de ayyuka çıkacak 2010-11 sezonu şike ve teşvik olaylarına yol açarak türk futbolunu başka bir yola soktu. onu da belirtmeden geçmeyeyim.