• 246
    yetenek olarak birinci sınıf oyunculara sahip olan, ancak yeteri kadar şans tanımadığımız yer.

    en son çıkardığımız ve adam akıllı takımda oynatabildiğimiz üç oyuncu; sabri sarıoğlu, arda turan ve semih kaya. zorlarsak uğur uçar da buna dahil olabilir. onun durumu apayrı, ona bizzat değineceğim.

    arda zaten uluslararası bir yetenek. mental anlamda biraz geri ama, kabul edelim. mental anlamda geri kalmasında belki de memleketteki herkesin payı var.

    semih zaten canımız ciğerimiz, geleceğin kaptanı. fakat ilk oynadığı o malum kayserispor deplasmanı ile şimdiki hali arasında belirgin bir fark olması lazımken, değil kendini geliştirmek, ben geriye bile gittiğini hissediyorum. en büyük eksik, kendisini geliştirmesi konusunda yeterli desteği veremeyen biz galatasaray kulübünde.

    sabri sarıoğlu, bu adamın zaten normal olduğundan bile emin değilim. 17-18 yaşındayken gelecekte uluslararası çapta bir orta saha oyuncusu olması normal karşılanacak iken şu an herkesin taşak oğlanı muamelesi yaptığı kişi. bunun karakteriyle alakası var tabi, yetenek olarak bence o kadar da değil. sadece kendisi onu kullanamıyor. yine bunda da bizim eksiğimiz var.

    bakın son 10-11 senede çıkartabildiğimiz adamlar bunlar. geldikleri noktalar da, aşağı yukarı gelebilecekleri yerlerde az çok belli. galatasaray alt yapısı türkiye'nin en iyisidir diye bir safsata çıkmıştı. bu mu en iyisi? tamam iyi olduğu aşikar, ancak memleketin en iyi altyapısı ortalama 4 senede bir oyuncu çıkartabiliyorsa burada bir sorun var, ya memlekette, ya da gerçekten 'en iyi'lik konusunda.

    alt yapıdan oyuncu çıkartabilmek meziyettir, evet, galatasaray da bunu iyi yapanlardan. ancak biraz da bunun kadar bu oyuncuları mental, psikolojik ve baskıyla mücadele açısından da yetiştirmek mühim. bakın yoksa ekseriyeti alman olan gurbetçi oyuncularımızdan bir eksikleri yok, onları a takıma hazırlayamayan, gelişimleri için optimum şekilde mücadele vermeyen kulüplerdir esas sorumlu. mesut özil schalke'de yetişmeyip, werder bremen'de semirmese, bizim memlekette zonguldakspor altyapısında futbola başlayıp galatasaray/fenerbahçe/beşiktaş/bursaspor/veyahut memleketimin herhangi bir takımından çıksa real madrid görebilecek zekaya ve kendi yeteneğini çıkartabilecek konuma ulaşabilir miydi? elbette hayır.

    genç futbolcu mıknatıs gibidir, nereye çekersen oraya gelir. sen bunları 17-18 yaşında şişirir, en iyisi olacak, geleceğin messi'si, zidane'ı olacak derken, aynı zamanda messi ve zidane'ın gençliğinde izlediği yolları oyuncuya aktarmazsan değil zidane, en fazla olsa olsa ümit özat, takoz recep olur.

    uğur'u söylemek istiyorum. uğur, gerek altyapıda oynarkenki, gerek a takıma çıktığı ilk zamanlardan beri memleketin yıllarca hasretini çektiği sağ bek olayını dindirebilecek bir kardeşimizdi. allah var gerçekten yetenekli, zinde ve akıllıydı. ama ne oldu, malum soğan tarlasında, eski kasaplardan, bizim de eski oyuncumuz batista tarafından dizi paramparça edildi.

    uğur çok ağır bir sakatlık sonucu yanlış hatırlamıyorsam 1.5-2 sene sonra sahalara döndü, hatta ali sami yen'de bir sezon kapanışında son 5-10 dakika ya oynadı ya oynamadı. bu oyuncunun sakatlık ertesinde rehabilitasyon sürecini takip süreci nasıl gelişti? oyuncu sakatlığının kaba halini atlattıktan sonra* hafif idmanlara başlarken ona özel olarak hem psikolojik hem de teknik bir koç temin edilebildi mi? form düzeyi açısından kendini düzelttiğinde 1.5 senedir oynamadığı yerde neyi yapıp yapmaması gerektiğini ufak da olsa hatırlatacak anekdotlar aktarıldı mı kendisine? her ağır sakatlıktan çıkan futbolcu ikili mücadelelere korka korka girer, bunu aşması için gereken zihinsel destek kendisine sağlandı mı? ve en önemlisi, ona sabredebildik mi?

    ben bunların hiçbirinin yapıldığına inanmıyorum. en fazla olduysa kendisiyle hocaları konuşmuş, gaz vermişlerdir. bu da gördüğümüz üzere işe yaramamış. yoksa her yaş kategorisinde parmakla gösterilen bir oyuncu nasıl bu kadar sıradan bir oyuncuya dönüşebilir? zira bunun mantıklı bir açıklaması yok yok yok!

    şimdi en son avrupa'ya salih'i gönderdik. yetenek olarak belki de roma'da kendi yaşıtlarının en iyisi. peki aynı soruyu mental ve psikolojik açıdan sorayım size;

    salih yaşıtlarıyla aynı mantaliteye sahip mi?

    bunun yanıtını verebilecek durumu gelmek en büyük iş.

    haa şu da var, ben de öyle bir şey biliyormuşum gibi konuşuyorum da, bakmayın ben de işin üslubunu, raconunu bilmiyorum. iş aslında bunu söyleyip yakınmakta da değil, bunun çaresini bulabilmekte.
App Store'dan indirin Google Play'den alın