• 1356
    mezuniyet için gün saymaya devam ediyorum. uğruna yılları, maddi manevi neredeyse herşeyimi harcadığım o gün doğru "teker teker" engelleri aşıyorum. ya da öyle sanıyorum. gittikçe stres artıyor, yapılması gerekenler artıyor, zaman daralıyor. aslında yıllar sonra bu aşamaya gelmek bile inanılmaz birşey olduğu için delicesine mutlu olmam gerektiği yönünde hem fikir olsa da etrafımdakiler, hissedebildiğim tek olumlu duygu huzur oluyor bu günlerde. bocalamayla ve hatalarla ziyan olan yılların sıfırladığı özgüven, yoğun stres, yorgunluk ve bir türlü geçmeyen boğaz ağrısıyla birleşince öldürücü bir karışım haline geliyor. o karışımda boyuna dolaşıp duruyor her tarafımda. olmadığım kadar yorgun, olmadığım kadar stresli, olmadığım kadar yalnızım; aslında olmadığım kadar mutlu olmam gerekirken...

    bir de yıllar sonra boynumdaki atkıyı görüp "aa galatasaray" diye gülümseyen bir karşı cins gördüm bugün. yıllardır "bu ne biçim bi model" diye dalgasını geçip bu sene artık sen de yokluktan, ben deyim çaresizlikten neredeyse yavşayacak hale geldiğim bir karşı cins olması da işin tuz biberi oldu. yılları ne biçim yemiş olduğumuz, geçen yılların aslında neleri götürdüğü gerçeğiyle acı bir şekilde bir kere daha yüzleşmiş oldum.

    binlerce kere kırdırdığım kalbime, maddi manevi defalarca çökerttiğim canım aileme, yüreğimden akan süslü laflarla kaldırdığım onca göte selam olsun...

    kurtar bizi solunum cihazından be galatasaray...
App Store'dan indirin Google Play'den alın