• 2878
    bu takımın taraftarında azıcık onur, gurur, haysiyet ve şeref varsa kendilerine hiçbir şey kazandırmayan fb’yi koşulsuz, şartsız destekleme politikasından dönmeleri için yönetimlerini baskı altına alırlar. siz niye bir takımın yancısısınız kendinize soruyor musunuz acaba, çarşı her şeye karşı, fb hariç. hoş, ben bu takımın taraftarlarında herhangi bir rahatsızlık göremiyorum, şu tabloda bile hala rakiplerinin biz olduğunu sanıyorlar ve fb’nin ekmeğine yağ sürüyorlar. önceden de matah değillerdi fakat son on yılda geldikleri nokta ibretlik.
  • 2879
    nadir de olsa zaman zaman bunların fener'e, fener'in de bunlara gider(cik) yaptığı anlar geliyor da gözümün önüne, acemi bir tiyatrocunun eline tutuşturulan metni söylerken role girememesi ve gerçeklikten üzak bir performans sergilemesi canlanıyor gözümde bir anda.
    beni bu yıl şampiyonluk yolunda en mutlu eden detaylardan biri de; bunların da, fener'in de, trabzonspor'un da, başakşehir'in de hesabını kese kese gidiyor olmamız.
    başkanı ile, yöneticileri ile, oyuncusu ile, taraftarı ile, ve medyadaki tipleri ile antipatiklikte sınırları zorlayan camia.
  • 2883
    dünyanın en pragmatist camiası. koşullar ne olursa olsun (afet, göç, salgın, savaş vs.) bunların en büyük derdi kendi faydalarıdır.

    - şikeye adı karışır ama ne kabul eder ne de inkar eder.
    - pandemide liglerin ne olacağı merak edilirken bunlar çıkıp son 5 yılın puanlarıyla şampiyonlar ligine takım gönderilsin der.
    - deprem olur bunlar depremzede takımların puanlarına konmaya çalışır.
    - hakem kararlarıyla lig dizayn edilip şampiyon takım değiştirilmeye çalışılır. bunlar da kenarda sinsi sinsi bekleyerek “galatasaray ile fenerbahçe kavga etsin, her iki takım birbirini yıpratsın ben de o arada belki şampiyon olurum.” kafasındalar. her sene “beşiktaş’ın sinsi sinsi gelip şampiyon olması” masalına o kadar inanmışlar ki her sene hakikaten böyle olsun diye suya sabuna dokunmuyorlar.

    evet kağıt üzerinde 3.büyük takım ama o kadar. daha fazlasını beklemeyin. onlara dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesiyle hareket ediyorlar. hak, hukuk, adalet falan onların ilgi alanında değil.
  • 2885
    sosyal medyada, federasyon'da, kurullarda, yazılı ve görsel basında özellikle 2015'ten sonra artan galatasaray nefretinin inşaatında en büyük emeği veren kulüp fenerbahçe değil, beşiktaş'tır. tabiri caizse amele gibi çalışmışlar ve galatasaray'a karşı gerçekle ilgisi olmayan çok geniş ama aynı zamanda çok güçlü, sorgulanamayan bir hayal dünyası inşa etmişlerdir. biz buna kısaca "algı" diyebiliriz tabii ki.

    futbola dair istisnasız her şeyi galatasaray üzerinden okuyarak, galatasaray'ın her fırsatta kollandığını ve şaibeli bir kulüp olduğunu insanların bilinçaltlarına yerleştiren bu kulübün tarafımızdan çok daha fazla ciddiye alınması ve bu kulübe karşı çok daha ciddi mücadele edilmesi gerekir. bu konuda fikret orman ve ahmet nur cebi gibilerin emeği olduğu kadar; candaş tolga ışık ve emrinde hareket eden anonim beşiktaş hesapları, bülent uslu ve alen markaryan gibi isimlerin de payları büyüktür. "troll bülent, troll alen hahaha" diye küçümsenecek bir şey asla değildir kullandıkları yöntemler. başka bir konuda da ifade etmiştim, bunlar çok tehlikeli adamlar. beşiktaş tribününün özellikle 2006'dan sonra nefret odağını fenerbahçe'den, aziz yıldırım'dan kırıp düşman rotasını hayali senaryolar üzerinden galatasaray'a çeviren alen ve o dönemin çarşı grubu ileri gelenleridir. o gün bugündür beşiktaş'ta ve duruşunda bir değişiklik yok. yıllar geçtikçe galatasaray'ın yeni şampiyonluklarıyla beraber artan hazımsızlık, galatasaray'a dair duydukları nefreti daha da büyüttü. bu adamların derdi beşiktaş'ın şampiyonluğu veya başarısı değil. bu adamların temel misyonu 2019'dan sonra galatasaray'a bir şampiyonluk daha yaşatmamak. beşiktaş şampiyon olursa ne ala ama şampiyon fenerbahçe de olur, başakşehir de olur, trabzonspor'da olur. yeter ki galatasaray olmasın. beşiktaşlıların bütün mücadelesi bunun için. bu uğurda da senelerdir fenerbahçe ile aynı yatak odasına girmekte bir problem görmüyorlar. bugün şaşırılacak bir şey yok. türkiye ve azerbaycan için yapılan "iki devlet, tek millet" tanımlamasına benzer şekilde, beşiktaş ve fenerbahçe için de "iki takım, tek nefret" tanımlaması yapabiliriz. tek nefretleri galatasaray. düşman ortak olduğu için, her türlü iş birliğini yapmakta bir sakınca görmüyorlar. birbirlerine sataşmaktan mümkün olduğu kadar uzak durup, bütün enerjilerini galatasaray'a karşı kullanıyorlar. "peki şu anda hangisi galatasaray'dan daha çok nefret ediyor ve bu nefret kaynaklı iştahla galatasaray aleyhine mücadele ediyor?" diye soracak olursanız, bu sorunun cevabı tartışmasız beşiktaş. bugüne kadar da bir dünya yol kat ettiler. başarılı bir şekilde ilerliyorlar.

    beşiktaş'ın ve beşiktaş kaynaklı sosyal medya ordusunun yarattığı ve bir virüs gibi her yere yaydığı "galatasaray'ın her şampiyonluğu şaibeli, bundan sonrakiler de böyle olacak. buna izin verilmemeli" algısını yıkmadan; federasyon'la da, fenerbahçe'yle de, diğer unsurlarla da mücadele edemeyiz. fenerbahçe'nin çıkıp konuştuğu zaman kamuoyundan destek alıp, galatasaray çıkıp konuştuğunda ve adalet istediğinde kamuoyundan destek alamamasının en önemli sebebi beşiktaşlıların futbol kamuoyunda özellikle twitter aracılığıyla yaptığı algılar. daha doğrusu artık yaptıkları algılar demeyelim, oluşturdukları algılar diyelim. galatasaray'a ve galatasaray'ın başarılarını oluşan genel kanıyı değiştirmeden, bu yönde kulübümüze karşı yapılan saldırıları "hahaha ezikleri işte" diye görmezden gelmek yerine ciddiye almadan; yapacağımız hiçbir mücadelenin veya girişeceğimiz savaşın bir karşılığı yok. kazanamayız. önce algıyı, oluşan kanıyı bir daha canlanmamak üzere yerle bir etmeliyiz. beşiktaş'ı yıkmalıyız yani öncelikle. beşiktaş'ı yıktıktan sonra fenerbahçe ve fenerbahçe'nin yanlız kalmış gücü ile mücadele çok daha kolay bir hal alacaktır bizim için.
App Store'dan indirin Google Play'den alın