(bkz:
yersen)
(bkz:
galatasaray bahane rant-menfaat şahane)
şundan adım gibi eminim; genel kurulun ağır çoğunluğu galatasaray'ın başarısı ile mutlu, başarısızlığı ile mutsuz olanlardan oluşuyor. burada sıkıntı yok, olması gereken zaten ancak dikkatinizi çektiyse normalde "tümü" demem gerekirken "çoğunluğu" demek zorunda kaldım, şöyle açıklayayım; paylaşılan twitlerden görüyoruz ki genel kurulda galatasaraylı olmayan genel kurul üyesi hiç de azımsanacak sayıda değil. biri bu, diğeri ise sırf toplum içinde statüsü olsun, sağda solda havası olsun, galatasaray etiketiyle sosyal hayatında kendine ve çevresine fayda sağlamak isteyen güruh, ki bunlar galatasaray'ın başarısından mutlu, başarısızlığından mutsuz olmak bir yana, bence galatasaray'ın sportif anlamda nerede, kiminle, ne koşullarda yarıştığından, ve ne pozisyonda olduğundan....vs. haberi bile olmayan güruhtur ki bence bu tiplerin sayısı da hiç de azımsanacak miktarda değildir. işte bu nedenle "çoğunluğu" şeklinde ifade ettim.
bu gurüh maalesef yönetimelrin gitmesinde, gelmesinde, ibra edilmesi ya da edilmemesinde etkin rol oynamaktadır, ve maalesef yine bu güruh için "mevzubahis galatasaray ise gerisi teferruat" değildir. önce kendi statüleri önemlidir, burada bir sıkıntı yoksa ondan sonra galatasaraylı olurlar.
statülerini koruyabilmelerinin en büyük kriteri kulübün iplerini sürekli ellerinde tutabilmeleridir.
kulüp zincirlerini kırar da ellerinden kayarsa, isterse dünyann zirvesine çıksın, onlar için bu kabul edilemezdir.
çünkü onlar için "aslolan galatasaray" değildir, aslolan kendilerinin "toplumdaki sosyo-ekonomik statüleri" dir, galatasaray bunun için sadece bir araçtır, etinden-sütünden-marka değerinden faydalanılan...
bu nedenle bu güruh için galatasaray "küçük olsun bizim olsun" dur.
gerisi laf-ı güzaftır...