bu ülkede transfer, futbolcu inisiyatifi göz önünde bulundurulmadan, bakkaldan sanki çokoprens alır gibi yapılıyor. bu noktada, bu kadar göz önünde bulunup, kendilerine hukuk danışmanı, işinin ehli bir menajer vs. tutmayan, bunun yerine babalarının lafıyla hareket eden futbolcuların da suçu büyük. [misal semih şentürk. tek taraflı opsiyonu olan sözleşmeye imza atıp, sonrasında da ağlaması hiç mantıklı değil]
ama, "mal" alım-satımı dendiğinde akla ilk gelen tabi ki kayserispor. futbolcusuna mal gibi bakan, emlakçı gibi davranan yönetime sahip. arkasındaki siyasi güç ile de son zamanlarda daha cesur davranabiliyorlar.
kurallara uyulmadığından söz ediyorlar. eğer bosman kuralları bütün ihtivasıyla işletilebilseydi bu ülkede, bu kadar konuşabilecekler miydi? sözleşmesinin bitmesine 6 ay kalmış bir futbolcuyla herhangi bir klüp görüşebilir. sizin de zerre konuşmaya hakkınız olmaz. hele bu futbolcuyu bu yüzden kado dışı bırakırsanız, ceza alırsınız.
ama işte, galatasaray'la dalga geçmiş yücel şahin. helal olsun diyorum valla, şimdi bütün galatasaray taraftarı ağlıyor "kayserispor gibi bir dünya klübünün stoperini alamadık. hayallerimizle oynadılar bizim ühühühü" diye. kendisi, filmlerde kötü kahramanların yanında olan gerzek karakterler gibi. [recep mamur, süleyman hurma ft. yücel şahin]
http://ohabeprekazi.blogspot.com/...-futbolcu-almak.html