• 1
    euro 2012 elemelerinde yaşadığımız hüsranda pay sahibidir.

    konuyu somut olarak özetleyecek olursak, başarıda hepimizin bildiği üzere saha içi ve saha dışı faktörler vardır. çıkarılan kadro, oyuncuların birbirleri ile uyumu, uygulanan taktik ve dizilişi saha içi faktörlere yazarken, kamp ve prim sistemi gibi konuları da saha dışı faktörler olarak değerlendirebiliriz.

    banka hesaplarında bol sıfırlı rakamlarla ifade edilen paralara sahip olan federasyonumuz var, bu zengin federasyonumuzun euro 2012 elemelerinde milli takım için uyguladıkları prim sistemi ise başlı başına rezalet göstergesidir. burada değinmek istediğim nokta kişiler değil, ülke futbolunu yönetmekle görevli olan türkiye futbol federasyonu kurumunun prim uygulamasında gösterdiği acemi yöneticilik örneğidir.

    şaşırmamak lazım; 2010 dünya kupası elemelerinde iki maç için 5 milyon dolar prim vermek eylemini gösteren de bu federasyondu; euro 2012 elemelerinde almanya futbol federasyonunun şampiyonluk primi olarak koyduğu parayı, şampiyonaya katılmamız durumunda oyunculara dağıtacağını söyleyen de bu federasyon. kişiler değişmiş olabilir fakat kafa yapımız aynı. avrupa şampiyonası şampiyonluğunu veya çeyrek final, yarı final oynamayı başarı olarak görmektense, şampiyonaya katılmayı başarı olarak görüyoruz. keşke önce bu ezik tutumumuz değişse.

    psikoloji alanında herhangi bir tecrübem veya bilgim yok fakat insan psikolojisi çok basit olsa gerek. bir milli futbolcu, ülkesini en yüksek noktada görmek isteyen insanları hayalkırıklığına uğratmasına, olası bir başarısızlık durumunda da alacağı paranın fazlasıyla tatmin edici olduğunu bilmesi durumunda, o futbolcunun sahada kazanma arzusu ve isteği içinde olmasını beklemek hayalciliktir. bu gerçeği de birçok maçımızda gördüğümüzü düşünüyorum. hiddink'in yanlış oyuncu seçmesi, orada olmayı hakeden oyuncularımıza o şansı vermemesi gibi sebepleri bir kenara bırakıp bir de prim sistemi konusuna dikkat çekmemiz gerek.

    bir önceki avrupa şampiyonasında yarı final oynamasına rağmen, bir sonraki şampiyona elemelerinde en büyük hayal kırıklığı yaratan takım biziz;
    ne gariptir ki 51 takım arasında en çok prim alan oyuncular da bizim oyuncularımız.

    gönül ister ki her bir oyuncumuz;
    "biz de ekmek paramızı futboldan kazanıyoruz" klişesinden vazgeçip
    "milletimizi hayal kırıklığına uğrattık, aldığımız tüm primleri hayır kurumlarına bağışlıyoruz" deme cesaretini gösterse.

    çünkü 53 takımın olduğu avrupa milli takımları listesinde sondan 8. olan kazakistan'ı kendi sahamızda son saniye golüyle yenmemize, kazakistan'ın 2 sıra altında 48. sırada olan azerbaycan'a deplasmanda yenilip kendi sahamızda göt zoruyla 1-0 yenmemize, play-off'a taşıdığımız umutlarımızın hırvatistan'ın 2. dakikadaki golüyle yerle bir olmasına rağmen oyuncularımızın tonla para alması zoruma gidiyor arkadaş.

    http://gss.gs/VP
  • 6
    sıradan profesyonel lig takımlarında genellikle uygulanan prim sistemi şöyledir :

    ilk 11, oyuna giren yedek(1 dakika bile olsa) ve yedek kaleci ile teknik kadronun hepsi tam,
    oyuna girmeyen yedekler yarım,
    maç kadrosuna giremeyenler sıfır prim alırlar. bu kulübün verdiği primdir.
    genellikle futbolcu tayfası kendi aralarında para toplayıp masör, malzemeci gibi yardımcılara para verir. miktarı belli değildir, gönlünden ne koparsa usulü dağıtılır. burada aklıma rezervuar köpeklerindeki kadın garsona bahşiş verilmesi hikayesi geldi, gerçi orada reis adam başı 1 dolar istiyordu.

    maç primleri genellikle tek maçlık belirlenir. şampiyonluğa oynayan kulüpler bir seriye prim verme eğilimindedir. her yerde olmaz, olamaz. sivasspor'da primlerin 4 maçlık galibiyet serisine prim verildiğini düşünsenize, sezon boyu prim yüzü göremez topçular. isyan çıkar.

    bir de teşvik primi dağıtımı mevzusu vardır. teşvik primi ilk 11, yedek, oyuna girmiş, girmemiş, masör, malzemeci ayırılmadan dağıtılır. teknik kadro ve tribündekilere verilmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın