3401
--- alıntı ---
1992 yılında galatasaray başkan yardımcısı olarak görev yaptım. o dönem genç bir takım kurduk ve arka arkaya kupaları kazandık.
1996 yılında yönetimden ayrıldım ve 2006'ya kadar 10 sene sadece taraftar olarak kulübüme destek verdim.
biz 1996 yılında kulübü borçsuz bıraktık. 10 sene sonra borç 228 milyon dolar olmuş. 2006-2008 arasında başkan özhan canaydın'dı ama bütün işleri bana bırakmıştı.
ilk olarak stat yapmamız gerekiyordu. ardından mali işleri düzeltmek için uğraştık. tüm arazilerimizin üzerinde haciz vardı.
futbolcuların ve bize hizmet verenlerin büyük alacakları vardı. elimiz ayağımız bağlıydı. bu krizden stat yaparak ve şirketleşerek çıkabilirdik. 5 senelik süreçte 228 milyon dolar borçtan 338 milyon dolar borçla bıraktık.
100 milyon dolar borcu artırdık ama neler yaptık? stat yaptık. riva arazisinin imar durumunu çıkardık ve ruhsat aldık. bütün vergi borçlarını temizledik ve icraları kaldırdık. uefa'daki sorunların hepsini çözdük.
fakat 2011 yılında kongredeki karar nedeniyle ayrıldık. 2 yıl içerisinde borçları sıfırlama projemizi hayata sokacağımız dönemde görevi bıraktık.
galatasaray'a 11 yıl hizmet ettim. kongrede bana açıkça 'ya seçime git, ya da ibra etmeyiz' dediler. ben de şantajlarla geri adım atmadım. ünal aysal, duygun yarsuvat ve dursun özbek bu kararı geri çekmedi. buna yürekleri yetmedi.
en son mustafa cengiz başkan bizimle ilgili güzel bir açıklama yaptı. birliktelik çağrısında bulundu ve herkes ayağa kalkarak alkışladı.
galatasaray'ın bir devrime ihtiyacı var. tüzüğümüzün 21. yüzyılın şartlarına uygun olması lazım.
galatasaray'ın borcu 500 milyon dolar civarında.
türk sporunun şikeye bulaşması olayı sporumuzu zedeledi. sponsorluk elde etmek artık kolay değil. borçlar döviz, gelirler tl bazında. bu nedenle borçları kapatmak zor.
kulübe nasıl faydalı olabiliriz diye düşünüyorum ama çözüm bulamıyorum. zor bir dönemdeyiz. bir kulüp düşünemiyorum ki arazilerini bilabedel satsın, adasını yıksın.
biz o adayı çok zor şekillerde yaptık. şimdi kendi ellerimizle yıktık. yıktıranlar şimdi ortalarda yok. kıbrıs'ta arazi almıştık, şu anda var mı yok mu belli değil. galatasaray'ın bütün varlıkları teker teker gitti.
önümüzdeki seçimlerde gelecek olan başkan fikirlerimizi dinlerse paylaşırız. birlikte hareket etmemiz gerekiyor.
benden sonraki başkanlara bir bakın. hiçbir zaman yöneticilik yapmadan direkt başkan oldular. galatasaray geleneklerini kaybetti. galatasaray'ı şu anda tarihi ve geçmişi ayakta tutuyor.
benim bu dönemde başkan adaylığı gibi bir düşüncem yok.
galatasaray'ın buradan çıkması için 7/24 çalışmak gerekiyor. şu anda buna müsait değilim.
galatasaray taraftarı üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. galatasaray'ın ruhu orada. şimdi galatasaray'ın aklının devreye girmesi gerekiyor.
galatasaray'da en önemli sezonumu 8. olduğumuz dönemde yaşadım. o dönem bütün külüpler şikeye batmıştı.
o dönemde 18 kulübün 12'si şikeye bulaşmıştı, biz bulaşmamıştık. beni 9 ay boyunca dinleyen savcı söylemişti bunu.
türk futbolunda kendi kendimizi yönetemiyoruz. kulüpler birliği başkanı fikret orman ile birkaç kez görüştük. ffp üzerine çalışmalar yapıyor. devletin de buna destek vermesi gerekiyor.
faruk süren'e de camia içerisinden çağrı var. kendisiyle görüşmüştük, bütün camianın desteği olursa başkanlığı yeniden düşünebilir. faruk başkan, kulübün satışının çözüm olduğunu düşünüyor. ben buna katılmıyorum.
arda'nın nasıl bir galatasaraylı olduğunu biliyorum. kimse benimle bunu tartışamaz. arda, galatasaray'a gelmek istedi ama kulüp almadı.
emre, ingiltere'den galatasaray'a dönmek istediğinde bana geldi. fakat biz ona istediği parayı veremezdik. 'başka takımlarla görüşebilir miyim?' dedi. elbette dedim ve fenerbahçe ile anlaştı.
aziz yıldırım bana arda için 15 milyon dolar teklif etti. paraya da ihtiyacımız olduğu dönemdi ama 'hayır' dedim. arda'ya da 25 senede alacağı parayı 5 senede vermeyi teklif ettiler. ama arda kabul etmedi.
arda da, emre de adam gibi adamdır.
mecidiyeköy'deki yerde otel olmaz. zamanında da söyledim. iş merkezi olacak orası. yemin ediyorum oturduğum yerde sol elimin serçe parmağıyla şimdiye kadar bitirirdim orayı.
aziz yıldırım, kulüpler birliği başkanlığı yaptığı dönemde her toplantı öncesi beni arayıp eklemek istediğin bir şey var mı diye sorardı. birçok şeyi beraber yapardık.
aziz yıldırım ile neden düşman olayım? rekabet ile düşmanlığı karıştırmayın. sırf fenerbahçeli diye düşman olacağız diye bir şey yok!
amerika'da talebeyken anneme mektup yazardım 6 ay sonra cevap gelirdi. şimdi facetime'dan anlık görüşüyorsunuz. bu noktaya geldik, kafaları değiştirmek gerekiyor artık.
emre'yi arda'yı bırakın toplarını oynasınlar. bugünün manşeti emre, arda değil. bence 'galatasaray devrim yapmalı' manşet olmalı.
kalan 5 haftada şampiyonluk konusunda daha çok şey değişir. 4 takımın şansı eşit.
--- alıntı ---
giriş, gelişme, sonuç olarak konuşmasını ayırırsak.
giriş: günah çıkartıyor heralde diye düşündüm.
gelişme: takım şampiyonluğa giderken ne gerek var? madem aday olmucan, vaktin yok böyle bir zamanda niye ortalığı iyice karıştırıyorsun?
sonuç: sıçıp sıvama. emre, arda, aziz gibileri yalayarak kendisini iyice düşürmüş.
1992 yılında galatasaray başkan yardımcısı olarak görev yaptım. o dönem genç bir takım kurduk ve arka arkaya kupaları kazandık.
1996 yılında yönetimden ayrıldım ve 2006'ya kadar 10 sene sadece taraftar olarak kulübüme destek verdim.
biz 1996 yılında kulübü borçsuz bıraktık. 10 sene sonra borç 228 milyon dolar olmuş. 2006-2008 arasında başkan özhan canaydın'dı ama bütün işleri bana bırakmıştı.
ilk olarak stat yapmamız gerekiyordu. ardından mali işleri düzeltmek için uğraştık. tüm arazilerimizin üzerinde haciz vardı.
futbolcuların ve bize hizmet verenlerin büyük alacakları vardı. elimiz ayağımız bağlıydı. bu krizden stat yaparak ve şirketleşerek çıkabilirdik. 5 senelik süreçte 228 milyon dolar borçtan 338 milyon dolar borçla bıraktık.
100 milyon dolar borcu artırdık ama neler yaptık? stat yaptık. riva arazisinin imar durumunu çıkardık ve ruhsat aldık. bütün vergi borçlarını temizledik ve icraları kaldırdık. uefa'daki sorunların hepsini çözdük.
fakat 2011 yılında kongredeki karar nedeniyle ayrıldık. 2 yıl içerisinde borçları sıfırlama projemizi hayata sokacağımız dönemde görevi bıraktık.
galatasaray'a 11 yıl hizmet ettim. kongrede bana açıkça 'ya seçime git, ya da ibra etmeyiz' dediler. ben de şantajlarla geri adım atmadım. ünal aysal, duygun yarsuvat ve dursun özbek bu kararı geri çekmedi. buna yürekleri yetmedi.
en son mustafa cengiz başkan bizimle ilgili güzel bir açıklama yaptı. birliktelik çağrısında bulundu ve herkes ayağa kalkarak alkışladı.
galatasaray'ın bir devrime ihtiyacı var. tüzüğümüzün 21. yüzyılın şartlarına uygun olması lazım.
galatasaray'ın borcu 500 milyon dolar civarında.
türk sporunun şikeye bulaşması olayı sporumuzu zedeledi. sponsorluk elde etmek artık kolay değil. borçlar döviz, gelirler tl bazında. bu nedenle borçları kapatmak zor.
kulübe nasıl faydalı olabiliriz diye düşünüyorum ama çözüm bulamıyorum. zor bir dönemdeyiz. bir kulüp düşünemiyorum ki arazilerini bilabedel satsın, adasını yıksın.
biz o adayı çok zor şekillerde yaptık. şimdi kendi ellerimizle yıktık. yıktıranlar şimdi ortalarda yok. kıbrıs'ta arazi almıştık, şu anda var mı yok mu belli değil. galatasaray'ın bütün varlıkları teker teker gitti.
önümüzdeki seçimlerde gelecek olan başkan fikirlerimizi dinlerse paylaşırız. birlikte hareket etmemiz gerekiyor.
benden sonraki başkanlara bir bakın. hiçbir zaman yöneticilik yapmadan direkt başkan oldular. galatasaray geleneklerini kaybetti. galatasaray'ı şu anda tarihi ve geçmişi ayakta tutuyor.
benim bu dönemde başkan adaylığı gibi bir düşüncem yok.
galatasaray'ın buradan çıkması için 7/24 çalışmak gerekiyor. şu anda buna müsait değilim.
galatasaray taraftarı üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. galatasaray'ın ruhu orada. şimdi galatasaray'ın aklının devreye girmesi gerekiyor.
galatasaray'da en önemli sezonumu 8. olduğumuz dönemde yaşadım. o dönem bütün külüpler şikeye batmıştı.
o dönemde 18 kulübün 12'si şikeye bulaşmıştı, biz bulaşmamıştık. beni 9 ay boyunca dinleyen savcı söylemişti bunu.
türk futbolunda kendi kendimizi yönetemiyoruz. kulüpler birliği başkanı fikret orman ile birkaç kez görüştük. ffp üzerine çalışmalar yapıyor. devletin de buna destek vermesi gerekiyor.
faruk süren'e de camia içerisinden çağrı var. kendisiyle görüşmüştük, bütün camianın desteği olursa başkanlığı yeniden düşünebilir. faruk başkan, kulübün satışının çözüm olduğunu düşünüyor. ben buna katılmıyorum.
arda'nın nasıl bir galatasaraylı olduğunu biliyorum. kimse benimle bunu tartışamaz. arda, galatasaray'a gelmek istedi ama kulüp almadı.
emre, ingiltere'den galatasaray'a dönmek istediğinde bana geldi. fakat biz ona istediği parayı veremezdik. 'başka takımlarla görüşebilir miyim?' dedi. elbette dedim ve fenerbahçe ile anlaştı.
aziz yıldırım bana arda için 15 milyon dolar teklif etti. paraya da ihtiyacımız olduğu dönemdi ama 'hayır' dedim. arda'ya da 25 senede alacağı parayı 5 senede vermeyi teklif ettiler. ama arda kabul etmedi.
arda da, emre de adam gibi adamdır.
mecidiyeköy'deki yerde otel olmaz. zamanında da söyledim. iş merkezi olacak orası. yemin ediyorum oturduğum yerde sol elimin serçe parmağıyla şimdiye kadar bitirirdim orayı.
aziz yıldırım, kulüpler birliği başkanlığı yaptığı dönemde her toplantı öncesi beni arayıp eklemek istediğin bir şey var mı diye sorardı. birçok şeyi beraber yapardık.
aziz yıldırım ile neden düşman olayım? rekabet ile düşmanlığı karıştırmayın. sırf fenerbahçeli diye düşman olacağız diye bir şey yok!
amerika'da talebeyken anneme mektup yazardım 6 ay sonra cevap gelirdi. şimdi facetime'dan anlık görüşüyorsunuz. bu noktaya geldik, kafaları değiştirmek gerekiyor artık.
emre'yi arda'yı bırakın toplarını oynasınlar. bugünün manşeti emre, arda değil. bence 'galatasaray devrim yapmalı' manşet olmalı.
kalan 5 haftada şampiyonluk konusunda daha çok şey değişir. 4 takımın şansı eşit.
--- alıntı ---
giriş, gelişme, sonuç olarak konuşmasını ayırırsak.
giriş: günah çıkartıyor heralde diye düşündüm.
gelişme: takım şampiyonluğa giderken ne gerek var? madem aday olmucan, vaktin yok böyle bir zamanda niye ortalığı iyice karıştırıyorsun?
sonuç: sıçıp sıvama. emre, arda, aziz gibileri yalayarak kendisini iyice düşürmüş.