bizim takım perşembe günü yorucu bir avrupa maçı oynadı hemde deplasmanda
*, geri dönüp 3 gün sonra türkiye'deki en uzak deplasmana gidiyoruz. hemde maddi-manevi en zıt olduğumuz takımla maça çıkacağız. (oğulcan bonservis, muslera/akbaba sakatlık, muriç transfer... bir dünya kapanmamış hesap da var) rakip ligde sonuncu, değil biz, abisi f.bahçe bile olsa yenmek zorundalar. bunlara rağmen sakin kalmak zorundayız.
bu maçları önceden gerilim hâline getirmek, aşırı bilenmek bize hiç bir fayda getirmez. 2011'den sonra trabzonspor'un f.bahçe'ye nasıl bilendiğini hatırlayın. tüm şehir o kadar bilendilerki ters tepti. f.bahçe güle oynaya gidip, yenip yenip geliyordu. seyirci sahaya tuğla, koltuk, tokmak, telefon, çakı ne bulsa yağdırıyor ve bunların sonunda sahada gerilen tam tersine trabzon'un oyuncuları oluyordu. "yenemezsek bizi oyarlar" düşüncesiyle oyuncuların dizleri titriyordu.
sakin kalalım, yenelim ve öyle girelim milli araya, marcao'ya ve sakatlarımıza kavuşalım. onlar da yaşasın sonuncu olmanın ızdırabını, küme düşme korkusunu. en büyük intikam bunları görmezden gelmektir.