hamza hamzaoğlu’nın yeni gelmesinden mütevellit, as futbolcularını kullandığı maçtır. takımın başına yeni geldiği için olsa gerek, risk almak istemedi, iyi de yaptı. takımın morale ihtiyacı olduğunu bilip o ciddiyetle takımını oynattı ve galibiyeti kopardı.
maç başlar başlamaz takımın sahaya yayılımını inceledim; çünkü
cesare prandelli döneminde sahada sadece duran ve alan paylaşmadan gezinen oyuncular görüyordum ve maçları kale arkasından izlediğim için bu çok net belli oluyordu. örneğn mancini de takımın sahaya yayılımı konusunda büyük bir çaba sarf etmişti. çok iyi hatırlıyorum, juventus maçı öncesi antremanlarda ilk yaptırdığı iş kademe kayışlarıydı, bunu prandelli’de hiç görmedim topçular sadece top sektiriyordu:) bu maçta ise hamza hoca’nın bu konuda yaptığı müdahele belli oluyordu. top rakipteyken teles ve olcan (bruma); sabri ve emre (yasin) beraber, chedjou, selçuk ve umut; ve semih, melo ve pandev (emre çolaq) paralel bir şekilde kayma yapıyrodu, bu hamza hoca’nın bu disiplini oturtması çok güzel.
kadroyu gördüğümde az da olsa fatih terim etkisi gördüğümü belirtmek isterim. sağda
emre çolak, solda
olcan adın ve ortada
selçuk inan ile
felipe melo ile 4’lü orta saha bana 2011-2012 sezonunu hatırlattı. o zamanlarda da kenarlarda
emre çolak ve
engin baytar ile değerlendiriyorduk. emre çolak bildiğimiz gibi saf bir kanat oyuncusu değil ve orta sahaya, yani içe doğru kat ederek melo ve selçuğu rahatlatması gördüğüm artılardan bir tanesi. maç içerisinde birçok atak organizasyonunda en az bir kere emre’nin topla buluştuğuna şahit oldum ve zaten benim açımdan da maçın adamı
umut bulut ile beraber
emre çolak’tır.al-ver'i çok iyi yaptı, selçuk'u rahatlattı ve bir de asist yaptı. sol tarafta ise
olcan adın’dan faydalanan hamza hoca, hücümda çok verim alamasa da onun mücadeleci yönünü kullandı ve ben topsuz alanda olcan’ın gerçekten büyük bir çaba sarf ettiğine şahit oldum. bir pozisyonda, ilk yarıydı sanırım, olcan geri dönemeyince emre çolak sol kanada geçip adam kovaladı ve bu beni mutlu etti. takımdaki yardımlaşma artınca oyuncuların yaptığı hatalar göz önüne çok gelmiyor.
goran pandev için ayrı bir parantez açmak istiyorum; genel kanı beğenilmediği yönünde; fakat ben ilk yarıda yapmaya çalıştığı hareketleri beğendim ve oyundan erken alındığını düşünüyorum. pandev bir görev oyuncusudur ve ona verilen görev hocanın oyun anlayışına bağldır. mesela prandelli pandev'i
pivot santrafor olarak oynatmaya çalıştı; ama bunda başarısız oldu. hamza hoca ise pandev’i
taşıyıcı olarak umut’un arkasında görevlendirdi ve hem ortasahaya yakınlığından; hem de önünde oynayan umut’tan dolayı daha rahat toplar kullandı. örneğin penaltı yaptırdığı pozisyondan önce topu ortasahanın ortasından dönerek alıp top sürdü veya yine aynı şekilde ortasahadan aldığı topu umut’a verip pozisyon hazırladı. umut çabuk karar vermese içeriye kaçan pandev cezasahası içinde pozisyonunu almıştı. sonuç olarak pandev, hemşehrim diye söylemiyorum, çok zeki bir oyuncu ve kendisini doğru bir şekilde kullanırsa hamza hoca ondan daha çok verim alabilir.
umut bulut için pek fazla sçyleyecek bir sözüm yok; çünkü gerçekten özverili oynadı ve bu her zamanki oyunuydu. arkadaşlarına pozisyon yarattı, kendine pozisyon hazırladı, şu çekti, kafa vuruşları yaptı, golü de hak etti.
ortasahaya gelecek olursak, melo oyuna kötü başlamadı, hatta selçuktan daha iyiydi. ben meloyu fatih terim’den sonra ceza sahası önünde hiç görmemiştim. yan toplardan dönen toplarda hep melo vardı ve bu takımın hücüm yönünü de olgunlaştırdı. ilk penaltı pozisyonunda da melonun topu alıp sabri’yi çok güzel kaçırdı, bu da bir artıydı benim için. olumsuz olarak hepimizin de bariz gördüğü gereksiz agresifliği. ilk yarıda 3 kere atılmasını gerektirecek fauller yaptı ve ben birçok maçını hatırlıyorum sarı kartla tüm maçı bitirdiğini ki hamza hoca da sana güvenmiş oyundan almamış, sen hala riskli oynuyorsun. zaten birkaç haftadır riskli bölgelerde yaptığı laubali hareketleri göze batıyordu, bu da tuz biber oldu. umarım kendini düzeltir.
selçuk ise maça iyi başlamadı, imdadına frikik yetişti. bir de penaltı gelince morallendi, yani yine ekstra bir şey yoktu; selçuğun selçuk olduğu zamanlardan ara ara şeyler gördüm. maçın ikinci yarısında skor 3-2 iken sanırım ceza sahası içinde eskişehirli oyuncu kaleciyle karşı karşıya iken arkadan selçuğun müdahelesi gerçekten çok iyiydi. aslında bu normal olanı; ama başakşehir maçında iki golü de rakibi kovalamadığından dolayı yediğimizi düşününce başlangıç için bu iyi bir şey.
defans dörtlüsü için ise pek bir farklılık göremedim. sabri iyiydi, teles dengesizdi,
chedyine kafa toplarını bırakmadı.
semih kaya'da ise ufak bir kıpırdanma gözüme çarptı. ilk yarıda yandan gelen ortada yaptığı müdahele, eskisi kadar ruhsuz olmadğını gösterdi.
sinan bolat ise yediği ilk golde barajı yanlış kurdu ikincisini sinan değil bütün sinanlar gelse kurtaramazdı.
son olarak
armindo tue na bangna bruma ve
yasin öztekin’den bahsetmek istiyorum. bruma ne yeteneksiz ne de tembel; tek eksiği özgüven. gole kadar, oyuna girdikten hemen sonra kaçırdığı golün de etkisi olsa gerek, pas yapamadı ver-kaç bile yapamadı; fakat golden sonraki hali öncekiyle siyah beyaz kadar farklıydı. rakibine yapışan, kovalayan, kanat değiştiren, umut’un golünde sol taraftaydı sanırım, bir bruma vardı. kendine güveni geldikçe kendisi durdurulması zor olur, yeter ki kafası rahat olsun. yasin ise olcan’ın yerine girdikten sonra hiç sırıtmadı; aksine iyi de oynadı. prandelli döneminde aynı pandev gibi yanlış oynatılan yasin, hamza hoca ile çıkış yapacağına inandığım bir oyuncu ve bunu da bu maçta gördük. hamza hoca yorulan olcan’ın yerine yasin’i koyarak sistemi bozmadı ve 10 dakika topa değemeyen takım bir anda öne çıkarak pres yapmaya başladı. bu sayede de goller geldi. hamza hoca’nın bu müdahelesi çok yerindeydi.
hamza hamzaoğlu galatasaray kariyerine iyi başladı. kırmızı kart kendisi için iyi bir sınav oldu ve yaptığı oyuncu değişiklikleriyle benden geçer not aldı. umarım ligde de aynı performansı gösterir, sezon sonu bizi şampiyonluğa taşır.