271
hakemin son düdüğünden başlayalım yazmaya. hatta direk hakemden başlayayım. bu kadar kötü maç idere eden hakem görmedim dersem abartmış olmam. çünkü ben maçlarda hakeme falan bakmam. beşiktaşlı oğuzhan cin olmadan adam çarptı. tükürük konuşma modaydı, aman unutulmasındı. melo hayatının futbolunu oynuyordu, beşiktaşlı futbolcu hakemi kandırdı, hakem görmeden tükürdü diye orta hakeme ispiyonladı. ve melo hikayesi de burada bitti. şimdi ben bu beşiktaşlı oğuzhan'ın yüzüne balgam atıyorum, şerefsiz, emek hırsızının.
son düdükten saniyeler önce hasan şaş da ıslık çalıyordu tüm arena tribünlerine katıldı. aynı anda sol açıkta hakan balta'nın aciz halini görünce içim hüngür hüngür ağladı. bu stadyumda demek taraftara son dakikalarda şarkı söylemek haram. bu kaçıncı son dakikaları ıslık çalarak tamamladığımız. takımın 3 golcüsünden hiç biri yoktu bu son dakikalarda. 10 kişi kaldık diye itiraz edenler, 10 kişi kalan takımda arsenal'e karşı uzatmalarda hasan'ı sokan hoca, 10 kişi kalan takımda golcüyü çıkartıp sol açığa hakan balta'yı oyuna soktu. üstelik karşında psikolojik olarak adı büyük, ama bana göre ligin en sıradan bir takımı vardı. sanki küme düşmemek için hayatlarının maçını oynayan oyuncular gurubuydu beşiktaş.
emre çolak nihayet golünü attı, üstelik kendi ortalamasının da üstünde bir maç çıkardı, o da kurtuldu, hoca'da kurtuldu, bizde kurtulduk. ben bilirim siz bilmezsiniz diye ısrarla emre'yı oynatan terim, artık haklı çıkmış ve bu maçtan sonra da yavaş yavaş takımdan kesecek, yanına çekecektir. bozuk saat bugün doğruyu göstermiştir.
geçen hafta kaybeden takımda gol atamayan burak, bu maçı kulübede tamamladı. tercih edilen umut, bu maçta atamadığına göre bir sonraki maç burak oynayacaktır. drogba'nın da takıma gelmesiyle takımda en sağlam yer burak'ın olur. yarım saat oynayan sarı ejder için en ufak bir fikrimiz oluşmadı. tırıs tırıs koşmayı tecih etti. 10 kişi kalan takım tabelayı korumaya kalkınca klasını konuşturacak pozisyonlar oluşmadı.
kalenin şifresini çözdüm. bizim kalemizde mustafa sarp var. bu güne kadar yediği hiç bir golde hatası yok. top gol anına girdiğinde muslera hayalet oluyor, buhar oluyor kayboluyor. eğer kalemizde kötü de olsa bir kaleci olsa yediği gollerin bir kısmını kurtarabilirdi. bu maç ta dua ettik futbol tanrısına, çerçeveye başka top gelmedi. melo, selçuk, riera, sabri, emre beklenmedik bir şekilde iyi oynuyorlardı. devereye de 2. golün moraliyle girdiler. hezimet içten bile değildi, ama işte top çerçeveye gelmeseydi.
bu maç büyük bir maç olsaydı, bu gece hamit için çok güzel şeyler yazacaktım. sağ tarafın en ucunda karşı takımın hücum etmesini neredeyse tek başına engelledi. sıradan bir takıma karşı bu oyunu oynadığı için fazla da bir övgü şeyleri yazmayacağım. futbolu aklıyla oynayan futbolcuların başında geliyor hamit. drogba, ve sarı ejder'le beraber oynayacağı maçlarda çok daha tempolu ve iyi oynayacağından eminim. akıllı adam, akıllı, iyi futbolcular, iyi futbolcularla daha iyi oynarlar.
postun pahalı olduğunu anlayan futbolculardan sabri şu son oynadığı 2 maçta da kendisinden beklenilenden daha iyi oynadı. gelişi güzel şut çekme sevdasından vazgeçmiş, 50-60 metreye isabetli paslar atar duruma gelmiş, eboue'yi aratmayan bir futbol oynadı.
sıradan bir lig maçı daha kazasız atlatıldı. galatasaray ortalama altı bir futbolla 3 puanı aldı. hoca'nın da cenazesi varmış, bir kaza golüyle berabere kalsak üzüntüsü katlanacaktı. puan farkı giderek açılır, ama benim gönlüm açılsa bile tekrar kapatıp 33. hafta bir kupa daha kaldıralım kalkedon'dan.