• 14
    gerek rakiplerin motivasyonunu kırmak gerek de kendi motivasyonumuzu yükseltmek konusunda çok önemli bir maç.

    2011'in aralık ayında da yeni yeni form tutarken trabzon deplasmanına gitmiş ve elmander'in attığı şahane golle öne geçtikten sonra kolay bir maç geçirmiştik. umarım tarih tekerrür eder ve umduğumuzdan kolay bir maç olur.

    olası yenilgide ise beşiktaş, konyaspor ve malatyaspor deplasmanları da devamında geleceği için, sonraki fikstüre moral bozukluğuyla girmiş oluruz. bu süreci iyi geçirirsek ilk 11'e 2, yedek kulübesine de 2 takviye ile daha iyi konuma gelebilmemiz ihtimal dahilinde olacaktır. muslera da eski günlerine yakın dönerse seri yapıp rakipleri ekarte etmemiz de daha kolay olacaktır.

    evet lig uzun ancak erkenden koparırsak da kimsenin takip etmeye mecali kalmayacak gibi duruyor o yüzden çok kritik bir maç olarak görüyorum.
  • 87
    feghouli ve belhanda umarım ayaklarına, kollarına, dillerine hakim olurlar çünkü bu 2 futbolcu 3 ayrı trabzon maçında direk kırmızı kart görerek maçın içine etmişti. kafamız sahada kalıp başka işlere bulaşmazsa maçı kazanırız. trabzon kadro olarak bizle baş edebilecek seviyede kesinlikle değil. duran top dışında sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum.
  • 462
    kötü oynayarak ama hakkederek kazandığımızı düşünüyorum. tabii ki maçın tamamında kötü oynamadık. belli bölümlerinde bir şeyler gösterip ara ara parlayıp bazı bölümlerinde ise s.o.s. verip fecaat oynayarak kazandık. ya da şöyle söylemek gerekir sanırım: bir vasatımız varsa bizim onun altında oynadık. pekala görece kötü oynadığımız maçları kazanmak da bir beceridir.

    bir kere oyunun böyle şekilleneceği belliydi. yani trabzonspor'un topu bize bırakıp geride duracağı bizim de topu alarak oynayacağımız... bu senaryoyu herkes bekliyordu. bu yüzden sahaya çıkan on birin doğru olduğunu düşünüyorum. sahadaki en tabiri caiz ise "kalas" futbolcumuz omar idi.

    bu senaryoda bizim adımıza belki beklendik belki beklenmedik olan belhanda'nın çok kötü oynamasıydı. top kayıplarının açıklaması yok.

    bu arada şunu söylemem gerekir. ben riskli pasların yapılmasında bir sakınca görmüyorum. özellikle ileri doğru atılan paslarda. zaten bizim fark yarattığımız oyuna baktığınızda ileri geri zigzaglı seri paslar yaptığımızı görürüz. top ileri gider tekrar geri döner, ileri gider tekrar geri döner. bu rakip takımın dikine dengesini bozar. rakibin topun olduğu yere göre pozisyon alacağını düşünürseniz bunun teorisini görebilirsiniz. tabii bizim maçlarımıza baktığınızda pratiği de görebilirsiniz.

    ne var ki belhanda'nın yaptığı paslar başka bir düzeyde. mesela oğulcan'ın kaybettiği ve dönen topun kalemizde pozisyon olduğu zamana bakın. belhanda oğulcan'a doğru ileri oynuyor ama oğulcan dört kişinin arasında. ikisi yakın markajda. gelin bir de ikinci yarıda 2-0'dan sonra taylan'a attığı ve kalemizde pozisyon olan pasa bakın. ileri bile olmayan bir pas. çok yakındaki arkadaşına çok sert bir pas. yakın markajdaki arkadaşına bir pas.

    onun haricinde yine agresyon eksikliğimiz olan bir maçtı. bu agresiflikten kastım sadece pres ve savunma değil. onlar da eksikti görece. ama paslarımız agresif değildi. hücumlarımız agresif değildi. şutlarımız agresif değildi ki zaten şutumuz pek yoktu. tempomuz agresif değildi. topun hızı, pas hızı agresif değildi.

    oyunun şekillendiği haliyle en azından pas bazında agresif olabilirdik. seri ve hızlı paslar yaparak pas sayımızı artırabilirdik.

    tempo eksikliğimiz vardı ama ritim kayıplarımız da vardı. tempo eksikliğinden daha kötüsü bu ritim kaybı bana sorarsanız. ritmi kaybettiğinizde sahada kaybolmaya ve bazen uyumaya başlıyorsunuz. burada da oyunu ve skoru tutma şeklimize, o anlardaki takıma bakın. sizce galatasaray "evet, bu takım skoru tutuyor" dedirtti mi? yoksa yine pozisyon verdik mi? yine rakibi kalemize güle oynaya yaklaştırdık mı? evet ve evet. oysa bizim yeni bir ritim yakalayıp olağan oyunumuza devam etmemiz gerekiyor. mevcut takımımız topu bırakarak skoru tutabilecek yapıda değil. neredeyse hiçbir oyuncusu buna uygun değil. omar'ı ayrı tutarsak marcao, donk, saracchi her an bir şeyler yapabilir. bir an uyur. gereksiz bir hareket yapıp penaltıya sebebiyet verebilir. ön taraf zaten savunmasıyla ortaya çıkan bir yapıda değil.

    diğer taraftan trabzonspor'un başlangıç oyununa da değinmek istiyorum. özellikle ileri uçtaki gölge presten... ben mi yanlış gördüm, yoksa geriden oyun kurulumunda marcao'yu mu tercih ettiler? presin yönlendirme tarafı net marcao'dan taraftı. tamam donk'un da ayağı iyidir de bir marcao değildir yani.

    buradan bizim tarafa geçeyim. rakibin bir şeyler yaratabilen tek oyuncusu nwakaeme... ayağına topu aldığında çoğu zaman bir şeyler çıkardı ortaya. evet, omar'ın karşısında iyi durduğu söylenebilir ama yeterli midir? trabzonspor'un elinde nwakaeme'yi alın neredeyse hiçbir şey kalmaz şu maçta. o halde biz neden ona top aldıktan sonra kapatmak yerine ona top aldırmamak yönünde bir oyun çizmedik? eğer nwakaeme'nin nasıl top aldığına bakarsanız beni anlarsınız. sol kanatta omar'ın biraz uzağında elini kolunu sallaya sallaya top aldı ve kullandı.

    ha bir de 2-0'dan sonraki halimizden bahsetmek istiyorum. diyebiliriz ki topu ayağımızda tutup garanti pas yaparak skoru tutmaya çalıştık. doğrudur. eğer basit top kayıpları yapmasaydık tık tık tık oynardık da... ama bu pasları rakip alanda yapabileceğimiz o kadar pozisyon oldu ki... yani kendi riskli alanımızdan en uzakta... topu ileri taşımayı düşünmedik. kimse düşünmedi. bir anlık bir düşünce parladığında top direkt geri döndü. sanki yasaklı, hayaletli bir bölgeymiş gibi. trabzonspor 2-0'dan sonra oyundan öyle bir düştüğü zamanlar vardı ki bazen 5 kişi ileride kalıyordu. fakat biz ileri çıkmaktansa orta sahada top çevirdik. sonuçta pas hatası yapıp topu rakibe iade ettik. bu da trabzonspor'un işine geldi. geri koşmak zorunda kalmadılar mesela.

    sonuç:
    oyunu ve skoru tutma şeklimizde sorunlarımız var. oyunun gelişimine göre reaksiyon almamızda sorumlarımız var. rakibin kalemize kolayca gelmesine hala izin veriyoruz. tempo, agresyon ve ritim sorunlarımız var.

    iyi yaptığımız şeyler zaten ortada. onları bolca konuştuk, konuşuyoruz zaten. oyunumuzun daha iyi yerlere gelmesi lazım. özellikle kazandığımız maçtan sonra bunları yazmak istedim.
  • 77
    kazanmamız halinde lider olacağımız bir maç oynayacağız, genelde bu tarz maçları zorda olsa kazanmasını biliriz, fakat rakip sezon başına göre daha formda ve daha oturmuş bir kadroyla oynuyorlar, abdullah avcı 18 puanın 14'ünü topladı ve takımı yarışa sokmayı başardı avrupa potasında bitireceklerini düşünüyorum. bu maç özelinde ise son yıllarda pek kazanamadığımız trabzon deplasmanında iyi bir oyunla galip gelirsek şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olduğumuzu göstermiş oluruz. gerek beşiktaş gerekse fenerbahçe fazla zorlanmadan kazanmasını bildiler fakat kazanırken duran topun önemini de görmüştük. özellikle fenerbahçe kornerler sayesinde maçı döndürmeyi bilmişti. duran toplara biraz çalıştıysak trabzon'un bu zaafiyetini kullanabiliriz. vitor hugo'nun yan toplardaki başarısına da ek önlem almak gerek, abdullah avcı duran top konusunda iyi bir teknik direktör buna dikkat etmemiz gerekiyor, akan oyunda ligin en az gol yiyen takımı olabiliriz. bu sene kalede muslera olsa herhalde maximum 5-6 gol falan yemiş olacaktık defans konusunda gayet iyi olduğumuzu düşünüyorum. hücum konusunda ise feghouli günündeyse cidden takım ayrı bir tad veriyor.
  • 67
    kazanırsak, başka maçların skoruna bakmadan lider olacağımız maç. transfer dönemi 5 ocakta açılıyor. yani trabzonspor deplasmanı dışında bir de antalya maçimız var içeride. gerçi ondan sonra ara yok bilakis baya sıkışık bir fikstür var. 5 ocakla beraber yönetim anında bir iki transfer açıklamalı. geçen yıllardaki hataları bu yıl yapacak lüksümüz yok. bir şekilde kendimizi zirveye atabildik şu eksik kadroyla. taylan bir kez oynamasa tüm sistem bozulacakken çocuk kart görmüyor kaç haftadır. covidler, sakatlıklar, sezon başı yapılamayan transferler derken şuan iyi bile durumdayız. o yüzden yarın çok kritik. alalım, sonra da transferler gelsin; önümüz açık.
  • 82
    topu geri kazanma hizinin sonucunu belirleyecegi karsilasma.

    trabzon topu alip set kurmayacak. biz de klasik set oyununu oynayip ara paslariyla alti pasa kadar inmeye calisacagiz. acaba, bu noktada hoca avci'ya karsi surpriz yapip kanat akinlari ile sifira inmeyi dener mi diye dusunmuyor degilim. sakkadanak saracchi ve omar ile baskinlar yapsak kesin trabzon savunmasi acilacaktir. ozellikle, ikinci yari boyle bir oyun denenebilir. bizim tilki de 20 dakika kaldiracak durumsaysa, onu da iceri atip 2-5-3 oynariz.

    fiksture de baktigimizda, besiktas macina kadar en zor gordugumuz musabaka bu mac. en azindan yenilmememiz gerekiyor.

    18 uzerinden artik kalede arada neuer kesilen ugurcan olsa da sut denememiz gerekiyor. taylan da, belhanda da, soso da kisa pas trafigini korumak istediklerinden sut denemiyorlar (ya da hoca fena tembihledi).

    trabzon'da ismini tam hatirlayamadigim pirpir bir forvet var. o da ndoye gibi bize sikinti cikarabilir. yusuf sari falan zaten ancak saracchi patir patir birakirsa yildizlasabilir. ayrica, o cocuk kendini cok yere atan birisi. penalti kovalayacaklardir marcao ve saracchi tarafindan.

    vurdugumuz gol, yedigimiz ofsayt olsun.
  • 15
    bu sezonu nedense 2011-2012 sezonuna benzetiyorum. sezona sancılı başlama, imparatorun sistem bulma çabaları, sistemi oturtmak vs vs. o sezon derbilerdeki oyunumuzla bangır bangır biz geliyoruz demiştik, fenerbahçe derbisi ligin ilk haftalarındaydı, o yüzden ölçüt değil ama bu maçı kazanırsak bu kupa bizim mesajını cümle aleme duyururuz. o yüzden çok önemli bu maç. inşallah iyi bir oyunla bu maçı kazanırız. benim inancım tam.

    (bkz: sen şampiyon olacaksın)
  • 446
    kırılma anı sofiane feghouli' nin sakatlanıp çıkması olan maç. yerine giren ömer bayram fark yaratacak olan hareketliliği sağladı. burak yılmaz'dan sonra ilk kez defans arkasına sarkan forvet golü izledik bir de bu maçta. bazı oyuncularda pas ciddiyetsizliği ise göze çarptı ve trabzonspor bu şekilde yakaladığı bir çok pozisyonu kaçırdı. biraz becerikli bir hücum hattı bu şımarıklığa fena fatura keser.
  • 475
    hakemi halil umut meler olan maçtır. 3 mart 2021 ankaragücü galatasaray maçının 45. dakikasında yaşanan penaltı pozisyonunun aynısının yaşandığı ancak ne hikmetse hakem tarafından lehimize penaltı verilmeyen maçtır. aşağıda paylaştığım özetin 1 dakika 38. saniyesine bakarsanız, kaleci uğurcan'dan seken topun kolu epey bir açık olan edgar ie'ye çarptığını, ancak hakemin penaltı vermediğini, var'ın da çağırmadığını göreceksiniz. ancak yine ne hikmetse aynı hakem dün oynanan maçta arda'nın dizinden sekip, otuz santim ötede olan ve açık durumda değil, doğal konumunda olan eline top çarpınca cart diye penaltıyı veriyor; var da her şeyi ayan beyan görmesine rağmen müdahale etmiyor.

    yahu farklı hakemlerin, farklı kararları olsa bir şey demeyeceğim. aynı şekilde gelişen iki pozisyonda kolu daha açık olan futbolcuya penaltı vermeyip (bana göre doğru karar da bu. o kadar kısa mesafede adam kolunu nasıl çeksin) kolu daha kapalı durumda olan futbolcuya nasıl penaltı verebiliyor aynı hakem. aynı fotoğrafa bakıp bir gün ak, bir gün kara nasıl diyebiliyorsunuz. ulan nasıl bir mide var sizde. hiç mi hak yerken vicdan azabı yaşamıyorsunuz. hiç mi pozisyonları sonradan izleyince mutsuz olmuyorsunuz. ne yapmışım ben demiyorsunuz.

    yazık, sadece yazık.

    https://tr.beinsports.com/...alatasaray-mac-ozeti
App Store'dan indirin Google Play'den alın