romario'nun ali samiyen'de arz-ı endam ettiği maç.
galatasaray tarihinin en iyi forvet ikilisinin golleriyle kazanılan maçtır efendim.
28
eski açıktan canlı izleme şansına sahip olduğum maçtır. sisli puslu, soğuk bir havaydı hatırladığım kadarıyla. kale arkasında olduğumuzdan dolayı arif'in golünü biraz geç algılayabilmiştik. bugün tam 22 sene olmuş, hey gidi günler.
1994-95 ucl grup maçı. 1993-94'de de yine grubumuzda barcelona vardı ancak 2 maçı da kaybetmiştik, bu sezonda da ispanya'da maçı kaybetmiştik ve sırada istanbul randevusu vardı. geriye düşsek de kazanmıştık ve ucl tarihimizdeki ilk galibiyetti. daha sonra 2001-02 ve 2002-03'de grubumuza barcelona gelmişti. 5 aralık 2001 barcelona galatasaray maçında ispanya'dan puanla dönmüştük.
o dönem yatılı okulda kalıyordum. normalde de pek tv açılmıyordu ama uyku saati olduğu için kesinlikle açılmazdı. bizde bu tarz maçları ufak cep radyolarından dinlerdik. yatakhanenin bir alt katında dolapların olduğu bölüm vardı. penceresi bitişik sayılabilecek binaya bakıyordu. o gün sağolsun komşu abimiz perdeleri kapatmamıştı ve uzaktan da olsa maçı izleme şansımız olmuştu. tabii haliyle ses yok, onu da radyodan idare ediyorduk. attığımız gollerde yaşadığımız sevinci anlatamam ama tabii yakalanmamak için haliyle bağıramamıştık. bu maç ne zaman önüme gelse, aklıma bu anı gelir:)
ne zaman bu maçla ilgili bir şey görsem o sezon şampiyonlar ligi için mahsun kırmızıgül'ün söylediği alem buysa kral cimbom şarkısı aklıma gelir. çocukluğuma dair en güzel hatıralardan biridir kesinlikle.
ne moskova barcelona gönlüm sarı kırmızıda aradığım futbolunda alem buysa kral cimbom
38
gitmeyi cok istedigim fakat gidemedigim mactir. sampiyonlar ligi kurulduktan sonra aldigimiz ilk galibiyeti televizyondan izlemek durumunda kalmistim. o da yetti zaten. sergio busquets'in babasi kaleciydi ve arif gerekeni yapmisti.
39
grupta iç sahada oynadığımız diğer iki maça nazaran daha az bir taraftar katılımının olduğu(kapalı ve yeni açık baca gerekeni yapmıştır o hususta sorun yok:) kapalının önünde delirtemecelerimizde bu seferki talihli topçunun hristo stoichkov olduğu, yediğimiz golden sonra umutsuzluğa az da olsa düşmüş olsak bile desteğin kesilmediği, az sayıda barca taraftarının numaralı alt katın yeni açığa yakın kısımın yarısında yer aldığı(30-40 kişi) ikinci golün olduğu aşırtma tarzı şut atılıp kaleci topu çizgiden çıkarmaya çalışırken birçoğumuzun hakeme bakması ve santrayı göstermesi ile inanamadığımız, çılgınlar(hatta hayvanlar gibi) sevinip kazandığımız, maç bitiminde kapalı koridorda çıkışta bile hala deli sevinç gösterilerinin olduğu, dünya gözü ile romario yu gördüğümüz maçtır.
işte bu cimbom'un ayak sesleri...
40
stauce'nin ilk maclarindan birisini harika oynadigi ve bulent korkmaz'in romario'ya adim attirmadigi mac.