• 26
    5-0'la hezimete uğradığımız maç. lucescu'yu sevmeme sebeplerimdendir. şimdilerde yabancı sınırlaması hakkında konuştuğu gibi bu maçın oynanacağı hafta boyunca biz neden çok maç oynuyoruz, maçlarımız neden ertelenmiyor, fikstür neden sıkıştı vs konuşup durmuştu. bir de vedat inceefe, hasan şaş, berkant göktan gibi sahadakilerden eli ayağı daha düzgün olan adamları yoğun maç temposunda riske etmemek ve yormamak adına yedek bırakmıştı ki sakatlıktan yeni dönmüş hakan ünsal da bu maçta oynayabilirdi. altyapıdan da takviye yapılabilirdi ama genç adam oynatmak lucescu'ya tersti.

    felaket bir savunmayla başlamıştık. sağ bekte sol ayaklı olup bir baltaya sap olamadığı kariyeri boyunca sol açık ve orta saha merkez olarak forma giymiş faruk atalay vardı. sol bekte ise gustavo andres victoria rave oynamıştı. hakan ünsal yedekti. stoperler ise daha faciaydı. lucescu nedendir bilinmez çok da yoğun maç temposuna sokmadığı vedat inceefe'yi yedek bırakmış, maça andres jose fleurquin - bülent akın ikilisiyle çıkmıştı. faruk - fluerquin - bülent akın - victoria dörtlüsü kabus gibi bir dörtlüydü. kalede de vasıfsız kerem inan olunca 5 tane yedik. hezimeti yaşadık.
  • 29
    yamulmuyorsam maç sonrası bursaspor taraftarları bizi tabut yapıp sevinmişler ellerinde gezdirmişlerdi. kinim o zamandan beri var kendilerine. unutamıyorum o görüntüyü. günlerce kutlamışlardı o galibiyeti. ben küçük takımların büyük takımları yenmesinden haz duyarım. konu galatasaray olunca farklı tabi. ancak küçük takım ve taraftarları da yerini bilmeli. sevinmeleri ölçülü ve saygılı olmalı.
    şimdi tarihten silinseler kinim belki son bulur.
  • 30
    3 gün öncesinde kendi sahamızda şampiyonlar ligi maçında psv yi hem sahadaki oyun hem de skor olarak ezdiğimiz maçtan sonra cuma gecesi oynanan maçtır. mecidiyeköy'den 8 otobüs yola çıkılmış, yalova'da feribottan itibaren hemen hemen her ilçe girişinden durdurulmuş, bu durumda 3 saatlik yolu 8 saatte kat etmemize sebebiyet vermiştir.

    bu aranmalar ve kontrol noktalarında anlamsızca yapılan beklemelerden ötürü, o günlerde meşhur olan şarkıcı gökhan özen'in "aramazsan arama yar" adlı şarkısı bir anda arama yapan kolluk kuvvetlerine yönelik "zaten bir şey bulamazsın emanet zulada" şekline bürünmüş, yıllarca her tribünün bu durumda söylediği bir klasik halini almıştır. hatta abd'ye girişte gümrükte bile söyleyip federallerin sorgusuna maruz kalanların bile olduğunu duyduk(ayrı başlık ister ama bunun detayı:)

    ayrıca feribotta iken şampiyonlar ligi kuralarını takip etmiş(radyo ve telefonla etrafı arayarak) kura öncesi bir dostumuzun "ulan düşünsenize barcelona, liverpool ve roma ile aynı gruba düşüyormuşuz ne komik olur" öngörüsüne "hadi lan oradan yok bir de brezilya çekelim tam olsun zuhahha" cevap ve efektleri ile karşılık verilmiş, çekilen kura sonucunun bu dostumuzun kehanetindeki gibi çıkması sonucu ilk başta inanmak istememiş, tepki koymuş, sonra sorgulamaya ve son olarak ise kabullenme aşamasına geçmiştik.

    kısa mesafenin uzun süren yolculuğu sonunda şehir girişindeki aranmanın ardından önce hafif hafif başlayan sonra stada girmemizle sağanak ve etkili bir şekil alan yağış maç boyu sürmüş, 2.golden sonra artık sahayı bırakıp dakiklarca ve sadece "sen çok yaşa" yı her yediğimiz golde volum arttırarak, bağırarak maçı tamamlamıştık. bursa tribünlerinin 4. golden sonra abdurrahim albayrak'a yönelik" abdurrahim-abdurrahim aaaaaa" yönelik büyük makarası ise suratlarımızda acı bir tebessüm yaratmış, istanbul dönüşünde kendi ekibimiz içindeki makara envanterine eklenmiştir.

    dönüş yolunda taşlanıp, o sinir ve ıslaklıkla inip birileri ile kapışmaya hazırdık ama gerek skorun onlara verdiği büyük mutluluk gerek ise devam eden yağıştan ötürü olsa gerek ev sahibi tribünlerden kaynaklı herhangi sorunla karşılaşmadan istanbul'a 2,5 saatte dönmüştük.

    dönüşte ise bu sefer istanbul' da çok şiddetli bir yağışa denk gelmiştik. otobüslerden mecidiyeköy'de inip aracımızı park ettiğimiz, geçtiğimiz günlerde lansmanı yapılan, bugünün leo residansı o günün ise stadın yanındaki boş alan/arsa diye anılan(daha çadır store bile yoktu) yerden hareket etmiştik ki bu sefer aracımız bir anda bozuldu. köprüye çıkış yolunda aküsü bitmiş sabahın 3,5- 4 ünde kalakalmış, sonunda bir taksiyi durdurup yardım almış, ıslaklığımıza ıslaklık katıp, binlerce küfür ve nefret (tabii ki bir daha deplasmana gideni silsinler başta olmak üzere) cümleleri ile eve bir şekilde dönmüştük.
  • 31
    yaşı tutmayanlar bilmez.
    salı gecesi şampiyonlar ligi maçı (bkz: 30 ekim 2001 galatasaray psv eindhoven maci) oynayan galatasaray’ı skandal bir kararla cuma günü bursa deplasmanına göndermişti tff.

    normalde hafta arası avrupa’da ülkeyi temsil eden takımlar lig maçını pazar veya pazartesi oynardı.
    fbjk galatasaray neden cuma maç yapmıyor yaygarası üzerine, topçularımız dinlenemeden cuma akşamı bursa deplasmanında maça çıkmak zorunda kaldı.

    şimdi aynısını fb’ye yapmaya kalksan yer yerinden oynar.
  • 34
    başlığı solda görünce şöyle bi o günlere gidip geldim.

    3 gün önce sami yen'de o dönemler çokça alışık olduğumuz şampiyonlar ligi galibiyetiyle gururlandığımız 30 ekim 2001 galatasaray psv eindhoven maçından sonra bir çok eksikle kaliteli bir kadrosu olan bursaspor karşısında hezimet yaşadığımız maç. aynı gün şampiyonlar ligi ikinci tur grup kuraları çekilmiş ve ölüm grubu (barça - liverpool - roma) diye tabir edilen gruba düştüğümüzü maçtan saatler önce öğrenmiştik. her ne kadar skor sürpriz olsa da maçtan önce beraberlik alsak yeter diye bir hava vardı hem takımda hem taraftarda.

    ayrıca hatırladığım, maçtan sonra lucescu basın toplantısına katılmayıp yardımcısı göndermişti. 9 günde 4 maç oynatan federasyona tepki amaçlı bir hareketti. neyse ki büyük takım olmanın hakkını vererek bu hezimeti hemen unutup ölüm grubundan da çeyrek final kapısından tek golle elenip o sezon ligi şampiyon tamamlamıştık. hey gidi günler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın