• 4
    bismillahirrahmanirrahim...

    (bkz: bugün günlerden galatasaray)

    herkesin adaleti şaşar allah'ın adaleti şaşmaz!

    10 ay önce yaşadığımız travmalar ve kötü günlerden buralara...

    2016-2017 sezonu bittiğinde hemen 2017-2018 sezonu'nun hazırlıklarına başlanmıştı. galatasaray taraftarının artık takatinin kalmadığı bir dönemde seçim senesinin de olduğu sezon başında yönetim biraz da olsa profesyonelce davranıp, transfer işinde kardeşlerin ya da levent nazifoğlu gibi çapsızların söz sahibi olmadığı, cenk ergün gibi en azından verdiği paraya kıyasla kaliteli denebilecek isimlerle görüşen, taraftarın dilinden anlayan, iletişim yönü kuvvetli bir isimle çalıştı.

    wesley sneijder gibi bir ismin saygısızca gönderilişi ile taraftar bölündü, özellikle gönderiliş şekli terbiyesizce olduğu için benim gibi birçok taraftar bunu yediremedi. (bkz: wesley sneijder/#2204091)

    http://gss.gs/XvH

    sezonu erken açtığımız için transferlerin bazıları uefa avrupa ligi ön elemesine yetişmedi ve ilk turda östersunds faciası yaşandı.

    bu tarihi fiyasko ile birlikte takımın kadrosunun defoları daha da ortay açıktı ve 20 temmuz 2017 galatasaray östersunds fk maçı'nda passolig yakan taraftar ile tarihi bir şok etkisi yarattık yönetim üzerinde. herkes silkelendi ve işin ciddiyetini anladı.

    http://gss.gs/LM4

    igor tudor, cenk ergün ve scout ekibinin çalışmalarıyla neredeyse ilk onbirin tamamı yeniden kuruldu.

    gidenler, gelenler derken yine herkes pek de mutlu değilken, 5 ağustos 2017 galatasaray hertha berlin maçının ikinci yarısında oyuna ndiaye ve fernando'nun girişiyle birlikte oynanan oyun bir anda herkesi umutlandırdı.

    o umut da 2017-2018 sezonu'nun ilk maçına yansıyacaktı...

    14 ağustos 2017 galatasaray kayserispor maçı ile sezonu açacaktık, hem de ne açılış! maç pazartesi olmasına ve tarihi bir avrupa faciasına rağmen insanlar maça geldi ve sükseli bir galibiyetle bir anda taraftarın enerjisi ve inancı yükseldi.

    hedef 21 dedik...

    çünkü fatih terim'den sonra ilk kez takım önde basan, hayvan gibi bir presle rakibi bunaltan, bol pozisyona girilen bir oyun oynuyordu.

    sezonu erken açmamızın da etkisiyle içerideki 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçına kadar oldukça yüksek puan ortalaması ile geldik. 8 haftada 7 galibiyet 1 beraberlik. tudor'la gelecek planları bile yapılıyordu.

    hatta öyle ki bizim bu çılgın halimiz ve rakiplere puan farkı koymamız siyasilerden, şeytan yorumculara kadar herkesi rahatsız etti. yabancı oyuncu sınırı sürekli dillerdeydi, bazı kendini bilmezler, galatasaray'ın adının değiştirilmesi gerektiğini söyleyecek kadar ileri gittiler. rıdvan dilmen gibi ekranların en büyük manipülatörü " böyle lig mi olur 8 haftada lig bitti" dedi ve ağlamalara doymadı.

    hedef gösterilen takımımız 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçında cüneyt çakır tarafından iç sahada bu sezonki tek olacak olan puan kaybını yaşadı, belhanda'yı resmen pozisyon arayarak atan, penaltımızı vermeyen hakem ile ilk kez gazımız kaçırıldı ama taraftarımızın gücüyle içeride 30 dk 10 kişi oynamamıza rağmen kaybetmedik.

    siz diz çöktüğünüz için onlar büyük görünüyor ayağa kalk temalı pankartın koreografisi bile alçakça hedef gösterildi, teröristlerle bir tutuldu, saçma sapan gündemlere konu yapıldık, vurdukça vurdular. ne acıdır ki 30 milyon taraftarı olan kulübün başkanı bu süreçte masaya yumruğunu vuramadı! bu sezon en kahrolduğum zaman işte bu zamandır. resmen sahipsiz gibiydik...

    bizi en kolay doğrayacakları yerler deplasmanlardı ve öyle de oldu,

    trabzon ve başakşehir deplasmanlarında alınan travmatik yenilgiler, içeride aslan dışarıda ürkek olan takımın bir de hakemler tarafından doğranması taraftarı isyan etme noktasına getirirken dursun özbek ve çetesinin sesi çıkmadı, oyuncularımız maçlarda en ufak hareketlerde kart gördü, oyundan atıldılar ve kurullarca saçma cezalar verildi. içeride yine taraftarın sinerjisiyle kazanıyorduk ama zorlu fikstürde her deplasman korku filmi gibi oluyordu.

    2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçındaki ürkek oyun ve teslim oluşumuz ise hemen herkeste bardağı taşıran son damla olmuştu.

    fatih terim'in milli takımdan ayrılmasına ve hoca üzerinde oluşan baskıya rağmen dursun özbek önce "hocamızın arkasındayız" dedi fakat lucescu ile görüşmeye romanya'ya gitti, bir yandan lucescu ile görüşülürken diğer taraftan tudor'u idare etmeye çalıştılar. tam bu anda galatasaray düşmanı tff lucescu ile görüştü ve dursun özbek ayağına kadar gittiği adamı ikna edemeden dönen ilk galatasaray başkanı olarak bizi rezil etti!

    17 aralık 2017 yeni malatyaspor galatasaray maçıyla birlikte film kopacaktı. 4 deplasman arka arkaya kaybedilince taraftarın baskısına daha fazla dayanamayan dursun özbek tudor'un ipini çekti. malum yoksa kendisi gidecekti.

    ısrarla fatih terim'le görüşmemeye çalışmasına, özellikle fatih terim gelirse florya'da kimseyi işine karıştırmayacağını bilen mehmet özbek'in gönüllü olmamasına karşın dursun özbek'i kurtarabilecek tek seçim fatih terim'di ve bunu da en iyi kendisi biliyordu. yoksa kendisinin çapı igor tudor-frank de boer-cihat arslan üçlüsü kadardır.

    herkeste bir karamsarlık vardı. elimizde, defolarına rağmen son yıllarının en iyi ilk onbir kadrosu vardı ama takımdaki öz güven, florya'daki aile havası kaybolmuştu. takım içinde ilk onbir ve diğerleri gibi bir durum vardı, yerliler mutsuzdu. o bildiğimiz galatasaray ailesi yoktu...

    sezonun bu dönemine kadar statta ve sosyal medyada ultraslan'ın sucuk ekmekçi oluşu ile dursun özbek'e verdiği koşulsuz destek kendilerini de diğer taraftarlar gözünde bitirmeye de yaklaşmışken onların da fatih terim ismini işaret etmesi sanırım tesadüf değildi.

    http://gss.gs/oXv

    biz tabii fatih terim'e kızgın ve fazlasıyla kırgın olan, ahımız var hocam diyenler dahil, içten içe bizi bu durumdan ve psikolojiden yalnızca kendisinin kurtarabileceğini düşünürken, daha doğrusu ihtimalin en yüksek olduğu kişinin kendisi olduğunu düşünürken, diğer yandan da hemen hepimiz fatih terim'in dursun aydın özbek gibi bir isimle çalışmayacağından ve ligin ortasında gelmeyeceğinden neredeyse eminken...

    bir gece şöyle bir tweetle kendimizden geçtik...

    http://gss.gs/EsO

    kimse ne olduğunu anlamadı önce. yani benim gibi hocaya o kadar kırgın ve kızgın olan birçok kişi bile karıştı. kendimizden şüpheye düştük ama midemizdeki o kelebeklere, heyecana, içimizin kıpır kıpır oluşuna mani olamadık.

    (bkz: fatih terim/#2309387)

    yani derdimiz şampiyonluktan ziyade, lidersiz, sahipsiz bu takımın haklarının yenmediğini görmek, oyuncuların her maçta sonuna kadar mücadele edeceğini görmekti. 2.5 yıldır derbi kazanamayan bir takım vardı. winner dediğimiz kulüp loser olmuştu. derbilerde ürkek bir kediden farkımız yoktu, çok kırılgandık.

    maddi problemler sebebiyle eldeki çöp kadro + yeni transferlerden başka bir şeyimiz yoktu.

    fatih terim gelişi ile önce taraftarın enerjisini tavan yaptı. sonra ilk iş takımdaki öz güven eksikliğini aşmaya çalıştı.

    fatih terim'in gelişi ile birlikte camiadaki coşkuyu hisseden ve bunu lehine çevirmek isteyen şark kurnazı dursun aydın özbek ani bir kararla baskın seçim kararı aldı ve mayıs 2018'de olası şampiyonluk kaybında kazanamayacağı başkanlık yarışını öne alıp 3 yıl daha başkanlık yapmanın hesabını yaptı. öyle de kısa sürede bir seçim yapmaya zorladı ki kulübü, birçok insan zaman olmadığından aday olamadı, çünkü kimse böyle zor bir dönemde taşın altına elini koymaya cesaret edemiyordu.

    ama taraftarın pek tanımadığı, daha önceki gene kurullarda yaptığı çok doğru konuşmalarla, lafını esirgemeden yaptığı eleştirilerle takdir toplayan sayın mustafa cengiz aday oldu.

    zaten dursun özbek'in karşısına korkuluk koysanız, taraftarın korkuluğu seçeceği bir dönemde kendisinin etrafında muhteşem bir sinerji oluşturuldu.

    özellikle sosyal medyada galatasaray yeniden hareketiyle daha önce 1200 imza toplayan grubu teşvik ederek mustafa cengiz'e destek verilmesini sağlayarak, belki de galatasaray tarihini değiştiren bir taraftar hareketi oluşturduk.

    genel kurul üyelerine tek tek ulaşarak oylarını mustafa cengiz'e vermesi gerektiğini ifade ettik.

    galatasaray genel kurulundaki saçma yapı sebebiyle mustafa vengiz'in dursun özbek'e karşı pek şansı yok gibi gösterilirken özbek'ten tarihi bir gaf geldi.

    "mayıstan eylüle kadar imza toplayanların hepsi tüydü"

    işte kendisinden emin olmanın verdiği kibirle ettiği bu laf, belki de seçimde oy kullanmayacak üyelerin abd'den, avrupa'dan oy kullanmaya geleceğini açıklamasıyla devam etti.

    mustafa cengiz'e sarı oy pusulası çıkmıştı ve eski açık sarı desene diyorduk...

    yine sinerji mustafa cengiz lehineyken seçimden hemen önce, sucuk ekmekçi oldukları için eleştirilen ultraslan'dan şöyle bir tweet geldi,

    http://gss.gs/iwI.jpg

    herkesin sinerjisi ile birlikte de allah'a şükürler olsun ki dursun aydın özbek belasından bir süreliğine kurtulmuştuk.

    elini zor günde taşın altına koyan mustafa cengiz ilk dakikadan itibaren yola koyuldu ama tablo vahimdi. resmen kulübün her para kaynağı sömürülmüş, maddi olarak kıpırdayamaz konuma getirilmiş, kulübü kendine borçlandırmış ve saçma sapan bir hal alan bir maddi yapı vardı.

    transfer dönemi gelmiş, oyunculara aylardır maaş ödenmeyen bir dönemde sakatlıklarla da kadro kalitesi daha da düşmüş bir takım vardı.

    abdürrahim albayrak'ı da florya'ya getiren mustafa cengiz fatih terim için huzurlu bir çalışma ortamını sağlamış, ne isterse yapmaya çalışıyordu.

    kendi ceplerinden kasa kolaylığı sağlayıp, ndiaye'yi de satarak uçan kuşa borcu olan takımı önce transfer yapabilecek konuma getirdi. mevcut şartlarda alınabilecek en iyi tercihi yaparak takımdaki en büyük defoya çözüm olarak nagatomo'yu getirdi. o bölge o kadar zayıftı ki, carole'e bile razıydı herkes.

    yellow friday kampanyası ile taraftar kulübüne sahip çıktı ve sinerjiyi tavana çıkardı.

    diğer taraftan uefa ile yapılacak olan görüşmeyi de bir anda kucağında buldu sayın cengiz. çok kısa sürede öyle iyi hazırlandılar ki kimsenin beklemediği şekilde uefa yetkililerini ikna ettiler, dursun özbek gibi bileklik satarak borç ödeyebileceğini 1 sayfa slaytla anlatan bir başkandan, gerçekçi, hayal satmayan ve taraftarın gücünü arkasına almış bir başkana geçince uefa da etkilendi. aylar sonra bugünlerde de ceza almayacağımızı açıkladı sayın cengiz. bu tamamen kendisi ve ekibinin başarısıdır.

    başkan bunlarla uğraşırken fatih terim ise devre arası kampına herkesi çağırdı. yardımcılarını belirledi ve ekibi tekrar topladı.

    http://gss.gs/f5i

    ndiaye'nin gidişi, fernando'nun da uzun süreli sakatlığı ile bir anda elinde yine selçuk inan ve tolga ciğerci kalan terim, unutulmuş ve dahası nefret objesi haline gelmiş olan, gamsızlığından dem vurulan ve son yılların en büyük kazığı gözüyle bakılan ryan donk'u tekrar kazandı, formsuz mariano'yu kendine getirirken, martin linnes'i de kazandı. bitik selçuk inan bile silkelenmişti. en iyi olduğu dönemde kenara çekilen garry rodrigues en büyük koz olacak, sakatlık ve cezalar sebebiyle form tutamayan, fiziksel olarak belli bir seviyeye gelemeyen feghouli toparlanacak, sinan gümüş gibi taraftarın gözünde bitmiş birisi en önemli hamle oyuncusu olacaktı. maçlarda fiziksel ve zihinsel olarak ezilen denayer ilk onbire monte edilecek, taffarel'in de ekibe katılmasıyla fernando muslera kendini bulacaktı.

    2. yarının başına başladığımızda kayseri deplasmanından çok kritik 3 puan alıp evimizde osmanlı'ya karşı kazanırken, sonraki deplasmanımız olan sivas'ta fahiş hakem hatalarıyla kaybedecektik. sonraki hafta içeride yine antalya önünde kazansak da kasımpaşa deplasmanında bir kez daha hakem katliamına gidip deplasman fobisini yine konuşmaya başlayacaktık. fatih terim'in bile deplasman olayını bu sezon çözebileceğine dair inancı azdı.

    kasımpaşa kazasından sonra görece rahat fikstürümüzde sırasıyla bursa, karabük(d) ve konya maçlarını kazanacaktık. sinan gümüş'ün konyaspor'a attığı gol ile inancımız yükselmişti. ve o inançla, puan avantajıyla kadıköy'e gidecektik.

    18 yıldır kazanamadığımız çoğunlukla dayak yiyerek kaybettiğimiz kadıköy deplasmanına gitmeden önce fatih terim bambaşka bir olaya imza attı. 17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçından bir gün önce kendi stadımızda cuma günü saat 19'da taraftara açık antrenman düzenledi.

    (bkz: 16 mart 2018 taraftara açık antrenman)

    kadıköy'de karşılaşmaya aday olduğumuz baskılı ortamın çok daha ateşlisi kendi stadımızda yaşandı ve bu bir antrenmandı.

    http://gss.gs/U2U

    28 bin aslan takımı kadıköy'e uğurlarken, galatasaray sinerjisi bir kez daha tavan yapmıştı.

    o inançla gidilen maçta da biraz şanssızlık biraz da beceriksizliğimizden galibiyeti alamasak da bizim için hayati olan 1 puanı almıştık.

    sonrasında ise meşhur fikstürümüz başlıyordu. hesapların kesilme vakti gelmişti...

    1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maçında rakibi rencide eden oyunumuzla rahat bir galibiyet alınca bizim için her şey istediğimiz gibi gidecek gibiydi. her şey mükemmeldi, o coşkuyla lig sonuna kadar puan avantajımızı koruyacağımızı düşünmüştük.

    ta ki 9 nisan 2018 gençlerbirliği galatasaray maçını 90+'da kaybedene kadar...

    tüm enerji ve sinerji bitmiş, herkes çatacak yer arıyordu, resmen bir çuval inciri berbat etmiştik...

    çok zorlu bir seriye girerken tüm avantajımızı kaybetmiştik ama takımı ayağa kaldıran yine galatasaray taraftarı oldu.

    http://gss.gs/TQJ

    şu mahcubiyet bizi şampiyon yapacaktı...

    tüm galatasaray taraftarı önündeki korkunç fikstüre bakıp umutsuzluğa kapılırken inanan taraftarlar olarak bir şey dedik, "galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır" zaten avantaj bizde ve yapılması gereken net. tek ihtimali olan insanların hikayesi bir kez daha yazılacaktı.

    (bkz: 6'da 6/#2389536)

    o dramatik yenilgiye rağmen yüzlerce kişiyle takımı karşılayan galatasaray taraftarı hocayı ve takımı daha da hırslandırdı!

    http://gss.gs/e0l

    http://gss.gs/98u

    o hırsla da yarıştaki en yakın rakibimize patladık!

    15 nisan 2018 galatasaray başakşehir maçında çok doğru oyunla istediğimizi almakla kalmayıp, rakibimizi de psikolojik olarak dağıttık.

    http://gss.gs/zTF

    hesaplar yavaş yavaş kesiliyordu ama deplasmanlarda değişen bir şey yoktu...

    21 nisan 2018 alanyaspor galatasaray maçında maçın başında 2-0'ı yakalasak da baskıya dayanamadık ve elimizdeki maçı verirken maçın sonlarında sinan gümüş'ün alanyaspor'a attığı gol ile 3 puanı aldık ve hayati 3 puanla ivmeyi tekrar yakaladık.

    sonraki hafta ise tr kupası'nda fenerbahçe ile korkunç bir eşleşmeden mağdur ve yaralı çıkan bir beşiktaş takımı vardı. tinercilerle, sinsi hocaları ve kibirli başkanlarıyla kesilecek olan bir hesap vardı.

    onu da 29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçında kestik çok şükür. uzun süredir derbi kazanamayan takımımız beşiktaş'ı sahadan sildi. bir rakibi daha yarış dışına itmiştik.

    ben aylardır fikstüre bakıp bakıp bu maç sonucunda puan cetvelinde kim liderse o şampiyon olur diyordum. inşallah da öyle olacak ama o kadar da kolay olmayacak...

    6 mayıs 2018 akhisarspor galatasaray maçı öncesinde akhisar takımına yönelik ithamlar, aykut kocaman'ın söylemleri, okan buruk'a yapılan baskılar, tff'nin akhisar rahatça maça hazırlansın diye tr kupası finalini ertelemesi falan engel olamadı.

    çıktık çat çat 2-0 yaptık ve yine gol yesek de maçı da kazanmasını bildik.

    haftalar haftalar sonra geldiğinden beri tek kelime etmeyen fatih terim ilk kez konuştu. tff'ye, mhk'ye, aykut kocaman'a ve tüm spor medyasına ve hatta siyasilerine kadar herkese mesajı verdi.

    --- alıntı ---
    ''karşılaşmanın* değerlendirmesi ne istatistik, ne iyi oyun, ne kötü oyun, ne penaltı, ne kaçtı, ne geldi... 2. yarı etkisiz bir galatasaray ama sorumluluğunun bilincinde bir takım. böyle maçları oynamak kolay değil.

    inanıyorum ki allah bizim yanımızda, o yanımızda. bu kadar düzgün, doğru, emek veren bir grubuz.

    bir şey konuşmuyoruz, bu sefer niye susuyorsun diyorlar. susmamız demek, görmüyoruz, duymuyoruz, bir defa da olsa konuşmayacağız demek değil. allah'ın adaleti şaşmıyor.

    3 puan müthiş bir iş. allah nasip ederse, son 2 haftaya lider giriyoruz ve oradan da galip çıkarız.

    dünyanın ne tarafında görülmüş, çok önceden karar verilmiş bir kupa finalinin cuma günü, bir gün sonraya alındığı? biz akhisar* ile oynayacağımız kupa yarı finalinden önce, pazar* başakşehir ile oynadık.

    federasyona resmi olarak müracaatte bulunduk. yazılara cevap vermiyorlarmış, sözlü verdikleri cevap; değiştiremezlermiş. 6 günde biz 3 maç oynadık, 3. gün deplasmana gittik. belki rotasyon yapmazdım ben kupada değişiklik olsa.

    hiçbir gerekçe göstermeden kupa finali erteleniyor. diyorsunuz ki, 'akhisar'cım sen çok üzme kendini, perşembe gününe alıp ben sana 4 gün veriyorum'. stüdyolarda fikstürü zor, ne dediğini anlamadım falan diyenler var ya, onlar hiçbir şey konuşmuyor.

    konsantrasyon tweetini o yüzden attım, anlamayanlar varmış, bunu söyleyeyim. 30 milyon galatasaraylıyı hiçe sayıyorsunuz. bu ve buna benzer uzun uzun konuşacağız."

    --- alıntı ---

    "30 milyon galatasaraylıyı hiçe sayıyorsunuz ..." ile başlayan cümle çok netti. gerektiği yerde gereken tepki verildi.

    artık 2 maçımız kalmıştı. evimizde malatya ve son hafta göztepe deplasmanı.

    12 mayıs 2018 galatasaray yeni malatyaspor maçında da eski fenerli futbolcu, b.şehirli antrenör erol bulut'la da hesap kesilmişti.

    rakiplerimizin de bir şekilde(!) kazanması ile iş son haftaya kaldı.

    bu kadar zorlukların, engellemelerin olduğu, aleyhine en çok hata yapılan takım olarak artık bu son 90 dakikada emeğimizin karşılığını alma vakti geldi.

    açıkçası boşuna çekilmedi bunca çile!

    yani sezon boyunca da, bu entryde de yazdık, konuştuk ama gerçekten de bu şampiyonluğun kıymeti o kadar çok ki.

    işin maddi boyutu zaten bambaşka ve belki de tek kurtuluş reçetemizken, sahada kazanılacak olan zaferle gelmesi çok daha kıymetli olacak...

    düşündükçe stres basıyor ama biraz stres iyidir. konsantrasyonu sağlar.

    bu akşam saat 19'da izmir bornova stadyumu'nda galatasaray futbol takımı galatasaray diriliyor hareketinin zirvesini gerçekleştirecek.

    hakkı olan o şampiyonluğu alacak!

    bundan zerre kadar şüphesi olan bizden değildir.

    biz çok daha zor koşullarda çok daha zor maçları kazandık. ve unutulmasın ki bir maçın sonunda kupa varsa o maçı galatasaray kazanır.

    --- alıntı ---
    galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.

    --- alıntı ---

    winner takım neymiş birilerine öğretmenin zamanı geldi.

    göztepe maçı ile başladık, göztepe maçı ilet bitireceğiz. size hep bir şeyler söyledik, dedik ki arkadaş biz bu işin sonuna kadar gideriz, gidersiniz. allah'a şükürler olsun ki aslan gibi bir periyot çizdiniz, aslan gibi top oynadınız. bugün 17'si mi 18'i mi, bugün birlikte 18'nci lig maçımıza çıkıyoruz, ve bunun adı da final. yine söylüyorum, kazanacaksınız. kazanmak için uğraşacaksınız, ama netice ne olursa olsun siz benim gönlümde hep kazandınız hep şampiyonsunuz, ve öyle kalacaksınız. allah yardımcınız olsun !..."

    allah'ım sen bizi utandırma!

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 15
    ultras/movement'in maç onbiri:

    1- yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik... ya da şampiyonluk maçı geldi çattı. zirveyi ilgilendiren maçlar aynı anda oynanıyordu da, herkesin dikkati izmir'deki karşılaşmadaydı, öyle ki fenerbahçe ya da beşiktaşlıların mekanı haline gelmiş kahvehaneler dahi göztepe-galatasaray maçını seyrettiriyordu müdavimlerine. beraberlik galatasaray'ı şampiyon yapacaktı, galibiyet ise kupanın yanına deplasman fobisinin de bittiği bonusunu armağan edecekti fatih terim'in takımına. ipler elindeyken, rakiplerle işi yokken, kontrollü başladı oyuna sarı-kırmızılı topçular. renktaşları da hadlerini aşmadan oynadılar. peki ne mi seyrettik ilk dakikalarda? cevap basit, kendilerini kanıtlamış iki taraftar grubunun karşılıklı tribünde üstünlük kurma mücadelesi vardı bornova stadında. stadın kapasitesi oranında 5 bin göztepeliye karşılık 500 galatasaraylı vardı... daha çok topu ayağında tutup, oyunu soğutarak savunma arkasına garry'i kaçırma amacındaki galatasaray bu arzusunu 10. dakikada gerçekleştirdi ve sağ bek tayfur'a sarı kart çıkarttı. tehlikeli bölgeden serbest vuruş kazanıldı da sahada selçuk ya da maicon olmayınca topun başına garry geçti, top kaleyi tutmadı. sonrasında ev sahibi biraz kıpırdandı, sağlı sollu ortalar ve ceza sahası dışına seken toplarla pozisyonlar aradı da muslera faktörü devreye girdi, gol sevinci yaşamasına izin vermedi ev sahibi ekibin. çok az pozisyona sahne olan ilk devrede akılda kalan iki pozisyonun birinde gomis'in savunma arkasına sarkıp, topla buluşur buluşmaz attığı sert şutu beto iyi kucaklarken, yine gomis'in ceza sahasına girdiğinde rakibi tarafından elle itilmesine cüneyt çakır sessiz kalmıştı...
    ilk yarıdaki oyun fatih terim'in oyunu değildi. tamam beraberlik şampiyonluğu getirecekti de galatasaray'ın genlerinde beraberliğe yatmak yoktu, o halde hoca saldı dizginlerini takımın. hal böyle olunca da göztepe sahasında daha fazla göründü galatasaray ve o anların birinde penaltıyı da buldu. kim atar telaşı yaşanmadan gomis topun başına geçti ve şampiyonluğu perçinledi. golden iki dakika önce oyuna giren sinan'in da feghouli'ye göre daha arzulu ve istekli olması, göztepe'nin ligin zirvesini değiştireceği goller için "şuursuzca" saldırmasıyla beto'nun kalesinde pozisyonlar da buldu galatasaray ama gol kaydına muvaffak olamayınca 21 şampiyonluk 1-0lık deplasman galibiyetiyle geldi.

    2- son iki haftaya girilirken, galatasaray'ın şampiyon olması için kolay bir formül vardı: oynayacağı iki karşılaşmada yemeden atacağı 1 gol sarı-kırmızıları mutlu sona götürecekti. malatyaspor ve göztepe maçlarında üzerine düşeni yaptı fernando muslera, kalesini gole kapadı. takım arkadaşları da 1 değil üç gol atınca, şampiyonluk geldi...

    3- savunma bekleri olarak yuto ve linnes vardı göztepe karşısında. maçın "stresi" göz önüne alındığında daha tecrübeli olan mariano sağ beke yazılabilir miydi? hoca, savunma tarafı daha başarılı olan norveçliye güvenmiş demek ki, ilk devre her ne kadar "titrek" görünse de linnes, fena bir maç çıkarmadı. yuto ise bildiğimiz gibi konsantre ve arzuluydu. özellikle maç sonu sevinçlerindeki azim ve galatasaray'a bağlılığını gördükçe, ne yapıp edip bonservisi alınmalı diyorum. devre arası galatasaray'a gelmemek için taze gelin gibi nazlanan asamoah'ın menajeri başlamış zemin yoklamaya da, bin asamoah bir yuto etmez. lakin şimdi inter'liler japon topçuyu vermemek için binbir dereden su getirecekler. bakalım nasıl çözecek bizim yönetim bu sorunu... defansın göbeğinde ise denayer artık banko oldu, yanına serdar geldi ligin son maçında. belçikalı da kiralık, hoca onun da "tapusunu" isteyecektir yaz sezonunda.onu yuto'ya göre daha kolay alabiliriz... haziranda dünya kupası oynayacak denayer, umarım dönüşte kaldığı yerden devam eder...

    4- devre arası giden n'diaye, takımı küme düşünce geri dönmenin yolunu yapmaya başlamış da artık galatasaray o bıraktığı galatasaray değil, fernando yeni partner buldu yanına: donk. sadece güçlü değil hollandalı, avrupalı topçulara özgü "kafası da çalışıyor". duracağı yeri iyi seziyor, rakibe müdahale zamanlamasını ayarlıyor. son maçlarda orta alanının yükünü taşırken, cumartesi gecesi partneri fernando da "final nasıl oynanır" dersi verdi seyredenlere. galatasaray'ın ani çıkışlarında belki attığı bir kaç isabetsiz pasla garry rodriguez'i kızdırmış olsa da, rakibi bozmada, oyundan zaman çalmada, maçı soğutmada genç oyunculara ders verecek hareketlerde bulundu brezilyalı orta saha. işte biz de buna tecrübe diyoruz. ne demiş futbol ulemaları, kimisinin enerjisi, kimisinin tecrübesi...

    5- belhanda'nın maçlarda istenilen performansı sergilememesi dünya kupasına gitmeden bir sakatlık yaşama korkusu olmasından olabilir de feghouli'ye ne oluyor? göztepe maçında dağlara taşlara attığı bir serbest vuruş dışında neredeyse hiç topa değmeden saha dışına alındı fatih terim tarafından. hoca, cezayirli oyuncuyu kenara aldı da, istatistik ve koşu mesafeleriyle "kafayı bozmuş" hocalar olsa maç sonuna kadar feghouli'ye sahada tutarlardı zira ilk devre sonunda galatasaray takımının en çok koşan oyuncusu olduğunu işaret ediyordu rakamlar. bal yapmayan arı mı desek acaba?

    6- göztepe hocası tamer tuna forvet oyuncusu tayfur'u garry rodriguez'in karşısına koyunca, bizim "speedy gonzalez" de daha 10. dakikada rakibine sarı kart aldırdı. rakibin zayıf bölgesiydi sağ tarafı ama nedense pek oradan hücum etmedi sonraki dakikalarda galatasaray, dedik ya kontrollü oyun tercih ettiler. ikinci devre daha çok ön plana çıktı garry, hatta "kulağı çekilmiş" belli ki, hep gomis'i aradı gözleri son topu vermek için...

    7- "iyi şeyler iyi kalpli insanların başına gelir" diyordu fatih terim maçtan sonra. beinsports kanalında maçı yorumlayan reha kapsal da aynı sözleri sarf etti gomis'i anlatırken. geldiği günden beri kişiliği ve saha içindeki mücadelesi ile taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanmıştı fransız oyuncu ve attığı gollerle rekorları da alt üst etti. beşiktaş ve akhisar maçlarında kaçırdığı penaltılar sonrası fatih terim'den ve galatasaray taraftarından o kadar büyük destek aldı ki maçın 66. dakikasında kendi yaptırdığı penaltı sonrası yine tereddütsüz topu eline aldı ve beyaz noktaya dikti. böyle "final" maçlarında hocalar genellikle penaltı attıracak adam bulamazlar, sorumluluktan kaçan çok olur, kimisinin ayağı çeker, kimisinin baldırı. gomis topu penaltı noktasına koydu ve tereddütsüz bir vuruşla fileleri havalandırdı. attığı golle sadece şampiyonluğu getirmedi, aynı zamanda alex'e ait olan "bir sezonda en fazla gol atan yabancı oyuncu" rekorunu da 29 golle kırmış oldu. tebrikler koca yürekli adam...

    8- geldiği günden beri polemiklerden uzak durup, sadece takımıyla ilgili konuştu fatih terim. "benim de zamanım gelecek" dedi ve şampiyonluktan sonra uzun bir basın toplantısı gerçekleştirdi. orada dikkatimi çeken şöyle bir söz sarf etti hoca: "eğer arsene wenger gibi kalsaydım, 7 şampiyonluk değil 15 şampiyonluk kazanırdım"... gerçekçi mi, hem de nasıl. ne diyor hoca: "biz mekanın sahibiyiz."..ünal aysal döneminde gidişi/kovulması kalbimizi kırmıştı da o ayrılıkla ilgili umarım bir gün tam ve net açıklamalar duyarız ve kim haklı kim haksız gün yüzüne çıkar.. igor tudor ile özgüvenini yitirmeye başlamış bir takımı alıp şampiyonluğa taşımak ancak fatih terim gibi "karizması" olan ve "mekanın sahibi" hocaların yapacağı bir işti... bunu başardın hocam... teşekkürler...

    9- ali sami yen'i rakiplere cehennem eden, igor tudor'u göndertip, fatih terim'i takımın başına getirten, hatta dursun özbek'in seçilmemesini sağlayan, yenilgiler sonrası havaalanlarına gidip oyunculara moral veren, arda turan'ı takım havasını bozacak diye aldırtmayan ve her şeyden önemlisi takımı şampiyonluğa konsantre eden galatasaray taraftarı bu sezonun yıldızı... başkan mustafa cengiz konuşurken araya girip "şampiyon göztepe taraftarı" dedi ve çok eleştirildi ya rıza kolcuoğlu... esas şampiyon galatasaray taraftarı bu sene... emeği olan dostları kutluyorum...

    10- az bir süre çalıştı, belki sonradan geldi ama özlenen ve arzulanan başkan gibi hep taraftardan yana davrandı mustafa cengiz. bazı başkanların "apaçi", bazılarının "çapulcu" dediği taraftara gereken değeri verdi ve galatasaray'ın gerçek sahibinin şanlı ve büyük taraftar olduğunu her zaman söyledi. kendisi de taraftarlığın gereklerini yerine getirdi, iç saha dış saha fark etmeden maç kaçırmadı, yalnız bırakmadı oyuncularını...önümüzde bir kongre süreci var, umarım yaptıklarıyla bir dönem daha kulübün başında kalmayı ona layik görür galatasaray kongre üyeleri...

    11- ve şampiyonuz... 21. şampiyonluk hayırlı olsun... 5. yıldız için kaldı geriye dört şampiyonluk... ve ait olduğun şampiyonlar ligine de hoş geldin galatasaray... özlettirmiştin kendini...

    kaynak:ultras/movement blog
    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...e0-1galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın