• 252
    trabzonsporlu iki defans, kaleci ve orta sahadan bir oyuncu hariç tamamına yakının( golü atan da dahil) fenerbahçe kazansın diye çok emek verdiği ya da hiç emek vermediği maçtır. maçı o gün izlerken de bugün özetine bakarkende aynı fikirdeyim. bazı topçular büyük satıştadır bu maçta trabzon adına.ama başta kaleci onur, giray, egemen ve balcı serkan baya direnmiştir. sol bek vb amatör de dahi öyle adam kaçırılmaz, çalım yenmez.
  • 253
    koyu fenerli kuzenimin ısrarıyla yerinde izlediğim trajikomik maç.

    maçtan önce çok rahat alırlar diyordum ama stada girdiğimde ya ayağım uğursuz gelirse gör o zaman bombayı diye düşünmeye başladım. çok gol pozisyonuna giriyorlardı ama oyunda duraklama fazla olmadığı için zaman su gibi akıp geçiyordu. ancak 2-2 anonsu efsanedir. herkesin elinde internet olan telefon var, maçkolik var, skor sitelerine girebiliyorsun, radyo var ancak herkes şampiyonluğuna seviniyordu. kuzenime internetten skoru göstermeme rağmen daha gol düşmemiştir dedi. ft yazıyor dememe rağmen düzeltirler diye ısrar ediyordu. mala bağlamak buydu sanırım. kimse gördüğüne inanmıyor, o sığır anonsçuya inanıyordu. bir an kendimden bile şüphe duydum. sahaya baktığımda wederson omuzlardaydı. içimden dedim acaba jubile mi yapıyorlar, böyle omuzlarda. çok geçmeden bursa maçının skorunu anons ettiler. işte orada eğlence doruklara ulaştı. ağlayanlar mı dersin, saçını başını yolanlar mı. bir yandan bunları izliyorum bir yandan stadın yanışını. ilahi adalet tokadı değil, resmen balyozu inmişti bunlara. allah düşmanıma vermesin durumundaydılar.

    daha da beterlerini görmeleri temennisiyle.
  • 255
    daha dün akşam* youtube'de önüme düştü ve keyifle izledim özetini.
    başlığı görünce hemen izleme tarihçemden alıp burada paylaşmak istedim, ancak silinmişti.

    zavallı fenerin tarih boyunca daha beter olduğu maçlardan bir tanesidir.
    seni de pas geçmeyeceğiz trabzon...

    allah tüm fenerbahçe ve trabzonsporluların hayatları boyunca galatasaray'in başarılarını izlemesini nasip etsin inşallah.
  • 257
    2005-2006 sezonu finali yeniden tecelli etsin, aziz yıldırım ve christoph daum yine bir dünya kupası öncesi son maçta şampiyonluk kaybetsin diye büyük bir heyecanla ve stresle takip ettiğim, sonunda istediğimi aldığım adrenalin dolu maç.

    tabi aslında bir galatasaraylı olarak bu maçta fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesini istememin temel motivasyonu fenerbahçe'nin şampiyonluk sayısında öne geçip en fazla şampiyon olan türk takımı ünvanını ele geçirmesinin önüne geçmekti. o tarihte fenerbahçe 17, galatasaray 17 şampiyonluktaydı.

    ikinci motivasyonum, süper lig tarihinde 4 takım dışında hiçbir zaman şampiyon çıkmayacak inancının (ki bu inanç çok güçlü bir inançtı) yıkılması ve benim beşinci şampiyonu görüp tarihi bir ana tanıklık etmek istememdi.

    üçüncü motivasyonum aziz yıldırım'ı hiç sevmememdi. bu maç için "korkmayın, asın bayrakları, denizli maçı 100 yılda bir olur" diye böbürlenip hatalarından hiç ders almayan o antipatik adam hak ettiği yenilgiyi bir kez daha tatmalıydı. çünkü sürekli fenerbahçe'nin kollandığı bir düzen oluşturmaya çalışıp basın aracılığı ile galatasaray'a saldırarak türk futbolunda holiganizmi ve kutuplaşmayı tetikliyordu.

    madem biz yarıştan kopmuştuk, bari bursaspor'un şampiyonluğunu görelim de ilerde çocuklara, torunlara anlatırız diye düşünüyordum.

    fenerbahçe, daum ve yıldırım kaybeden damgasını çok derinleştirdiler bu maçta. şenol güneş ve trabzonspor 1996'nın acısını biraz hafiflettiler kendilerince.

    ama bence bu maç bıraktığı derin izlerle, 3 temmuz 2011'de ayyuka çıkacak 2010-11 sezonu şike ve teşvik olaylarına yol açarak türk futbolunu başka bir yola soktu. onu da belirtmeden geçmeyeyim.
  • 258
    fenerbahçe'nin küçük takım telaşıyla oynadığı maç. organize bir paylaşım mı var bilmiyorum ama benim de youtube'da önüme çıktı bu maç. son 10 dakikasını izledim. fenerbahçe son 10 dakikadaki ablukada organize ve mantıklı hamle yapmıyor. tamamen can havliyle saldırıyor. telaş ve elin ayağa dolaşması da gole engel oluyor. evet onur kıvrak, giray kaçar, serkan balcı, selçuk inan, ceyhun gülselam fena direndiler. ama bir taraftan gökhan ünal'ın malca hareketleri, solda vederson ve gs maçlarından önce sakatlandığını söyleyip sonra maça çıkan sağ bekin saçma sapan bilinçsiz ortaları, alex'in bile telaşlı kötü vuruşlar yapması küçük takım gibi hareket etmesindendir. bu maçın birebir aynısı premier ligde yaşandı. 2012'de son maçta kendi evine manchester city, kazanmak zorunda olduğu maçta qpr'a karşı 90. dakikada gerideydi. ama organize ataktan ödün vermediler. hatta kornerde bile planlarından sapmadılar. adamlar sağdan kullanılan iki korneri aynı şekilde kullanıyorlar(ilki balotelli ikincisi dzeko). fenerbahçe ise dan dun. hele 2-2 anonsundan sonra geriye dönmeleri...
  • 261
    türk futbol tarihinin en büyük epic faillerinden biri.
    10 yıl olmuş.
    yanlış anons sonrası maçı salmaları, çılgınlar gibi sevinmeleri, timsah yürüyüşü, üstüne stadı yakmaları.
    boşa denmiyor en büyük eğlence fenerbahçe diye.
    istatistikleri şöyle;

    13 gol pozisyonu 1
    37 şut 6
    17 isabetli şut 2
    13 korner 1
    skor ise 1-1.

    trabzon'un yabancılarının pek takmadığı ancak onur recep kıvrak, remzi giray kaçar ve egemen korkmaz üçlüsünün inatla direndiği bir maçtı.
    (bkz: bursa'dan gol haberi mi var).
  • 262
    daha 4 gün önce 12 mayıs 2012'deki "kumpas" ı anlatan "alçak terör örgütünün, çocuk, genç, yaşlı ayırt etmeksizin canımıza kast ettiği" diye demogoji kasan fb'lilerin çok değil daha 2 yıl önce stadyumu yaktıkları maç. stadın birkaç yerinde ciddi ölçüde yangın vardı, o muhteşem anonsu yapan adamı linç etmeye yönelik kaldığı bölüme saldırı vardı ama o zamanlar akıllarına "hain örgüt" gelmemiş. kronolojik gidersek, 2010 mayısta stadı yak, 21 temmuz 2011 fenerbahçe shakhtar donetsk maçında kendini ve ülkeni rezil et sonra da mayıs 2012'de masuma ve mağdura yat, bu ne aymazlıktır arkadaş.
  • 263
    https://www.dailymotion.com/video/x495z9j

    fenerbahçe'nin golün her türlüsünü kaçırdığı maç.

    2006'da appiah ağlarken fenerbahçeli birisinin yanına gelip söylediği gibi resmen allah'ın dediği olmuş ve şampiyonluk; 4 sene sonra, yine 1 gol uzaklıktayken ellerden kayıp gitmiş...

    (bkz: kalk appiah kalk allah'ın dediği olur)

    (bkz: 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı)
  • 264
    bir ilahi adalet tecellisidir, hem de öyle böyle değil, ahlarla-vahlarla, ağlaya ağlaya, rezil ola ola...
    fener için tipik bir mayıs ayı hikayesi olmuştu, son 1 haftasına türkiye kupası finalisti ve ligin en büyük favorisi olarak girdikleri sezonun sonunda yine babayı almışlardı.
    (trabzon kupayı, bursa ligi almıştı) - (bkz: 2009-2010 sezonu)
    ama hayret, ben beklerdim ki fener camiası bunu da dış mihraklara, son kale'yi (yersen) yıkmaya çalışan fetö gibi etmenlere falan bağlasın.
    ama doğru ya, o zamanlar daha 3 temmuz olmamıştı, arkadaşların, o sonradan çok suçladıkları savcı-hakimlerin dereağzında çift kale maçlarda cirit attıkları dönemlerdi, pardon!
  • 265
    fenerbahçe'nin tüm mayıs trajedileri arasında en bir açıklanamaz olanı. fenerbahçe taraftarında travmatik semptomlar yarattığı için tekrarları falan yayınlanmıyor, özeti bile zar zor bulunuyor ama böyle bir maç yok gerçekten.

    ligin bitimine 90 dakika kala fenerbahçe 73 puanla lider, bursaspor 72 puanla ikinciydi. fenerbahçe'nin rakibi 10 gün önce kupayı elinden alan ezeli rakibi trabzonspor, bursaspor'un rakibi ise 2003'ten beri kanlısı olan beşiktaş'tı. ikili averaj da bursaspor'dan yanaydı.

    taraflı tarafsız herkesin aklına ilk gelen 14 mayıs 2006 akşamıydı. fenerbahçe taraftarın "bir kere olur" derken futbol kamuoyunun kalanı "tekrar olur mu" diye tabiri caizse pusuya yatmış bekemekteydi. diğer yanda da bursaspor vardı. 2007-2008 sezonunda 33. haftaya, önceki sezon son haftaya kadar gelen sivasspor'un ardından bu sefer şampiyonluk ümitlerini son doksan dakikaya taşıyan bursaspor olmuştu. taraftar olan diğer şehir takımlarından sportif başarısı ve 1. ligde geçirdiği sezon bakımından bir tık önde olan, pek çoklarının gözünde "beşinci büyük" olan bursaspor'un bunu resmiyete dökmek için bir şansı vardı. o dönemin trabzonspor başkanı sadri şener'in de dediği gibi türkiye'nin dörtte üçünün kalbi o akşam bursaspor'dan yanaydı...

    maça fenerbahçe istekli başladı, nitekim 14. dakikada daniel guiza'nın golüyle 1-0 öne geçti. 10 dakika kadar trabzonspor galiba bir serbest vuruşu bekletmeden kullanarak oyuna başladı. sol kanattan gelen ortaya altı pasın sağ çaprazındaki burak yılmaz orta-şut-pas-plase karışımı bir vuruş yaptı. burak yılmaz'ın marka haline gelen saçma gol vuruşlarından biri olarak tasvir etmek daha doğru sanırım. gelişine ayağının içini koydu topa, volkan'ın da biraz önde kalması ve "amma saçmaladı ha" diyerek hareketsiz kalması sonrası yanlışlıkla içeriye yönelen aşırtma karşısında bir engel bulmadan gol oldu.

    kalan 65 dakika ise fenerbahçe ile trabzonspor kalesi arasında oynandı adeta. onur recep kıvrak ismini tüm türkiye'ye duyuran maçtır. bu arada bursaspor ilk yarıyı 2-0 önde kapatmış, ikinci yarıyı rölanti bir tempoda götürürken 88'de yediği golle son dakikaları hafiften yusuf yusuf şeklinde geçirmiştir. ancak ne oldu, nasıl oldu, niye oldu bilinmez; kadıköy'de bir aklı evvel beşiktaş'ın attığı bu gol sonrası eline mikrofonu alıp iki.. iki... diye sayıklamıştır.

    zaten bu trajediyi komediye çeviren olaylar da bu noktada başlamıştır. teknoloji çağında osuruktan bir anonsa kanıp sevinen tribünler, yedek kulübesinden sahaya 2-2 işareti yapan selçuk şahin ve geri pas yapan bir fenerbahçe...

    sonrasını ise anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz....

    https://www.youtube.com/watch?v=TrE06YAcqbM

    (bkz: tarihte bugün)

    o değil de bugün ahmet ercanlar ya da hikmed bin ziyad gibi yalancı, asparagas, ossuruktan tayyare adamlar kanat önderi olabiliyorsa fenerbahçe camiasında; hepsi bu akşam yaşananların kalıcı etkileridir. insan bir kere inanınca artık hep inanası geliyor...

    gerçi hikmed bin ziyad'ın o akşam elinde bir mikrofon olsa kesinlikle 2-2 diye bir anons yapıp milleti oyalamayı seçerdi.
    yemin ederim ama ispatlayamam..
  • 266
    trabzonspor'un her zamanki gibi olabildiğine dar vizyonuyla 5. bir şampiyon çıkmasın, anadolu'dan başka bir şampiyon olmasın hedefiyle çıktığı maç. hiç bir amacı yoktu trabzonspor'un. alanzinho ve yattara'ya ne kadar küfrettim hatırlamıyorum. 90 dakika giray, egemen ve onur'un şanlı direnişini izledik. kenardan anons yapılmamış, selçuk 2-2 işareti yapmamış, fener maçı bırakmamış olsa son 5 dakikada da gol bulması muhtemeldi. çünkü trabzon bu 3 oyuncu dışında tamamen salmıştı. 11e 3 oynandı tüm maç.

    bu vesileyle herkesin aynı meclisin açılması, cumhuriyetin ilan edimesi gibi tarihimizde önemli bir yer eden bir diğer bayram olan 16 mayıs giray, egemen ve onur bayramınızı kutlarım.
  • 267
    trabzonsporlu dedem, amcam ve babam ile izlediğim fantastik maç. maçı izlediğimiz yer fenerbahçe ağırlıklı kişilerden oluşuyordu. fener maça da iyi başlamış, fenere gelmiş geçmiş en iyi forvet olan guiza ile golü de erken bulmuştu. o zamanlar daha kral olmayan burak yılmaz orta yapayım derken yanlışlıkla gol atmıştır. işin ilginci burak yılmaz 2009-2010 sezonunun devre arasında fenerbahçe'den trabzonspor'a gökhan ünal transferi karşılığında bir miktar para ile gelmişti. gökhan ünal'ı o dönem biz de istiyorduk ama efsane başkan aziz yıldırım para ve burak'ı bastırıp gökhan'ı almıştı. gökhan'ı bize bıraksalardı belki şampiyon olacaklardı.
    neyse fantastik maça dönersek skor bir bir olduktan sonra maç fenerbahçe ile onur recep kıvrak, giray kaçar ve egemen korkmaz arasında geçmiştir. giray ilr egemen topları kesmiş kesemedikleri yerde ise onur, o gün bin atlı akınlarında muslera gibi şendi. onur'un her kurtarışında amcam işte milli takımın yeni kalecisi diyordu. tabi onur kadar efsanevi on numara, ülkeye gelmiş geçmiş en iyi futbolcu ve finallerin kaybeden adamı alex başta olmak üzere fenerli topçular gol kaçırma yarışına da girmişlerdi. maçın trajediden, fantastik komediye dönüştüren ise uzatma anlarında bursa'dan gelen gol haberi oldu. bir anda bulunduğum mekandaki tüm fenerliler sevinmeye başladı. ulan dedim bursa beşiktaş maçı iki bir bursa şampiyon bunlar niye seviniyor. durum o kadar gerçekçiydi ki ben bile fenerin şampiyon olduğuna inanmış üzülmeye başlamıştım. fenerliler ise çılgınlar gibi şampiyon olduk diye seviniyorlardı. gerçek anlaşıldığı için ve o günlerde fetö muhterem bir yapılanma olduğu için fenerliler üzüntülerini hafifletip akdeniz akşamları şarkısı eşliğinde biraz neşelenmek için stadlarını yaktılar.
  • 268
    türk futbol tarihinin en ilginç maçlarından birisidir.

    adamlar bursaspor’un şampiyonluğunu kendileri şampiyon olmuş gibi kutladılar.(u: :( )

    maç öncesi:bu dünyayı yakarız şampiyonluk gelince.
    maç sonu:stadı yaktılar.

    sözde 29 şampiyonluk masalına acaba bu şampiyonluğu ekledi mi ali koç merak içerisindeyim.

    (bkz: bursadan gol haberi mi var)
    (bkz: fenerbahçe şampiyon gibi seviniyor)
  • 269
    kumkapı balıkçılar çarşısında babama yardım ediyordum. çarşının içindeki restaurantın tekine balığı götürüp dönecektim. tabi maçı da öyle uzaktan takip ediyoruz. restaurant sahibi de iyi bir galatasaraylıydı. yazıhanesine girdim ve bursanın maçını izliyordu. tam da karşı tarafta fenerliler toplanmış fenerin maçını izliyordu. ekrana bakıyoruz 2-1, fenerlilere bakıyoruz bitir hoca diye bağırıyor?? yahu bunlar attı mı gol diye bana soruyor abimiz. bilmiyorum ki derken bursa maçı bitti. peşinden fenerliler seviniyor karşımızda? o gün gözlerimin önünde fenerliler 5 dk içerisinde ilk etapta mutlulukta zirveyi, peşinden üzüntünün ve yıkılışın zirveyi yaşadı. trajikomik olayların en büyüğü belki de. çok gülmüştük yaşananlara çok...

    ha bu arada, o harika dakikalar ; https://www.youtube.com/watch?v=TrE06YAcqbM
    (bkz: tarihte bugün)
    (bkz: fenerbahçe şampiyon gibi seviniyor)
  • 271
    hayatım boyunca unutmayacağım maçtır.

    o gün ankara’da galatasaray’ın da maçı vardı.* bilenler anlayacaktır; tandoğan’dan stada geçerken ankara garı ve büyükşehir binasının arasındaki yoldan da yürünürdü ki baya işlek bir yoldur. biz atkı - forma vs stada giderken geçen belediye otobüsleri fenerbahçe deplasman otobüsü gibiydi. fenerliler o kadar emindi ki şampiyonluktan, kızılay meydanına daha maçlar başlamadan doluşuyorlardı. bize 6 yapanlar, bayrak gösterenler vs gidiyor otobüsler peşi sıra. maçlar başladı vs derken artık son dakikalarda ne biz ne de gençlerbirliği taraftarı sahayla ilgilenmiyor, herkes şampiyonluk maçlarından bilgi almaya çalışıyor. o ara tribünde bir söylenti çıktı “fenerliler seviniyor abi öbür maç 2-2 bitmiş adamlar şampiyon oldu” diye. herkes birden hadi ya, zaten olmayacak hayaldi diye homurdanarak çıkışı gözlemeye başladı. hiç unutmam birisi bağırmıştı:
    -beyler kuzenle konuştum bursaspor şampiyon olmuş. lig tv'de spiker bile fenerliler niye seviniyor anlamadık diyorlarmış.
    hepimiz ne alaka lan, olur mu olmaz mı derken stat hoparlörü duyuldu.
    - değerli sporseverler. süper lig 2009/10 sezonu tamamlanmış, müsabakalar sonucunda bursaspor sezonu şampiyon bitirmiştir. kendilerini tebrik ediyoruz.
    peşi sıra oğuz yılmaz - çekirge çalmaya başladı; ortam panayır yeri. defalarca döndü aynı şarkı çıkışa kadar. birinci sır çözülmüştü; ama stattan çıkan her ankaralı yanındakine ikinci büyük gizemi soruyordu; ''kardaş peki bunlar neye sevimiş la?''

    çıkınca gördük ki esas dışarda atmosfer tamamıyla değişmişti. bu kez kızılay'a giden değil, kızılay'dan gelen otobüsler fenerbahçe deplasman otobüsü tadında. tek fark; içlerinde hayat belirtisi yok. o 6 falan yapan adamlar yok piyasada. bayrak sopasına kafasını dayayarak etrafı izleyen, gözlerini silen, dışarıyı görmemek için yüzünü kapatan ne ararsanız var. daha da komiği sürreal görüntüler var dışarıda da. bursaspor taraftarı camdan çıkmış galatasaray taraftarına üçlü çektiriyor, teşekkür için çıldırın cimbom için çıldırın diye bağırıyor.

    her takım son maçta şampiyonluk verebilir. fakat bir çok şeyde olduğu gibi bunu da fenerbahçe yapınca işin mutlaka daha komik bir yönü oluyor; anons ve sevinme olayı tam olarak budur bence.

    hele ki dünya'da böyle bir durumu yaşaması aziz yıldırım fenerbahçesi kadar eğlenceli olacak ikinci bir takım sanmıyorum ki olsun.
  • 274
    maçın hd olarak;

    ilk 45 dakikası: https://youtu.be/dAe1VNybOR4

    ikinci yarı : https://my.pcloud.com/...OkQf1SC6uFoi67IqE2jX

    denk geldi çok keyiflendim. inşallah bir gün 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçının 90 dakikasını izlemek de nasip olur.

    düzenleme: 2. yarı açılmanaya başlamış sanırım bu da 90 dakika linki: https://youtu.be/FWHs0EOqEtc
  • 275
    (bkz: #2899273)

    sağolsun bütün maçı ve devamındaki olayları da bir solukta izledim. hala o maç gününde izlediğim gerilim yine vardı. öylesine bir maç işte bu. yalnız yıllar sonra baştan sona tekrarını izleyince bazı notlar aldım ve bunları belirtmek istiyorum.

    *maçın başlangıcından golün geldiği 12. dakikaya kadar fenerbahçe çok arzulu ve istekli başlamış, bu süre zarfında maç 3-0 falan da olabilirmiş çok rahat.

    *aslında bunu sona yazacaktım da, madem golün olduğu dakikaya geldik burada belirtmek daha doğru olacak. guiza'nın attığı goldeki pozisyon, maçın devamında kaçırdıklarından çok daha zor bir pozisyon ve dar açı. orda top ya kalecinin bacak arasından geçer gol olur, ya da anca öyle akılcı, kalecinin öbür tarafına vurup ayağından sekip kaleye giderse gol olur. gol gerçekten güzel o bakımdan.

    *12. dakikada skor 1-0 olduktan sonra, fenerbahçe'nin o baskısı 1-2 dakika daha sürse de, sonrasında direk kontrollü oyuna geçmiş. orta saha mücadelesine dönmüş oyun. trabzonspor'un da atakları var bu arada ama çok cılız.

    *trabzonspor'un golü 24. dakikada erken kullanılan bir serbest vuruşta, colman'ın içeri kesip burak yılmaz'ın şut-orta karışımı bir vuruşuyla geliyor. gerçekten hala anlamadım, burak orda içeri kesmek mi istiyor, yoksa kaleye mi vurmak istiyor. içeri kesmek istese, içerde kimse yok. kesse nereye kesecek yani o topu? o yüzden bana kaleye vurmak istemiş gibi geldi daha çok. bu gol de mükemmel bu yüzden. çok güzel bir aşırtma tarzı gol olmuş.

    *golden hemen önce maçın 2 spikerinden biri olan melih gümüşbıçak, fb takımı son 10 lig maçında gol yemedi, volkan demirel 840 dakikadır gol yemiyor, rekora oynuyor bakalım ne olacak falan diyordu. tam o anda golün gelmesi gerçekten çok ironik oldu. :)) fenerbahçe bir yedi, pir yedi diyebiliriz kısaca. yedikleri o gol, maçın devamında şampiyonluğa mal oldu kendileri adına.

    *maçtan sonra %100 futbol'da rıdvan dilmen, ts'nin golü çok nizami bir gol değil, serbest vuruş kullanılmadan önce top tam olarak durmamıştı sanki demişti. o an maçın sonucunun da heyecanıyla hadi ordan, şampiyonluk gidince atıp tutuyorsun, bahane arayacak yer arıyorsun diye geçirmiştim içimden. ancak şu an maçı izleyince çok da haksız değilmiş. belki hakem de serbest vuruşu baştan kullandıracaktı ama oyun çok hızlı gelişince kesmek istemedi. yoksa hakem orda dur diyip bir daha kullandırmaya kalksa pek de itiraz edilecek bir pozisyon olmazdı bence.

    *golden sonra fb yine maçın başındaki o agresif, tempolu futboluna dönecek diye tribünler bekliyor ancak öyle bir şey olmuyor. trabzonspor oyun kontrolünü biraz daha eline alıyor, az da olsa trabzonspor inisiyatifinde bir oyun başlıyor. bu süreçte iki tarafın da ilk yarının sonuna kadar pozisyonları var. fb'nin yan topta bilica'nın direkten dönen topu ve ilk yarının son dakikasında onur'un mehmet topuz'un ayaklarının ucuyla kurtardığı top gerçekten maçın kırılma anlarından biri. onur harika kurtarmış o pozisyonu. trabzonspor da bu kadar net olmasa da burak ve alanzinho ile müsait 2 pozisyondan yararlanamamış. ama 24. dakikadan ilk yarının sonuna kadar ortada, hatta hafif ts lehine bir oyun olmuş. bu aralıkta 2 tane bursaspor golü gelip skor da 2-0 olunca, bu baskı iyiden iyiye hissediliyor fb tarafında. mutlak gol lazım yani şampiyonluk için.

    *ikinci yarı başlangıcında da fb seyircisinin beklentisi o agresif baskılı arzulu futbol ancak yine orta saha mücadelesi gibi geçen-hafif ts kontrolünde bir oyun var. bu 15-20 dakikalık aralık maçın kırılma süreci bence, stres katsayısı golün gelmediği her atak-dakikadan sonra ya da topun ts kontrolünde geçen dakikalardan sonra sahadaki futbolcularda da, teknik ekipte de, tribünlerdeki kalabalıkta da katbekat artıyor.

    *trabzonspor teknik direktörü şenol güneş 57. dakikada burak yılmaz'ı oyundan çıkarıp ceyhun'u oyuna alıyor. burak ts'nin tek golünü atan isim olsa da, açıkçası ts'nin ataklarında topu ezen isimlerden biriydi maçın devamında. dakikalar geçtikçe fb'nin de hamleler yapıp olanca gücüyle saldıracağını tahmin edip orta alanı güçlendirmek istiyor. o atmosferde ve baskı altında gayet makul bir değişiklik.

    *oyun böylece 65. dakikaya kadar gidiyor. fenerbahçe teknik direktörü christoph daum, doğru bir değerlendirmeyle, 1-1'den sonra iyice aksayan, ts'nin dirençli oyunu ve orta sahasına artık cevap veremez hale gelen selçuk şahin-özer hurmacıikilisini 65. dakikada oyundan alıyor. yerine taze kan olarak deivid de souza ve cristian baroni 'yi alıyor. baroni tercihi o dönem çok eleştirilmişti, gol lazım sen baroni'yi alıyorsun diye ama bugün maçı baştan sona izleyince baroni tercihi gayet doğru bir tercih, zaten fenerbahçe de maçın devamında baroni'nin dirençli oyununun büyük katkısıyla rakip alana yıkıyor. hatta bu açıdan geç bile kalmış bir değişiklik diyebilirim. deivid'i alması hakkında da pek bir şey diyemem, açıkçası kenarda kimse yok, semih'i alıp çift forvete dönebilirdi belki. deivid'in o günkü durumu belli olsa da, çok eleştirilecek bir değişiklik gibi gelmedi bana o da. neticede 2008'de yaptıkları belli, her an her şeyi yapabilecek bir adam.

    *65. dakikadaki değişikliklerden sonra başka bir oyun başlıyor. fenerbahçe kademe kademe vitesi arttırıyor ve oyunu tamamen ts ceza sahasına yıkıyor. sağdan soldan ortalar, kornerler, kaçan pozisyonlar maçın son düdüğüne kadar böyle gidiyor. trabzonspor'da bu dakikaya kadar zaten iyi oynayan ancak özellikle 65. dakikadan sonra giray kaçar ve egemen korkmaz ikilisi gerçekten harika oynamışlar. özellikle giray kaçar devamlı olması gereken yerde, hep en kritik müdahaleleri o yapmış. fenerbahçe atakları zaten yeterince tehlikeli, ama daha büyük, gol olabilecek tehlikeleri önleyen isim hep genelde giray kaçar olmuş. en az kaleci onur kıvrak kadar kritik bir isim ve maçın yıldızlarından biri olmuş, çok net.

    *bu dakikadan oyundan çıktığı 83. dakikaya kadar olan 18 dakikalık süreçte, kaçırdıklarıyla daniel guiza saç baş yoldurmuş resmen. kale ağzından vuramamalar, boş kaleye kafayla atamamalar falan. stresten en çok etkilenen futbolcu uzak ara guiza olmuş. yüz ifadesinden de belli zaten maç esnasında.

    *golün gelmediği her dakika, elleri ayaklarına girmiş fenerbahçe'nin komple, camia olarak. gerek şeref tribünündeki kalabalığın heyecanlı ve stresli bekleyişi, gerek tribündeki taraftarların, gerek futbolcuların. herkesin vücut dilinden okunuyor bu durum. trabzonsporlu futbolcular bile iş ciddiye binince onları bile etkiliyor belli ölçüde, hatta hakem triosunu bile. gerçekten sezonun bütün emeği bu maçın ardında ve hiç kolay bir şey değil şimdi düşününce.

    *86. dakikada bursaspor-beşiktaş maçının 2-1 olduğu haberi gelince, tamamen umutlar bursa'dan kesilmişken bir kulak da oraya veriliyor. ufak ama ya 2-2 olursa hesabı.

    *normal süre böylece sona eriyor ve +4 uzatma dakikaları gösteriliyor. uzatmalarda altıpas civarından alex de souza'nın kaçırdığı 2 pozisyon var ki, akıllara zarar. belki başka bir maç, stres-baskı seviyesi daha düşük başka bir maç olsa hayatta kaçırmaz belki de. hakikaten 'winner' olabilmek, 'iyi' olmaktan, 'yetenekli' olmaktan hatta çalışmaktan çok, çok büyük ölçüde bu stres-sinir-baskı katsayısıyla başa çıkabilmekten geçiyor. alex'in bile surat ifadesinde, bunu başaramamış, bu baskı-stres ortamına yenik düşmüş bir surat ifadesi görüyoruz. 'winner' olabilmek, bu baskıyla stresle başa çıkıp amaca ulaşabilmek çok önemli ve zor bir meziyet, bu maçı izlerken ben bunu tekrar anladım.

    *derken 90+3'te, bursa'dan gol haberi var, 2-2 diye bir söylenti anonsörün olduğu taraftan bütün stada, hatta sahadaki kalabalığa doğru bile coşkuyla yayılıyor. yani öyle maçın son 3-4 dakikası fb hiç atak yapmadı, 2-2 dendi herkes oyunu bıraktı top çevirdi gibi bir durum yok. 90+3'e kadar, gayet de fb atak yaptı, goller de kaçırdı. stres had safhadaydı. coşku yoktu hiç. maçın son dakikasında 2-2 söylentisi yayılıyor, ve sadece son atakta fbli oyuncular geriye doğru, kaleci volkan demirel 'e doğru oynuyor. ha bilemeyiz, belki o son atağı geri dönmese golü o atakta bulabilirdi. futbol bu. ama bütün bir olayı o anonsa yıkıp, kesin gol atardık, şampiyonluk ondan gitti demek tam fırsattan istifade ve işgüzarlık. gerçeklikle hiçbir alakası yok zira.

    *maç böylece 1-1 bitiyor ve bütün fenerbahçeliler sevince boğuluyor, şampiyon olduk diye. gerçekler kısa bir süre sonra anlaşıldığında, bütün stadı hüzün kaplıyor ve asıl olaylar buradan sonra başlıyor. açıkçası burada ben bu maçı tekrar izlemeden önce fbliler'e katılmazdım, her türlü olay çıkardı şampiyonluk gidince, anons bahanesi oldu diyordum. ama şimdi hak veriyorum, 90+3'teki o ortamı görünce. gayet olaysız gitti o dakikaya kadar, en ufak taşkınlık çıkmadı. hatta 2-2 anonsu olmasa şampiyonluğun gittiğini bile kabullenme evresine girmişti tribünler. umutsuzluk hakim olmuştu stada artık. o 2-2'den sonra umutlanıp, şampiyonluk sevincinden sonra işin öyle olmadığının anlaşılmasının travmasıyla çıktı olayların çoğu. maçı tekrar baştan sona izleyince çok net gözlemlenebiliyor bu.

    *o anons olayının belki de tek, hatta en büyük artısı, tsli futbolcuların ve hakemlerin güvenlice staddan tahliyesine zemin hazırlamasıydı her ihtimale karşın. çünkü maç biter bitmez birden bütün fb tribünleri sevinçle sahaya iniyor, o esnada hakemler de tsli topçular da sahada. çok daha büyük olaylar çıkabilirmiş, allah korumuş resmen.

    *bazı galatasaraylılar ts zaten bursaspor şampiyon olmasın diye çıkmış sahaya falan demiş ve hala diyor hatta. böyle bir şey net olarak yok. maçı izleyince, ts takımının çok akıllı bir futbol oynadığı ve maça tam anlamıyla konsantre olduğu her hallerinden belli. öyle intikam hırsıyla, 1996'nın rövanşını alalım gibi de değil. adamlar bildiğin işlerini yapmak için çıkmışlar sahaya. birkaç pozisyonda o andaki baskıdan dolayı saçmalayıp hata yapmaları çok normal. onlar da herkes gibi birer insan en nihayetinde. bu kör fanatikliği bırakalım artık lütfen. herkes kötü bir tek biz iyi, yok böyle bir dünya.

    *son puntoyu da hakem triosu için ayırayım madem, yunus yıldırım, baki tuncay akkın ve alper ulusoy on numara yönetmişler maçı. 1-2 ufak tefek tartışma dışında kılçıksız maç yönetmişler. bu ortamda bundan iyi yönetim zor olurdu açıkçası. tribünlerdeki kalabalıklardan zerre etkilenmemiş, özellikle yunus yıldırım.

    elimden geldiğince taraftar kimliğini bir kenara koyarak, tarafsız, sadece futbolsever kimliğiyle yaklaşmaya çalıştım. iki takım da bize gayet güzel, deli dolu, bol tempolu bir 90 dakika izletmiş gerçekten. o dönem izlediğinde beklenti içinde izlediğin için bazı şeylere odaklanamıyorsun ama şu an sakin kafayla ve futbolsever olarak izlediğimde gerçekten çok güzel maç olmuş. sonucunda bir tane şampiyon çıkacaktı ve o da bursaspor olarak çıkmış. fenerbahçe yoksa, bu maçı kazanmak için elinden gelen her şeyi yapmış. ama futbolun cilvesi işte, kader maalesef insanın yüzüne her zaman gülmüyor. o kadar pozisyondan, toptan biri bile girmedi. giray kaçar-egemen korkmaz-onur kıvrak etten duvar örmüş resmen pozisyonların çoğunda. trabzonsporlu taraftarlar 1996'nın rövanşını, bursasporlular da şampiyonluğunu bu üçlüye borçlu çok büyük ölçüde.

    biraz uzun oldu ama maç hakkındaki yorumlarım-notlarım bu şekilde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın