• 401
    muslera ve andone'nin sakatlanmasına çok üzüldüm. bu sezon şampiyon olmasaydık da sakatlanmasalardı keşke. şu an tek isteğim muslera'nın aramıza çok çabuk dönmesi. son sivas bükücü andone de zaten kiralıktı ama oda futbol oynamaya en kısa zamanda döner inşallah ve geriye kalan futbol hayatında başarılar dilerim. maça gelince takım çok kötü hazırlanmış hatta hazırlanmamış bile. takımımız çok yaşlı ve geç form tutuyor o yüzden bu sene şampiyon olma ihtimalimiz çok azaldı ama başımızda fatih terim varsa ve takımın ismi galatasaraysa hiçbir şey imkansız değildir. fatih hoca da formunda değil bunun nedeni de malum hoca mız covid 19 gibi bir virüsle mücadele etti ve yıpranmış gibi inşallah en kısa zamanda kendini toparlar ve yine şampiyonluklar yaşarız. (bkz: 7'de 7)
  • 402
    bir an önce bu maçı unutup, son 7 haftaya odaklanmamız lazım.
    uzun uzun nasıl doğrandığımız, pişmiş tavuğun başına gelmeyenlerin ardı ardına bizim götümüzde patlamsı, ne kadar kötü oynadığımız, pandeminin bize yaramadığını konuşup tartışabiliriz.
    ancak yapmamız gereken son 7 haftada şampiyonluk yolunda yapabileceğimizin en iyisini yapmak.

    gaziantep
    başakşehir
    trabzon

    maçlarından 9 puanla çıkmak için elimizden geleni yapmalıyız.

    ayrıca, nolursa olsun şampiyonlar ligi bileti elzem oğlu elzem.
    ne yapıp edip onu almamız lazım.

    hani şu an negatif enerji saçanlar var ya, eğer şampiyonlar ligi bileti alamaz ve o gelirden mahrum kalırsak ben görürüm o negatif enerjileri.

    bir an önce toparlanıp yola devam etmek lazım.
    malesef yenildik, musleramızı ve andoneyi uzun süreli, adem ve donk'u bir maçlığına kaybettik.
    ama yapacak bir şey yok.
    son ana kadar mücadele etmemiz lazım.
    allah çalışanı, sonuna kadar bırakmayını mücadele edeni sever.

    allah utandırmasın..
  • 404
    'keşke lig hiç başlamasaymış' dedirten bir maç. seyircisiz maçlarda hakemlerin anamızı ağlatacağı 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçından belliydi zaten. seyircisiz maçlarda bütün takımlar takır takır oynarken bizim paşaların dökülmesi de içimi acıtıyor artık. ahh ulan gaassaray.

    neyse imparatorun olduğu yerde bize ümitsizlik yakışmaz. hala ortada bir kupa varsa ona talibiz.
  • 405
    moralimi bozup enerjimi tüketen maç olmuştur. maçla ilgili en önemli eksikliğimiz aslında belhanda'nın oyuna girmesiyle kendisini gösterdi. belhanda oyuna girene kadar hiçbir oyuncumuzun bir çalım atmaya çalıştığını bile hatırlamıyorum. belhanda oyuna girip bireysel çalımlarla rakibi zorlamaya başlayınca pozisyon çabalarımız artmaya başladı ve birkaç tane de pozisyon bulduk. bireysel olarak yerine uygun çalımlar atmayı düşünmeyince yapabildiğimiz tek şey top dolaştırmak oldu. rizespor takımı ise arkayı kalabalık tutarak alanları kapattı ve biz top dolaştırıp durduk maç boyu. bir takımda bireysel olarak bir şeyler yapabilen, çalım atabilen oyuncunun önemini de görmüş olduk. belhanda'yı hiç sevmem gitsin bu yaz transfer sezonunda. ama çalım atabilen birkaç akıllı oyuncu bulabilirsek iyi olacaktır. rizespor gibi oynayan takımlara karşı maç boyunca top dolaştırıp dururuz yoksa.

    aslında maçın dönmesi için fırsatlar da bulduk. özellikle 2-0 olduktan hemen sonra onyekuru'nun şutunu tarık kurtarmıştı. o gol olsa bu maç dönerdi bence. onyekuru kazandırdı mı kazandırıyor ama bazen de kaçırdıklarıyla bizi yakıyor işte.
  • 407
    üç ay aradan sonra merhaba...
    öncelikle covid-19 salgınında hayatını kaybedenlere rahmet dilerken, bu hastalıkla tanışıp iyileşen ya da hala mücadele eden takipçilerimize geçmiş olsun ve acil şifalar diliyoruz...
    evet, biz öyle kendi halimizde yaşamı sürdürmeye çalışır, kendi içimizde kavgalarımızla, sevdalarımızla gün be gün takvimden birer yaprak eksiltirken, hiç akla gelmeyen bu pandemi ile evlere hapsolup, bambaşka telaşlar, gündemler, uğraşlar bulmak zorunda kaldık aylarca...
    lakin, hayat yaşanmalıydı, fabrika bacaları tütmeliydi, tarlalar sürülmeliydi, üretim devam etmeliydi kısaca"yeni" normale dönülmeliydi. kafeler açıldı, kuaförler açıldı, avmler açıldı ve en nihayet futbola da kavuşmuş olduk...

    kavuştuk kavuşmasına da böyle bir "özlem giderme" olmaz olaydı... pandemi süresince biz evlerde her akşam ortaya çıkan vaka sayısına bakıp, "acıma" duygularımız hümanizm seviyemizi arttırdıkça, bazıları da kin ve garez duygularını bilemekteymiş. geçen sene oynanan ve emre akbaba'nın ayağının kırıldığı maçtan sonra "silahım olsaydı, o hakemi vururdum" diyen rizespor başkanı, "artık hiç bir hakem bizim maçta hata yapmaya cesaret edemez" sözleriyle hazırlanıyordu pazar geceki maça. ahmet çakar'ın nüktedan bir şekilde twitte belirttiği gibi de "hakem yaşar kemal uğurlu da vurulmaktan korktuğu için galatasaray'ı bir penaltı ve bir kırmızı kartla vurdu"... ama, üç puanlara, penaltılara geçmeden, 15. dakikada kalbimizden vurulduk esas... canımız, sevdalımız fernando muslera'yı acılar içinde "uğursuz stadın" sessizliğinde çığlık atarken seyretmek, ömür boyu gider mi hafızlarımızdan... hiç zannetmiyorum... geçen sene emre akbaba, bu sene fernando muslera'nın kaval kemikleri kırıldı, florin andone'nin az kalsın bacağı kopuyordu...

    "pandemi sonrası futbolcular tekrar maçlara dönerken antrenman temposunu kaldırmakta zorlanıp, sakatlıklar yaşanabilir" minvalinde sözler sarf ederken rizespor hocası ünal karaman, sedye ile sahayı terk eden iki galatasaray'lı oyuncunun kendi topçuları tarafından "kasapça" müdahale ile sakatlandığını görmemiş miydi? gördü elbette ama hırs gözlerini öyle bürümüştü ki, maçtan sonra ne kendisi, ne de kalecisi tarık, muslera ve andone'ye bir geçmiş olsun dileğinde bulunmadılar yayıncı kuruluş mikrofonlarına. oysa, daha maç oynandığı esnada hem türkiye'den, hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde bir çok kulüp ve futbolcu sosyal medya hesaplarında acılarını ve dualarını paylaşıyordu şanssız iki futbolcuyla. umarım haftaya tunay torun kadro dışı kalmaz, zira kendisi muslera'ya geçmiş olsun dileğinde bulundu maç bitiminde...

    üç ay evde antrenmansız bir çok korku ve endişe hisleriyle "zaman öldürüp", tekrar sahalara dönmenin zor olacağının hepimiz farkındaydık ki galatasaray'lı oyuncular da "toplama takım" hüviyetindeydiler ilk devre. zaten muslera'nın sakatlığı sonrası moral motivasyonları da iyice düşmüş "ne işimiz var burada" izlenimi vermekteydiler. his takımıdır galatasaray, duygu takımıdır galatasaray diye övünürüz ya, bazen de duygusuz olup, "umursamaz olup" mücadele etmelisin eğer hedef üç puansa ama o zaman da nerede kaldı takımdaşlık, arkadaşlık, en önemlisi de insanlık?

    ofsayt olduğu bariz pozisyonda "kurala sığınıp" pozisyon bitene kadar maçı durdurmayan ve muslera acılar içinde çığlık atarken bile "korkuyla" düdüğünü "zarzor" çalan yaşar kemal uğurlu, sarrachi ile samudio'nun ikili mücadelesinde aradığı fırsatı bulup, penaltı noktasını gösteriverdi. rizeli penaltı olduğuna şakın, galatasaraylı da penaltı yaptırdığına şaşkındı... ama hakem düdüğü çalmıştı. bu pozisyonun oldukça benzerinde, hatta daha sert müdahalelerin olduğu trabzonspor-galatasaray maçında kamil ahmet, emre mor'u indirdiğinde var hakemi olan yaşar kemal uğurlu, maçı yöneten ali palabıyık'ı hiç uyarmamıştı bile. muslera'nın yerine giren okan skoda'nın vuruşunu kurtardı ama dönen topta yapacak bir şey yoktu. ev sahibi öne geçmiş, hakem de rahatlamıştı.

    galatasaray belki kendisinden beklenilen performansı gösteremiyor ama oyunu rizespor yarı sahasına yıkarken, ev sahibi hakemin de "desteğinin" farkında "kemikkkıran" tarzında takılıyordu. özellikle moroziuk'un dört dakika arayla iki sarı görecek sertlikte hareketlerine tek kartın çıkmamış olması bile maçın hakeminin niyetini gözler önüne seriyordu.

    beş değişiklik hakkı ve geniş yedek kulübesinin de avantajıyla fatih terim ikinci yarı oyunu değiştirmek için ahmet çalık ve ömer'in yerine emre akbaba ve andone ile oyuna başladı. yapılan değişiklikler ve soyunma odasında konuşulanlar etkisini gösterdi ki galatasaray beraberlik fırsatlarını buldu ve golü beklemeye başladı ki, yaşar kemal uğurlu'nun yarattığı bir faul sonrası mariano'nun adamını kaçırması ile ceza sahası içinde oluşan karambolde okan kalesinde ikinci golü görüverdi. uzun bir ara topa dokunmadan geçen ve hiç hazırlık maçı yapmadan sahaya çıkılan bu süreçte 2-0dan maç çevirmek imkansıza yakınken, yenilen golün hemen ardından feghouli'nin pasında onyekuru'nun altı pastan vurduğu topu tarık'ın çıkarması da galatasaray adına kırılma anıydı. o gol olsa, maç çok başka sonuçla da bitebilirdi...

    bir yandan talihsizlik, bir yandan hakem galatasaray'ın yakasını bırakmaya hiç niyetli değildi, bitime 20 dakika kala gelişen galatasaray atağında, rizespor kalecisi boşa çıkıp, andone'nin üzerine düştü ve rumen oyuncu acılar içinde yerde kıvranırken, var'dan gelen uyarıya rağmen yaşar kemal uğurlu maç içinde galatasaray lehine bir karar vermemeye yeminli gibi penaltıya hükmetmiyordu. oysa kural açık ve netti, top oyundayken kalecinin yaptığı müdahale cezalandırılmalıydı. misaller de boldu, malatya-fenerbahçe karşılaşması, geçen sene galatasaray-fenerbahçe ve fenerbahçe-ankaragücü maçları... ilk devre donk'un indirilmesine, ikinci devre andone'nin düşürülmesine penaltı çalmayan yaşar kemal uğurlu, donk'a ve adem'e sarı kartını cesurca çıkarıp cezalı duruma da düşürüyordu. hatta adem'e kırmızı kart da çıkardı ki, az kalsın sahada engin baytar-cüneyt çakır sahnesi yaşanacaktı... galatasaray'ın bu hakemle çıktığı 7 deplasmanda 5 mağlubiyet yaşayıp, 3 kırmızı kart görmüş olması şansla açıklanamaz bu seyrettiğimiz maçtan sonra...

    galatasaray rize deplasmanında ilk yarı etkisiz ama ikinci devre adına yakışır bir oyun oynayarak üç puan kaybetti ve şampiyonluk yarışındaki rakipleri trabzonspor ve başakşehir'den 6 puan geriye düştü ama keşke muslera ve andone sakatlanmasaydı da galatasaray farklı kaybetseydi. insan sağlığının her şeyden önemli olduğunu anladığımız bu aylarda maç sonu çılgınca sevinen rizespor yönetim kuruluna da bir mesajımız olsun: erken öten horoz masalını hatırlayın, sene sonu küme düştüğünüzde "sosyal mesafeyi" unutup yine sarmaş dolaş sevinirsiniz!...

    maçtan fotoğraflar ve kaynak:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...r2-0galatasaray.html
  • 408
    (bkz: #2907288) maç öncesi uyarımı yapmıştım ama belli ki hiç kimsenin haberi olmamış. rize spor’un elindeki tek silah “sertlik” olacak demiştim.:(

    olaylar olduktan sonra yol göstermek çocukların da yapabileceği iştir. önemli olan maçtan önce olabilecekleri tahmin edip önlem alabilmektir.

    oldrin ve aminu’nun olmaması takımımızı maalesef rehavete sokmuş bu çok net anlaşılıyordu. o nedenle her zaman söylediğim şeyi tekrar ediyorum; rakibin en iyi adamının oynaması mı daha hayırlıdır oynamaması mı sorusunun cevabı hiçbir zaman net değildir. eğer sizde rehavete yol açacaksa oynaması daha hayırlıdır. çünkü daha iyi konsantre olursunuz daha iyi motive olursunuz. rize’de olan da buydu.

    fatih hoca’da biraz motivasyon kaybı sezdim. normal de karşılıyorum. bu sene şampiyon olamasak da önemli değil çünkü şampiyonlar liginde ses getirecek güçte değiliz. uefa avrupa kupasına gitmemiz daha hayırlı olabilir. sağ bek, sol bek, hücumcu bir ön libero ve de iyi bir kanat oyuncusu bulabilirsek (feghouli ve onyekuru’nun kalması şartıyla) uefa’da iş çıkarıp güven kazanabiliriz.

    (bkz: 14 hairan 2020 rize spor galatasaray maçı)
  • 411
    91 günlük aranın ardından galatasaray'a kavuştuğumuz maç. hiçbir dönemde galatasaray'a bu kadar uzak ve yabancı kalmamıştık. hiçbir milli takım arası, sezon sonu, devre arası vs. bu kadar uzun sürmüyordu. heyhat, yazın okullar kapandığında verilen ara bile bundan kısa oluyor.

    maç elbette uzun süren hasreti dindirmenin getirdiği beklentileri karşılamamıştı. bırakın bunu, maç esnasında bile keşke başlamasaydı dedirtti bana. sahadaki kötü futbol, kötü hakem kararları ve mağlubiyet elbette alışkın olduğumuz şeylerdi. fakat oyuncu sakatlıkları tüm bunların önüne geçti.

    fernando muslera ve florin andone'nin insanın içini koparan sakatlıkları, hepimizin moralini alt üst etti. muslera gibi tüm ülkenin sevgi ve saygı duyduğu, senelerce takımın kalesini koruyan bir oyuncunun bacağını kırması bizleri mahvetmeye yetti de arttı. bunun üzerine zaten sezonun ciddi bir bölümünü sakatlıklarla geçirmiş andone'nin de yine ciddi bir problem yaşaması artık isyan noktasına getirdi bizleri.

    maçın böyle olacağını ve maç esnasında yaşanan sakatlıkları düşününce keşke hiç başlamayıp sezon bitirilsin düşüncelerine kapıldım. gerçekten olabilecek en kötü senaryolardan birisiydi bu maç.

    oyuncularımıza çok geçmiş olsun, acil şifalar dilerim.
  • 412
    bana göre bu maçı "hakem yüzünden kaybettik" demek orta okul düzeyinde bir yorum olur. hakem artniyetli miydi? bence evet, bu adamın tipinde meymenet yok zaten, bizim maçlarda hep bir vukuatı oluyor. rizespor'a verilen penaltı da yanlıştı bana göre.

    ama ben takımımı az çok tanıyorum. galatasaray o gün kazanacak mı, kaybedecek mi genelde maçların ilk 5 dakikasında anlayabiliyorum. sahada futbolu unutmuş, daha maçın başlarında ayağındaki topu sürekli rakibe veren, hiç organize olmayan bi takım vardı. rakiplerimiz ara vermemiş gibi çıktı maçlarını kazandı, biz de gittik rizespor'a üstünlük dahi kuramadan maç oynadık. bence normal bir hakem olsa da bu maçı kazanamazdık.

    the last dance belgeselinde michael jordan'ın bir rakip oyuncunun söylemediği bir sözü söylemiş gibi yayarak kendini nasıl hırslandırıp maç kazandırdığını görmüştük. biz de bunun gibi kendi kendimize olmayan sebeplerden inanılmaz bileniyoruz. ama sonuçta sahada topçular oynuyor. paşalarımız her arada kendilerini salmaya devam ederse, her şeyiyle antipatik rize takımına karşı kendine motive edemiyorsa boşu boşuna kendimizi paralıyoruz. bence salalım, ciddi söylüyorum manyak oluruz.

    bu maçı kaybetmek muslera'yı kaybetmenin binde biri kadar koymadı bana. bi maçtan çok daha fazlasını kaybettik maalesef.
  • 416
    tekrarını izlemekten, hatırlamaktan imtina edilen nadir galatasaray maçlarından biridir benim için. 90 dakikalık bir dram izledik resmen. hatta düşündükçe hala inanamıyorum nasıl her anlamda bu kadar kötü bir görüntü çizebildik: kötü futbol, sakatlıklar, kartlar, cezalılar...hafızamda olumlu hiçbir şey yok. dileyelim ki hepsi bu maçta kalmış olsun, tüm olumsuzlukları bu maçta tüketmiş olalım ve 21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçı ile gerçek geri dönüşün sinyallerini verelim.
  • 421
    futbola dair tüm umutlarımın öldüğü maç.

    o gün alenen şampiyonluk yarışında galatasaray'ı yok ettiler. ve biz sadece seyretmekle yetindik.

    ertesi sene de şampiyonluğumuzu averajla kaybettirecek müdahalelerde bulundular ve sonucunda bu averaj meselesi tuz biber oldu ve hepten tepetaklak gitmeye başladık. biz yine öyle seyrettik.

    (bkz: organize ve profesyonel kötülük)

    bir şeyler değişip liyakat, adalet ve eşitlik futbola da yerleşene kadar, futbol sadece futbol olana kadar beklentisiz seyrediyorum o günden beri müsabakaları. ama karamsar değilim, çoğunluğun aksine gelecekten ümitliyim.

    bu ülkede şundan çok eminim, futbola müdahale edilmese, kasıtlı hatalar yapılmasa, neredeyse her sene galatasaray şampiyon olur. ama şampiyonluklar hatır gönül işiyle bağlanıyor. işte başakşehir, trabzonspor en son örnekler. galatasaray gibi takımların hegemonyal şampiyonluklar alınması engelleniyor hep. gerçi hegemonyal şampiyonluk alabilen ve alabilecek tek isim de fatih terim bu ülkede ama neyse. o da referandum cezalısı.

    fazla söze gerek yok. bugünler de geçer. enseyi karartmaya gerek yok.
  • 422
    19 aralık 2023 istanbulspor'un sahadan çekilmesi hadisesinden sonra aklıma bu maç geldi. andoneye yapılan bariz penaltıyı vermeyip, pozisyonu var tarafından izlemesi tavsiye edilen hakem kılıklı şahıs var'a gittiği halde penaltı vermediği zaman 10 gol atsak bile o maçı kazandırılmayacağımıza emin olmuştum. o dakikadan sonra böyle bir maçı oynamanın mantıken pek bir anlamı da kalmamıştı.

    acaba o gün sahadan çekilsek sonraki maçlarda yaşayacağımız hakem katliamlarını önleyebilir miydik? önleyemesek bile, verilmeyen penaltı pozisyonundan sonra hakemle tartışarak kırmızı kart gören ve üç maç ceza alan adem büyük'ü sahaya sürebilseydik gazişehir fk, başakşehir ve trabzonspor maçlarında galip gelebilir miydik? yoksa sahadan çekildiğimiz için alacağımız ceza, bize bilenmiş durumdaki federasyonun aradığı fırsatı onlara sunacağı için 27. haftadan sezonu kapatacağımız ölçüde büyük bir ceza mı olurdu?

    bunlar cevaplarını asla bilemeyeceğimiz sorular olsa da insan "acaba olaylar nasıl gelişirdi" diye düşünmeden edemiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın