• 1751
    tarih boyunca türklerin kurduğu diğer tüm devletler gibi ne kuruluş sürecinde ne de kurucu kadrolarında en ufak bir karanlık bulunmayan evimiz, devletimiz.

    araplar para verip ülkelerine getirdikleri ispanyol ya da portekiz takımları gibi sanmasınlar bizi. şunu kafalarına soksunlar, ilişki yürüttükleri mevcut siyasiler her ne kadar koltuk işgalcisi konumunda olup gaflet ve delalete düşen kişiler olsa da bu toprakların insanları sonsuza dek hem atatürk’ün adını hem de cumhuriyetin şanını yaşatacak kişilerden oluşur. değil yüz üzerinden bin sene de geçse atatürk’ün adını yaşatacağız, buna koca cihanın engel olamadığı yerde süper kupa ayağına 3-5 beyaz entarili arap bedevisi mi engel olacak?

    burası atatürk’ün ülkesi, bizler de onun askerleriyiz ve bu sonsuza kadar böyle kalacak.
  • 1754
    mustafa kemal atatürk olmasa olmayacak bir ülkeydi. bunu bütün vatandaşların kavraması şart.

    işte tam da bu yüzden atatürk ve şanlı istiklal marşı pazarlık meselesi olamaz bu ülke insanı için. araplar rahatsız oluyor diye atatürk'ten kimse vazgeçemez. bugün iki takımın gösterdiği duruş bu ülke için güzel bir örnektir.

    atatürk bu ülke için canını verdi, istiklal marşı da bu ülkenin bağımsızlığı için şehit olan yüz binlerce insan için yazıldı. arap itleri bu iki değeri kısıtlayamaz. ne mutlu türk'üm diyene.
  • 1756
    2024’e de hızlıca girişini yapmış yalnız ve güzel ülkem. dur bir soluklan yeğenim diyemeden kaotik bir ortamın içerisinde bulduk kendimizi. çok değil 10 yıl önce yaşadığımız şu günleri anlatan bir film izlesek yönetmene ayrı, oyunculara ayrı, senariste ayrı söveriz bu ne saçma senaryo, bu kadar da atılmaz diye ancak şu an hepsini yaşıyor ve iliklerimize kadar hissediyoruz. belli ki zor bir yıl olacak. allah hepimize kolaylıklar versin.
  • 1757
    bi 10 seneye kadar çok çok iyi yerlerde olacağını düşündüğüm güzel ülkem. şu ukraya-rusya savaşı sonlansın, görürüz emarelerini. untulmaya yüz tuttu ama şu an çok tehlikeli sularda yüzüyor dünya. rusya, orada ukrayna ile değil, ab ve abd ile savaştığını düşünüyor. bu yüzden geri adım atmıyor. kayıp verdikçe daha da hırslanıyorlar. garibim ukrayna’nın durumu daha beter. zaten topraklarının 20%’sini kaybetmiş durumda. erkeklerinin çoğu savaşta, yurtdışına çıkma yasağı var ve artık gençlere hatta engellilere bile üniformayı giydirmeye başladı. halk yorgun durumda ve genç nüfusunu her geçen gün kaybediyor. milyarlarca dolar borçlanmadan falan bahsetmiyorum bile. zaten savaş öncesi de yoksul bir ülkeydi. savaş sonrası en az 30 40 yıl kendilerine gelemeyecekler. savaşın en mazlum tarafı yiğit ukraynalılar bence. tahmin edilenden de fazla direndiler, direniyorlar ama dediğim oldukça dışa bağımlı bir şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar. ab ve abd yardımları kestiğinde maalesef çok daha kötü olacak. bu savaşın onlara tek faydası milliyetçilik duygusunu körükleyecek bir hikayeye, kenetlenmeye ihtiyaçları vardı, savaş onu sağladı.

    türkiye’ye dönelim. içimden bi ses, bu savaşın bu topraklarda biteceğini söylüyor. eğer bunu becerebilirsek hak ettiğimiz yerlere geliriz. kimsenin tatavasını çekmek zorunda olmayız.

    koskoca 2. dünya savaşında, dünyanın orta yerinde olup da etliye sütlüye karışmayan bir ülke olarak, bence bu barışa imza atacağız. bu ülke bunu sonuna kadar hak ediyor.
  • 1759
    fenerbahçe şampiyon olsun diye neden topyekun seferber olduğunu anlayamadığım ülke. babalar biz de yani galatasaray da bu ülkenin evladı. onu neden ötekileştiriyorsunuz? paranın yüzü sıcak ondan dolayı herhalde. bu sezona dair umudum yok olur da şampiyon olursak tüm ülkeye karşı alınmış bir şampiyonluk olacak bu.

    (bkz: süper lig 2023-2024 sezonu)
  • 1764
    hiçbir yabancı futbolcunun para hariç bir motivasyon ile ilk tercihi olmayacak olan ülkedir. biz kendimizi dev aynasında görüyoruz. en basitinden lorenz assignon transfer söylentilerinin doğru olmamasına ve kendisinin burnley'e gitmesine karşı "galatasaray yerine burnley'e gidecekse zaten gelmesin" gibi yorumlar son derece saçma. olayın aslı fransa'dan bir futbolcu ingiltere'ye gidiyor. takım her şey değildir her zaman. bizim en büyük eksimiz büyük bir önyargı olması yabancılarda ülkeye karşı. gelenlerin çoğu sonradan seviyor belki ama, gelenlerin ana motivasyonu her zaman para. yok proje, yok büyük takım filan bunlar hep içi boş söylemler.
  • 1768
    bir toplumun spor, siyaset, sosyal ilişkilerdeki durumu onun ahlâki seviyesinin bir yansımasıdır.

    bir türk olarak (çok önemli değil ama herhangi bir ırk kökenli değilim, halis türk'üm ki bu benim için hiç önemli değil, hepimiz insanız) ifade etmek isterim ki türkiye'nin ahlâki olarak korkunç bir kirliliğe saplandığı artık aşikâr.

    geçin o kuru sıkı edebiyat laflarını. inanılmaz manipüle edilmeye müsait bir toplum. bu topraklarda yıllardır kan dökülmesinin sebebi bu toplumun, toplumların cehaletidir. cehalette şiddet tek rahatlama aracıdır. bu korkunç cehaletin ve öfkenin yanına bir de milyonlarca, plansız göç ile gelen insan eklendi. yabancıyı övüp, türk'ü veya türkiye toplumunu yermek değil amacım. çok çok kötü kalpli olmuş bu toplum. korkunç bir öfke, nefret, cehalet birikti bu toplumda.

    önümüzdeki yılların çok tehlikeli olaylara gebe olduğunu söyleyebilirim. ve o zaman ne kadar arsız ve ahlâksız bir toplum olduğunun acı sonuçlarını görecek türkiye.
  • 1769
    hükümeti de, muhalefeti de aynı zihniyet.

    baştakileri eleştiriyorsun, oy vermeyeceğim diyorsun ama oy verdiğin kişilerin de onlardan aşağı kalır bir yanı yok.
    hak, hukuk, adalet deniyor ama iş icraata gelince onun bunun şakşakçılığı yapılıyor.
    türk toplumunun kırmızı çizgisi olan atatürk'ü kalkan olarak kullanıp oy dilenenlere söylüyorum bunu:
    daha da size oy moy yok.
    baştakilere zaten yok ama onun benzerine de oy yok. sonuçta biri dini, öbürü de dediğim gibi atatürk'ü kullanıyor.

    hatta oy bile vermek istemiyorum artık bu ülkede çünkü değişen bir şey olmayacak.
    bizi bu hale düşüren sözde siyasetçiler utansın diyeceğim ama nerdeeee!
  • 1770
    insanı ile, dağ, taşı, toprağı, ırmağı, denizleri ile dünyanın en güzel ülkesi. anavatan. aidiyet duygusu. gurur kaynağı. şanlı tarihi. karşısına çıkan problemlerle başa çıkma kabiliyeti. ağlarken güldürmesi. gülerken ağlatması. canın sağolsun kelimesinin başka bir dilde karşılığının olmaması.

    bu ülkeyi bu kadar güzel yapan, bu topraklarda yaşayan insanlardır.

    ancak gel görelim ki, bu insanlar artık her alanda uçsuz bucaksız bir polarizasyona maruz bırakılıyorlar. siyasette ve futboldaki kutuplaşma bizleri birbirimizden daha da uzaklaştırıyor.

    bu nasıl ve ne zaman bitecek, bilmiyorum ama bu durum beni üzüyor ve gelecek adına endişelendiriyor. kutuplaşma dünya genelinde var aslında. avrupada geçim derdinde olan, halkını düşünen, ülkesini düşünen ve gelecek adına endişelenen insanları aşırı sağcılık ile suçluyorlar. bir benzeri de bizde yapılıyor.

    namaz mı kılıyorsun? kesin akplisin. oruç tutmuyor musun? kesin chplisin. hakların kardeşliğinden mi bahsettin? pkkli bu. sakalın biraz uzun ve bıyıkların kısa mı? kesin selefi!

    neden? neden böyle olduk?

    futbol özeline konuyu indirgeyecek olursak. ya arkadaş, sen koskocu fenerbahçe kulübünün başkanısın. türkiye'nin en zengin ailesinin bir varisisin. nasıl bu kadar çirkinleşebilirsin? hadi diyelim sen çirkinleştin. ya biz? biz ne yapıyoruz? aynı seviyeye iniyoruz. oldu mu hiç? türkiye'de işler böyle yürüyor babacığım, laflarını duyar gibiyim.

    ben işte bunu değiştirmek istiyorum.

    ben temiz futbol istiyorum. siyasetten arınmış, para babalarının oyuncağı olmayan kulübler istiyorum.

    adalet istiyorum. adil düzen istiyorum. şeffaflık istiyorum. futbolun, sokak aralarında top koşturup vuruşu yaparken en sevdiği oyuncunun adını haykıran çocuk naifliğinde kişiler tarafından yönetilmesini istiyorum. rahmetli metin kurt'un dediği gibi, borsada değil, arsada oynanmasını istiyorum futbolun!

    gidin herşeyden para kazanın ama bu insanların belki de hayattaki tek mutluluklarından ellerinizi çekin!!!
  • 1771
    korkunç, korkunç, korkunç bir şekilde şirazeden çıkarılan ülke. raylar filan çoktan geride kaldı, palas pandıras uçurumdan aşağı yuvarlanıyor ve artık bu uçuşu durdurabilecek hiçbir kuvvet yok.

    mesele futbol değil, çok daha ötesinde. çok daha fazlası. futbol, hayatın basitleştirilmiş bir simülasyonu olduğu için - zaten bize keyif verme sebebi de bu - sorunu daha net görmemize yardımcı oluyor. sorun çok daha derinde.

    aga bu ülkede her şey serbest artık. her şey amk ya, her şey.

    bir futbol takımı çat diye diğerine terör destekçisi diyebiliyor. ceza sahası dışında kalecinin elle oynaması gibi bir skandala devam verilebiliyor. her hafta kadıköy'de yaşanan rezillikler tanım ötesi. inanılmaz, akıl almaz şeyler oluyor ve hepsi de ülkenin ne hale geldiğinin net göstergesi.

    senin ülkende avrupa'nın bütün mafyaları cirit atıp avm'lerinde silahlı çatışmaya girerse,
    senin ülkende nereden geldiği kim olduğu belirsiz milyonlarca vasıfsız yabancı kendi gettolarını kurarsa,
    senin ülkende devlet yönetimi anayasa mahkemesini tanımazsa,
    cinayet işleyenlere bile ödül gibi cezalar verilir, cezaevleri sadece muhaliflere ayrılırsa,
    paran pul olursa ve ekonomin çöktüğü için toplumun yozlaşırsa,
    devletin içinden geçilir ve halkın yarısı buna sırf kendi menfaati için göz yumarsa,
    adalet, hak, dürüstlük, erdem gibi kavramlar gözden düşer ve koca bir millet bu değerleri umursamadan sadece kendi menfaatinin yolunu açmak için argümanlara sarılırsa,
    işler hiç iyi gitmiyor demektir.

    tarikatlarda çocuklara tecavüz ediliyor, "ortaokul çocuğu kadından daha cazip gelebilir" diyorlar,
    sokak ortasında parkta oturan anne kız bile sırf kadın oldukları, fiziksel olarak karşı koyamayacakları için tanımadıkları manyak bir herifin saldırısıyla paramparça olup hayatını kaybediyor,
    ülkenin akademisyenleri bile eski eşinden intikam almak için kendi öz evladını katlediyor,
    taksiciler gece acıyıp aldıkları müşterinin kurşunlarıyla can veriyor,
    güya çocuk kitapları yazan birileri alkollü araç kullanıp ölüme sebebiyet veren 16 yaşındaki piçini kurtarmak için yaralıların telefonunu alıp ölüme terk ediyor, oğlunu elini kolunu sallayarak kaçırıyor, üstüne bir de ülkeyle pazarlık ediyor,
    doktorlar dövülüyor, vuruluyor, öldürülüyor,
    öğretmenler hakaret seviyede maaşlarla ya da atamasızlıkla intihara sürükleniyor,
    eğitimli kitle sistematik bir şekilde aşağılanırken oligarkları desteklemeyen herkes terörist olmakla yaftalanıyor, aç bırakılıyor, maddi ve sosyal işkencelere uğruyor,
    ülkenin denizlerinden paramparça cesetler çıkıyor,

    futbol da tabii bu halde olur.

    yukarıda saydıklarım sadece son 1 aydan filan aklımda kalanlar. gerisini ve daha fazlasını zaten hepiniz biliyorsunuz.

    bu ülke hiç iyi bir yere gitmiyor ve kimsenin yapabileceği bir şey de yok bu konuda.

    kahretsin. gerçekten kahretsin.
  • 1772
    (bkz: 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı)

    canımdan çok sevdiğim bu ülkemde yaşamak artık beni yoruyor.
    insanlar her yerde öfkeli, gergin.

    maç sonunda taraftarlar sahaya girdi, fenerbahçeli oyuncuları darp etti, yani neredeyse tarihe geçecek bir linç yaşanacak.

    allah belanızı versin ne diyeyim.
    etimle kemiğimle nefret ediyorum artık bu ülkedeki cehaletten, zorbalıktan, hak yiyenlerin arsızlığından.

    allah bin türlü belanızı versin diyorum, başka bir şey gelmiyor elimden.
  • 1773
    maçın sonunda trabzon’da saha ortasında kutlama yapmaya kalkarsan ve bunu hareketlerinle abartırsan o taraftar oraya girer. bu malesef hiç istemesem de bu ülkenin gerçeği. bunu ben biliyorsam ordakiler de adı gibi biliyor. ismail biliyor, irfan biliyor, mert hakan biliyor, biliyor da biliyor.

    sonunda da mağduru oynayacak olmak da fenerbahçe gerçeği. bunu da hepimizi biliyoruz.

    hayır. tek taraftar girmiş, sen ona saldırıp daha da tahrik etmişsin.

    sevdiğimiz her şeye olduğu gibi futbola da düşman olanların ülkesi, ülkemiz.

    (bkz: 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı)

    edit: ekleme
App Store'dan indirin Google Play'den alın