• 26
    utanılması gerekirken övünülen, düşman işgal kuvvetleri komutanı adına düzenlenen sıkımsonik bir maç sonrası fenerbahçe'ye verilen teneke. düşünün ülkemiz abd işgali altında bizim takımında işi gücü yok trump adına düzenlenen bir maça çıkıyor ve kazanıp müzemizde trump kupası yer alıyor. artık ne fetöcülüğümüz ne de fransızlığımız kalırdı. ortamlarda soran olursa askerlere moral vermek için oynadık dersin kim bilecek.
  • 33
    işgalci güçlerin generali harrington adına düzenlenen turnuva.

    bu harrington'la ilgili şöyle bir bilgi aktarayım.

    taksim pera palace otel, eskiden askerlerin kaldığı popüler bir mekan. işgal zamanında da ingiliz askerleri burada konaklıyorlar haliyle. -bazı kaynaklara göre harrington'ın da olduğu- bir kaç ingiliz üst rütbeli askerin yemek yediği esnada gözlerine tek başına yemek yiyen mustafa kemal çarpıyor.

    garsona "şu çanakkale kahramanı mustafa kemal değil mi ? buyursun gelsin bizimle beraber yesin" diyorlar.

    garson mustafa kemal'e söyleneni iletiyor, mustafa kemal ise o meşhur cümleyi kuruyor:

    “her ne kadar şu anda istanbul’un sahibi onlar gibi görünse de yakında gidecekler. bu nedenle kendileri burada misafirdir. bizde de misafirler ağırlanır. o yüzden arzu ederlerse onlar benim masama buyurabilirler!”

    bu sözlerden sonra sinirlenip masayı terkettikleri söylenir.

    yani öyle kıçı kırık bir kupa işgalci kuvvetlerin keyfini bozmaz, üst rütbeli adamların keyfini böyle olaylar bozar.

    amatör eğlendirir. çipetpet kupası.
  • 35
    ali koç başkan olurken korkuyor ve biraz da kıskanıyordum. ekonomik güdünden ziyade eğitiminden, duruşundan, vizyonundan çekiniyordum. ama geldiğimiz noktada görüyorum ki sadece manipülasyon medet uman, kompleksi bir kışıymış kendisi. geleceği inşa eden değil günü kurtarma derdinde olan bir kağıttan kahramanmış. sahte düşmanlar, sahte destanlar, sahte kahramanlıklar peşinde. başarılı olur mu bilemem. sonuçta tarih dediğiniz şeyi insanlar yazar, birileri gerçekleri bilse de çoğunluk neye inanırsa, gücü elinde tutan değişene kadar o inanılan şey doğru kabul edilir. fener'i yapmaya çalıştığı şey çok açık; onlar da türkiye'nin en başarılı 2. takımı olduklarının, galatasaray'ın çok gerisinde kaldıklarının farkındalar. bunu, kazandıkları başarılarla değiştirebilme duydukları inanç belli ki pek yok. o sebeple geçmişte olanları değiştirip çarpıtarak, olduğundan bambaşka ve çok daha önemli hale getirerek alternatif bir tarih yaratma ve sonra da gelecek nesilleri bu yalanlara inandırıp en büyük olma derdindeler belli ki. yanı yapılan bu saçmalıkları başka türlü açıklayamıyorum ben. hayatında askere gitmemiş adamı, atatürk gibi tarihin gördüğü en önemli yüz komutandan biri ile bir tutmaya kalkıp da ona başkomutan diyen zihniyetin bir benzeri bu da. zaten genel olarak fenerbahçe camiası ile akp çok benzerler birbirlerine.

    türkiye'nin bağımsızlığı ile hiçbir ilgisi olmayan ama anlamı, değeri olan bir kupadır.
  • 36
    şöyle düşünün; şu an abd bir ülkeyi işgal ediyor. o ülkenin yüzbinlerce askerini ve milyonlarca vatandaşını öldürüyor. elindeki toprakların çoğunu sömürgesi yapıyor. yetmiyor, başkentini işgal edip, yeni seçilen ülke yöneticisinin yemin töreninde sırf aşağılamak için başkentinin tarihi bir yapısını havaya uçuruyor ve abd evinden çok uzakta olan askerleri için bir spor turnuvası düzenliyor. dünya basınına işgalini şirin göstermek için, bu turnuvaya o ülkenin takımlarından bazılarını çağırıyor ve sadece bir takım turnuva teklifini kabul ediyor.

    aradan yıllar sonra o takım, bu turnuvaya katılımını ve kazandığı kupayı bağımsızlık kıvılcımının nişanesi olarak sunuyor. dünyanın en komik fıkrası değil mi?
  • 39
    benim anlamadigim nokta şu: türk kurtuluş mücadelesi 19 mayis 1919da samsunda baslamis ve 11 ekim 1922de mudanya ateskes antlasmasiyla son bulmustur. yani ulkemizde 12 ekim 1922 itibariyle isgal guclerinden söz edilemez. yabanci devletler yenilgiyi kabul etmisler ve isgal altinda olma durumu kagit uzerinde de son bulmustur.

    bu durumda 29 haziran 1923'teki kupa ulkede isgal kuvvetleri yokken nasil isgal gucleriyle fenerbahce altinda oynanmis oluyor?

    ben bu kupa onemsizdir demiyorum ama isgal altindaydik, askerler cephede savasirken bizim oyuncularimiz da sahada carpisiyordu goygoyu tamamen klasik fenerli patlatmasidir.
  • 40
    mağlup olan, mudanya ateşkes anlaşmasıyla yenilgisini kabul eden ingiliz ordusunun generalinin adıyla; "19 ekim 1922" tarihinde "istanbul komutanı" olarak şehre gelen selahattin halil paşa, refet paşa ve 81. alay tarafından fiilen işgali sonlandırılmış bir şehir olan istanbul'da, "29 haziran 1923" tarihinde barış antlaşmasının imzalanmasından yaklaşık 1 ay, işgal kuvvetlerinin şehri terk etmesinden yaklaşık 3 ay öncesinde yapılan "işgalcilere, düşmanlara moral gecesi etkinlikleri kapsamında oynanan futbol müsabakasının kazananına verilen dandik ingiliz kupasıdır.

    yani kısaca bizim kahramanlarımız tarafından istanbulumuzun fiili işgali sona erdirildikten 9 ay sonra ingilizlere moral vermek için yapılmış vatana ihanet kupasının adıdır. türk tarihinin kara lekelerinden birisidir.
  • 41
    türk milletinin bağımsızlığa olan inancı bundan yıllar önce gazinin gözlerinde alevlenmişti. 4 yıl önce samsunda eylülde sivas'ta, 23 nisan 20de ankara ulusta 26 ağustos 1921de afyon ovasında, 9 eylül 1921de izmir körfezinde ..
    milli mücadele hiçbir grubun, derneğin, partinin, çıkar odağının ağzına sakız yapamayacağı kadar ciddi bir olgudur. herkes duracağı yeri bilecek.
  • 45
    her kupa bir şekilde bir başarı niteliği taşıdığı için önemlidir de bu kupa olsun, balkan kupası olsun, uefa kupası'nı yok sayarcasına türkiye'ye gelen ilk avrupa kupası olarak nitelemeleri tam bir aşağılık kompleksi göstergesi. bunun çok da tartışılabilir bir yanı yok, hatta antu kafası dışındaki fenerliler bile hemfikirdir bunda. *
  • 46
    "nerden baksan tutarsızlık,
    nerden baksan ahmakça"

    olaya futbol olarak baksak, konuşmaya değmez, maç yaptığın kişiler futbolcu değil, asker. karşında bir takım bile yok. sportif değeri olmayan bir kupa.

    fenerlilerin yüklediği milli anlam açısından bakarsak ise vatan hainliğinden başka bir şey değil. adamlar senin ülkeni işgal etmişler. sen işgalci subayları eğlendiren kevaşe rolüne soyunup maç yapıyorsun onlarla. türk milleti kadın, çocuk demeden bir milli mücadelenin içine girmiş, sen işgalci eğlendiriyorsun. bunu da bugün geçmişinden utanıp örtbas edeceğine marifet gibi övünüyorsun. galatasaray'ın böyle bir kupası olsa ben konuşulduğu yerde utancımdan konuyu değiştirir ya da kaçarım ortamdan.
  • 49
    açılın yazasım geldi.

    şimdi efendim bu kupanın oynandığı tarihte bağımsızlık mücadelesinin askeri boyutu zaferle tamamlanmış ancak osmanlı hükümetinin ankara hükümetini ve atatürk'ü yok sayarcasına yaptığı/yapacağı hareketlerin ilki işgali kabul etmek ve istanbul'u işgalci güçlere teslim etmek olmuştu. mücadele artık sahadan masaya taşınmıştı. ankara ve işgal kuvvetlerinin kuklası haline gelmiş istanbul hükümetlerinin politik savaşı bu maçın yapıldığı tarihten bir ay sonra imzalanacak lozan antlaşması'na kadar da devam edecekti. işgal kuvvetleri lozan'a sırf ikilik yaratmak amacıyla hem istanbul hem de ankara hükümetleri'ni davet edecek ancak atatürk ve kurmayları istanbul hükümeti varsa biz yokuz demiş ve böylelikle istanbul hükümeti fiilen son bulacaktı. işte bu ara süreçte işgal kuvvetleri sırf istanbul hükümeti gerekli desteği görebilsin diye kendilerini sempatik gösterecek bir takım aktiviteler de gerçekleştirmekteydi. hem halkın moralini yükseltecek hem de onlarla iletişime geçebileceklerdi. işte bu general harrington kupası da tam olarak o amaçla düzenlendi. ingiliz - türk dostluğu anısına. fiilen işgalcilerle, işgale maruz kalanın dostluk maçı. yersen.

    kupaya adını veren general harrington olarak da bilinen charles harrington harrington* birinci dünya savaşı'nda batı cephesi komutanlığı yaptıktan sonra verdiğimiz kurtuluş savaşı mücadelesinde bizzat ingiliz kuvvetleri'nin komutanlığını yapmış olan birisidir. zamanında "akşam beş çayını istanbul'da içeceğiz" demişliği de vardır. en azından bazı kaynaklarda öyle geçer. kesin demiştir, der yani. ama içemedi.

    şimdi gelelim konumuza, bu insanın ismini müzede sergilemek ne derece doğrudur? onun adına düzenlenen maça çıkmak ne derece doğrudur? bununla gurur mu duymalıdır? ingiliz kuvvetleri türk halkı ile bir araya gelebilmek için bir şey organize ediyor ve dönemin fenerbahçe'si buna çanak tutuyor. o dönem liseler mezun edecek öğrenci bulamazken, yeni yeni inşa edilen türk futbolunda kulüpler savaş dolayısıyla bütün futbolcularını savaşını göndermişken fenerbahçe daha sonra savaş kaçağı olarak yargılanacak futbolcularıyla bu maça çıkmıştır. bu ayıp da onlara yeter demek isterdim de yetmez.

    bu ülkede, bu coğrafyada insanların en büyük özelliği ne misafirperverliktir ne de hoşgörü. unutkanlıktır unutkanlık. 2000'lere kadar insanların anmak istemediği, bu ülkeye etmediği kötülük kalmayan, tahkikat komisyonu'nu kuran bazı isimler mesela kahraman gibi şu an. işte harrington kupası da fenerbahçe'nin yıllarca müzesinde kıyıda kalmış bir kupayken bir anda -son dönemde inşaat ile anormal zenginleşen- bir kişinin "en önemli kupa" ilan edilmesiyle gündeme oturdu. kimse ne sorguladı ne etti bu kupayı. üzerine yazılan romantik bağımsızlık mücadelesi hikayeleri, başkaldırış aforizmalarını kabullenecek bir camia vardı çünkü. ya neyse daha fazla bir şey demiyorum.

    fenerbahçelilerin bu tavrını unutmamak lazım. takriben 2030'lu yıllardan sonra fetöcü savcılarla yaptıkları o meşhur maçı da "fetöcülere karşı yapılan maçı kazandık ve türk milleti fetö'yle mücadeleye olan inancını pekiştirdi" diye anmakta beis görmeyeceklerdir. cumhuriyet'in son kalesiymiş bu -onların söylemiyle- fenerbahçe cumhuriyeti.

    galatasaray cumhuriyeti'nin değil, türkiye cumhuriyeti'nin galatasaraylı çocuklarıyız ve bunu unutmayız. ne sizin sınır dışı edilen futbolcularınızı unuturuz ne de atatürk'e suikast düzenlemeye kalkan başkanlarınızı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın