• 629
    babaannemi ziyaret ettiğim normal günlerden biriydi. televizyonda her zamanki gibi fb tv açıktı. bir göz atayım derken fenerbahçe ile galatasaray'ın kadın basketbol maçı olduğunu, fenerbahçe'nin bizi yendiğini ve galatasaray'ın küme düştüğünü öğrenmiştim. kadın basketbol takımımızın varlığını ilk o zaman öğrenmiştim. erkek basketbol takımımız zaten kötü zamanlar geçiriyordu bir de daha varlığından yeni haberdar olduğum şubemiz küme düşmüştü. o zamana kadar ki yaşadığım en büyük şaşkınlık ve hayal kırıklığıydı sanırım. uzunca bir zaman geçtikten sonra bir baktım galatasaray finalde rakip ise güçlü kadrosu olan fenerbahçe idi. maçları izlediğimde ilk gözüme çarpan sadece rotasyonda en fazla 6-7 oyuncu kullanıyorduk. sonuna kadar mücadele etmiştik ama nefesimiz bitmişti. sonra ki yıllar da gelen eurocup kupası herhalde bu branşın adının çoğu galatasaraylılar tarafından öğrenilmesini sağlamıştı. önce ki maçlara sarıyer'de ki teyzeme kalmaya gidiyorum diye kandırdığım babamı kandıramamış ve o finale gidememiştim. ölene kadar herhalde bu bende bir ukde olarak kalacak.

    artık lig şampiyonluğunu kazanmanın zamanı gelmişti. merdivenin basamaklarını birer birer tırmanıyorduk ve artık zirvenin tepesi olan lig şampiyonluğunu kazanmanın zamanı gelmişti. ama bir türlü olmuyordu. ya kadromuz yetersiz oluyordu ya hakemler izin vermiyordu; kadromuz çok iyi olsa bile olmuyordu, olduramıyorduk. arada alınan türkiye ve cumhurbaşkanlığı kupaları vardı ama yetmiyordu. onca harcanan paraların üstüne gelen başarısızlıklar ve ev sahipliğini yaptığımız final eight'ten sonra yönetim de taraftarda artık eskisi kadar destek vermemeye başlamıştı. açıkçası benim de artık içimden gelmiyordu. dostlar arasında da bütçe küçülüyor lafı geldikten sonra tamam demiştim bu takımın makus talihi finallerde fenerbahçe'ye kaybetmek.

    ramazan ayındaydık. nispeten erken bir saatte kalkıp arena'ya gitmiştik. ama amacımız futbol maçına gitmek değil galatasaray kadın basketbolu için efsane denebilecek bir ismin, ekrem memnun imza törenine gitmiştik. adını falan duymuştuk ama nasıl bir insandı bilmiyordum. açıklamaları iddialıydı ve gerçekçiydi. bizim açımızdan türkiye'nin en iyi yerli 4 numarası olan bahar çağlar'ı için yetersiz diyecek kadar da açık sözlü. güven vermişti bana eskisi kadar dillendiremiyorduk şampiyonluk lafını. sezon içinde yine her şey aynı gidiyordu. klasikleşen galatasaray-fenerbahçe türkiye kupası finali ve son 1 saniyede gerideydik. tamam demiştik yine bir fenerbahçe yenilgisi. ama derken son saniyede ekrem memnun ve sancho lyttle iş birliği ve kupa bizde. orada ki birlik ve takım ruhunu gördükten sonra tekrar neden olmasın fikri uyanmıştı. ama işler her zaman ki gibi yolunda gitmiyordu. lindsay whalen takımdan ayrılmıştı. ekrem memnun'un üstüne takımı kurduğu takımdan ayrılınca işler değişmişti. takım yine dirayet gösteriyordu. final serisinde deplasmanda maç bile almıştı. fakat yine hakemler yine nefes yetersizliği, olmamıştı...

    sene başında ki transferleri gördüğümüz de "bu ne ya!" tepkisi vermeyen yoktu sanırım. yıllardır 1.sınıf abd'li oyuncular alan takım bu sene adı sanı duyulmamış abd'liler alıyordu. bir de yerli kontenjanından şaziye de gidince artık takımdan ümitleri bir bir kesenler artmış hatta şube artık miadını doldurdu kapansın diyenler artık baskın taraftaydı. sezon başında cumhurbaşkanlığı finalinde de alınan ağır yenilgiyle beraber durumu ben kabullenmiştim. ama kabullenmeyen biri vardı ve o bu takımı kurmuştu ve güveniyordu. yürek konulan alınan türkiye kupası'ndan sonra gidilen euroleague final eight için herhalde kimsenin bir hedefi yoktu. gruptan lider çıkabilirsek çıkarız çıkamasak da ekaterinburg'a elenir bir an önce lige konsantre oluruz. ama ekrem memnun ve kızların söyleyecek daha çok sözleri vardı. ve finaldeydik. yıldızlar topluluğu ekaterinburg, fiba, herkes şaşkındı. çünkü akla mantığa sığmıyordu bu olanlar. finalde yine türkiye kupası'nda olduğu gibi daha çok isteyerek daha çok mücadele ederek adeta söke söke almıştık kupayı fenerbahçe'nin elinden. avrupa'nın en büyük kupasını ezeli rakibinden alıyorsun. daha ötesi var mıydı?

    ama her şey bitmemişti. 14 senelik özlem duyulan bir kupa vardı. 2.kez çıktıkları el finalinde bize karşı hiç ummadıkları yenilgiyi alınca artık ligi veremezlerdi. rahat kazandığımız ilk iki maçtan sonra 3. ve 4. maçlarda neler yaşanıldığını hep beraber gördük. hakemlerin kararları, hiç susmayan küfürler, rakip yöneticilerinin kontrol kayıpları... bir final daha kaybedemezlerdi. ama onların da gücü bir yere kadardı. 5.maç abdi ipekçi cehennemi'nde eriyip gittiler. ve 14 senelik özlem nihayet son buldu...

    hangi oyuncuyu övsem ki... euroleague mvp'si alba torrens... her an oyunun kaderini değiştirebilecek güler yüzlü alba'mız... aldığı dakikalarda üçlükleriyle can veren, "şebneeeeem uzaktaaan şimdi koooyaaaaaar!"... ilk profesyonel kariyerinde gelip pota altında karşısında kim olursa olsun yürek koyan kelsey bone... ihtiyacımız olduğu her an gelip skor katkısını veren shavonte zellous... gerçek bir winner, büyük bir basketbol aklı, her kritik maçta takımı ayağa kaldıran gerçek bir profesyonel sancho lyttle... yıllarca sevmedik onu hatta nefret ettik. ama bu toprakların kazananı o. olduğu takım neredeyse hiçbir sezonu boş geçmedi. büyük tecrübe nevriye yılmaz...

    eurocup yolunda gittiğimiz dönemde ki büyük sakatlığından önceki oyununu bir türlü gösteremedi. yıllarca birsel ile kıyaslandı ama işıl birsel'den iyi diyen insan sayısı herhalde bir elin parmak sayısını geçmezdi. galatasaray kadın basketbolu denince akla ilk o isim geliyordu ve bu yüzden yıllarca kaybedilen şampiyonluklar sonrası en büyük sorumlu hep o oldu. çok ağır eleştirildi. bundan sadece fanatik olur, ancak üçlü çektirsin diyenler bile oldu. ama o yılmadı, pes etmedi, söylenenlere aldırmadı. gün artık senin günün büyük kaptan işıl alben...

    ve bu mucizenin mi desem, destan mı desem adı konulamaz olayın baş mimarı ekrem memnun. o yapılan amerikan basketbol filmlerinin senaristleri bile böyle bir hikaye yazamazdı. allah seni başımızdan eksik etmesin hocam. her oyuncuya verdiğin o güven, işıl alben'i tekrar kazandırman, kazandırdığın kupalar, şampiyon olduğumuzdaki gözlerinde ışıldayan hırs, azim; başarmış olmanın verdiği gurur. çok büyüksün ekrem abi çok !

    şampiyon olduğumuzda ki o anı hele hiç bir şeye değişmem. yıllarca bu takımı takip edip kırılanı da oradaydı bu takımdan vazgeçmeyen de. bin atlı akınlar da çocuklar gibi şen olduk desem yalan olmaz. en büyüğümüzden en küçüğümüz el ele, kol kola, üst üste... cska maçında da yaşanmıştı bench arkasında ki kara delik ama o günkü herhalde en anlamlısıydı. o gün orada olan herkese selam olsun!

    bu şubenin geçmişte de en büyüğü bizdik şu anda da biziz...

    zaman artık bunu sürekli hale getirip galatasaray'ın geleneği olan kupalara ambargo koymanın zamanı...

    müzemizde ki kuapalar başka kimde var? görmek istiyoruz nice şampiyonluklar!
  • 634
    her galatasaray takımı gibi minimum bütçe ve kadro derinliğiyle maksimum başarıya ulaşan takım. taurasilerle falan bulamadığı mutluluğu amerika'da üniversite takımından çıkıp gelen kelsey bonela bulmuştur. takip edebildğim 2008 senesinden beri takip düzenli takip ettiğim bu takım 5-6 kişilik rotasyonlarla başarıya ulaşmış, taraftarın yüzünü güldürebildiği sezonların ardından yine bir galatasaray klasiği olan saçma sapan yönetim hamleleriyle düzenli olarak içine sıçılmasıyla hafızalarda yer etmiştir. 2013 yazında yönetimin elini ayağını çekmesiyle başarıdan başarıya koşmuş, taraftardan pervasızca gelen "fenere kaybetmekten başka bir boka yaramıyor" hezeyanları eşliğinde 3 kupayı söke söke almış, 10 senedir euroleage kupasını almak için delicesine para yatırılan takımı finalde madara etmeyi bilmiştir.

    herşeyi fenerbahçe rekabetine bağlayan taraftarın anlayabileceği dilden anlatırsak üç tanesi arka arkaya olmak üzeriyle sezondaki 11 derbiden 6 galibiyet çıkarmış, 4 kupa finalinin 3'ünü de fenerbahçe'ye karşı kazanmıştır. sadece bu cümle bile göklere çıkarmak için yeterlidir niceleri için ama, şu an fenerbahçe ile birlikte avrupa'nın zirvesine çıkmış; rus takımlarının hegomonyasını da paramparça etmeyi başarmıştır. hepsi bir kenara; bir derbi golüyle sezonu kurtarma niyetindeki futbolcuların, maç seçen profesyonellerin aksine amatör ruhlarını kaybetmeden sezon boyu en üst seviyede müacdele göstermeyi başarmışlardır.
  • 637
    euroleague şampiyonu olan ilk ve tek türk takımı (2014)

    eurocup şampiyonu olan ilk ve tek türk takımı (2009)

    euroleague final-four’u oynayan ilk türk takımı (1999)

    en çok türkiye kupası şampiyonu olan takım (11 kez)

    türkiye’de en çok kupa kazanan kadın basketbol takımı (33 kupa)

    tkbl’de en çok şampiyon olan takım (12 kez)

    üst üste en çok tkbl şampiyonu olan takım (9 kez)
  • 639
    --- alıntı ---

    sarayın sultanları galatasaray’ın müzesinde avrupa’nın 1 numaralı kupasını getirmiş; ardından galatasaray spor kulübü yönetim kurulu tarafından çeşitli sözler verilmiş ancak şu ana kadar hiçbirisi yerine getirilmemiştir. sözleşmesi biten en önemli oyuncularımızın hiçbirisinin sözleşmesi yenilenmemiş, şube geçtiğimiz sezon olduğu gibi kaderine terkedilmiştir. bize bu duyguyu yaşatanlara ve verdiği sözleri tutmayanlara hatırlatmak isteriz ki:

    biz;

    galatasaray armasını zirveye taşıyanları,

    ‘avrupa’nın en büyüğü galatasaray!’ yazdıranları,

    aylarca parası ödenmeyip yalnız bırakılmasına rağmen her saniye savaşanları, yarası kanayanları,

    hedef küçültmeyenleri, kupalara ambargo koyanları,

    asla ama asla unutmayız!

    ve biz;

    $25.000 yüzünden en önemli oyuncusunu kaçıranları,

    arkasından asılsızca haber yaptıranları,

    gerek sahada gerek masada bu takımı yalnız bırakanları,

    şampiyon olduğunda kupayla poz veren, medyaya demeç veren ve takımı sadece o anda hatırlayanları,

    ‘başarı’ sözü verip kadroyu koruma beklentisini dahi karşılayamayanları,

    taraftarı oyalamak amacıyla nutuk atanları,

    verdikleri sözleri tutmayanları,

    taraftarın zekâsını ve hafızasını hafife alanları,

    asla ama asla affetmeyeceğiz!

    unutulmasın ki; tarih, poz verenleri ve nutuk atanları değil,

    galatasaray armasını zirveye taşıyanları yazacaktır!

    http://gsbasket.org/...unutmadik-unutmayiz/

    --- alıntı ---
  • 641
    tarihinin en başarılı sezonunun ardından transferi resmen açıklanan alba torrens haricinde ne gidenleri, ne gelenleri ne de kalanları belli olan takım. bu işlerle uğraşmak kupa seramonilerinde foto-finish'e boyun uzatıp varış hakemlerinin kararını beklemek kadar cazip olmadığından mıdır bilinmez; akıbeti hakında resmiyi geçtim gayrı-resmi bile bir açıklama yoktur henüz.
  • 643
    gümbür gümbür gelen bir altyapıya sahip olan takım. acılarla yüreğimizi karattın dönemindeki hatalar tekrarlanmaz, yerli ve genç oyuncular ezeli rakibe peşkeş çekilmezse yakaladığı başarıyı sürekli kılacak özvarlığa sahip durumdadır.

    --- alıntı ---

    trabzon’da olmayı çok istiyordum ama şimdi aslında fena da olmadı diyorum evde oturmak. çünkü üçüncülük maçı bittiğinden beri bir boşluk oluştu. yıllardır işler zorlaştığında, kaybettiklerinde gözleri dolan o kızlara “daha bitmedi” derdik, son maçtan sonra diyecek bir şey kalmadı.
    beş sene oluyor galiba, caferağa’da bir fener maçlarına gittim ilk, kaybettik ama tabanı yeşil siyah ayakkabıları olan bir ufak bir kız vardı, 6 numaralı formayı giyen çok sevimliydi sahada ve çok da güzel oynamıştı. o kaldı aklımda, sene sonunda da yarım gözle türkiye şampiyonası’nı takip ettim, ismini de orada öğrendim gamze’nin. bir sonraki sene istanbul sezonu başlayınca ilk maçlarına gittik tanju ve şamil’le, bayrampaşa’da bir fener maçıydı yine. ve yine kaybettik, ama öyle mücadele eden, didinen bir takım vardı ki “gideriz ya arada maçlarına” dedik, çok sevdik mücadelelerini. idil, öykü, yağmur, cansu, beste, ece, irem naz, elif ve dila’yı tanıdık o sene. sonra baktık ki her maçlarına gidiyoruz. en son da balıkesir’de bulduk kendimizi, yine bir yarı finaldi. beşiktaş’a mağlup olduk bu sefer, final şansını yitirdik. ama takımımız yine çok güzeldi, gururla döndük istanbul’a.
    geçen sene ülkedeki olaylar sebebiyle şampiyonaya gidemedik, çok da takip edemedik. yaşça küçük olmaları, asıl tunuvayı seneye oynayacağız bir sene daha var derken, aslında beraber son turnuvayı geçen sene oynadığımızın farkında değildim. birçok önemli oyuncumuz son turnuvalarını burada oynayıp eğitimleri için takımdan ayrıldılar. ve bu seneye geldik. gidenlerin yerine seda ve gözde geldi, alttan gelen irem yalçın, eda, meltem eklendi ve de en son lisansı çıkan inci eklendi takıma. balıkesir’deki şampiyonaya benzer bir yol ile 3. olarak tamamladık bu seneyi de.
    bu senenin farklılığı, biz takip ettiğimizden beri ilk kez bir jenerasyon toplu olarak son şampiyonalarını oynadı. burada olmasalar da öykü, idil, beste ve yağmur da takımlaydılar. orada olmasak bizim de kalbimiz trabzon’daydı. bir taraftarın en son umursaması gereken şey belki altyapıda alınan maç sonuçları, o yüzden üçüncü, ikinci, şampiyon olup olmamak çok da önemli değil diyebilirsiniz ama benim için önemliydi. kardeşlerime son şampiyonalarında şampiyonluğu, en iyi olarak bitirmeyi çok yakıştırıyordum. onlar bunu hak etmişlerdi her yaptıklarıyla ama kısmet değilmiş. sadece onlar için üzgünüm, onun dışında ben kardeşlerimle gurur duyuyorum.
    artık süre doldu ve gidiyorlar, hepsi pırıl pırıl, hepsi hanımefendi, hepsi spor ahlakını alarak büyüdü. ileride kızım olduğunda onlar gibi olsun isterim. ahlakıyla, mücadelesiyle, temiz karakterleriyle. hani derler ya ilk göz ağrısı, 96 jenerasyonu bizim için öyledi. laf olsun diye söylenir ama bu sefer sahiden, alttan gelenler onları aratmayacak, çıtayı daha yukarıya taşıyacaklar ama bizim de gözümüz hep ilk göz ağrılarımızı arayacak.
    siz her şeyin en iyisine layık güzel kardeşlerim, allah yolunuzu açık etsin. sizleri tanımak için yeterli bir süre sizi takip ettik ve gurur duyuyoruz sizinle.

    bravo takim!

    --- alıntı ---

    (bkz: aras kafkaslı)
    http://gsbasket.org/altyapi/bravo-kizlar/
  • 645
    başarısının yüceliğinin kimse farkında değil galiba.

    bu takım 'euroleague şampiyonu' oldu. hani fenerbahçe ve burjuvasının kazanmak için yıllardır bir taraflarını yırttığı ama başaramadığı kupayı. hepsi büyük iş başardılar cidden. aklıma geldikçe gülümsüyorum.

    galatasaray'ın büyüklüğünü bir kez daha göstermişlerdir. kapak olsun herkese!
  • 647
    futbol takımı boka sarıp kahırdan kahıra koştururken biri avrupa'nın en büyüğü olmak üzere 3 kupayla kapatıp taraftarı mutlu ettiği(!)sezon başında, hatta ortasında dahi kimselerin inanmadığı; yöneticisinden taraftarına kadar tüm camianın ağız birliğiyle "kapatalım artık" dediği takım. bütün bu seslere aldırış etmeden aldığı kupalarla skordan skora kendisine bağlanan taraftarı coşturmuş, kendisine inanmayıp sezon sonu sessiz sedasız dağıtırız havalarında olan idarecilerini en kibar tabirle göt etmiştir.

    işte bu sebeptendir ki sezon finalinin üzerinden bir aya yakın zaman geçmişken, kelsey bone dışında önümüzdeki sezon forma giymesi kesinleşmiş bir basketbolcusu yoktur. kimisi transfer olmuş, kimisi basketbolu bırakmaya niyetlenmiş, kimisi de süre alamadığı için ayrılmak isteğindedir. o kadar ki mart ayında ismi bilinmezken şimdilerde imparator diye bağrımıza bastığımız ekrem memnun'un bile bırakma fikrini dillendirmeye başladığı dedikoduları çoğalmaktadır. durumu hakkında olaya tabii ki kupalar sonrası müdahil olan kitle arasında bazı kesimler yönetimi, bazı kesimler taraftarı suçlasa da kabahatin büyüğünü kendileri işlemiş; olmadık yerde kazandıkları tarihi başarılarla kendi ipini kendileri çekmiştir.

    herkes sizden umudunu kesmiş, sadık taraftarınız olan 15-20 kişi dışında herkes sırtını dönmüş, "idareci abiler" şubeyi kapattıktan sonra yapacağı işin gücün planına düşmüşken kalkıp avrupa şampiyonu olmak falan.

    çok ayıp çok....
  • 649
    taraftar çok haklı olarak ışıl alben'in gidişine tepki koyuyor, bunu hesaplayamayan ve sebep olanlara bende çokça küfür ediyorum. ama bu işin birde taraftar tarafı var. geçen sene bayan basket takımımızın aldığı başarılar ortada, bizde haklı olarak bu başarılarla övünüyoruz. ama takımımız bu başarıları elde ederken bizim verdiğimiz destek bu kadar övünme hakkını veriyor mu derseniz benim cevabım hayır olur. türkiye şartların da kadın basket maçlarına gösterilmeyen ilgiyi az çok anlıyorum ama bu başarılar sonrası taraftar gereken desteği vermezse kusura bakmayın ama kimse kalkıp burada ahkam kesmesin. passolig olayı sonrası bir çok kişi futbol kombinesi almaktan vazgeçmişken, kadın ve erkek takımı maçları aynı kombineyle iki yüz lira üzerinden satışa sunuluyorsa taraftarda üzerine düşeni yapıp bu takıma destek vermeli. her iki takım da euroleague organizasyonuna katılıyor ayrıca, o yüzden bu sene taraftar açısından daha büyük bir imtihan olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın