• 13
    vay lan, 10 sene olmuş. yıllar ne çabuk geçiyor kardeşim. yok yahu, 17 mayıs zaferinden bahsediyor değilim. 10 senedir dikkatle gözlemliyorum, bu yabancı hayranlığı saptamacıları yıllardır 1 adım sapma göstermedi. adamlar ne uzadı ne kısaldı. 10 yılda olan galatasaray'a oldu. gerçi galatasaray'a bakma, "valla üzerimde çay parası yok" diyen adamlar gibi. sallasan üstünden bir ev parası çıkar.

    10 yıldır hagi gibi, mondragon gibi * yabancılar dışında herhangi bir yabancıya ufacık bir sempati besleyen adama "ehehe lan siz de olmasanız kime forma satacak bu takım?" demeden geçmezler. gerçi böyle ufak tefek takılmalarla da kalmadı artık, iyice palazlandılar. mesela ki baros'u sevdiğinizi ucundan kıyısından söylemeyegörün, hemen atlıyorlar "hay al o kingini götüne sok" gibisinden. kimsenin ağzını açtırmayacaklar. ne bileyim lan, karman çorman işler. zapata'yı sevmesen bu sefer "hagi getirdi diye böyle yapıyonuz rijkaard'ın laleleri" derler, hagi'nin teknik direktörlüğünü savunsan yabancı hayranı olursun; ileride fatih terim'i savunanlara da allah bilir fatih terim'in italya kariyerinden ötürü bir kulp takarlar. kafaları karışık yani. be kardeşim, bir görüş bu kadar mı stabil kalır? yıllar geçtikçe neler değişti türkiye'de; akp izmir'de hatırı sayılır oy almaya başladı, chp konya'da miting yapmaya başladı, mhp diyarbakır'dan oy isteyecek kıvama ha geldi ha geliyor... belli bır kesim yıllardır her sezon başı kurulan kadromuzu ikiye bölüyor, "e bizim yerliler bu yabancıların yaptığı işin daha iyisini yapar" diyerek kendince bir yerli futbolcu fetişizmine kapılıyor. yıllar oldu diyorum size, adamlar bir türlü bu zihniyetin sakat olduğunu görmek istemiyor.

    neyse, iki çift laf edelim dedik. fazla başka yerlere dalmayalım. son zamanlarda spor programı olan hangi kanalı açsam, şayet bahsedilen konu galatasaray ise getirilen yorum şu:
    - efendim malum ünal aysal başkan olduktan sonra takımın 1/3'i takımdan ayrılacakmış. bu da 7-8 oyuncuya tekabül ediyor. aslında galatasaray'ın yerli kadrosu o kadar da fena değil. 1-2 takviye ve yabancı operasyonuyla takım kendisini toplar.

    "galatasaray'ın yerli kadrosu o kadar da fena değil." spor sayfasını kafadan yapılabilecek istatistiklerle dolduran türkiye gazetesi gibi gazetelerin spor sayfalarında (dedemgilde olunca çok okurdum zamanında) ben çocukken şöyle haberler çıkardı: fenerbahçe futbolcu değirmenine döndü. haberde fenerbahçe'nin yabancı futbolcularını gönderip durduğundan bahsedilirdi. sonra ben ergenliğe girdikten sonra (laf sokmaya meraklı kardeşlerim, hala ergen değilim merak etmeyin) bu haber galatasaray futbolcu değirmenine döndü halini aldı. gerçekten de; bilgi dağarcığımız için yararı kuşku götürmez olan şu sözlükte bir araştırma yapsak, 90'larda fenerbahçe'deki yabancı oyuncu trafiğinin "akıcı" olduğunu, 2000'lerden itibaren bu durumun bizim aleyhimize geliştiğini görebiliriz.

    şampiyon olduğumuz sezonlardan bu sezonki gibi fevkalade kötü gittiğimiz sezonlara bakınız; hep bir yabancı futbolcu gönderme kolaycılığı. 2006'dan sonrası mesela; inamotolar, lincolnler, nondalar, baroslar, keitalar, giolar... gelmiş gitmiş. yerini sağlama alan yerli futbolcular hangi performansı gösterirse göstersin yerleri sabit kalmış. nerede yabancı futbolcu hayranlığı, nerede yerli futbolcu fetişizminin ve salgınının getirdiği sapkınlık. yerli futbolcunun bahanesi çok
    - e milli takımda oynuyor, daha ne olsun?
    hay o milli takımı allah bildiği gibi yapsın. türkiye'de milli futbolcudan başka ne var? altan aksoy bile bize milli futbolcu olarak geldi. mesut özil real'e gidince bizim milli takımda oynamamasını sebep gösterirsin, hamit gidince alman altyapısı almasına bağlarsın, gökhan gönül milli takıma gitmeyince "amaaan zaten milli takım boka sardıydı" dersin, bizden yerli oyuncu gidecek oluncu "durun lan bunlar milli takımda oynuyor" dersin.

    bahane çok yani. kimi der "bu adamlar türk, takımın yapısını iyi bilirler. kalsınlar" kimi der "şimdi bu adamın kalitesinde bir yabancı alacak olsan dünya para. dilimizi bilmez yolumuzu bilmez. ülkeye alışana kadar zaten sezonun yarısı gelir. ilişme bizim adamlar kalsın takımda" e ama fenerbahçe'ye bakıyorsun, son 10 senede "kalk appi allah'ın dediği olur" , "bu arada bursa'dan gol haberi mi var?" gibi komedileri yaşatmışlar ama 10 senedir de istisnalar hariç sürekli şampiyonluk yarışının içine girmişler. pazar günü de muhtemelen şampiyon olacaklar. ama mehmet topuz ankaragücü maçında alex'e "küstüm işte:((" yapınca hiçbiri demiyor ki "e topuz da takımın en çok yorulan oyuncusu. o da hak ediyor gol atmayı" demiyor. bizde olsa 5 gol atmış filan dinlemezler, aklını alırlar adamın.

    yalan mı kardeşim? takımdan hakan şükür gibi bir santrafor gitmiş, herkes kara kara düşünüyor ne yapacağımızı. jardel diye bir adam çıkıyor, henüz ligdeki 2. maçında erzurumspor'a takıyor 5 golü. bizim millet hakan şükür'den sonra böyle golcü bulduğuna sevineceğine medyanın gazına gelip "ee beleşçi bu pezevenk, hiç koşmuyor" demeye başladı.

    lan şimdi bana da fenerbahçe hayranı demeyin de, adamlara bakıyorum; zamanın 21 yaş altı milli takımında oynayan bir dünya adamı aldılar. hiç sevmediğim selçuk şahin'ler, volkan demirel'ler, tuncay'lar, serkan balcı'lar... belli bir kaliteyi tutturmak için sürekli bir dönüşüm içinde tuttular yerlileri. a milli takımda oynayan serkan balcı'ya mesela; hiç bizim gibi muamele çekmediler. "deniz barış yaşlı ama iş yapar lan:)))" demediler, gönderdiler. yerli futbolcularının kalitesini en yükseğe çekmek için ellerinden geleni yaptılar. bugün emre belözoğlu gibi, gökhan gönül gibi, volkan gibi üst düzey yerli oyuncu kadrosuna kavuştular. daha somuk örnek trabzonspor. adamların bu sene kaç yabancı futbolcusunu konuşuyoruz? hep selçuk inan, onur kıvrak, burak yılmaz... 2000 galatasaray kadrosuna bakın, 2000 senesine gelene kadar geleni gideni eksik olmamış. 1999-00 sezonundaysa öyle bir kadro vardı ki, yedek kalan oyuncu as oyuncu sakatlandığında yerine giriyordu da kimse aradaki farkı çözemiyordu.

    bugünkü galatasaray'a bakıyorum da; 4-5 senedir bazı adamlar formalarına nasıl yapıştılarsa hep yerleri sabit kalmış. feldkamp gelmiş gitmiş, skibbe gelmiş, rijkaard gelmiş, onların yeri hep sabit. bu sene takım tarihinin en boktan sezonlarından birini yaşamış, "kümede kal cincon ehehe" tipi piçler peyda olmuş, ilk gönderileceği konuşulan isimler harry kewell, milan baros, lucas neill.

    yabancı hayranlığı bizim olsun, yerli sapkınlığı sizin :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın