• 37147
    galatasaray tv ile digiturk arasında yapılan tarihi anlaşma konusunda açıklamalarda bulunan başkanımız, konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

    dün akşam oynadığımı h. k. kayserispor maçının bitiş anından beri çok mutluyuz. yayın olarak bu saati istememizin en önemli nedenlerinden biri geçen hafta digiturk ile imzaladığımız tarihi bir sözleşmenin galatasaray camiası ve spor kamuoyu tarafından bilinmesi. bu yayının hedeflerinden biri de bu. gs tv olarak 2007 yılından bu yana yayın hayatımızı sürdürüyoruz. 2009'dan bu yana da sadece digiturk platformundayız. bu vesileyle rahmetli özhan canaydın'ı rahmet, saygı ve sevgi ile anıyorum. dünya beyefendisi bir ağabeyimiz, büyüğümüz, başkanımız… onun zamanında kurulan gs tv'yi, kendinden sonra gelen diğer altı başkanımız başarıyla bugünlere getirdi ve bayrağı bize teslim etti. bizim görevimiz bu bayrağı daha da ileri götürmek. sevgili saad bey'in ve yousef al-obaidly bey'in büyük anlayış ve desteği ile tarihi bir sözleşmeye imza attık.

    gs tv'nin kuruluşundan bu yana tüm başkanların verdiği bir söz var. hem seçim vaadi gibi hem de camianın talebi olarak. gs tv yayını sadece digiturk'te değil bütün platformlarda olmalı; karasal, uydu ve dijital ortamda bütün dünyaya ulaşmalı. galatasaray artık sadece lokal sınırlar içinde kalan bir kulüp değil. galatasaray, şampiyonlar ligi'nde de üst üste elde ettiği başarılarla türkiye’nin de adını tüm dünyaya duyurarak dünya kulübü olmuştur. şili’den sibirya’ya, sibirya'dan kuzey amerika, kuzey amerika’dan vietnam’a gs tv’nin her yere ulaşması gerek. bein sports ailesine bize bu olanağı sağladıkları için teşekkür ediyorum. yaptığımız 5 yıllık anlaşmanın ana maddelerden biri de bu. biz bundan sonra bütün platformalara özgürce girebiliriz. bein sports, büyük fedakarlık gösterdi ve münhasırlık hakkını kaldırdı. sinyal hakkını da bilabedel bize devretmeye söz verdi. galatasaray'ın iletişiminin bütün dünyaya ulaşması için çok önemli ve anlamlı.

    korsan yayının tehlikeleri konusunda uyarılarda bulunan başkanımız, emek kavramına vurgu yaparak korsan yayınla mücadele hususunda herkesi bilinçli olmaya davet etti ve şu ifadeleri kullandı:

    emek, en yüce değerdir. digitürk bir emek sarf ediyor, bir değer yaratıyor. buna saygı göstermek, yaratılan bu değerin bedelini ödemek insanın yapabileceği en doğru işlerden biridir. emeğin değerini ödemeden hakkını çalarsınız, başka kanallarla ya da internet yoluyla hırsızlık etmiş olursunuz. emeğe saygı göstermek durumundasınız. nasıl kendi asgari ücretinize saygı göstermek istiyorsanız; herkesin yaratılan emeğe saygı göstermesi gerekir. eğer siz bu saygıyı göstermezseniz, emeğe değerini vermezseniz, emeğin bedelini ödemezseniz; onu başka yollarla çalmaya kalkarsanız bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. kesinlikle korsanla mücadele etmek gerekir. bu herkesin görevi olmalı. bu lafları ciddiye almayanlar olacaktır. o gençlik heyecanıyla belki biz de yaşadık. şunu bilmelerini isterim ki, yaşam mücadelesine girdiklerinde nasıl herkes emeğinin karşılığını bekliyorsa, diğerlerinin emeklerine de saygı göstermeli. bu sadece bein sports bağlamında değil, bütün çalışma ortamlarında da geçerli. bunun mutlaka aşılması gerekir. geri kalmış ülkelerde yaşam standardının, refah düzeyinin düşüklüğü, emeğe saygısızlık ve emeğin değersiz hale getirilmesine neden oluyor. spor camiasından ricam, emeğe saygı gösterilsin. bunların tekrar bize bein sports kanalıyla döneceğine inanıyorum.

    yayıncı kuruluştan gelen gelirlerin türkiye’deki kulüplere olan önemli konusuna vurgu yapılması üzerine başkanımız, “pastadan daha çok fazla pay almaktan ziyade pastayı büyütmemiz gerekir. yasal yollardan yayıncı kuruluşa destek vermek gerekir. “ açıklamasında bulundu.

    florya’nın geri alınması konusu, riva projesi ve kemerburgaz’da yapılması planlanan tesislerimizle ilgili son durumun sorulması üzerine başkanımız mustafa cengiz şöyle konuştu:

    kemerburgaz, riva ve florya birbirine yapışık 3 kardeş gibi. biri diğerlerinden ayırt edilemez. florya'yı verdiğimiz bedel üzerinden aldık. ekspertiz değilim ama florya şu anda aldığımız değerinin yaklaşık 5-6 katı. aldığımız zamanki bedel ile şimdiki bedel ve imara açılması bizi çok mutlu eti. bu alan bize yeterli değil. bizim altyapıda 8 yaş grubunda takımlarımız var. geçen yıl 7 yaş grubunun 5'inde şampiyon olduk, u14'ten u19'a kadar. bu vesileyle altyapı sorumlularımızı, altyapı hocamızı ve teknik ekibimizi yürekten kutluyorum. bu takımlara saha yetmiyor. altyapı türkiye'de en büyük sorun. eskiden çocuklarımızı sokak aralara bırakırdık şimdi sokak arası da yok. çift sıra park etmiş araçlar. çocukları sokağa bile bırakmıyor anne ve babalar. türk gençliğinin spor yapmasının tek yolu spor kulüpleri. 8 yaş grubumuz aynı anda çalışsa 8 saha yapar. a takım için de 2 saha lazım. bu 10 sahanın yerleşimi için bize kemerburgaz gerek. florya da ağırlıkla altyapı olacak şekilde devam edecek. kemerburgaz mücadelemiz 2 yıl sürdü. florya'yı aldık. florya'yı alırken şunu dedim. batı ile doğu bir araya gelse alamazdı. bu vesile ile devletimize gösterdiği anlayış için teşekkür ediyorum. biz bir bedel ödedik, bunun faizini de ödedik. 120 milyon, artı 37... her ikisini de yapılandırdık. burada emlak konut'un desteğine de çok teşekkür ediyorum. devlet desteği bize legal sınırlar içinde. açık bir ulufe, bir bağış değil. ben şuna çok şaşırıyorum ve bu ne yaman çelişki diyorum. 100 yıl siz devlet desteğiyle devletle iş ilişkisi içerisinde bir varlık sahibi olacaksınız. sonra da kalkacaksınız devlet destekliyor diye hem devlete hem devletten nemalanıyor diye kulüplere çatacaksınız. böyle bir şey olmaz. siz devlet desteğini iddia ederek kendinizi unutturamazsınız. bu trajikomik bir şey olur. hem devletten zamanında destek alarak ve şu anda iş birliği, iş ilişkisi içerisinde bir noktaya geleceksiniz hem de başkalarını devletten destek alıyor diye hem devleti hem destek alanları eleştireceksiniz. bu trajikomik bir şey. ben tam adını da koyamıyorum. drama mı trajikomik mi bilemiyorum.

    biz kemerburgaz'da da 6 sahayı realize etmek zorundayız. a takımımızın ali sami yen spor kompleksi’ne gelmesi 1,5 saat sürüyor eskort olmasına rağmen. bu futbolcuların konsantrasyonu bozuyor. azami 2 yıl içinde kemerburgaz’a gelmemiz gerek. bir gazetede çıkmış ama buradan ikinci müjdeyi veriyorum. kemerburgaz arazisinde emlak konut ve enerji bakanlığımız tarafından ruhsatı iptal edilen madencinin tahliyesine fiziki olarak başlandı. eyüp belediye başkanı deniz bey'e, sayın valimize, istanbul büyükşehir belediyesi'ne çok teşekkür ediyorum. kemberburgaz’da yıkım başladı ve projesi hazır. yıkım tahliye olayı bittikten sonra oraya en kısa zamanda geçeceğiz. buradaki yatırım yaklaşık 150 milyon tl. bizde büyük inşaat şirketleri var. çok sağlam, sağlıklı galatasaraylı kardeşimiz var. lütfen kemerburgaz'ın yapımına destek olsunlar. biz bunu yaparız, bizim camiamızın, taraftarımızın gücü bunu yapmaya yeter. özel bir destek olursa mecazi anlamda da maddi anlamda da olsa onun heykelini dikeriz.

    riva da bizim yıllardır. bu vesileyle selahattin beyazıt'a teşekkür ediyorum. riva'da talep patlaması yaşandı. 1500’e yakın villa var. müthiş değer arttı. 1000 yakın başvuru var. ilk haftada 190 milyon tl’yi aşkın reel talep geldi. bizim florya için ödeyeceğimiz faiz bedelini kompanse edecek. riva’dan elde edeceğimiz gelirle florya’yı kompanse edeceğiz. bir an önce riva'ya gidin, orada muazzam bir çalışma göreceksiniz. istanbul'un rivası'nın nasıl değerli bir hale geleceğini göreceksiniz. seçme alternatifleri daralıyor. bütün vatandaşlarımızdan oraya gidip değerlendirmelerini rica ediyorum.

    galatasaray’ın mali tablosunun durumu ve finansal geleceği konusuna gelen soruya yanıt veren başkanımız şu açıklamaları yaptı:

    göreve geldiğimiz andan itibaren en önemli husus mali disiplindi. biz bunu sağladığımıza inanıyoruz. göreve geldiğimizde binlerce haciz ile karşılaştık geçmiş yönetimlerden. mali bir çıkmaz içindeydik. sadece futbolda değil baskette de transfer yasağımız vardı. sadece amatörlerde basketbol ve voleybolda 60 milyona yakın ödememiz vardı. şu anda dernek olarak bizim hiçbir borcumuz yok, hiç kimseye. sadece bir basketbol antrenörüne 1 milyon 250 bin dolar borcumuz var. futboldan, basketboldan dönemeyen paraların tamamını ödedik. 2 yılda sadece yayın geliri ve şampiyonlar ligi katılımıyla bunu çözmek mümkün değil. sürekli başarıya gereksinim duyan dinamik bir süreç içerisindeyiz. büyük kulüpleri yönetmek aslanın kuyruğunu tutmak gibidir bırakamazsınız. bıraktığınız an sizi yer. sürekli bir dikkat ve koşuşturma ve hedefe ulaşmak zorundasınız. sadece tasarruf ederek, küçülerek bir yere varamazsınız. hedefleriniz sürekli büyütmek, hedeflere ulaşmak durumundasınız. geldiğimizde uefa ile ilgili büyük sorunlarımız vardı. 4 ay uefa ve 4 ay cas süreci geçirdik. herhalde bir kitap olurdu. uefa'ya çok teşekkür ediyorum. uefa bize anlayışla karşıladı. onların karşısında bize verilen 3 yıllık periyotta 147 milyon euro. tl olarak 1 milyar tl açığımız vardı. verilen tolerans 5 milyon euro’ydu. 30 milyon tl azami zarar edeceğimiz yerde 1 milyar tl ettik. bunu çok değerli kardeşlerimizle birlikte müteahhit defalar gitti. kendilerine müthiş bir sunum hazırladık. bize 4 ay süre verin dedik. 22 ocak’ta göreve geldik. şubat’ta ilk ciddi temaslara başladık. batılılar için moralite çok önemli. sizin ahlaki davranış ve tutumunuz önemli. sizin arsanız, malınız var mı malınız mülkünüz var mı buna değer vermez. projeye bakar. sağ olsunlar bizlere güvendiler, ama yetmedi. bize 4 ay süre verin. önce çok garip karşıladılar. 1 milyar tl zarar. 4 ayda yayın gelirleri, taraftar, seyirci gelirleri, ortalama 7-8 binden 33 bine çıktık. taraftarın çok büyük desteğini aldık. kombine gelirlerinde büyük artış oldu. bunu gördüler, mali disiplini sağladık. 147 milyon euro zarar etmemize rağmen tarihte ilk defa bir kulüple ikinci kez 4 yıllık yeni bir anlaşma yaptılar. uefa disiplin komitesi karşısında 3,5 saat final sunum yaptık. avrupa insan hakları mahkemesi ve büyükelçiler, en azının yaş ortalaması 70. 3,5 saat bizi dinlediler. 15 gün sonra bize sizinle 4 yıllık daha anlaşma yapacağız dediler. bu büyük olay oldu. ceza alacağımızı düşünenler şaşırdılar. binlerce mektup gitti uefa'ya. ne oluyor diye dava açtı. disiplin komitesini suçladılar. komitenin bize ceza verme yetkisi vardı. biz bu tehlikeyi gördüğümüz için cas'a başvurduk. cas'ta haklılığımızı kanıtladık. cas ilk defa bir türk takımını haklı buldu ve bize avrupa kupaları’nın yolunu aştı. yaklaşık 60 milyon euro'luk gelirden mahrum kalacağımız gibi, tribün geliri, taraftar desteğimiz de azalabilirdi. bu süreçte bütün arkadaşlarım tüm masraflarını ceplerinden ödedi, amatör bir ruhla çalıştılar. cas sürecinde kulüp mali açıdan nefes aldı. ama bitmedi. derneğin geçmişten gelen 200 milyon dolara yakın 10 yılda elde edilmiş eksi gideri var. biz ilk defa net faaliyet gelirinde artıya geçtik. bu çok önemli. galatasaray tarihinde yok. ilk defa mali genel kurulu ek bütçe istemeden geçtik.

    kulüplerin kurtulması için bizim biraz önce anlattığımız uefa'nın mali disiplininin bütün kulüplere uygulanması gerekir. bu nedenle tff çok değerli bir çalışma başlattı ve bunun adına "lisanslama" dedi. yani biz kendi ffp kurallarımızı kurduk. ve tff, 28 haziran'da bunu ilan etti. kuruluş çalışmalarında biz de bulunduk. ama nedense son 1 ayda bulunmadık. son 1 ayda bulunmadığımızı da "galatasaray neden yok" diyerek uefa bize haber verdi. o da ayrı bir komedi şimdi zaman almak istemiyorum. başta çok katkımız vardı.

    finalize oldu ve 28 haziran'da ffp ilan edildi. şimdi siz kuralları yıkmak için mi kurarsınız uymak için mi? "kulüpler yasası çıksın, bu yöneticiler har vurup harman savuruyor sonra da çekip gidiyor ve hiçbir şey olmuyor." yıllardır bu söylenmiyor mu? bunun yanında burada telaffuz edemeyeceğim usulsüz harcamalar gibi bir takım yakışık almayan şeyler olduğu da hep kamuoyunda nezdinde ifade edilir. bunu kim disipline edecek? türkiye futbol federasyonu. peki siz uygulamayı koydunuz yaptık 28 haziran'da... sonra ilan ettiniz bütün kulüplere; biz dahil, getir kardeşim bilançonu, faaliyetini gelirlerini giderlerini. tabii bu gelirler giderler bağımsız denetimden geçmiş raporlar öyle kafadan yazılmış şeyler değil. hepimiz bağımsız denetimden geçmiş raporları verdik. nereye verdik tff'ye. tff bunu hangi tarihe kadar kabul etti; 15 aralık.

    şimdi ben çok acı bir konuya giriyorum, siz açtınız; 15 aralık 2019 tarihine kadar hepimiz, kulüpler mali durumumuzu ffp uygulaması için tff'ye verdik. güzel. 31 aralık'ta da tff açıkladı, herkesin limiti bu dedi. harcama limitleri bildirildi. ama 31 aralık'tan sonra "deadline" yani artık siz bir yarış başlatıyorsunuz, diyorsun ki start tarihi bu koşmaya başla, bitiş tarihi 15 aralık diyorsunuz. ama bir kulübümüz çıkıyor "hayır" diyor, 8 ocak tarihinde tekrar başvuruyor. "benim limitlerimi artır" diyor. "limitlerimi artır" dediği madde ise yürürlükte değil. 8 ocak'ta limiti yaklaşık 33 milyon tl artıyor. 17 ocak'ta da bu tebliğ ediliyor. kendi yayınlarından söylüyorum. bu tebliğ edilen 33 milyon tl'lik rakam yetmiyor. 17 ocak'ta başvuruyla tekrar bir 16 milyon tl'lik bir ek veriliyor. 49 milyon tl, %30 aşım payıyla birlikte o kulübe müthiş rahatlama getiriyor. kendileri için yetersiz bir daha başvuruyorlar esastan reddediliyor ayrı konu. ama lisanstan alınan bu yaklaşık 49 milyon tl ne oluyor? bu 49 milyon tl ile puan silme, para cezası gibi cezalar erteleniyor. tek tek okuyabilirim de size notlarımı; yaklaşık %28 aşım olacaktı. 3 puan silme, transfer yasağı, kadro kısıtlaması artı para cezası. kümülatif geliyor. hepsinden çıkıyor sadece %5 aşıma girdiği için...

    nedenini bilmediğimiz verilen bu 49 milyon tl ek, nedenini bilmediğimiz ek, hangi gerekçeye dayanıyor. bilmediğimiz ekle yüzde 5 sınırına yani sadece ihtara bırakılıyor. bu olmaz. eğer siz bir kulübe bu hakkı maç başladıktan, oyun başladıktan sonra haksız yere -bize göre- veriyorsanız; ki haksız olduğu çok açık çünkü 15 aralık'ta kapılar kapanmış artık, siz bir daha giremezsiniz, arka kapıdan dolanamazsınız.

    ben şimdi tff'ye soruyorum: bunu nasıl yaptınız? nasıl oldu da bu noktadan bu noktaya geldi?

    başkanımız "limit artırım usulsüz diyorsunuz" şeklindeki sözlere şu yanıtı verdi:

    bu artırım %100 usulsüz. çünkü ilgili madde, sizin parasal iyileşmeleriniz, ki o 15 aya kadar uefa geliri de yok. bunu olmayan bir maddeyle yaptınız. biz tff'ye tekrar soruyoruz; hangi maddeye dayanarak bu kulübümüzün başvurusunu kabul ettiniz?

    istanbul'da diğer büyük bir kulübümüz de başvurdu reddedildi, 2 milyon tl'si kaldı. ve onlar kendi web sitelerinde "biz kurallara uyacağız" şeklinde bizim saygı duyduğumuz bir yayın yaptılar.

    başvuru 15 aralık'ta kapandı. çok açık hükümler. burada 35g maddesine girip dinleyicilerin kafasını şişirmek istemiyorum. ben tff'ye diyorum ki; siz nasıl olur da kapılar kapandıktan sonra veya start çizgisinde start başladıktan sonra nasıl oldu da 100 metrelik yarışı 110 metreye, 120 metreye çıkardınız ve geriden gelen birini nasıl öne taşıdınız. ben bunu soruyorum. başkalarına da yaptınız mı, bilmiyoruz. bizim talebimiz var; bizim 15 aralık'tan sonraki başvurumuz reddedildi.

    ben şeffaflık bekliyorum. tff kimin ne limiti vardı açıklayacak. sonra yok "ali sızdırdı, veli sızdırdı" bunlar da hoş şeyler değil. ben bu sızdırma olayını anlamıyorum zaten. neden net olamıyoruz biz... lafla şeffaflık, lafla samimiyet olmaz. ben dürüstüm demekle de dürüst olunmaz. sizin bunu göstermeniz, kanıtlamanız gerek.

    açık konuşayım; tff benim burada sorduğum soruların cevabını vermek zorunda. eğer haklı ise biz saygıda kusur etmeyiz. ama bize göre kesinlikle haksız ve böyle bir şey de yok! böyle bir uygulama yok. böyle bir arabesk tutum; kendi koyduğunuz kuralları orada kırmızı yeşil ışık, sarı ışık yanıyor sadece sarıyı ve kırmızıyı kapatıp yeşili açamazsınız, bunu yapamazsınız.

    "zamanında nihat bey, kuralları galatasaray dahi olsa uygulayacağız demişti" sorusu üzerine başkanımız, “ bizim açık açık ismimiz verildi. "siz bu kuralları uygulayacak mısınız" diye soruldu, "evet" yanıtı üzerine "peki galatasaray olsa da mı?" denilince "evet galatasaray da olsa" denildi. doğru söylüyor nihat bey. eğer galatasaray bunu yapsaydı şu anda puan silme, kadro sınırlaması, para cezası hepsini yapmıştı. bundan eminim çünkü sayın rıdvan bey'e söyledi. peki neden diğer takım için uygulanmıyor? acaba hangi gerekçeler getirilecek. biz o gerekçelerin tamamını çürütmeye hazırız. “ yanıtını verdi.

    "hem tff'de hem lisans kurulunda çok değerli insanlar var. ben onları tenzih ederek söylüyorum. kurallar nasıl delinir; baskıyla" diyen başkanımız mustafa cengiz, fenerbahçe kulübü'nün limit aşımıyla ilgili olarak yaptığı basın açıklamalarını gösterdi.

    açıklama açık. canlı yayın; mevcut durum burada. bir açıklama 20 ocak'ta bir açıklama da 23 ocak'ta yapılmış. açık, meydanda her şey. hala bu kulübümüz bunun yeterli olmadığını söyleyerek tekrar başvurmuş esastan, esas reddedilmiş. ama zaten alacağını almış %5 aşım sınırında kalarak sadece ihtarla kalmış.

    bu galatasaray'a olmuş olsa ne olurdu? bu galatasaray'a olmuş olsaydı biz cezamızı çekerdik. kesinlikle çekerdik ve çekmek durumundaydık. neden; çünkü biz örnek olmalıyız. cürüm cezaya tabiidir. eğer sizin cürmünüz cezasız kalırsa işte asıl o zaman cürüm yani suç, legal hale gelir. bir devleti, bir ulusu diğerlerinden ayırt eden en önemli şey düzen ve kaidelerdir. yoksa orası asla toplumsal anlamda devlet olamaz, kurum da olamaz.

    başkanımız, süper lig kulüpleri arasında yaşanan tartışmalarda yaptığı açıklamalarla ilgili yöneltilen soru üzerine şu ifadeleri kullandı:

    "şu anda bütün konuştuklarımın içinde en ufak bir saygısızlık var mı? yok. ne fenerbahçe ne beşiktaş ne trabzonspor ne edirnespor ne eskişehir ne adana bizim düşmanımız değil. bütün kulüpler ve camialar bizim değerli rakibimiz. aynı platformda, eşit şartlar altında, eşit koşullarda mücadele etmek istediğimiz değerli rakiplerimiz. hele büyük kulüplerin taraftarları bazen arkadaşımız, kardeşimiz, annemiz, babamız, eniştemiz oluyor. bizi ayıran bir şey de yok. din, dil, ırk, sınıf, mezhep ayrımımız yok. ne avrupa'da olduğu gibi şehir devletlerinden gelen bir ayrım var ne geleneksel, tarihi bir çatışma var. sadece aynı ailede, iki kardeş. biri bir rengi seviyor, diğeri öbürünü seviyor. tamamen rastlantısal bir durum. hepimizin en yakın arkadaşları rakip takımları tutuyor. burada düşman sözcüğü yok. benim yaptığım bütün sert konuşmalara lütfen bakın. geriye doğru değerli rakiplerimiz de baksın. hepsi söylenen başka bir söz üzerine cevap niteliğinde. cam kulede otururken etrafa taş atmamanız lazım. size de taş atarlar, kuleniz kırılır. örneğin bizi suçluyorlar, devletten destek alıyor diyorlar. hayır, biz yarattığımız tüm gelirlerde devlete kazandırdık. ali sami yen'den çıktık, 1 milyar 400 milyon tl kazandırdık. aslantepe'ye geldik, bomboş araziydi. minimum 7 milyar dolarlık bir cazibe merkezi oluştu. iş merkezleri, konutlar yaratıldı. galatasaray bulunduğu yere bereket getirdi. bu diğer kulüplerimiz için de böyle. biz bundan övünç duyuyoruz. ama bize kalkıp "vergi kaçırdın" deniyor. bunu da söyleyeyim: biz 2 yılda, 308 milyon tl vergi ödedik. 217 milyon tl de taksitlendirdik. toplam 525 milyon tl. diğer kulüpler de açıklasın. özellikle troll hesaplarda ve sosyal medyada görüyoruz, suçlamak çok kolay. lafla şeffaflık olmaz."

    "bu menajerlik ödemeleri konusunu da kendi içimizde araştırdık. bize bir itham geldi, biz 10 bin dolar menajerlik ücreti ödemişiz. bu olacak iş mi? bir kulübümüzün sayın başkanı böyle dedi. burada bize bir saldırı var demektir, benim buna bir yanıt vermem gerekir. öyle değil diyoruz. ben 3,5 milyon ödemişim, öyle görünüyor. bu arada o da yanlış ama sen de o sene 1,4 milyon ödemişsin. senin ödediklerin nerede? bir diğer büyük kulüpte de bu sıfır gözüküyor. bu doğru mu? mantıklı mı? eğer vergi kaçıracaksanız bunu giderden kaçırmazsınız. uzmanı değilim ama yıllardır iş hayatındayım. vergi gelirden kaçırılır. giderinizi çok gösterip gelirinizi az göstererek vergi kaçırırsınız. gideri tam beyan etmek değil, geliri tam beyan etmek önemli. ben neden giderimi beyan etmeyeyim ki? giderimi tam beyan etmemem benim zararıma olur. ödeyeceğim vergiyi artırır. buradaki farklılığın nedenini söyleyeyim size. tff'nin aldığı bir karar var: bu karara göre sadece türkiye'de lisans almış menajerlere yapılan ödemeler kabul ediliyor, gerisi belli sınırda cezaya tabii. bunların açıklanmasını da bizzat biz istedik. bizim de ödemelerimiz danışmanlık ücreti altında gözüküyor. uefa'ya ffp için, tff'ye lisanslama için danışmanlık ücreti altında da olsa yaptığımız tüm temsilci ödemelerini bildirdik. tam olarak 13.7 milyon euro. bunların önemli bir bölümü eskiden gelen ödemeler. eski oyuncularımızın menajerlik ödemelerini yapmak bize düştü. bizi haczetmeyen çok az menajer vardı. biz de onları bir listede toparladık, gelecek yönetimlere bırakmak için. hangi menajer ne yaptıysa, kim dürüst davranmıştır, davranmamıştır diye kendi penceremizden ve hukuka uygun olarak toparlayıp dosyaladık."

    türk futbolunda kulüp yöneticiler arasındaki gergin açıklamalar ve barış atmosferinin bu şartlar altında nasıl geleceğinin sorulması üzerine başkanımız şunları söyledi:

    "barış tek taraflı olursa her iki yanağınıza da düzenli tokat yersiniz. bize kanıtlasınlar: kendiliğinden, doğrudan sataşma yaptığımız bir açıklama var mı? biz, bize saldırı yapılınca savunma ve tespit yapıyoruz. biraz önceki konu için ne dedik? tff yanıt versin dedik. bizi ikna etsin. aslında beni de değil spor kamuoyunu ve rakip takımın taraftarlarını dahi ikna etsin."

    türk futbol federasyonu'nun kurulları hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine başkanımız şu cevabı verdi:

    "bütün tff kurullarında, özellikle denetim ve lisanslama kurullarında çok değerli insanlar var. ama tabii ki genel olarak gidişle ilgili, yönetim kurulu olarak söylüyorum ve demin bahsettiğim insanları tenzih ediyorum, özellikle harcama limitiyle ilgili kural dışı karar sebebiyle kanaatimiz olumsuz. disiplin kurulu ve tahkim kurulu bize karşı acımasız. buna bir şey de demiyoruz, şeriatın kestiği parmak acımaz. ben bir önceki tff kurulları zamanında galatasaray tarihinin en ağır cezasını almış başkanıyım. hızımı kesmedim, yetmedi. bana tbf de ceza verdi. bunlar önemli değil bizim için. cürüm cezaya tabiidir. ancak bu ceza uygulamasının eşit olmasını biz diliyoruz. sadece bir kulübe karşı cesur olmak, galatasaray olursa veririm deyip diğerlerine vermemek doğru değil."

    futbol takımımızın deplasmanda oynayacağı fenerbahçe derbisini ülker stadyumu'nda takip edip etmeyeceğinin sorulması üzerine başkanımız şu yanıtı verdi:

    "kadıköy'deki derbiye gideceğim inşallah. ben buradan taraftarıma ve spor kamuoyuna seslenmek istiyorum. bizim taraftarımız en az disiplin cezası alan taraftar. biz daha ilk geldiğimizde rakibe saygı dedik. büfeleri ve tuvaletleri açtık, hoparlörleri onlara dayamadık. bizim taraftarımız ne sahaya girdi ne tribün yaktı. biz kurallara uyuyoruz. kurallar içinde mücadele ettiğimize inanıyoruz. rakiplerimiz bunun aksine inanabilir. ama görünen köy kılavuz istemez. her şey meydanda açık ve net. çünkü kendimize saygı duyuyoruz. biz yarışın rakibimiz için de bizim için de eşit şartlarda sürmesinden yanayız. biz dahil kimseye ayrıcalık verilmesini istemiyoruz."

    şampiyonluk yarışında devre arasında liderle 10 puan olan farkı 21. haftada 5 puana indiren takımımızın şampiyonluk şansının sorulması üzerine başkanımız şu ifadeleri kullandı:

    "hocamızın geçen yıl da dediği gibi galatasaray 8'i 18'i de kapatır, bu sezon 10 puan farkı da kapatır. büyük takım olmamızın gereği bu. sistemi oturtmak, oyuncuların koordinasyonu tabii ki teknik ekibin işi. benim haddime değil bu konularda konuşmak ama biz şunu biliyoruz: kiralık dahil 33 oyuncu transfer ettik, geçmiş dönemler dahil 20'ye yakın oyuncu gönderdik. takımda çok sirkülasyon oldu. her teknik adam sıfırdan bir kadro kurup kendi oyun sistemine göre bir oyuncu grubuna sahip olmak ister. bir önceki teknik direktöre göre çok uygun bir oyuncu, bir sonrakine göre pek uygun olmayabilir. buna biz karar veremeyiz. sorumluluk ve yetki bu anlamda teknik adamlarındır. kervan yürürken bu kadar dinamik kalan bir yapılanmada taşların yerine oturması kolay değil. hedefimiz o dinamik, göze hoş görülen futbol ise bunu oturtmak da zor. ama ben bir taraftar olarak dünkü maçta da daha önceki maçlarda da istediğimiz ve bizi rahatlatan sonuçlar aldığımızı düşünüyorum. şunu da söylemek istiyorum, bu gelen ve giden oyuncularda 13 milyon euro artıdayız. bu bizim için çok önemli. 33 futbolcu aldık ama bilançoda artıdayız.

    club brugge’ün sezon başında kiralık olarak gönderdiğimiz mbaye diagne konusunda belçika kulübünün yanlış davrandığını dile getirerek şu ifadeleri kullandı:

    diagne'yi taraftar da çok istedi. diagne çok maliyetli bize. maliyet izafi bir kavram. transfermarkt'tan bakın, bir santrfor, bir sağ bek ne kadar almış. oralarda 13 milyon euro'lar ingiltere gibi yerlerde sıradan transferler. maaşını hala biz ödüyoruz; fakat brugge kulübünden 2 milyon euro alacağımız var. gecikmiş 1 milyon euro kadar ücreti ödemediler. bununla ilgili kendileriyle olan taleplerimizin dışında konu fifa'lık hale gelecek.

    diagne çok istendi. taraftarımız da çok istedi. biz mali konuda çok zorluk çekerek onu aldık. tutmadı, olmadı. anderlecht ile brugge kulüpleri onu almak için ciddi anlamda yarıştılar. futbolcu brugge'ü tercih etti. brugge, diagne’yi kendi takım antrenmanına almıyor. futbolcuyu neredeyse ölüme mahkum ediyor. biz yazıyı bugün yazdık ve gönderdik. brugge kulübü, sen benim en değerli yatırımlarından birini böyle çöpe atamazsın. buna hakkın yok. hem parasını ödemiyorsun hem de futbolcuyu olduğu gibi bırakıyorsun. bu nedenle bize 15 küsür milyon euro'ya yakın bedeli ödemek durumundasın. bununla ilgili gereken tüm legal tedbirleri alacağız. bu yakışmaz hiçbir kulübe.

    bir futbol yorumcusunun canlı yayına bağlanıp, limit artırımı ile ilgili sözlerinin ‘yanlış anlaşıldığını’ dile getirmesi üzerine başkanımız şu yanıtı verdi:

    biz sadece fenerbahçe demiyoruz. başka hangi kulüplere yapıldı? bir kuralı bir takım için bozdunuz mu? bize göre bozuldu diye görünüyor. bozmadığımızı kanıtlayın. başka kulüplere de yaptınız mı? bizim talebimiz vardı, bizim talebimizi yapmadınız. bunun belgeleri, bilgileri meydanda. aslında tff bu konuya bizden daha hakim. fenerbahçe de olabilir bu, karşıyaka'da olabilir adanaspor da olabilir. sen bursaspor'a ceza verir misin? verdin. eskişehirspor'a ceza verebilir misin? verdin... osmanlıspor'a verdin, dahası da var. sen istersen say bunları, istersen sayma. önemli değil ki. ana konsept, ana fikir önemli. biz bunu sadece fenerbahçe özelinde değil, genel olarak soruyoruz. federasyona soruyoruz. kuralları doğru yönet, taşları yerinde oynat. doğru setup yap. bizi yöneteceksen, eşit kurallar içinde yönet. burada ne kimseye hakaret ediyoruz ne kimseyi suçluyoruz. bursaspor'un puanını, eskişehir'in puanını neden siliyorsunuz? bunu soruyorum. demek ki konu sadece bir kulübümüz değil.

    şampiyonluk yolunda kimi en ciddi rakip olarak gördüğü sorulan başkanımız şu yanıtı verdi:

    en büyük rakibimiz galatasaray, en çok galatasaray'ı şanslı görüyorum. kendi sorunlarımızı çözdükçe iç çatışmalar, dış dünyaya olumlu yansıyabilir. biz bunu dürüst şekilde saha yansımasını istiyoruz. şampiyon olmak istiyoruz. biz illa şampiyon olacağız diye bir şey demiyoruz. biz elimizden geleni bütün kulüplere saygı çerçevesinde, adil hakem yönetimi içinde yapacağız. diğer takımlara da hiç hata yapılmasın, kimseye yapılmasın.

    var sisteminin henüz yerli yerine oturmadığını belirten başkanımız mustafa cengiz, “var sistemi oturacak. teknik editör ekipler var var odasında. bu ekipler henüz, yetişemiyor. trabzonspor maçında bir pozisyon vardı, bir açı yetişemedi. yayıncı kuruluş verdi ama seyirciye yansıtılmadı. yine de ne var odasındakilerde ne hakemlerde art niyet aramıyorum. bazı takımlara karşı kasıtlı bir ürkeklik ve kasıtlı bir önyargıyla davranıldığını düşünüyorum. ben bunların aynı hataları sürekli yaptığına inanıyorum. 17 kulübün bildirgesini hatırlayın. buna neden olan hakemlerin isimlerini hatırlayın. bunlarla yine sorunlar çıkacağına inanıyorum. inşallah çıkmaz. bir yerde bir feryat varsa siz buna kulağınızı ve gözünüzü kapatıyorsanız yarın size gelir. siz feryat ve acı içinde olduğunuzda kimse sizi duymaz.” dedi.

    devre arası transferi döneminde profesyonel futbolcu arda turan konusunda gelişen olayların sorulması üzerine, bu konunun kapandığını dile getiren başkanımız şöyle konuştu:

    arda değerli bir kardeşimiz. galatasaray'da futbol oynadı, galatasaray'dan giderken para kazandırdı. hatta biz gitmesini istememiştik, aniden gitti. o zaman da fatih hocamız görevdeydi. epey zorlandık. 12 milyon euro kazanmamıza rağmen bu, arda'nın değerini gösterir. arda'ya yolu açık olsun diliyorum. bir rakip kulüpteydi, bize karşı da oynadı. başakşehir bizi yenip arda'nın olduğu o kadro ile şampiyon da olabilirdi. bizim ocağımızdan, altyapımızdan yetişen değerli bir futbolcu, bizim şampiyon olmamamız için mücadele etti. buna da saygı duyuyoruz. bununla ilgili bir tepkimiz yok. bu bir realite. biz bunu camiamız ve kendi açımızdan uygun olmadığını gördük. ayrı görüşlere düştük. bu da doğal. konu kapandı. bunu tekrar gündeme getirmenin anlamı yok. bizim arda ile gerçekten kişisel bir sorunumuz yok. başarılı olmasını diliyorum. moralini bozmasın, devam etsin. hocamız ile de hiçbir sorunumuz yok. konu kapanmıştır. biz ayrılık lafı etmedik. hocamızla biz beraberiz. inşallah onun dokuzuncu, galatasaray'ın yirmi üçüncü şampiyonluğuna ulaşacağız. inşallah hocamız ile el birliği ile 24'e ve 25'e de ulaşırız. camianın bütün katmanlarıyla, yönetimiyle, taraftarıyla, tüm dünyadaki sempatizanlarımızın verdiği sinerji ile inşallah mutlu sona ulaşacağız.

    taraftarın bir tepkisi oldu, bize ulaştı. ölüm dansları yapıldı bize karşı. 33 tane transferin hiçbirinde biz hiçbir şey demedik. bazı orjinal konularda, mesela ozan kabak gibi... teknik kadromuzla, hocamızla dostça konuşarak hallediyoruz. bu argümanlar, bu tartışmalar galatasaray için. ben hiç aldırmam. görüşler ayrı olabilir ama bir noktada herkes birbirine saygı duyuyor. bu hocamız için de geçerli.

    futbolcularıyla birlikte mücadele veriyor. bazen eğrisi doğrusuna denk gelmiyor ve futbolcudan istediğiniz verimi alamıyorsunuz, sakatlıklar oluyor.

    stoper transferi konusunda yaşanan sürecin sorulması üzerine başkanımız şu yanıtı verdi:

    2 ocak 2020'de 4 saatlik bir toplantıda bir stoper ile ön anlaşma yapılmıştı. hanımı gelmek istememiş. b ve c planına geçtik. twitter'da, gazetelerde isimler yazıyor. ben sormam bile. bazen ‘önceden ben öğreneyim bari’ diye idari kadroya yönelik espri yaparız. çok uğraştılar ama teknik kadro şöyle düşündü bana göre. donk'tan, ahmet çalık'tan ve geleceği olan emin bayram ve işık kaan'dan daha iyi transferin gelmesi gerekir. ayrıca ffp'de bizim elimizde kalan para yok. futbolcuların ocakta devam eden kontratları var. bunlar içinde uygunlarını bulamazsınız. donk, ahmet çalık gibi değerli iki stoperimizin üstünde bir oyuncuyu ffp mali kriterleri içinde bulamadık. bir emin bayram'ın, işık kaan'ın ozan kabak olmayacağını kim garanti edebilir? zorluklar en iyi durumları oluşturur. ipek böceği kozasından çıkarken mücadele ederek çıkar. onu siz çıkartırsanız asla kelebek olmaz.

    altyapı konusunun açılması üzerine başkanımız şu ifadeleri kullandı:

    bizim altyapımız, ali yavaş hocamızın önderliğinde müthiş bir kapasite sergiliyor. 7 yaş grubunun 5'inde şampiyon olduk. biz onlarla iftihar ediyoruz. bu bir süreç. genelde türk insanının fiziki ve mental gelişiminde buluğ çağından sonra bazı problemler oluyor. bize verilen raporlar bunu gösteriyor. o geçiş sürecini iyi ayarlayabilirsek ülke olarak sadece futbolda değil, diğer alanlarda da inşallah gelişeceğiz. sadece galatasaray'ın değil, diğer takımların da altyapısından önemli oyuncular çıkacak.

    5 büyük lig içerisinde hollanda ile biz yan yanayız. diğerleri ile yelpaze çok kötü açılıyor. biz uefa ile bunu tartışıyoruz. coefficient denilen ortak etkileşim ve pay dağılımında 30-30, 60 dedim. türk takımları için doğrudan katılımlarda, gruplara katılmasa 40 milyondu. 10 milyon euro'luk bir pasta. son 10 yılda başarılı olan 5 büyük ligin takımlarına gitti. bizim ve bizim gibi ülkelerin payı düştü. makas giderek açılıyor. bizim mutlaka altyapıya odaklanmamız gerekiyor. kendi değerlerimizi yetiştirmemiz şart. altyapıda büyük bir savaş ve mücadele var olumlu anlamda. inşallah altyapıda futbolcu yetiştireceğiz. böyle oyuncuları sattıktan sonra geri alma imkânınız kalmıyor.

    bazen bu görülmüyor. biz çok düşük bütçelerde her dalda bir üstte olandan 3-4, kimisinden 20 kat daha az bütçe ile yarışıyoruz. geçiş sürecindeyiz. eğer dayanırsak, görevimizi tamamlarsak, kulübü mutlaka sadece faaliyet karında geçirdik, konsolide olarak da kara geçirmemiz gerek. ondan sonra camiamız oturup karar verecek.

    futboldan gelen gelirlerin, amatör branşlarda kullanımı konusunda real madrid başkanı florentino perez ile fikir alışverişinde bulunduğunu dile getiren başkanımız şu ifadeleri kullandı:

    florentino perez'e sordum. euroleague’de iddialı takımı var. o da futboldan alıp basketbola verdiklerini söyledi. sponsorluk gelirleri yetmiyor. sponsorluk gelirleri o kadar fazla ki, oraya aktardıkları 20-30 milyon euro onları etkilemiyor. türkiye'de biz galatasaray olarak, şu andaki mali disiplin ve sürdürülebilir mali yapı içinde erkek basketbola daha önce yapıldığı gibi 35-40 milyon euro veremeyiz. taraftarımızdan destek ve katkı bekliyorum. bir falcao olayı yaşandı. falcao espn'in anketlerine göre dünyanın en önemli spor olaylarından biri oldu. bütün dünya konuştu. taraftar ne dedi? falcao gelsin milyon tane forma alırız. geçen yıl 230 bin olan forma satışı 7 ay itibarıyla 250 bin ya da 300 binde. nerede 1 milyon forma? tabii ki taraftarımız bizim en büyük gücümüz. onlara diyorum ki bizim 20 milyon euro'luk bir değere ihtiyacımız var. bunu yaratılması için destek kampanyası düşünebiliriz. bunu kapatmak için projelerimiz var. camiaya yakında müjdelerimiz olacak. stat için, stat isim hakkı hakkında müjdeler var. sermaye artışı ile ilgili çalışmalarımız var. halka açılmak gibi bir çalışmamız var. mağazacılıkta göreve geldiğimizdeki ciro ile bugünkü rakam arasında 2 kat fark var. 150 milyon tl’lik ebitda’yı aldığımızda yedi katlık değerle borsaya açılabiliriz. buna bugün start versek 6 ay minimum zamana ihtiyacımız var. roma bir günde kurulmuyor. camiamız şundan emin olsun; akla gelebilecek her olumlu işin içinde biz varız. ada bizim kırmızı çizgimiz demek bile hafif kalır. yine bilirkişi. bıktık usandık. karşıdaki işletmeci, hukukun bildiğimiz bütün labirentlerini kullanarak sürekli davayı uzatıyor. 6 dava da maalesef istediğimiz gibi gitmiyor. biz ada'yı yasal olarak camiaya tekrar kazandırmak için florya'da olduğu gibi kemerburgaz'da olduğu gibi orayı da en kısa sürede halledeceğiz. tabii ki devam edersek.

    basketbol salonu ile ilgili son gelişmelerin sorulması üzerine başkanımız şu bilgileri aktardı:

    salon bir yatırım. biz oraya sponsor bulmadıkça kazma vurmamız mümkün değil. sayın cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. onun delaletiyle ruhsat ve izin aldık. ülkenin içinde bulunduğu inşaat durumu, geçici de olsa ekonomik durum bizi etkiledi. bununla ilgili birçok ulusal ve uluslararası çalışmamız var. oraya yapılması gereken ciddi yatırımı henüz temin etmiş değiliz. her gün her saat onunla uğraşıyoruz. onu biz sadece stat açıp 15 günde basketbol ya da voleybol maçı oynar hale getiremeyiz. biz onu e-spor için de kullanmayı düşünüyoruz. e-spor seyirci sayısı basketbolu ve voleybolu geçmiş durumda. voleybola elimden geldiğimce gidiyorum. maçlara gelen taraftarlarımıza da teşekkür ederim ama erkek ve kadın voleybolda elde edilen gelir maç başı 500 tl. şaka değil. basketbolda biraz daha fazla. 4 bin kişi geldiğinde erkek basketbolda 19-20 bin tl gelir oluyor. biz güvenliğin bile parasını ödeyemiyoruz ve devamlı olarak sportif a.ş'den takviye yapıyoruz. halka açık olduğumuz için de buna zorunluyuz. denetim firmasının uygun gördüğü faizi de işletmek durumundayız. burada bir kısır döngü var. kendi yağımızda kavrulup daha ileri gitmemiz için bu spor salonu bize gerekli. teknokent projemiz için boğaziçi üniversitesi ile anlaştık, cerrahpaşa ile görüşüyoruz. bir iki üniversite daha var. teknokenti de orada uygulamak istiyoruz. uefa da bizden bunu bekliyor. adımlarımızı yavaş yavaş ama çok sağlam atıyoruz.

    boğaziçi üniversitesi de ciddi bir kurum. inşallah bizle veya bizden sonra galatasaray'a yakışır bir kapalı spor salonunun orada yükseleceğine adım gibi eminim.

    türkiye futbol federasyonu’nun statlara ayakta seyirci alınabilmesi yönündeki yaptığı değişikliğin sorulması üzerine başkanımız şöyle konuştu:

    bunu isteyen ve lanse eden galatasaray. uefa'dan bize gelen uyarı ile elde ettiğimiz sonuçlarla biz talep ettik. gençlik ve spor bakanlığı bu anlamda futbol dünyasına ve spor kulüplerine çok yardımcı. ben buradan hem gsgm'ye hem de spor bakanımıza çok teşekkür ediyorum. 11 bine yakın bir kapasite artırımı olacak. bununla ilgili yurtdışından koltukları sipariş ettik. sezonun bitmesi gerek. yasal prosedür bitti. geçen hafta tff bununla ilgili talimat yayınladı. uygulama şeklinde yayınlanması gerek. göztepe buna hazır girdi ama o da yapamadı. çünkü henüz yönetmeliği çıkmadı. yönetmeliği bekliyoruz. o zaman koltuklar monte edilebilecek. 4 bine yakın vip koltuklar doğu'da ve batı'da eskidi. stadımız 2010'da açıldı. 4 bine yakın koltuğu değiştireceğiz. bunun ön ödemeleri yapıldı. bunu da müjde olarak taraftarlarımıza söylüyorum. o koltuklar geldikçe peyderpey monte edilecek.

    satmadığımız 20'ye yakın locamız var. kombinelerde doyma noktasındayız. üç bin adet bilet satabiliyoruz. seyirci sayısında da büyük artışımız oldu. avrupa'nın önde gelen kulüplerinden biriyiz. inşallah galatasaray daha iyi noktada olacak.

    “gerçi kısa bir açıklama yapıldı ama camiama buradan seslenmek istiyorum. bize çok haksız eleştiriler geldi. çok üzüldük. ana sponsorumuzu da çok seviyorum. yöneticileri de çok dürüst ve sevdiğimiz kişiler. bize çok da yardımcı oldular. kendileriyle 1+1 anlaşmamız var. 18 + 20 milyon tl. 20 milyon tl’lik opsiyonu da kullanmalarını da diliyorum. bizim dileğimiz bu tabii ki onların kararı. son yaptığımız anlaşma nedense çok şiddetli tepki verildi. iki türlü sponsorluk vardır. birisi statiktir diğeri dinamiktir. statik kalıcıdır. dinamik ise tüketicinin harcadıkça kulübümüzün kazandığı anlaşmadır. bizim anlaşmamız var. 21 ocakta yaptığımız protokol. bu protokol açık ve net. bu protokolle ana sponsorumuzdan izin almışız, kabul etmiş. kendisi menü yapma hakkını kullanmadığı veya kullanamadığı için menü hakkını devretmiş ve bunun karşılığında 1 milyon 150 bin tl’sini iade etmişiz. o mesaja üzüldük. biz asla ana sponsorumuza yanlış yapmadık. taraftarımıza hiç yapmayız.

    tab gıda ile yaptığımız anlaşmada ise altı markada yapılan taraftar menüsü satıldıkça 1.67 tl kazanıyoruz. bize her yıl garanti ettiği 2.5 milyon tl, hiç menüsü satmasa bile.

    ama tabii ki bir ortaklık yaptık diye diğerini terk ettik diye bir şey yok. biz onlara çok müteşekkiriz. hem oradaki yöneticiler hem de marka çok değerli. o markanın bir anda bütün türkiye'ye yayılması, bizi onlar kadar mutlu etti. çünkü hem biz bir gelir elde ettik hem de onlar için mutlu olduk. başka yerlere çekilmesini istemiyoruz."

    başkanımız tff'de yönetim kurulu’nun değişmesi durumunda kulübümüzün aday gösterecek bir isim belirleyip belirmediği sorusuna şu yanıtı verdi:

    "çok samimi söylüyorum bir tff başkan adayımız yok. mükemmeli bulmak da mümkün değil. bu zaten zor bir görev, ateşten gömlek. hangi takımı tutarsanız tutun, bu ulusal ve kutsal bir görev. bulunduğumuz coğrafyada çok sıkıntılar yaşıyoruz, bugünlerde idlib'de de öyle. orayı da çok açmak istemiyorum ama şehitlerimize allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum. ülkemizin ve evine ateş düşen ailelerinin acılarını paylaşıyorum. bu coğrafyada, bu zorluklar içinde bizim insanımızın tek çıkış noktası futbol. bu çıkış noktasının doğru yönetilmesi çok önemli. dürüst demiyorum, çünkü herkes dürüst."

    türk futbolunda bir tek şeyi hemen değiştirebilecek bir güce sahip olsa neyi değiştireceğinin sorulması üzerine başkanımız şu cevabı verdi:

    "türk futbolunda bir tek şeyi değiştirebilsem konulan kurallara uyulmasını isterdim. babamın oğlu için bile olsa kuralların uygulanmasını isterdim. türk petrol'ün yöneticiliğini yapan ve birçok ülkede dev şirketlerin yöneticiliğini yapmış bir dostuma bir gün bir soru sordum: "bu kadar tecrüben var, tüm dünyada üst düzey yöneticilik yaptın. tüm dünyayla türkiye arasında ne fark var?" şunu söyledi: "inan ki yasalar ve düzenlemeler açısından batılı ülkeden hiçbir farkınız yok. ama bir şey var, kimse kurallar uymuyor." trafik ışığına kim uymuyorsa, sarıda geçtiğini söylüyor. asla kırmızıda geçtiğini kabul etmiyor. etmediği gibi kimse görmediği sürece kırmızıda geçmeye de devam ediyor. bizim şu an tff için düşündüğümüz bir aday yok. şu anda bizim başkanımız nihat özdemir. türkiye'de 60 milyonluk bir kesim futbolla yatıp kalkıyor. ülkedeki ve coğrafyadaki bütün bu dertleri futbol yoluyla unutuyor. bu nedenle bu ülkenin futbolunu yönetmek içindeki herkes için çok zor bir görev. futbolu yöneten herkese her zaman dirayet diliyorum. eşit davranmalarını diliyorum. ama bunların hepsi izafi sözcükler."

    "örneğin biz bir olay yaşadık: biz bu lisanslama yapılırken baştan sona sürecin içindeydik. bir baktık ki son 1-2 ay uefa'dan bir haber aldık. bize neden katılmadığımızı sordular. neye katılmadığımızı sorduk, toplantılara dediler. biz bu konuyla ilgili lisanslama toplantılarına çağrılmadığımızı uefa'dan öğrendik. buna üzüldük, yakışmadı. bunu ben hüsnü güreli'ye de ilettim, nihat özdemir'e de söyledim. onlar da üzüldüler. beni hiçbir konuda kimse rakibimin aleyhine hata yapmaya zorlayamaz, yapmam. elime fırsat geçse ve kimse görmeyecek de olsa bunu yapamam. çünkü aynaya bakamam. ben eşit bir yarış istiyorum. böyle bir ortam tabii ki zahiri bir dünya gibi, bunu sağlamak çok zor ama bunun için çalışmak gerek. bunun için de batı değerlerine yaklaşmamız, beyan esastır dememiz, hata olsa da kasıt olmadığına inanmamız gerekir. bu büyük bir dönüşüm, eğitim demek. ülkemiz genç bir nüfusa sahip, yaş ortalamamız 28,5. mücadeleci, savaşan, hiçbir yenilgiyi kabul etmeyen bir nüfusumuz var. coğrafyamızda çok fazla sorun yaşıyoruz, bu nüfus dışında kimse bu coğrafyada yaşayamazdı. inşallah bu savaşçı karakterimizle bizim refaha, bu salaha tüm rakiplerimizle birlikte ulaşacağımıza inanıyorum. buna inancımı yitirmedim. inşallah öyle olur."

    takımımızın ilerleyen haftalarda deplasmanda oynayacağı fenerbahçe derbisini yerinde takip edip etmeyeceğinin tekrar sorulması ve sarı-lacivertli kulüple aramızdaki ezeli rekabet hakkındaki görüşleri sorusu üzerine başkanımız şu cevabı verdi:

    "ben kadıköy derbisine gideceğim. fenerbahçe olmazsa galatasaray olmaz. buna diyalektik gelişmede zıtların birlikteliği denir. biri olmazsa diğeri kopar. buna beşiktaş da dahil, trabzonspor da dahil. bursaspor da şampiyon oldu. inşallah diğer futbol şehirleri de şampiyonlar çıkarır, oraların takımları da bizim için önemli. bunlarla birlikte, bu zıtların birlikteliği içinde gideriz. kimse de alınmasın ama en büyük rekabet de galatasaray'la fenerbahçe arasında. benim için bu bir düşmanlık değil, bir şölen. benim söylemlerimi kimse düşmanlık olarak algılamasın. ben sadece konuşulan konuların açıklığa kavuşturulmasını istiyorum. bize herhangi bir konuda sorular sorulsa hiç gocunmam cevap verir, açıklarım. biz 1999'dan bu yana fenerbahçe'yi kadıköy'de yenemiyoruz. bu bence bize müstahak değil ama müstahak diyenler de olacaktır."

    "geçen sene fenerbahçe 10 kişi kaldı ama yenemedik. orada altı gol de yedik ama sonra şampiyon olduk. bizim hedeflerimiz dünya çapında bilinir olmak, şampiyonluklar yaşamak. bu bilinirliği de türkiye'ye yaşatmak, ülkemize güzel hisler yaşatmak. bizim isteğimiz ligimizden sekiz takımın üst seviyede yarışması. avrupa büyük futbol ülkelerinin kulüpleri hem futbolu domine ediyorlar hem de gelirleri istedikleri gibi regüle ediyorlar."

    avrupa futbolunda takip ettiği ve beğendiği takımların sorulması üzerine başkanımız şu ifadeleri kullandı:

    "real madrid ve paris saint-germain, avrupa'nın rüya takımları. çok iyi takımlar kadrolar kurmuşlar. kadro değerleri 1 milyar euro'dan başlıyor. aradaki makas açılıyor, bu makası daraltmamız lazım."

    yeni vergi yasasıyla birlikte gündeme gelen stopaj uygulaması hakkında görüşleri sorulan başkanımız konu hakkında görüşlerini şu sözlerle belirtti:

    "biz kulüpler olarak stopaj konusunu bir araya gelerek konuştuk. ama millet olarak hep ifratla tefrit arasında kalıyoruz. bir türlü düzünü bulamıyoruz. biz bu vergi yasasından önce avrupa'nın futbolcularından en düşük vergi alan ülkesiydik, şimdi en yüksek olduk. ortasını bulamadık. %15 olan %45 oldu. bize yansıması 1.60. biz 33 futbolcudan, 33 kulüpten kesip vereceğiz. bununla ilgili amatörlere müthiş bir yasa çıkarılmıştı. peşin ödediğimiz verginin stopajını yani %15'lik dilimini belgeli olarak amatörlere harcayabiliyorduk. bunun devam etmesi için amatörlere verilen desteğin devam etmesi lazım. kulüpler birliği de bunu dile getirdi, cumhurbaşkanımız sayın recep tayyip erdoğan'a da ilettik. devrim niteliğindeki bu yasada, stopaj uygulamasının devam etmesini diliyoruz."

    "vergi artışının temelinde kulübün futbolcunun vergi borcunu ödemesi var. bu konulardaki tartışmalar elbette siyasetçilerin üzerinde bir baskı unsuru oldu. onlar da halktan yansıyan baskıyla bu yasayı oluşturdular. türk futboluna ya da sporuna kötülük olsun diye bunu düşünmediler. profesyoneller için burası bir geçiş ülkesi. umarız biz bir gün o müreffeh ülkeleri aşacağız. atatürk'ün bize koyduğu hedef de bu, ulusumuzun çabası da bu yönde. ama henüz o noktada değiliz. mutlaka devletin müdahalesi gereken bir noktadayız. bunu bir şeyleri devletten bekleyen noktadan söylemiyorum. denetleme, regüle etme, düzenleme ve yönlendirme, kısmi destekler ve dokunuşlar anlamında devlete ihtiyaç var. bunun karşılıklı görüşmelerle olabileceğini, bunların ülkemize kaliteli yabancıların gelmesi için bir teşvik unsuru olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum. ama bana son fikrin ne derseniz, ben isterim ki 11 türk çocuğu oynasın. bir geçiş dönemi yaşıyoruz. nasıl voleybolda ve basketbolda yabancı serbestliği getirip belli bir noktaya, dünya çapında bir seviyeye geldiysek futbolda da yabancı serbestliğinin ciddi bir teşvik yapacağını düşünüyorum. önünün kapatılmasına da pek taraftar değilim."

    takımımızın son yıllarda avrupa'daki geçmiş başarılarını arayan bir kimliğe büründüğü tespiti üzerine başkanımız şu yanıtı verdi:

    "avrupa'daki başarılarımız konusunda bir geçiş dönemi var. fatih hocamız geldiğinde elinde bir kadro buldu. iyi, kötü, bunu eleştirmek benim konum değil. bana göre bir futbolcu benim aktifimdeyse dünyanın en değerli futbolcusudur, sporcuların ve teknik ekiplerin tamamı için bu böyle. bu geçiş dönemi hala devam ediyor. uluslararası başarıyı yakalamak için oturmuş ve dinlenmiş bir takım gerekir. biz o uefa kupası'nı aldığımızda 3-4 yıllık bir dönemin sonunda aldık. derwall'den başlayan bir süreç vardı, fatih hocamız aldı ve dördüncü yılın sonunda kupayı aldık. aynı süreci, aynı şansı vermek zorundayız. roma bir günde kurulmadı. sistemin oturması gerekir. son iki yılda avrupa kupalarında istediğimiz sonuçları alamadık. ama bir gün bunu başaracağımıza, avrupa'nın tepesine, dünyanın tepesine yürüyüşümüzü stabil bir şekilde ülke futbolu olarak gerçekleştireceğimize inanıyorum."

    ligdeki şampiyonluk mücadelesinde takımımızın ipi göğüsleme konusundaki şansının sorulması üzerine başkanımız şu yanıtı verdi:

    "galatasaray tabii ki şampiyonluk için adaydır. müthiş bir mücadele veriliyor. alanyaspor, sivasspor, örneğin... tüm rakiplere saygı duyuyorum. önümüzde 5 takım var. biz bu takımlara saygı duyuyoruz ama geçersek de aynı saygıyı bekliyoruz. kimse bize başarılarımız konusunda şaibeli demesin. bazı kulüpleri bunu söylediler, bunu yakıştıramadık. atılan taç sebebiyle bunlar söylendi, bunu yakıştıramadık. keza ligin alt tarafında müthiş bir mücadele var. bir ankaragücü'nün, kayserispor'un, antalyaspor'un, kasımpaşa'nın verdiği mücadeleye saygı duyuyoruz. inşallah ipi göğüsleyen galatasaray şampiyon olacak. hak ettiğimiz bir şampiyonluğu istiyorum ve galatasaray'ın hak ederek kazanacağına inanıyorum. hakemlerimize de başarılar diliyorum. adaletli olmasınlar, adil olsunlar. yani bir takıma bir karar verdi diye diğerine de aynısını vermesin. gördüğünü çalsın. yanlış görebilirler ama korkmasınlar. bize karşı çok cesurlar zaten, herkese karşı olsunlar."

    kulübümüzün, içişleri bakanlığı'yla iş birliği içinde ülkemizin doğusundan gelen öğrencileri ağırladığı proje hakkında bir soru yöneltilen başkanımız şu ifadeleri kullandı:

    "içişleri bakanlığı, doğu'daki başarılı çocukları ağırladık. gereğini yaptık. bu çocukların denizi ve büyük kenti ilk kez istanbul'da gördüler. onlara sevgili ana sponsorumuz pizza ikram etti. hediyeler verdik. geri dönüşleri size anlatamam. hem iller düzeyinde hem de başka şekillerde. inşallah şimdi de 40 öğrenci gelecek. onları da beşiktaş maçında ağırlayacağız. doğu'yla batı'nın kardeşliğini sportif olarak da göstermiş olacağız."

    "depremi yaşayan herkese tekrar geçmiş olsun diyorum. bunun için de bir yardım kampanyası başlattık. oyuncularımız da buna katıldı, taraftarımızın yardım için gönderdiği paketler de afetin yaşandığı bölgeye ulaştırılacak. depremi yaşayan herkese metanet ve sabır diliyorum. bu coğrafyadaki acı olayı da inşallah aşacağız."

    son olarak kulübümüzün camiasına bir mesaj iletmek isteyip istemediği sorulan başkanımız şu ifadeleri kullandı:

    "benim camiama bir mesajım yok. açıkçası mahkemelerden bıktım. ibra, ibrasızlık gibi konulardan da müthiş rahatsızım. ben ne seçim boyunca ne de arada kimseyi arayıp oy istemedim. şu an da istemiyorum. ben sağduyu ve izan sahibi bir kitlenin olduğuna inanıyorum. buna da inancımı yitirmedim. doğru yapılanın, dürüstlüğün değer göreceğine inanıyorum. bunun için özel bir çaba da sarf etmiyorum. sarf et diyen arkadaşlar. ama ben doğru duvarım. doğru olduğuma inanıyorum. başkaları bizi eğri görebilir, buna da saygım var. ama doğru duvarın yıkılmayacağına inanıyorum. camiamızın bizi doğru değerlendireceğini, kendi kültürü içinde doğru şekilde göreceğini düşünüyorum. görmezse de saygı duyarız. her türlü eleştiriye de açığız. hiç de kırılmam. galatasaray'a hizmet mücadelesini tüm bunlara rağmen son ana kadar bırakmam. son ana kadar galatasaray'ın iyiliği ve kulübümüz için çalışırım. yönetim kurulundaki tüm arkadaşlarım da aynı zihniyette."

    "ben çok büyük hayal kırıklıkları yaşıyorum. örneğin son yaptığımız ortaklık için tek bir teşekkür gelmedi. florya'ya teşekkür için yüksek bir ses duymadım. kemerburgaz'ı gündemi getirip stoper almadı diyorlar bize. şok yaşıyorum. yani ben iki yıldır verdiğimiz büyük mücadeleyi bugüne mi denk getirdim? bende böyle bir, haşa, tanrısal bir güç yok. ben bu konuda alıngan değilim. tek beklediğimiz şey takdir. takdir edilmediğimiz ve başarılı olmadığımız zaman camianın teveccühü bize karşı çıkar. biz de o zaman bir gün bile durmayız. insanlar takdir etmiş. sessiz çoğunluğun doğruyu göreceğinden eminim. doğruyu görüp doğru olarak değerlendirilmiyorsa o zaman bizde bir yanlış var demektir, kendimizi düzeltmemiz ve çekilmemiz gerekir."

    mustafa cengiz
App Store'dan indirin Google Play'den alın