• 89
    eskiden yazdıklarını beğenirdim ama şu tarz yorumlarıyla artık üzmeye başlamıştır.
    (bkz: #2235758)

    mantığa bakarsak geçen sezonki kadroyla başarısız olmamız tudor'un suçuyken, bu seneki değişen kadroyla alacağımız başarılar takımın başarısı. hatta tudor buna köstek oluyor da, takım ne yaparsa yapıyor. oldu ya ne güzel dünya :) hani uzun uzun anlatacağım olayı ama boşuna parmaklarıma ve vaktime yazık diye gerek duymuyorum. çünkü sonunda kendisi olayı yine tudor saplantısı ve sabit fikirli düşünce yapısına göre yorumlayacaktır.

    sadece kendisi değil ama sözlükte bazı arkadaşın galatasaray maçlarını, kendileri haklı çıksın diye izlediğine eminim. puan kaybedersek üzülmek yerine, ortalığı yangın yerine vermek için bekledikleri çok belli. böyle düşünmüyorsa ondan özür dilerim ama kardeşim birazcık esnek fikirli ol ve değişimleri, süreci adil bir şekilde gözlemle önerisinde bulunuyorum sadece ona. 5 senede takıma 10 tane hoca değiştirten içi çürümüş kadroyla geçen sene niye yarıştan koptuk ya diye birilerini asmaya kalkacağımıza biraz da elimize ve önümüze bakalım. geçen sene ite kaka şampiyon olsan (ki mümkün değildi), östersunds'a elenmesen bugün hala takımında selçuk, de jong, hakan balta, sabri falan oynuyor olacaktı. mıy mıy mıy futbolla yine bizi kanser ediyor olacaklardı. geç oldu ama bu değişim bizim için belki de en hayırlısı oldu. bu kadar saplantılı ve kindar olmanın kimseye faydası yok.
  • 69
    kalpten galatasaraylı temiz bir dostumuz olduğundan şüphem yok. ancak şundan da şüphem yok: kendisinin başını çektiği riekerink bey'in hayranları ekibi çok kısa bir süre içerisinde sevgili hocalarının teneke bağlanıp gönderilmesine şahit olacak. daha da ilginci yerine gelecek olan muhtemelen bir diğer çapsız hocanın hayretengiz bir şekilde daha iyi futbol oynattığını görecekler. sonra da bunu futbolcuların riekerink'e komplo kurdukları ve başını yedikleri argümanıyla açıklamaya çalışacaklar. bekleyelim ve görelim.
  • 43
    (bkz: #1943974)

    bana provakasyon yapıyor demiş. hay kedi canını senin. 12 maç ceza alanları övmedik diye mi böyle olduk? tatlı su hümanistliğine kapılmayıp doğruyu açık açık söylediğimiz için mi böyle olduk? bir pankarta dünyanın en güzel cümlesini yazıp, arkasına saklanırken çocukları gizlendikleri evlerde zorla tutanlara nefret kustuk diye mi böyle olduk? söylesene, neyin provakasyonunu yaptık? bu pankartı tutan futbolcular ile ankarada patlama yapan şıllığın üzerlerinde taşıdıkları ortak renkleri kutsal bilmediğimiz için mi böyle olduk?

    senin bilmem kaç kardeşin var ama, benim yüzlerce kardeşim şu an güzel yurdumun eşsiz topraklarında, çatışmalarda. şehadet haberleri üzmüyor, aksine seviniyorum, en yüce mertebeye çıkacaklar diye. mesela mehmet çiftçiyi kaybettik, güleç yüzlü kardeşimiz, keşke o da ölmeseydi maçlara gelebilseydi, okan kuloğlu abim bacağını kaybetti, keşke o da gelebilse, enes demir var bir de, göçük altında kaldı, metin oktayla dar alanda kısa paslaşmalar yapıyordur şimdi, daha onlarcası.

    nişanlım ağrı'da bir okulda. boş zamanlarında çocuklara atatürk temalı çizgi filmler izletiyor. 14 tane pırıl pırıl örencisi var, ara ara kırtasiye, kıyafet filan gönderiyorum, çünkü onları kazanmak istiyorum. bu çocuklardan biri geçen gün şöyle demiş:

    "ötmenim, siz bağa diyorsun ki, atatürk iyi, annem diyor o kötü, annem zafer işareti yapar, o apoyu sever ama sen iyi insansın ben sizi sevem, ben atatürkü de sevem, ben anıtkabire gitmek istiyom"

    bir diğeri de bi eliyle bozkurt yapmış diğer eliyle de zafer işareti,
    "ötmenim siz hangisisiniz, bozkurtsanız askersiniz, diğeriyseniz apocusunuz, ama atatürk askerdi ben de bozkurt olacam ama anam beni öldürür"

    bi tane daha örnek vereyim:
    "örtmenem, ülkemizi atatürk korudu, o kahraman ama ilk defa sizden duymuşam"

    bu çocuklar var ya, pırlanta, bu çocuklar işte maçlara gelsin. eğitimsiz aileler ve kişiler tarafından beyni yıkananlar, zaten bir hiç uğruna gitmeye devam edecek.

    provakasyon kelimesini geçiyorum. bugün çatışma alanlarında düşüncelerimiz yanlıştı, bizi kandırdılar diyip teslim olan hiçbir asker ya da polis göremezken, çocukları böyle canlı kalkan yapan onlarca biçimsiz insan görebiliyoruz. bu insan kılıklıların da can havliyle çocukları nasıl canlı kalkan yaptıklarını, o askerlerin namlularını da çocuklara değil o kılıksızlara çevirdiğini.

    ek-1: http://image.cdn.haber365.com.tr/...-kalkan-yaptilar.jpg

    ya da dağlarda papatya toplaması gereken çocuklar, ellerinde silahlarla, poz vermekten çekinmiyor. bak mesela, bu çocuklar ölünce çığlık kopacak, daha 13 yaşındaydı diyecekler. bunu diyenler o çocuklara askeri, polisi "sakın teslim olma seni öldürürler derini yüzerler" diye beyin yıkayıp sokağa salanlar, dağa çıkartanlar işte.
    http://www.pressmedya.com/...er/2015/09/29/22.jpg

    bizim üzüntümüz şiddete değil, içimizde fırtınalar koparmayadır: http://d.aktifhaber.com/news/1053284.jpg
    bizim üzüntümüz, bir daha gelemeyecekler için, kendimizi yıpratmamızdır: http://www.bursahakimiyet.com.tr/.../haber/973353956.jpg

    bence çocukların maçlara gelmesinden önce daha büyük mevzular var. çocukların daha iyi bi çevreye sahip olması, daha bilinçli eğitimcilere sahip olması, çocukların yaşam haklarının kendi götünü korumak için tehlikeye atılmaması, bir kere elde edecekleri yaşama haklarının dağlarda harcanmaması.

    okşayın o çocukları, kalın kaşlarından öpün,
    gırtlaklı konuşmalarını sevin mesela,

    ama siyasi emellerinize alet etmeyin.
    yakarıcı, şikayet edici değil çözümcü olun, uzlaşmacı olun, hatasız kul olmaz bunu bilin, abisinin eşine hallenenin yolunda gidenleri değil, geometri kitabı yazıp, vals yapabilen, savaş yönetip, harf devrimi yapabilen insanları takip edin. kısa vadede kaybetseniz de, uzun vadede hep kazanırsınız.
  • 88
    (bkz: gişe fiyatı/#2234066)

    okurken gişe fiyatından 34 maça bilet satan taraftarın karını falan değil de "ülen bu kombine işi çok karlıymış. e o zaman ben niye 6 sezondur hiç kombine almayı düşünmedim yav" diye kendime kızdım. hayır gariptir her sene de kombine almayı düşünür, hesaplarım. sonra da ayda bir maça ancak giderim deyip vazgeçerdim. "kombine alacaktın len amq, bak her maça gitmeye kalksan 2000tl ama kombine alsan mis gibi. hem kombine olunca işler değişiyor bilmiyor musun" falan diye kendime kızıp, moralimin bozulduğu dakikalarda edit geldi ve 17 maçtan hesaplanması gerektiğini hatırladık. bu vesileyle kendi kendime tribe girmeme sebep olduğu için de kınıyorum arkadaşımızı.

    konudan alakasız ama aklıma bir olayım geldi, bak;

    takriben 2-3 yıl önce açtığım instagram hesabımı ilk aylarda pek kullanmadım. sonraları kullanmaya başlayıp insanların eski fotoğraflarına falan bakardım. hatırlarsınız, o zamanlar fotoğrafların sağ üst tarafında fotoğrafın kaç hafta önce siteye koyulduğu yazıyordu.

    ben de fotoğrafları incelerken 30 hafta önce koyulan bir fotoğrafa bakıp ülen diyorum 30 hafta önce yaz değildi ki. en fazla mart falandı, bu insanlar nasıl denize falan girmişler, garip. ama mesela 10 hafta geri gidince sorun olmuyordu. 2 buçuk ay geri gidiyorum, aa evet bu fotoğraf mevsime uygun diyor, konuyu kapatıyordum.

    ilerleyen günlerde başka bir fotoğrafa bakıyorum, 40 hafta önce koymuş fotoğrafı, adam istanbul'da karların üstüne yatmış ve melek pozu vermiş, hani böyle kolları açıp şekil yapılandan. ülen diyorum 40 hafta önce dediğin 1 yıl geri git sonra 1 buçuk ay daha git geçen sene eylül ayı işte. bu adam kar fotoğrafını nasıl çekip koydu, ilginç.

    bu gibi birkaç kere daha afalladım ama üzerine çok da kafa yormuyorum ha. bana ne a... k... deyip telefonu bırakıyordum. bu böyle baya sürdü gitti. derken yine bir gün instagram kurcalarken bir fotoğrafa denk geldim. bir arkadaşım 32 hafta önce koymuş. bu sefer fotoğrafta ben de varım ve bu fotoğrafın neredeyse 1 yıllık olmasının imkanı yok. çünkü ben orada olduğum günü biliyorum.

    durdum. türk takımlarının avrupa maçlarında yedikleri golden sonra spikerlerin yaşadığı sessizlik gibi bir sessizlik yaşadım. bir anda doğruldum. ağzım açık boş boş etrafa baktım. o an kafamda sadece bir ampul yanmadı, adeta güneş sistemimize yeni bir yıldız eklendi ve ben kendime dedim ki "ülen burak, senin ben beyninin kıvrımlarını sikeyim. 34 hafta olan yıl değil, lig. lan oğlum, bir yıl 52 hafta lan. hani 12 ay olan, 365 gün 6 saat...".

    olaydan sonra uzay ve zaman konularına merak saldım. einstein and eddington'u iki, predestination'u üç, interstellar'ı dört kere izledim.
    bazen bu olaya sevinmiyor değilim. iyi ki kendi kendime fark etmişim. yani düşünsene sevgilin, sözlün veya nişanlın sana diyor ki;
    -aa burak bak biz seninle tanışalı 45 hafta olmuş, bak bu fotoğraf da o günden.
    sen de buna karşılık;
    -sen kendini şaşırdın galiba hahaha. biz tanışalı 1 yıl olmadı ki. hatırlasana tanıştığımızda ben sahilde bira içiyordum, tatildeydim ya hahaha :)
    haha ha :/
    ha ha :s
    haa...
  • 94
    sözlükte çok fazla zaman geçirmesinden rahatsız olduğunu tahmin ediyorum. yapılacak daha önemli şeyleri olduğunu, fakat bazı tutkuların kendisiyle/düşüncesiyle çeliştiğini; içten içe bu çıkmazdan bir çıkar yol uydurmak gayretiyle kendini astığını düşünüyorum.

    sözlüğün kaybıdır, kendisi için kazançtır. denklemi öyle veya böyle bir şekilde çözmüş sanırım. yolun açık olsun...
  • 71
    adam gibi adamdır. sözlüğün bana göre en iyi yazarıdır. mevzu galatasaray'ın teknik direktörlüğü makamına saygıysa adeta bir he-man'e, batman'e, hulk'a dönüşür ve onları savunur. tıpkı hamza hocayı savunduğu gibi. istediği kadar köylü olsun, istediği kadar tulum peynirini akıllara getirsin çıkar der ki "hooop arkadaş; burada galatasaray teknik direktöründen bahsediyoruz akıllı olun."

    yardımseverdir de. kaç kere matematikte takıldığımda kendisine danıştım. yahu bir kere de kır be arkadaş, bir kere de hor gör. yok. gönülden yardım eder. her hafta puan aldığımızda sorarım kendisine mesela. "elmanderilic abi, şimdi biz 2011-2012 sezonundan kaç puan daha fazla aldık?" der ki felipejorgebahçekapılı (sevdiklerine lakaplar da takar böyle) sözlükte senin gibi bunu hesaplayamayan bir sürü zeka yoksunu vardır. ben özel mesajla değil de direk entry gireyim. yazar oraya "x puan fazla aldık" der.

    terimci tayfayı, yerlici kafayı kudurtur da kudurtur. hoplatır da gümletir. mütemadiyen yapar bunu. kendisinin destekçisi dostum, muhalefeti düşmanımdır. ondan öğrenecek çok şeyimiz var. en başta da galatasaraylılık. benim için 1 metin oktaysa, iki numara elmanderilic'tir. var ol usta. yürüyedur. yazadur.
  • 21
    galatasaray sözlük'ün spor sözlüğü olduğunun bilincinde entryler giren emekçi yazar. burada galatasaray ve galatasaray'ı ilgilendiren her konuda paylaşım yapılabiliyor, kendisinin ne dediler başlığında paylaştığı sözler de sporun içinde olan kişilerin sözleri. fenerbahçeli olmaları bir şeyi değiştirmez, tersine rakiplerin ne kafada takıldıklarını öğrenmemize de vesile oluyor sağolsun. söz konusu başlıkta önemli olan konu, sözlerin gerçekten söylenmiş olması ve mümkünse kaynakların da eklenmesi. takip ettiğim kadarıyla arkadaşımız ciddi şekilde emek veriyor, geyiğe sarmadan bilgi aktarımında bulunuyor. teşekkürü hak ettiği bir gerçek.
  • 65
    (bkz: #2084513)

    anlam veremiyorum!

    riekerink'in yetersiz olduğunu, kötü yönettiğini ve takımın rezil oynadığını kabul ediyorsun ama sırf birkaç yazar gitsin dediği için kendisini destekliyorsun ha.

    hani resmen diyorsun ki ''benim egoma olan düşkünlüğüm galatasaray'ın menfaatlerine olan düşkünlüğümden daha fazla.''

    üstadım burası birkaç kişinin ego savaşı verebileceği yer değildir. sırf haklı çıkayım gayesiyle
    kötü olanın savunulacağı, gitmesi gereken için
    kalsın denilebilecek yer hiç değildir.

    üstadım burası galatasaray'dır! benim biricik sevdam,
    hayatımın sevdiklerimden sonraki en büyük güzelliğidir. ve

    aslolan galatasaray'dır.

    ek: galatasaray futbol takımı hocasına ırkçı, faşist, yerli sevici, biatçı, yalaka, gerizekalı gibi sıfatlar kullanılırken kafanı kuma gömdüğün için tepki koyamamıştın ortaya zannedersem. karakter lazım abi, bir tutarlılık lazım. işine gelene böyle işine gelene başka türlü olmaz o iş.

    sahi bir hocamız hakkında hamza diyorduk değil mi? tam bir ingiliz asilzadesi söylemi...

    tutarlılık sinyor :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın